Turizm

Turizm işletmeleri de ATİK'lerin KDV'sini iade alabilecek!

Bilindiği üzere her türlü KDV iadelerinde, iadesi istenecek KDV'nin hesaplanmasında, iade hakkı doğuran işlemle ilgili olarak kullanılan Amortismana Tabi İktisadi Kıymetler (ATİK) için yüklenilmiş olan KDV'ler hesaplamaya dahil ediliyor

Bunun böyle olması gerekiyor çünkü aksi takdirde yatırımlar nedeniyle yüklenilmiş olan KDV'ler mükellefin üzerinde yük olarak kalır. 2008 yılında Bakanlar Kurulu'nun çıkardığı bir kararname ile otel, motel, pansiyon, tatil köyü vb konaklama tesislerini işleten mükellefler, düşük oranlı KDV ile hizmet vermeleri sebebi ile KDV iadesi alırken amortismana tabi iktisadi kıymetlerin alımı sebebiyle yüklenilen KDV'lerin dahil edilmesi sınırlanmıştı. Bu düzenleme bazı çevrelerce turizm sektörünü baltalamak olarak algılanmış ve kararnamenin iptali için mahkemelere müracaat edilmişti. Gerekçe olarak da bu işletmelerin yatırım sebebiyle yüklendikleri KDV yükünü indiremeyecekleri dolayısıyla yeni yatırımların önünün kesileceği iddia ediliyordu. Bu dava ile ilgili olarak Danıştay 4. Dairesi 21.10.2009 tarihinde verdiği karar ile, bu kararnamenin yürütmesini durdurmuş ve bu kararnameye dayanak teşkil eden KDV Kanunu'nun 29 maddesindeki hükmün kaldırılması için Anayasa Mahkemesi'ne başvurma kararı almıştı. Anayasa Mahkemesi başvuruyu değerlendirmiş ve bu kararnameyi çıkarmaya yetki veren kanun maddesini iptal ettiğini duyurmuştu. Bakanlar Kurulu bu gelişmeler üzerine ATİK'lere ait KDV'lerin iadesini yasaklayan kararnameyi Anayasa Mahkemesi kararının yayım tarihinden (14.02.2012) itibaren yürürlükten kaldırdı. Eski hükmü iptal eden kararnamenin yayımlanmasıyla tarihlere göre farklı durumlar söz konusu oldu.


19.07.2008-21.10.2009 Tarihleri Arası Dönem


ATİK'lere ait KDV'lerin iade edilecek KDV hesabına ilavesini yasaklayan 2008/13903 sayılı kararname ve bu kararnamenin dayanağı olan kanun maddesi yürürlükte olduğu için bu tarihler arasında turizm işletmeleri KDV beyannamelerinde, indirimli oranda yaptıkları hizmetlerle ilgili KDV iadesi hesabına ATİK alımı, yapımı veya ithali sebebiyle yüklenilen KDV'ler dahil edilemez.


22.10.2009-14.02.2012 Tarihleri Arası Dönem


Söz konusu kararnamenin yürürlüğü durmuş haldedir. Bu kararname 14.02.2012 tarihinden itibaren ortadan kalktığı için turizm işletmeleri bu dönemdeki KDV beyannamelerinde ATİK KDV yüklenimlerini iade hesabına dahil edebilirler. Bu beyannamelerdeki iade tutarları ATİK KDV'ler dikkate alınmadan verilmişse geriye yönelik düzeltme beyannamesi verilerek iade hesaplarına bu KDV'ler de dahil edilebilir. Şahsen düzeltme beyannameleri ile iade talep edilmesinin idarece kabul edilmeyeceğini, bu taleplerin incelemeye gönderileceğini düşünüyorum.


14.02.2012 Tarih ve Sonrası Dönem


Bu tarih itibarıyla kararname yürürlükten kalkmış olduğu için bu dönemden sonra verilecek KDV beyannameleri bugünden sonra düzeltme vermek suretiyle iade talepleri yenilenebilir. Yeni verilecek KDV beyannamelerinde de iade hesabına ATİK yüklenimleri dahil edilebilir.


İşveren, işyerinde çalışan işçilere ayırım yapabilir mi?


Başlıktaki soruyu okuyanların cevabı doğal olarak hayır olacaktır. Söz konusu husus İş Kanunu'nda "Eşit davranma ilkesi" olarak düzenlenmiştir. Kanunun 5. maddesine göre iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz. İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.


Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.


İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz.


İş ilişkisinde veya sona ermesinde bu düzenlemelere aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da işverenden talep edebilir. Sendikal nedenlerle eşit işlem borcuna aykırı hareket edilirse 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 31'inci maddesi uyarınca işveren işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedilir.


Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli olup, İş Huku­ku bakımından işverene, işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve ob­jektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yükler. Bu bakımdan işverenin yönetim hakkı sınırlandırılmış durumdadır. İşverenin ayrım yapma yasağı, işyerinde çalışan iş­çiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasaklar.


Ancak, eşit davranma borcu, tüm işçilerin hiçbir farklılık gö­zetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmiyor. Bu ilke eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tabi tutulmasını önlemeyi amaçlar. Hakların sınırlandırılmasına değil tesisi­ne hizmet eder. Eşitlik ilkesi aynı durumda olan işçiler yönünden ge­çerlidir. İşverenin, farklı konumda olan işçiler ba­kımından eşit davranma yükümü yerine, yönetim hakkı kapsamın­da farklı davranma serbestîsinden söz edilir, işverenin işçileri ara­sında eşit işlem yapma borcundan söz edebilmek için işveren ile arasında iş ilişkisi kurulmuş olan işçilerin varlığı, eşitlik ilkesine uygun davranılıp davranılmadığının belir­lenmesinde bu yönde bir iddiayı ileri süren işçi ile aynı işverene bağ­lı olarak, aynı ya da benzer işte, aynı ya da benzer verim ile çalışan, eğitim dereceleri aynı ya da benzer olan, kıdemleri eşit olan, kısacası objektif ve sübjektif nitelikleri itibarıyla karşılaştırabilir iki veya daha fazla işçinin bulunması gerekir.


Zaman