Türk Borçlar kanunu yeni haliyle yürürlüğe girdi!
Türk Borçlar Kanunu, Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun, borçlu-alacaklı ilişkilerinin yanı sıra başta ev sahibi ile kiracı ilişkisi olmak üzere sosyal hayatın birçok alanında önemli yenilikler içeriyor
Türk Borçlar Kanunu, Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun, borçlu-alacaklı ilişkilerinin yanı sıra başta ev sahibi ile kiracı ilişkisi olmak üzere sosyal hayatın birçok alanında önemli yenilikler içeriyor.
Kanuna göre, borç ilişkilerini düzenleyen bireysel sözleşmeler,
tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla
kurulacak.
Ismarlanmayan bir şeyi posta kutusunda veya kapısının önünde bulan ya da
başka bir yolla alan kişi, söz konusu şeyi geri göndermek veya saklamakla yükümlü
olmayacak. Ismarlanmamış bir şeyin 'yanlışlıkla' gönderildiği açıkça
anlaşılırsa, onu alan kişi, uygun bir sürede gönderene haber verecek.
Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla
duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlü olacak.
Sözleşmelerde, güvenli elektronik imza kullanılabilecek. Güvenli
elektronik imza, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını
doğuracak.
Açığa atılan imzanın üzerine sonradan yazılan metnin, imza atanın
iradesine uygun olduğu kabul edilecek. Durumun özelliği aksini göstermedikçe,
yazılan metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükü, açığa imza atan kişiye ait
olacak.
-KİTLE SÖZLEşMELERİNE KARşI BİREYE KORUMA-
Bankalar, sigorta, seyahat ve taşıma işletmeleri gibi şirketler
tarafından önceden hazırlanan soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı bireyleri
koruyan hükümler, borçlar hukukuna ilk kez girecek. 'Kitle Sözleşmesi',
'Katılmalı Sözleşme', 'Tip Sözleşme' denilen sözleşmeler için belirlenen
'Genel İşlem Koşulları' ile bireyin korunması sağlanacak.
Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin
kapsamına girmesi, düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında
açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı
tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlı olacak. Aksi takdirde, genel işlem
koşulları yazılmamış sayılacak.
Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse
veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine yorumlanacak.
Genel işlem koşullarının belirleyicileri, 'tek yanlı, dilediği gibi
sözleşmeyi değiştirme ya da yeni düzenleme yapma' yetkisine sahip olmayacak.
Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın
aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacak.
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, Borçlar Kanunu
hükümleri ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacak. Kısmen veya tamamen
rücu edilmeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu
zararların belirlenmesinde gözetilmeyecek, zarar veya tazminattan indirilmeyecek.
Hakim, hesaplanan tazminat miktarını, hakkaniyet düşüncesiyle arttıramayacak veya
azaltamayacak. Her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu
diğer sebeplerin yol açtığı bedensel bütünlüğünün kısmen veya tamamen
yitirilmesine veya kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin talep ve davalarda da
bu hüküm uygulanacak.
-NİşANLIYA, SEVGİLİYE TAZMİNAT İSTEME HAKKI-
Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar
görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek. Ağır bedensel
zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat
olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilecek. Yargıtay
içtihatlarının bulunduğu bu konunun kanuna girmesiyle beraber olup aralarında
resmi nikah olmayanların, nişanlı ve sevgililerin tazminat istemleri, yasal
dayanağa kavuşmuş olacak.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri, binanın bakımındaki eksiklerden doğan
zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumlu tutulacak.
Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme
tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin
alınmasını hak sahiplerinden isteyebilecek.
Tehlike sorumluluğunun, genel ilkeleri belirlenen yasaya göre, önemli
ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu
zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumlu olacak.
-HAKSIZ FİİLDE ZAMAN AşIMI-
Haksız fiilden doğan tazminat isteminde, zarar görenin zararı ve tazminat
yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl olan kısa zaman aşımı süresi, 2
yıla çıkarılacak.
Nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale gibi olaylara da uygulanan
uzun zaman aşımı süresi ise 10 yıl olacak.
Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan, uğradığı zararın
giderilmesi için acil parasal desteğe ihtiyaç duyanlara, 'geçici ödeme'
yapılabilecek.
Buna göre, hakim, zarar görenin iddiasının haklılığını gösteren
inandırıcı kanıtlar sunduğu ve ekonomik durumu da gerektirdiği takdirde, istem
üzerine davalının, zarar görene geçici ödeme yapmasına karar verebilecek.
Böylece kusurlu sürücü, yaralanmasına neden olduğu hiçbir sosyal
güvencesi olmayan kişiye, tazminat davası devam ederken, tedavi giderleri için
'geçici ödeme' yapmakla yükümlü tutulabilecek.
-FAİZE SINIR-
Olağanüstü faiz oranları karşısında borçlu korunacak. Faiz ödeme borcunda
uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun
doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Sözleşme
ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50
fazlasını aşamayacak. Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı ise sözleşmede
kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat
hükümlerine göre belirlenecek. Yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede belirlenen
oranın yüzde 100 fazlasını aşamayacak.
Ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda, sözleşmeler değişen
koşullara göre uyarlanabilecek.
Buna göre, sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve
öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir
sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden
ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine
değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde
güçlenmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa, borçlu, hakimden
sözleşmenin yeni koşullara uyarlanması isteyebilecek.
Borçlu, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahip
olabilecek, sürekli edimli sözleşmelerde ise fesih hakkını kullanacak. Bu
düzenleme yabancı para borçlarında da uygulanacak.
-SATICILARA SORUMLULUK-
Satılandaki hasardan, taşınırlarda zilyetliğin devri, taşınmazlarda ise
tescil anına kadar satıcı sorumlu olacak.
Borcunu ödemeyen satıcı, alıcının uğradığı zararı giderecek.
Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin
satılanda bulunmamasından sorumlu olacak. Satıcı, aynı zamanda, satılanda
niteliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan
beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya
da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu tutulacak. Satıcı, bu ayıpların
varlığını bilmese bile sorumluluktan kurtulamayacak.
Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurluysa, ayıptan
sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma, hükümsüz sayılacak.
Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen
ayıplardan sorumlu olmayacak. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden
geçirmekle görebileceği ayıplardan da ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca
üstlenmişse sorumlu olacak.
Alıcı, devraldığı satılanda, satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp
görürse, bunu uygun bir süre içinde satıcıya bildirecek. Yoksa alıcı, satılanı
kabul etmiş sayılacak.
-TAşINMAZ SATIşI-
Taşınmaz satışı sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenecek. Taşınmaz satışı
vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli
olmayacak.
Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı
olacak.
Önalım, geri alım ve alım hakları, en çok 10 yıllık süre için
kararlaştırılabilecek ve kanunlarda belirlenen süreyle tapu siciline şerh
edilebilecek.
Aksine anlaşma olmadıkça, sözleşmeden doğan ön alım, alım ve geri alım
hakları devredilemeyecek, ancak miras yoluyla geçecek.
Ön alım hakkı, taşınmazın satışı ya da ekonomik bakımdan satışa eşdeğer
her türlü işlemin yapılması durumunda kullanılabilecek.
Satıcı veya alıcı, satış sözleşmesinin yapıldığını ve içeriğini; ön alım
hakkı sahibine noter aracılığıyla bildirecek.
Aksine sözleşme olmadıkça, satılan taşınmaz, satış sözleşmesinde yazılı
yüzölçümü tutarını kapsamıyorsa satıcı, eksiği için alıcıya tazminat ödemekle
yükümlü olacak.
Bir yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden
başlayarak 5 yılın, satıcının ağır kusuru varsa 20 yılın geçmesiyle zaman aşımına
uğrayacak.
Taksitle satış sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli
olamayacak. Malın, satıcının ticari faaliyeti kapsamında satılması halinde
taksitle satış sözleşmesinde, 'alıcının 7 gün içinde sözleşme yapılması
konusundaki irade açıklamasını geri alma hakkı, temerrüt veya vadenin ertelenmesi
durumunda, yasal faiz oranının yüzde 30 fazlasını geçmemek üzere ödenecek faiz'
de belirtilecek.
Alıcı, peşin satış bedelinin en az 10"da 1"ini en geç teslim anında peşin
olarak, satış bedelinin geri kalan kısmını da sözleşmeyi izleyen 3 yıl içinde
ödeyecek.
-HAKİMİN SÖZLEşMEYE MÜDAHALESİ-
Hakim, temerrüde düşen alıcının borçlarını ödeyeceği güvencesi vermesi ve
satıcının da bu yeni düzenleme dolayısıyla herhangi bir zararının söz konusu
olmaması koşuluyla alıcıya ödeme kolaylıkları sağlayabilecek ve satıcının
satılanı geri almasını yasaklayabilecek.
Taksitle satışa ilişkin hükümler, aynı ekonomik amaçla yapılan işlemlere
de uygulanacak. Kira-satış vaadi, kira-alım ve kira-bağışlama şeklinde yapılan
birleşik sözleşmelerde de taksitle satış hükümleri geçerli olacak.
Alıcının taşınır bir malın satış bedelini önceden kısım kısım ödemeyi,
satıcının da bedelin tamamen ödenmesinden sonra satılanı alıcıya devretmeyi
üstlendikleri ön ödemeli taksitle satış sözleşmesi de yazılı yapılacak.
Sözleşmede, 'taksitleri kabule yetkili banka' belirtilecek. Banka, her iki
tarafın çıkarlarını gözetecek.
-KİRACI-EV SAHİBİ İLİşKİLERİNDE YENİ DÖNEM-
Türk Borçlar Kanunu ile kiracı-ev sahibi ilişkilerinde, yeni bir dönem
başlayacak.
Gayrimenkulü kiralayan, mal sahibinden kiralanan yerle ilgili ayıbın
uygun bir sürede giderilmesini isteyebilecek. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı,
bu ayıbı mal sahibi adına gidertebilecek ve bundan doğan alacağını kira
bedelinden kesebilecek. Ayıbın verilen sürede giderilmemesi durumunda, kiracı
sözleşmeyi feshedebilecek.
Kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra kiralanan yer herhangi bir
nedenle el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacak.
Kiracı, aksine sözleşme ve yerel adet olmadıkça, kira bedelini ve
gerekiyorsa ısıtma, aydınlatma ve su gibi yan giderleri her ayın sonunda ve en
geç kira süresinin bitiminde ödeyecek.
Kiraya verenler, konut ve çatılı iş yerlerinde, sadece kira bedelini
değil, elektrik ve su gibi yan giderleri de ödemeyen kiracılara karşı, temerrüt
sebebiyle tahliye davası açabilecekler.
-BALKONDA MANGALA SON-
Sözleşmeye uygun olarak özenle kullanacak ve komşulara gerekli saygıyı
gösterecek kiracının, bu yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda kiraya veren,
en az 30 gün süre vererek, durumunu düzeltmesi için ihtarda bulunacak. Ancak
kiracının davranışları komşular tarafından çekilmez hale gelirse, ev sahibi
yazılı bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilecek. Uyarıya rağmen yüksek sesle
müzik dinleyen, gürültü patırtı, balkonda mangal yapan kiracının sözleşmesi iptal
edilebilecek.
Mal sahibi, konut veya iş yerinde kira sözleşmesinin feshini
gerektirmeyen ve kiracıdan katlanması beklenebilecek olan yenilik ve
değişiklikler yapabilecek. Kiracı da ev sahibinin yazılı rızasıyla konut veya iş
yerinde yenilik ve değişiklikler yapabilecek.
Kiracı, sözleşme süresine veya fesih dönemine uymaksızın kiralanan yeri
geri verirse, kiralananın benzer koşullarla kiraya verilebileceği makul bir süre
ödeme yapmakla sorumlu tutulacak.
-KİRA ARTIşI VE DEPOZİTOYA SINIRLAMA-
Konut ve çatılı iş yerlerinde mal sahibine verilen depozito miktarı, 3
aylık kira bedelini aşamayacak. Güvence olarak para verilmesi kararlaştırılmışsa
kiracı, mal sahibinin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir
tasarruf hesabına yatıracak. Güvence senetleri ise bankaya depo edilecek. Banka
güvenceleri ancak iki tarafın rızasıyla veya icra takibinin kesinleşmesi ya da
kesinleşmiş mahkeme kararına dayanarak geri verebilecek.
Kira bedelleri, bir önceki yılda gerçekleşen üretici fiyat endeksindeki
(ÜFE) artış oranını geçmemek koşuluyla artırılabilecek. Bu kural bir yıldan daha
uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.
Kira bedeli yabancı bir para birimiyle belirlenmişse, 5 yıl geçmedikçe
kira bedelinde değişiklik yapılamayacak. Sözleşmenin yapıldığı dönemde
öngörülmeyen olağanüstü durumların ortaya çıktığı ve aşırı ifa güçlüğünün
oluştuğu durumlarda, taraflar 5 yıllık süreyi beklemeden, hakimden sözleşmenin
yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilecekler.
-EV SAHİBİNE, SÖZLEşMEYİ TEK TARAFLI SONA ERDİRME HAKKI-
Konut ve iş yeri kiralarında kiracı, süre bitiminden en az 15 gün önce
bildirimde bulunmadığı takdirde sözleşme aynı koşullarla 1 yıl uzatılmış
sayılacak. Ancak kiraya veren, 10 yıllık uzama süresi sonunda, bu süreyi izleyen
her uzama yılının bitiminden en az 3 ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla,
herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilecek.
Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı,
eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemeyecek.
Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunda, kiraya verenin, kendisinin, eşinin
ve çocuklarının konut ve iş yeri ihtiyacı ileri sürülerek tahliye davası
açabileceği öngörüldüğü halde, yasaya göre, 'kendisinin, eşinin, alt soyunun,
üst soyunun ve kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin gereksinimi
sebebiyle kira sözleşmesinin dava yoluyla sona erdirebilmesine' olanak
sağlanacak. Böylece, kiraya verenler, üst soyunun (örneğin, babasının veya büyük
babasının) ve alt soyunun (torunlar) konut veya iş yeri gereksinimini ileri
sürerek tahliye davası açabilecekler. Bugünkü düzenlemeye göre, 'Oğlum
evlenecek. Kızım gelin olacak' şeklindeki gereksinimlerle tahliye davası
açabilen ev sahipleri, bu yasadan sonra, 'Babam, dedem, torunum veya evlatlığım
oturacak' gibi gerekçelerle de kira sözleşmelerini dava yoluyla sona
erdirebilecekler.
Gereksinim ileri sürülerek boşaltılan konut ve iş yerlerinin, 3 yıl
süreyle eski kiracıdan başkasına kiralanamayacağına ilişkin mevcut düzenleme
yasada da korunmakla birlikte, 'yeniden kiralama yasağına' aykırı hareket eden
kiraya verenler için öngörülen 6 aydan 1 yıla kadar hapis ve 3 yıllık kira bedeli
tutarınca ağır para cezası kaldırılacak. Bunun yerine, kiraya veren, söz konusu
yasağa aykırı davrandığı takdirde, eski kiracısına, son kira yılında ödemiş
olduğu bir yıllık kira bedelinden az olmamak üzere tazminat ödemekle yükümlü
olacak.
-İşçİ VE İşVERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ-
İşçi, üçüncü kişilerle ücret karşılığında anlaşmalar yaparak işverene
karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal edemeyecek ve işvereniyle rekabete yol açacak
iş ve işlemlerde bulunamayacak.
Hizmet ilişkisinin devamı süresince iş gördüğü sırada öğrendiği üretim ve
iş sırları gibi bilgileri, kendisi veya başkalarının yararına kullanamayacak olan
işçi, hizmet ilişkisi sona erse bile işverenin haklı yararlarının korunması için
gerekli olduğu ölçüde sır saklamakla yükümlü olacak.
İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumlu olacak.
İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen;
sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise 'asgari ücretten az olmamak üzere emsal
ücreti ödemekle' yükümlü olacak. İşveren, fazla çalışma için işçiye normal
çalışma ücretini en az yüzde 50 fazlasıyla ödeyecek. Belli işlerde aracılık
yapması halinde, işçiye aracılık ücreti ödenecek.
Aksine bir adet olmadıkça, işçiye ücreti her ayın sonunda ödenecek. İş
sahipleri, işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit
istihkakını özel olarak açılacak banka hesaplarına yatıracak.
İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu, işçinin rızası olmadıkça
takas edemeyecek.
İşçinin kasten sebebiyet verdiği mahkeme kararıyla tespit edilen
zararlarda, işveren, ücretin dörtte birini geçmemek koşuluyla haciz
koydurabilecek.
İşçinin, işverenle anlaşarak işin görülmesinde kendi motorlu aracını
kullanması durumunda, işveren sadece motorlu aracın işletilmesinin ve bakımının
gerektirdiği olağan giderlerden değil, aynı zamanda vergi, zorunlu mali
sorumluluk sigortası primleri ve aracın yıpranması karşılığında uygun bir
tazminatı da ödemekle yükümlü olacak.
-PSİKOLOJİK VE CİNSEL TACİZE ÖNLEM-
İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı
göstermek, iş yerinde dürüstlük kurallarına uygun bir ortamı sağlamakla özellikle
işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış
olanların da daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlü
olacak.
İşveren, işçiye ait kişisel verileri, ancak işçinin işe yatkınlığıyla
ilgili veya hizmet sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde
kullanabilecek.
İşçi, kusuru olmaksızın hastalık veya kaza gibi sebeplerle iş göremezse,
işveren, sosyal sigortalar yardımlarından yararlanamayan, bir yıla kadar çalışmış
işçinin bakımını ve tedavisini, 2 hafta süreyle üstlenecek.
Hizmet sözleşmelerine, sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu, geçersiz
olacak. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması
durumunda, ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak, en az
bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının
açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka
aracılığıyla yapılması şartı aranacak. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri
veya ibraname, hükümsüz sayılacak.
İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar
buna imkan vermiyorsa, bir tam çalışma günü izin verecek. Hizmet sözleşmesinin
feshi halinde ise bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir kesinti yapmaksızın
günde 2 saat iş arama izni verilecek.
İşçi, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesi feshedilirse, sözleşme
süresince kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilecek.
İşçinin haklı sebep olmaksızın işe başlamadığı veya aniden işi bıraktığı
hallerde işveren, aylık ücretin dörtte birine eşit bir tazminat isteme hakkına
sahip olacak. İşveren, ayrıca ek zararlarının giderilmesini de isteyebilecek.
İşveren, ölen işçinin eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla
yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak 1 ay, hizmet ilişkisinin 5
yıldan uzun süre devam etmesi durumunda 2 aylık ücret tutarında ödeme yapacak.
Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin
uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olacak.
İşçi, işverenin verdiği işi, evinde kendisi veya aile bireyleriyle ücret
karşılığı yapabilecek. İşçi, bir mağaza için, kendi evinde giysi dikip vermeyi,
ürün paketlemeyi üstlenebilecek.
-YAYIM SÖZLEşMESİ-
Yayım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlı
olacak.
Baskı adedini belirlemede yayımcıya serbestlik tanıyan mevcut düzenleme
yerine, taraflar, süreli yayım sözleşmesi yaparken, süreyi veya baskı adedini
kararlaştırmak zorunda olacak.
Eser sahibinin ölümünden sonra, mirasçıları eserde güncelleştirme
yapabilecek. Yayımcı, eser sahibinin haleflerine güncelleştirme olanağı vermeden
yeni bir basım yapamayacak ve eseri çoğaltamayacak.
Otopark işletmecileri, kendilerine bırakılan araçların zarara uğraması
veya çalınmasından sorumlu olacak. Ancak, otopark işletenlerin sorumluluğu,
kendilerine veya çalışanlarına bir kusur yüklenmedikçe, söz konusu araç için
alınan günlük ücretin 10 katını aşamayacak.
-KEFİL OLMADA Eş RIZASI-
Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu
olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacak. Kefil,
sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihini, sözleşmede 'kendi el
yazısıyla' belirtecek.
Kefalet sözleşmesinde sonradan ve kefilin sorumluluğunu artıran
değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmayacak.
Kefil olmada eş rızası aranmasını düzenleyen yasaya göre, eşlerden biri
mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama
hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecek.
Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyecek.
Ancak alacaklı, 'borçlu aleyhine yapılan takipte kesin aciz belgesi alınması,
borçlunun Türkiye"de takibatının imkansız hale gelmesi, borçlunun iflasına karar
verilmesi ve borçluya konkordato süresi verilmiş olması' hallerinde, doğrudan
kefile başvurabilecek.
Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir
ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden
veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilecek. Ancak bunun
için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme
güçsüzlüğü içinde olması şartı aranacak.
'Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama şekli Hakkında Kanun' da
Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kanunda, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil
ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu
fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun
hükümleri uygulandığı belirtilerek, 'Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe
girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt,
sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir' deniliyor.
AA