16 / 11 / 2024

Türk Borçlar kanunu yeni haliyle yürürlüğe girdi!

Türk Borçlar kanunu yeni haliyle yürürlüğe girdi!

Türk Borçlar Kanunu, Resmi Gazete"de  yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun, borçlu-alacaklı ilişkilerinin yanı sıra  başta ev sahibi ile kiracı ilişkisi olmak üzere sosyal hayatın birçok alanında  önemli yenilikler içeriyor




Türk Borçlar Kanunu, Resmi Gazete"de  yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun, borçlu-alacaklı ilişkilerinin yanı sıra  başta ev sahibi ile kiracı ilişkisi olmak üzere sosyal hayatın birçok alanında  önemli yenilikler içeriyor.

                Kanuna göre, borç ilişkilerini düzenleyen bireysel sözleşmeler,
 tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla
 kurulacak.

                Ismarlanmayan bir şeyi posta kutusunda veya kapısının önünde bulan ya da
 başka bir yolla alan kişi, söz konusu şeyi geri göndermek veya saklamakla yükümlü
 olmayacak. Ismarlanmamış bir şeyin 'yanlışlıkla' gönderildiği açıkça
 anlaşılırsa, onu alan kişi, uygun bir sürede gönderene haber verecek.

                Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla
 duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlü olacak.

                Sözleşmelerde, güvenli elektronik imza kullanılabilecek. Güvenli
 elektronik imza, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını
 doğuracak.

                Açığa atılan imzanın üzerine sonradan yazılan metnin, imza atanın
 iradesine uygun olduğu kabul edilecek. Durumun özelliği aksini göstermedikçe,
 yazılan metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükü, açığa imza atan kişiye ait
 olacak.

                -KİTLE SÖZLEşžMELERİNE KARşžI BİREYE KORUMA-

                Bankalar, sigorta, seyahat ve taşıma işletmeleri gibi şirketler
 tarafından önceden hazırlanan soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı bireyleri
 koruyan hükümler, borçlar hukukuna ilk kez girecek. 'Kitle Sözleşmesi',
 'Katılmalı Sözleşme', 'Tip Sözleşme' denilen sözleşmeler için belirlenen
 'Genel İşlem Koşulları' ile bireyin korunması sağlanacak.

                Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin
 kapsamına girmesi, düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında
 açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı
 tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olacak. Aksi takdirde, genel işlem
 koşulları yazılmamış sayılacak.

                Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse
 veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine yorumlanacak.

                Genel işlem koşullarının belirleyicileri, 'tek yanlı, dilediği gibi
 sözleşmeyi değiştirme ya da yeni düzenleme yapma' yetkisine sahip olmayacak.
 Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın
 aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacak.

                Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, Borçlar Kanunu
 hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen
 rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu
 zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek.
 Hakim, hesaplanan tazminat miktarını, hakkaniyet düşüncesiyle arttıramayacak veya
 azaltamayacak. Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu
 diğer sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen
 yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da
 bu hüküm uygulanacak.

                -NİşžANLIYA, SEVGİLİYE TAZMİNAT İSTEME HAKKI-

                Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar
 görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek. Ağır bedensel
 zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat
 olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecek. Yargıtay
 içtihatlarının bulunduğu bu konunun kanuna girmesiyle beraber olup aralarında
 resmi nikah olmayanların, nişanlı ve sevgililerin tazminat istemleri, yasal
 dayanağa kavuşmuş olacak.

                İntifa ve oturma hakkı sahipleri, binanın bakımındaki eksiklerden doğan
 zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumlu tutulacak.

                Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme
 tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin
 alınmasını hak sahiplerinden isteyebilecek.

                Tehlike sorumluluğunun, genel ilkeleri belirlenen yasaya göre, önemli
 ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu
 zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumlu olacak.

                -HAKSIZ FİİLDE ZAMAN AşžIMI-

                Haksız fiilden doğan tazminat isteminde, zarar görenin zararı ve tazminat
 yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl olan kısa zaman aşımı süresi, 2
 yıla çıkarılacak.

                Nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale gibi olaylara da uygulanan
 uzun zaman aşımı süresi ise 10 yıl olacak.

                Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan, uğradığı zararın
 giderilmesi için acil parasal desteğe ihtiyaç duyanlara, 'geçici ödeme'
 yapılabilecek.

                Buna göre, hakim, zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren
 inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde, istem
 üzerine davalının, zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilecek.

                Böylece kusurlu sürücü, yaralanmasına neden olduğu hiçbir sosyal
 güvencesi olmayan kişiye, tazminat davası devam ederken, tedavi giderleri için
 'geçici ödeme' yapmakla yükümlü tutulabilecek.

                -FAİZE SINIR-

                Olağanüstü faiz oranları karşısında borçlu korunacak. Faiz ödeme borcunda
 uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun
 doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Sözleşme
 ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50
 fazlasını aşamayacak. Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı ise sözleşmede
 kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat
 hükümlerine göre belirlenecek. Yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede belirlenen
 oranın yüzde 100 fazlasını aşamayacak.

                Ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda, sözleşmeler değişen
 koşullara göre uyarlanabilecek.

                Buna göre, sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve
 öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir
 sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden
 ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine
 değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde
 güçlenmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlu, hakimden
 sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması isteyebilecek.

                Borçlu, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahip
 olabilecek, sürekli edimli sözleşmelerde ise fesih hakkını kullanacak. Bu
 düzenleme yabancı para borçlarında da uygulanacak.

                -SATICILARA SORUMLULUK-

                Satılandaki hasardan, taşınırlarda zilyetliğin devri, taşınmazlarda ise
 tescil anına kadar satıcı sorumlu olacak.

                Borcunu ödemeyen satıcı, alıcının uğradığı zararı giderecek.
                Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin
 satılanda bulunmamasından sorumlu olacak. Satıcı, aynı zamanda, satılanda
 niteliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan
 beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya
 da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu tutulacak. Satıcı, bu ayıpların
 varlığını bilmese bile sorumluluktan kurtulamayacak.

                Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurluysa, ayıptan
 sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma, hükümsüz sayılacak.
                Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen
 ayıplardan sorumlu olmayacak. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden
 geçirmekle görebileceği ayıplardan da ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca
 üstlenmişse sorumlu olacak.

                Alıcı, devraldığı satılanda, satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp
 görürse, bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirecek. Yoksa alıcı, satılanı
 kabul etmiş sayılacak.

                -TAşžINMAZ SATIşžI-

                Taşınmaz satışı sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenecek. Taşınmaz satışı
 vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli
 olmayacak.

                Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı
 olacak.

                Önalım, geri alım ve alım hakları, en çok 10 yıllık süre için
 kararlaştırılabilecek ve kanunlarda belirlenen süreyle tapu siciline şerh
 edilebilecek.

                Aksine anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan ön alım, alım ve geri alım
 hakları devredilemeyecek, ancak miras yoluyla geçecek.

                Ön alım hakkı, taşınmazın satışı ya da ekonomik bakımdan satışa eşdeğer
 her türlü işlemin yapılması durumunda kullanılabilecek.

                Satıcı veya alıcı, satış sözleşmesinin yapıldığını ve içeriğini; ön alım
 hakkı sahibine noter aracılığıyla bildirecek.

                Aksine sözleşme olmadıkça, satılan taşınmaz, satış sözleşmesinde yazılı
 yüzölçümü tutarını kapsamıyorsa satıcı, eksiği için alıcıya tazminat ödemekle
 yükümlü olacak.

                Bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden
 başlayarak 5 yılın, satıcının ağır kusuru varsa 20 yılın geçmesiyle zaman aşımına
 uğrayacak.

                Taksitle satış sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli
 olamayacak. Malın, satıcının ticari faaliyeti kapsamında satılması halinde
 taksitle satış sözleşmesinde, 'alıcının 7 gün içinde sözleşme yapılması
 konusundaki irade açıklamasını geri alma hakkı, temerrüt veya vadenin ertelenmesi
 durumunda, yasal faiz oranının yüzde 30 fazlasını geçmemek üzere ödenecek faiz'
 de belirtilecek.

                Alıcı, peşin satış bedelinin en az 10"da 1"ini en geç teslim anında peşin
 olarak, satış bedelinin geri kalan kısmını da sözleşmeyi izleyen 3 yıl içinde
 ödeyecek.

                -HAKİMİN SÖZLEşžMEYE MÜDAHALESİ-

                Hakim, temerrüde düşen alıcının borçlarını ödeyeceği güvencesi vermesi ve
 satıcının da bu yeni düzenleme dolayısıyla herhangi bir zararının söz konusu
 olmaması koşuluyla alıcıya ödeme kolaylıkları sağlayabilecek ve satıcının
 satılanı geri almasını yasaklayabilecek.

                Taksitle satışa ilişkin hükümler, aynı ekonomik amaçla yapılan işlemlere
 de uygulanacak. Kira-satış vaadi, kira-alım ve kira-bağışlama şeklinde yapılan
 birleşik sözleşmelerde de taksitle satış hükümleri geçerli olacak.

                Alıcının taşınır bir malın satış bedelini önceden kısım kısım ödemeyi,
 satıcının da bedelin tamamen ödenmesinden sonra satılanı alıcıya devretmeyi
 üstlendikleri ön ödemeli taksitle satış sözleşmesi de yazılı yapılacak.
 Sözleşmede, 'taksitleri kabule yetkili banka' belirtilecek. Banka, her iki
 tarafın çıkarlarını gözetecek.

                -KİRACI-EV SAHİBİ İLİşžKİLERİNDE YENİ DÖNEM-

                Türk Borçlar Kanunu ile kiracı-ev sahibi ilişkilerinde, yeni bir dönem
 başlayacak.

                Gayrimenkulü kiralayan, mal sahibinden kiralanan yerle ilgili ayıbın
 uygun bir sürede giderilmesini isteyebilecek. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı,
 bu ayıbı mal sahibi adına gidertebilecek ve bundan doğan alacağını kira
 bedelinden kesebilecek. Ayıbın verilen sürede giderilmemesi durumunda, kiracı
 sözleşmeyi feshedebilecek.

                Kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra kiralanan yer herhangi bir
 nedenle el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacak.

                Kiracı, aksine sözleşme ve yerel adet olmadıkça, kira bedelini ve
 gerekiyorsa ısıtma, aydınlatma ve su gibi yan giderleri her ayın sonunda ve en
 geç kira süresinin bitiminde ödeyecek.

                Kiraya verenler, konut ve çatılı iş yerlerinde, sadece kira bedelini
 değil, elektrik ve su gibi yan giderleri de ödemeyen kiracılara karşı, temerrüt
 sebebiyle tahliye davası açabilecekler.

                -BALKONDA MANGALA SON-

                Sözleşmeye uygun olarak özenle kullanacak ve komşulara gerekli saygıyı
 gösterecek kiracının, bu yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda kiraya veren,
 en az 30 gün süre vererek, durumunu düzeltmesi için ihtarda bulunacak. Ancak
 kiracının davranışları komşular tarafından çekilmez hale gelirse, ev sahibi
 yazılı bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilecek. Uyarıya rağmen yüksek sesle
 müzik dinleyen, gürültü patırtı, balkonda mangal yapan kiracının sözleşmesi iptal
 edilebilecek.

                Mal sahibi, konut veya iş yerinde kira sözleşmesinin feshini
 gerektirmeyen ve kiracıdan katlanması beklenebilecek olan yenilik ve
 değişiklikler yapabilecek. Kiracı da ev sahibinin yazılı rızasıyla konut veya iş
 yerinde yenilik ve değişiklikler yapabilecek.

                Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralanan yeri
 geri verirse, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre
 ödeme yapmakla sorumlu tutulacak.

                -KİRA ARTIşžI VE DEPOZİTOYA SINIRLAMA-

                Konut ve çatılı iş yerlerinde mal sahibine verilen depozito miktarı, 3
 aylık kira bedelini aşamayacak. Güvence olarak para verilmesi kararlaştırılmışsa
 kiracı, mal sahibinin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir
 tasarruf hesabına yatıracak. Güvence senetleri ise bankaya depo edilecek. Banka
 güvenceleri ancak iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesi ya da
 kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak geri verebilecek.
                Kira bedelleri, bir önceki yılda gerçekleşen üretici fiyat endeksindeki
 (ÜFE) artış oranını geçmemek koşuluyla artırılabilecek. Bu kural bir yıldan daha
 uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.

                Kira bedeli yabancı bir para birimiyle belirlenmişse, 5 yıl geçmedikçe
 kira bedelinde değişiklik yapılamayacak. Sözleşmenin yapıldığı dönemde
 öngörülmeyen olağanüstü durumların ortaya çıktığı ve aşırı ifa güçlüğünün
 oluştuğu durumlarda, taraflar 5 yıllık süreyi beklemeden, hakimden sözleşmenin
 yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilecekler.

                -EV SAHİBİNE, SÖZLEşžMEYİ TEK TARAFLI SONA ERDİRME HAKKI-

                Konut ve iş yeri kiralarında kiracı, süre bitiminden en az 15 gün önce
 bildirimde bulunmadığı takdirde sözleşme aynı koşullarla 1 yıl uzatılmış
 sayılacak. Ancak kiraya veren, 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu süreyi izleyen
 her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla,
 herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilecek.

                Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı,
 eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemeyecek.

                Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunda, kiraya verenin, kendisinin, eşinin
 ve çocuklarının konut ve iş yeri ihtiyacı ileri sürülerek tahliye davası
 açabileceği öngörüldüğü halde, yasaya göre, 'kendisinin, eşinin, alt soyunun,
 üst soyunun ve kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin gereksinimi
 sebebiyle kira sözleşmesinin dava yoluyla sona erdirebilmesine' olanak
 sağlanacak. Böylece, kiraya verenler, üst soyunun (örneğin, babasının veya büyük
 babasının) ve alt soyunun (torunlar) konut veya iş yeri gereksinimini ileri
 sürerek tahliye davası açabilecekler. Bugünkü düzenlemeye göre, 'Oğlum
 evlenecek. Kızım gelin olacak' şeklindeki gereksinimlerle tahliye davası
 açabilen ev sahipleri, bu yasadan sonra, 'Babam, dedem, torunum veya evlatlığım
 oturacak' gibi gerekçelerle de kira sözleşmelerini dava yoluyla sona
 erdirebilecekler.

                Gereksinim ileri sürülerek boşaltılan konut ve iş yerlerinin, 3 yıl
 süreyle eski kiracıdan başkasına kiralanamayacağına ilişkin mevcut düzenleme
 yasada da korunmakla birlikte, 'yeniden kiralama yasağına' aykırı hareket eden
 kiraya verenler için öngörülen 6 aydan 1 yıla kadar hapis ve 3 yıllık kira bedeli
 tutarınca ağır para cezası kaldırılacak. Bunun yerine, kiraya veren, söz konusu
 yasağa aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına, son kira yılında ödemiş
 olduğu bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlü
 olacak.

                -İşžçİ VE İşžVERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ-

                İşçi, üçüncü kişilerle ücret karşılığında anlaşmalar yaparak işverene
 karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal edemeyecek ve işvereniyle rekabete yol açacak
 iş ve işlemlerde bulunamayacak.

                Hizmet ilişkisinin devamı süresince iş gördüğü sırada öğrendiği üretim ve
 iş sırları gibi bilgileri, kendisi veya başkalarının yararına kullanamayacak olan
 işçi, hizmet ilişkisi sona erse bile işverenin haklı yararlarının korunması için
 gerekli olduğu ölçüde sır saklamakla yükümlü olacak.

                İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumlu olacak.
                İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen;
 sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise 'asgari ücretten az olmamak üzere emsal
 ücreti ödemekle' yükümlü olacak. İşveren, fazla çalışma için işçiye normal
 çalışma ücretini en az yüzde 50 fazlasıyla ödeyecek. Belli işlerde aracılık
 yapması halinde, işçiye aracılık ücreti ödenecek.

                Aksine bir adet olmadıkça, işçiye ücreti her ayın sonunda ödenecek. İş
 sahipleri, işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit
 istihkakını özel olarak açılacak banka hesaplarına yatıracak.
                İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu, işçinin rızası olmadıkça
 takas edemeyecek.

                İşçinin kasten sebebiyet verdiği mahkeme kararıyla tespit edilen
 zararlarda, işveren, ücretin dörtte birini geçmemek koşuluyla haciz
 koydurabilecek.

                İşçinin, işverenle anlaşarak işin görülmesinde kendi motorlu aracını
 kullanması durumunda, işveren sadece motorlu aracın işletilmesinin ve bakımının
 gerektirdiği olağan giderlerden değil, aynı zamanda vergi, zorunlu mali
 sorumluluk sigortası primleri ve aracın yıpranması karşılığında uygun bir
 tazminatı da ödemekle yükümlü olacak.

                -PSİKOLOJİK VE CİNSEL TACİZE ÖNLEM-

                İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı
 göstermek, iş yerinde dürüstlük kurallarına uygun bir ortamı sağlamakla özellikle
 işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış
 olanların da daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlü
 olacak.

                İşveren, işçiye ait kişisel verileri, ancak işçinin işe yatkınlığıyla
 ilgili veya hizmet sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde
 kullanabilecek.

                İşçi, kusuru olmaksızın hastalık veya kaza gibi sebeplerle iş göremezse,
 işveren, sosyal sigortalar yardımlarından yararlanamayan, bir yıla kadar çalışmış
 işçinin bakımını ve tedavisini, 2 hafta süreyle üstlenecek.

                Hizmet sözleşmelerine, sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu, geçersiz
 olacak. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması
 durumunda, ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak, en az
 bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının
 açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka
 aracılığıyla yapılması şartı aranacak. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri
 veya ibraname, hükümsüz sayılacak.

                İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar
 buna imkan vermiyorsa, bir tam çalışma günü izin verecek. Hizmet sözleşmesinin
 feshi halinde ise bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir kesinti yapmaksızın
 günde 2 saat iş arama izni verilecek.

                İşçi, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesi feshedilirse, sözleşme
 süresince kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilecek.

                İşçinin haklı sebep olmaksızın işe başlamadığı veya aniden işi bıraktığı
 hallerde işveren, aylık ücretin dörtte birine eşit bir tazminat isteme hakkına
 sahip olacak. İşveren, ayrıca ek zararlarının giderilmesini de isteyebilecek.

                İşveren, ölen işçinin eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla
 yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak 1 ay, hizmet ilişkisinin 5
 yıldan uzun süre devam etmesi durumunda 2 aylık ücret tutarında ödeme yapacak.

                Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin
 uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olacak.

                İşçi, işverenin verdiği işi, evinde kendisi veya aile bireyleriyle ücret
 karşılığı yapabilecek. İşçi, bir mağaza için, kendi evinde giysi dikip vermeyi,
 ürün paketlemeyi üstlenebilecek.

                -YAYIM SÖZLEşžMESİ-

                Yayım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı
 olacak.
                Baskı adedini belirlemede yayımcıya serbestlik tanıyan mevcut düzenleme
 yerine, taraflar, süreli yayım sözleşmesi yaparken, süreyi veya baskı adedini
 kararlaştırmak zorunda olacak.

                Eser sahibinin ölümünden sonra, mirasçıları eserde güncelleştirme
 yapabilecek. Yayımcı, eser sahibinin haleflerine güncelleştirme olanağı vermeden
 yeni bir basım yapamayacak ve eseri çoğaltamayacak.

                Otopark işletmecileri, kendilerine bırakılan araçların zarara uğraması
 veya çalınmasından sorumlu olacak. Ancak, otopark işletenlerin sorumluluğu,
 kendilerine veya çalışanlarına bir kusur yüklenmedikçe, söz konusu araç için
 alınan günlük ücretin 10 katını aşamayacak.

                -KEFİL OLMADA Eşž RIZASI-

                Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu
 olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacak. Kefil,
 sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihini, sözleşmede 'kendi el
 yazısıyla' belirtecek.

                Kefalet sözleşmesinde sonradan ve kefilin sorumluluğunu artıran
 değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmayacak.
                Kefil olmada eş rızası aranmasını düzenleyen yasaya göre, eşlerden biri
 mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama
 hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecek.

                Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyecek.
 Ancak alacaklı, 'borçlu aleyhine yapılan takipte kesin aciz belgesi alınması,
 borçlunun Türkiye"de takibatının imkansız hale gelmesi, borçlunun iflasına karar
 verilmesi ve borçluya konkordato süresi verilmiş olması' hallerinde, doğrudan
 kefile başvurabilecek.

                Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir
 ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden
 veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilecek. Ancak bunun
 için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme
 güçsüzlüğü içinde olması şartı aranacak.

                'Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama şžekli Hakkında Kanun' da
 Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

                Kanunda, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil
 ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu
 fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun
 hükümleri uygulandığı belirtilerek, 'Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe
 girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt,
 sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir' deniliyor.
AA


Geri Dön