Tunceli Munzur ve Pülümür vadilerine işletme mi açılacak?
Tuncellilerin öneme verdiği Munzur ve Pülümür vadilerine işletmeler açılması ve paralı hale getirilmesi tepkilere neden oldu. Bölge vatandaşı: “Biz Dersim’in çocuklarıyız. Bir yandan doğa ve insan sevgisiyle büyüyen bir yandan da yaşadığımız dönemin bize dayattığı göçler içinde bırakıldık.'' dedi.
Dersimliler için büyük öneme sahip Munzur ve Pülümür vadilerinin tahrip edilerek işletmeler açılması ve paralı hale getirilmesi tepkilere neden oluyor.
Özgür Dersim Gazetesi'ne ulaşan bir vatandaş, özellikle Pülümür Vadisinde su yatağının değiştirilerek göletler yapılmasına, işletmelerin genişletilmesi için ağaçların kesilmesine ve vadilerde vatandaşların ücretsiz oturabileceği alanların giderek azaldığına dikkat çekerek yetkilileri gereğini yapmaya çağırıyor.
İşte vadilerin kimsenin özel işletmesi olmadığını belirten o vatandaşın sitemi: “Biz Dersim’in çocuklarıyız. Bir yandan doğa ve insan sevgisiyle büyüyen bu topraklarda, bir yandan da yaşadığımız dönemin bize dayattığı göçler, korkular, evlerine hapsolmuşluklar, kendini ifade edememişlikler içinde bırakıldık. Ve hayatın ağır, acıması, koşulları altında, kendi kültürüyle diliyle, doğasıyla var olmaya çalışan, evlatlarımıza da bu kültürü, bu doğayı miras bırakma gayesi olan ve içinde kendi insanlarına sitem taşıyan bir vatandaşım ben. Hayatın müsaade ettiği sürelerde hafta sonu, zamanımı eşim ve çocuklarımla beraber su kıyısında piknik yaparak, mevsim koşullarına göre suya girerek geçirmeye çalışırım. Ancak son zamanlarda gittiğim zaman oturacak yer bulamıyorum. İçimiz kan ağlıyor. Her zaman gittiğimiz yerler gasp edilmiş, ağaçları kesilmiş, su yataklarına kepçelerle yön verilmiş, bir şekilde gördük, özellikle kutu dere mevkisindeki o güzelim ağaçların kesilmesi içimizi acıtıyor. Duyarlı vatandaşlarımıza sesleniyorum, yaşanan bu doğa tahribatı vicdanlarınızı sızlatmıyor mu hiç? Pülümür Çayı boyunca birçok işletme açılmış, suni göller oluşturulmuş, sular hapsedilmiş, işgaliye ödenip çevrilen yerler kendi yasal sınırlarında mı denetleniyor. Her zaman oturduğumuz yerlerdeki ağaçlar kesilmiş, vatandaşı kendi mekanlarında oturmaya mecbur bırakmış, masa ve sandalyeler uçuk fiyatlara faturasız kiralıyorlar. Ağacını, suyunu, doğasını kutsallaştırdığımız bu kadim topraklar bazı rantçıların elinde çocuk oyuncağı olmuş, bu hiçbir sivil toplum kuruluşu, dernekler sesini çıkarmıyor. Hani biz Gezi’nin çocuklarıydık? Her yerdeki doğaya gösterilen duyarlılık neden kendi memleketimize gösterilmiyor. Doğamızı koruyalım, sevelim, sahip çıkalım, geçmişimize tanıklık etmiş bu mekanlar bizim tarihimiz kültürümüz ve en önemlisi geçeceğimiz.”
Özgür Dersim