Sektörel

Türk inşaat sektörü kurumsallaşmaya başladı!

Gayrimenkul ve İnşaat İş Birliği Platformu Genel Sekreteri Mehmet Ali Kandemir: "10-15 yılın sonunda yaklaşık 5 bin civarında ulusal şirket global piyasalarda boy gösteriyor olacak" dedi.

Türkiye'nin küresel ölçeğe ulaşmış en büyük iş kolu olan taahhüt sektörü, sektörün ve sektör oyuncularının kurumsallaşmasına yönelik yeni bir organizasyon kurdu. Bin 500'ü uluslararası iş yapan toplam 200 bin şirketi bulunan Türk inşaat sektörü, geleneksel yönetim anlayışından kurumsala geçişte işi şansa bırakmayacak.


Önceki ay kurulan Gayrimenkul ve İnşaat İş Birliği Platformu  (GİİP), Türk Ticaret Kanunu' nun (TTK) getirdiği kurumsallaşma yükümlülüğünü sektörün paydaşlarına izah edecek. Sürecin sadece kurumsallaşan şirketlerin ayakta kalmasına izin vereceği ve süreç sonunda sektördeki şirket sayısının 30 bine kadar düşeceği bekleniyor.


GİİP Genel Sekreteri Avukat Mehmet Ali Kandemir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüm paydaşların elbirliği ile sektörün global rekabet gücünü artırmayı hedeflediklerini söyledi.


Yasal düzenlemelerin sektörde pratik bir kurumsallaşma gerekliliği doğurduğunu belirten Kandemir, şunları kaydetti:


"Yakın zamanda değiştirilen Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) ticari hayatı tamamı ile yeniden şekillendireceği öngörülmektedir. Konu açısından bakıldığında ise, yeni TTK ticari şirketlere kurumsallaşmayı ve global rekabet yeteneğine ulaşmayı zorunlu bir hedef haline getirmiş ve bu hedeflere ulaşma yolunda çaba sarf etmeyen şirketlerin yok olmasını sonuçlayabilecek yaptırımlar belirlemiştir. Mevcutta 800 bin olan ülkemizdeki şirket sayısını gelecek 10 yılda 350 bin-400 bine kadar düşürebilecek olan bir süreç başladı. Konuya gayrimenkul ve inşaat sektörü özelinde baktığımızda ise, bugün toplamda 200 bin civarında olan şirket sayısının 30 bine kadar düşeceği uzmanların ortak öngörüsüdür.


 Bu süreç, belirsizliklerle dolu olduğundan yönetilmeye ve/veya yönlendirilmeye ihtiyaç duymaktadır. Sürecin devlet eliyle ya da ticari yapılanmalarla yönetilip, yönlendirilemeyeceği de bir gerçektir. Söz konusu durum sektöre yönelik bütün grupları kapsayacak yeni bir sivil toplum örgütlenmesini zorunlu kılan ilk nedendir."


- " Süreç sonunda yaklaşık 3 bin civarında şirketin B ve C gruplarından A grubuna geçiş yapacağı öngörülüyor"

Sektördeki sivil toplum kuruluşlarının genelde müteahhitlerin sadece belirli bir kesimine hitap ettiğini anlatan Kandemir, "Her ne kadar sektörde bazı sivil toplum örgütlenmeleri bulunuyorsa da bunlardan bazılarının örgütlenme modelleri, amaçları, katılımcı nitelik ve niceliği ve bunun gibi nedenlerle başarılı olmaktan uzak oldukları, başarılı olanların ise, odaklandığı konu ve kesimlerin niceliksel darlığı nedeniyle A grubu oyuncular tarafından yine A grubu oyunculara yönelik olarak kurulduğu için ihtiyacı tam olarak karşılayamadıkları görülüyor" değerlendirmesini yaptı.


Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile getirilen düzenlemelerin sektörü köklü bir değişikliğe uğratacağını belirten Kandemir, "Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi sürecinde 7 milyon civarında bağımsız bölüm yıkılıp yerine yaklaşık 10 milyon bağımsız bölüm yapılacağı öngörülmektedir. Bu durum sektör oyuncuları için çok büyük bir pazar anlamına gelmektedir" ifadelerini kullandı.


- "Yan sektörler için ciddi kazanç imkanları ortaya çıkacak"

Geçen yıl yürürlüğe giren Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un da kurumsallaşma ihtiyacını öne çıkardığını söyleyen Kandemir, şöyle konuştu:


"Bu yasa, inşaat proje finansmanı, bina tamamlama sigortası, maketten satışın yasaklanması gibi bir çok zorunluluğa neden olacaktır. Bu düzenlemeler, Afet Riski Altındaki Alanların Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile aşırı büyüyen pazarda faaliyet göstermeyi hayli zorlaştıracak niteliktedir. Ancak bu zorluklar bir taraftan düzenlemelere uygun davranabilen yapı şirketleri için rekabetin az olduğu bakir alanlar yaratırken, diğer taraftan know how ağırlıklı çalışan yan sektörler için de ciddi kazanç imkanlarının ortaya çıkmasına neden olacaktır.


Tüm bu süreçlerin sonunda TTK ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile kurumsallaşma yolunda ilerlemiş, yüksek rekabet gücüne ulaşmış ve rakipleri azalmış, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile eski hallerine göre nispeten büyük ölçekli saha tecrübesine ve öz sermayeye kavuşmuş yaklaşık 3 bin civarında şirket B ve C gruplarından A grubuna geçiş yapacaktır.


Süreç sonunda ülkenin imar ve inşası büyük ölçüde tamamlanmış olacağından bu şirketler global piyasalara açılma gereği duyacaklardır. Mevcutta, her yıl ortalama 30-35 tanesi en çok uluslararası taahhüt işi alan global 225 şirket arasına girebilen yaklaşık bin 500 civarındaki uluslararası taahhüt işi yapan şirkete global piyasalara açılma imkanı varken şimdilik ulusal ölçekte kalmayı tercih edenlerle birlikte yukarıda açıklanan şirketler de eklendiğinde önümüzdeki 10-15 yılın sonunda yaklaşık 5 bin civarında ulusal şirket global piyasalarda boy gösteriyor olacaktır. 


Ancak bu durum, global ölçekte hareket eden oyuncuların çok güçlü ve bu piyasada rekabetin de hayli yüksek olması nedeniyle söz konusu ulusal şirketler arasında öncelikle konsorsiyumlar, 'joint venture'ler daha sonra ise birleşmeler ve devralmalar gibi durumların yoğun yaşanacağı bir dönemi de beraberinde getirecektir."



- "Sektör paydaşlarını platforma davet ediyoruz"

Taahhüt sektöründe değişimi başarabilecek vizyona sahip olan isimlerin doğal olarak sektöre yönelik bir sivil toplum örgütlenmesinin kurucuları olmaya zorlandığını aktaran Kandemir, "Şu anda kurucu olanlar ulaşılabilir bir sosyal çevreden, inşaat sektöründe bir yer edinmiş ve anılan vizyona sahip olan kişilerdir. Buradan aynı özelliklere sahip olan diğer kişileri de kurucular arasına katılmaya açıkça davet ediyoruz" dedi.


Platformun sektörü ve sektörde faaliyet gösteren şirketleri analiz ederek sorunlara kalıcı çözümler üreteceğini ifade eden Kandemir, GİİP olarak, sektörde faaliyet gösteren şirketlerin kurumsallaşmalarına ve yüksek rekabet gücüne ulaşmalarına, yardımcı olacaklarını, nihai hedeflerinin ise yaşanabilirliği yüksek bir ülke inşasına destek vermek ve uluslararası pazardan daha büyük bir pay almak olduğunu kaydetti.


AA