Sektörel

Türk müteahhitler en çok yatırımı Afrika'da yapıyor!

Afrika, 1.5 trilyon dolarlık pazarıyla bir cazibe merkezi. Türkiye, 15 yıl önce başlattığı “Afrika açılımı ” ile yerini sağlamlaştırıyor. Hedef 2020’de dış ticareti 50 milyar dolara çıkarmak. 2018’de ilk durak Kuzey ve Batı Afrika olacak...

AFRİKA kıtası yaklaşık 1.5 trilyon dolarlık pazarıyla önümüzdeki 25 yılda, dünyanın en büyük “kâr merkezi” olarak görülüyor. Zengin petrol yatakları, stratejik metal rezervleri, yenilenebilir enerji kaynakları, kalkınma hamlesi için ihtiyaç duyulan yatırım potansiyeli, Afrika’yı ABD ve Çin başta olmak üzere birçok ülke için cazibe merkezi haline getiriyor. Türkiye 15 yıl önce başlattığı “Afrika açılımı” ile uluslararası rekabetin hızlandığı Afrika pazarında, her geçen yıl “Avrupa kalitesinde ürünleri, Uzakdoğu düzeyinde fiyatlarıyla” yerini sağlamlaştırıyor.

Para Dergisi'nde yer alan habere göre, bugün 20 milyar dolara yaklaşan dış ticaret hacminin 2020 yılında 50 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.

Afrika açılımının mimarı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son on yıllık dönemde Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak 26 Afrika ülkesine yaptığı 30’dan fazla ziyaretle iş dünyasının önünü açıyor. Dış Ekonomik ilişkiler Kurulu (DEİK), dış ticaret ve yatırımların Afrika özelinde artırılmasına yönelik çalışmalarını yoğunlaştırıyor. Sadece son iki yılda Cumhurbaşkanı düzeyinde 15 ülkeye iş heyeti ile birlikte ziyaretler düzenleyen DEİK Afrika İş Konseyleri, 2018’de de Türkiye’nin Afrika açılımını güçlendirecek adımlar atıyor.

İLK ZİYARET KUZEY VE BATI AFRİKA'YA

Geçen hafta İstanbul’da Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda, DEİK ve Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) arasındaki İşbirliği Anlaşması kapsamında “Türkiye-ECOWAS Ekonomi ve İş Forumu” gerçekleştirilirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 27 Şubat-2 Mart tarihleri arasında Cezayir, Moritanya ve Senegal’e resmi ziyarette bulunacak. 2017 Aralık sonunda Sudan, Çad ve Tunus’a yapılan ziyaretlerden sonra, 2018 yılının ilk büyük Afrika heyet ziyareti Kuzey ve Batı Afrika ile başlayacak.

DEİK, Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda söz konusu üç ülkeye yönelik iş heyeti programı düzenleyecek. Hükümet temsilcileri ve iş dünyasının katılımları ile düzenlenecek iş forumlarında katılımcılara üst düzey ikili iş görüşmeleri imkânı sağlanacak. İlgili ülkelerin devlet başkanlarına, başbakan ve bakanlarına ve ayrıca tüm iş dünyası temsilcilerine Türkiye, DEİK ve İş Konseyleri’nin faaliyetleri anlatılacak. Aynı zamanda heyete katılan iş insanlarına da, Afrika’daki iş fırsatları tanıtılarak, gelişen Afrika pazarına açılma potansiyeli sunulacak. Tüm dünyada gelişmiş ekonomilerin gözünü çevirdiği Afrika’da Türk yatırımcıları ve ihracatçıları bekleyen büyük fırsatlar gözler önüne serilecek. DEİK verilerine göre, Moritanya ile 2017’nin ilk yarısında 58.9 milyon dolar ticaret hacmine ulaşan Türkiye’nin, 2017 tamamında Senegal ile 248.6 milyon dolar, Cezayir ile 2.4 milyar dolar ticaret hacmi bulunuyor.

ÖNEMLİ ÜÇ PAZAR

DEİK ülke raporlarına göre, Afrika’nın en geniş topraklarına ve önemli doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip Cezayir, söz konusu kıtanın Güney Afrika, Nijerya ve Mısır’ın ardından en büyük dördüncü ekonomisi. Ülkenin ihracat gelirlerinin yüzde 97’sini, GSMH’sinin yüzde 45’ini ve bütçe gelirlerinin üçte ikisini oluşturan hidrokarbon ürünlerinin fiyatlarındaki artışa paralel olarak ekonomik ve sosyal yaşamda görülen iyileşmelerin gelir dağılımını dolayısıyla tüketici profilini olumlu yönde etkileyeceği ve önümüzdeki on yıllık dönemde farklı bir tüketici grubunun oluşacağı tahmin ediliyor. Coğrafi konum bakımından Batı Afrika’ya giriş kapısı olan Senegal 15.4 milyonluk nüfusa, 12.1 milyar dolarlık GSYÎH’ye ve yüzde 6.7’lik büyüme oranına sahip. 300 milyondan fazla tüketici pazarına erişim imkanı sağlıyor.

Moritanya’da ise yüzde 48 ile istihdamın en yoğun olduğu sektör tarım. GSYİH’nin yaklaşık yüzde 20’si tarımdan elde ediliyor. Yeraltı kaynakları bakımından önemli zenginliklere sahip Moritanya’da 250 milyon tonluk demir madeni bulunuyor. Bununla birlikte ülkede petrol yatakları da keşfedilmeye başlandı. Bugün için 300 bin varil civarında olan petrol üretiminin artırılması için çalışmalar yapılıyor. Ülkenin doğal gaz rezervlerinin ise 30 milyar metre küp civarında olduğu tahmin ediliyor.

HEDEF 50 MİLYAR DOLAR

Türkiye’nin Afrika açılımının sonuçlarının ne oldu diye bakıldığında dış ticaret hacminin 2003-2017 yılları arasında altı katın üzerinde artarak, 19 milyar dolara dayandığı görülüyor. TÜ1K verilerine göre, 2017’de Türkiye’nin Afrika’ya ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 2.4 artışla 11 milyar 678 milyon dolara, ithalatı yüzde 34 artışla 7 milyar 176 milyon dolara yükseldi. Bu dönemde dış ticaret hacmi ise yüzde 7.2 artışla 18.9 milyar dolar oldu. 2017’de Kuzey Afrika ülkelerine yapılan ihracat yüzde 2.9 azalışla 7.5 milyar dolar, ithalatı yüzde 29.4 artışla 4.14 milyar dolar düzeyinde gerçekleşirken, dış ticaret hacmi ise yüzde 6.5 artışla 11.7 milyar dolara ulaştı.

Hükümetin Afrika açılımı sürecinin 15. yılını tamamladığını söyleyen DEİK Türki-ye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Tamer Taşkın, bu süreçte Türkiye’nin Afrika’yı tanımaya ve keşfetmeye başladığım vurguladı. 2017 sonu itibarıyla yaklaşık 19 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen Türkiye-Afrika ticaret hacminin yeterli olmadığını ifade eden Taşkın,-son yıllarda “Arap Baharı” nedeniyle Türkiye’nin Kuzey Afrika’da kaybettiği pazarlar olmasa, dış ticaret hacminde 25-30 milyar doların yakalanmış olabileceğinin altını çizdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2020 yılma kadar dış ticaret hacmini 50 milyar dolara çıkarma hedefi koyduğunu anımsatan Taşkın, “Biz de bu hedefi tekrar ediyoruz. Düzenli ve koordineli çalışmayla bu hedef tutturulabilir. Afrika’ya yaptığımız seyahatlerle yolumuza devam ediyoruz. 1.5 trilyon dolarlık bir ticaret hacminin olduğu Afrika kıtasında, 20 milyar dolar ticaret hacmiyle gideceğimiz yol çok” dedi.


"İŞ KONSEYİ SAYISI 54'E YÜKSELECEK"

DE1K Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkan Yardımcısı (Batı Afrika) Ali Sezen, Türkiye’nin 15 yıl önce başlattığı Afrika seferberliğinde 2003’te 100 milyon dolar olan Türkiye'nin doğrudan yatırım tutarının, 2017 sonu itibarıyla 6.8 milyar dolara yükseldiğini vurguladı. Türk müteahhit şirketlerinin aldığı proje sayısının bin 168’e, değer olarak da 58 milyar dolara yükseldiğini kaydeden Sezen şunları söyledi:

“Ayrıca, THY Afrika kıtasındaki 34 ülkedeki, 56 noktaya uçuş gerçekleştiriyor. Toplam 54 ülkenin bulunduğu Afrika kıtasında, T.C. Büyükelçiliğinin olduğu ülke sayısı 41’e yükseldi. 2019 itibarıyla, tüm Afrika ülkelerinde büyükelçiliklerimizin açılması planlanıyor. DEIK, Afrika ve Türkiye arasındaki iş potansiyelini doğru değerlendirerek artırmak için, karşı kanat esasına dayalı, ülke iş konseyleri sayısını Afrika’da 42’ye çıkardı. 2019’da 54’e yükselmesi bekleniyor. îlki 2008’de İstanbul’da, İkincisi 2014’de Ekvator Ginesi’nde yapılan, Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nin üçüncüsü önümüzdeki yıl tekrar İstanbul’da yapılacak” dedi.

DEİK verilerine göre, hâlihazırda 45 Afrika ülkesi ile Ticari ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması imzalanmış durumda. 26 Afrika ülkesi ile Yatırımların Karşılıklı Korunması Anlaşması, 11 ülke ile Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması imzalandı. Kıta genelinde bugüne dek 78 bin istihdam sağlandı.

"BÜYÜK BİR PAZAR"

Afrika’nın çok büyük bir pazar olduğunu, yatırımcılar için birçok fırsatı barındırdığını vurgulayan DEİK Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Tamer Taşkın, pazarın bir o kadar da zorlukları olduğu konusunda uyardı. Gelişmekte olan ülkelerde bürokrasinin ve kanunların yatırımcının önüne büyük engeller çıkardığım ifade eden Taşkın, “Gidip geleceğiz, partnerlerimizi bulacağız. Afrika’da siyasi istikrarı olmayan  ülkeler de var. Bunlara mal satacaksak sorun yok,  paramız gelir, malımız gider. Ürünümüz pazarda kalitesiyle yerleşir. Bu işin kolay kısmı... Önemli olan o ülkelerde yarın üretime, yatırıma, müteahhitlik hizmetlerine girdiğiniz zaman karşınıza neyin çıkacağı. Bu nedenle o ülkelerin istikrarı, kanunları, vergi mevzuatı, Türkiye ile yapılmış olan ikili anlaşmaları çok önemli. Benim önerim, bir ülkeye yatırıma gittiğinizde uğrayacağınız ilk yer uluslararası avukatlık ile mali müşavirlik büroları olmalı. Bir yabancı firma, bir ülkede kanunlara uymak zorunda, yoksa başı belaya girer. Afrika’ya gidecek bir yatırımcı dostuma, o ülkenin iyi bir avukatını ve mali müşavirlik firmasını bulup, kanunlarım çalışmalarını öneriyorum” diye konuştu.

Türk yatırımcılara “kaynakları doğru kullanın, dağılmayın” çağrısında bulunan Taşkın, öncelikle Afrika’da hangi ülkeye, hangi yatırıma konsantre olunacağına karar verilmesi gerektiğini vurguladı. Afrika ülkelerini analiz ederken, nüfus, ithalat rakamı, büyüme hızı, siyasi istikrarı, zenginlik potansiyeli, limanları, ulaşımı gibi birçok faktörün değerlendirilmesini öneren Taşkın, Afrika’da yapılacak çok iş olduğunun altını çizdi.


Afrika’da iş yapılması bakımından Nijerya, Fildişi Sahili, Senegal, Etiyopya, Ekvator Ginesi, Kamerun, Mozambik, Gana, Tunus, Güney Afrika, Ruanda, Kenya, Sudan, Burkina Faso, Gine, Tanzanya, Fas, Cezayir öne çıkıyor. Tamer Taşkın, “Kuzey Afrika ülkeleri için bana göre bir müddet beklemek zorundayız.” dedi.

FİYAT AVANTAJI VAR AMA...

Türkiye’nin Afrika’da rakiplerine göre yüzde 25-30 fiyat avantajı bulunduğunu belirten Taşkın, bu avantajın yüksek banka komisyonları ve gümrük vergileri ile kaybedildiğini söyledi. Eximbank’m Afrika’da ihracata Mısır, Kahire ve yatırım projelerine verdiği limitli krediler olduğunu belirten Taşkın, bunun yeterli olmadığını, Türkiye’nin ya devlet bankalarından biri ile ya da teşvik edeceği özel bankalarıyla Afrika’da olması gerektiğini kaydetti.

Afrika’nın çeşitli ülkelerinde Fransız ve Ingiliz bankaları bulunduğuna dikkat çeken Taşkın, “Yüzde 5, yüzde 10 banka komisyonlarıyla, Türkiye’nin büyük fiyat avantajının bir bölümü daha pazara girişte gidiyor, ikinci kayıp ise, şu anda Türk markalarına uygulanan gümrük vergileri. Fiyat avantajının yüzde 20’si de gümrük vergileriyle kayboluyor” dedi.

Tamer Taşkın, Türk iş insanlarının Afrika pazarlarındaki dezavantajlarından birinin ise nakliye olduğunu kaydetti. Türkiye’nin Afrika ülkelerine ticaret hacminin belli limitlerde olması nedeniyle malların doğrudan gitmediğini belirten Taşkın, Batı Afrika’ya gidecek bir geminin önce Avrupa limanlarından birine, Doğu Afrika için ise Suudi Arabistan’a ve bölgedeki diğer ülkelere gittiğini vurguladı.

Taşkın, “indi bindi yapılıyor, orada tarife dışı engellemelerle benim malım iki gemi kaçırdığında Afrika’ya ancak 3-4 ayda gidiyor. Bu da kapital limiti olan bir Afrikalının, 4-5 aylık stok tutmasını mecbur kılıyor. Avrupalı malını Afrika’ya 10-15 günde gönderiyor. O nedenle Türkiye’nin Afrika pazarındaki dezavantajlarını bir an önce belirleyip, bu sorunları gidermesi gerekiyor” diye konuştu.

"TÜRKİYE YARIŞTA YERİNİ ALDI"

Afrika kıtasının gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünyanın ilgisini çektiğini söyleyen DEIK Türkiye-Senegal Iş Konseyi Başkanı Ihsan Şahin, Afrika’nın yüzeye çıkarılmak istenen zenginliklerine, madenlerine, inşaatlarına ve altyapı yatırımlarına birçok ülkenin talip olduğu vurguladı. Afrika pazarında rekabetin her geçen gün arttığına dikkati çeken Şahin, “Şu anda Afrika’da ABD, Çin, Rusya, Ingiltere, Fransa, Almanya ve Hollanda’yı görebilirsiniz. Belki de ilk kez Türkiye bir coğrafyanın kalkınması gündeme gelirken ilk kez gecikmemiş oldu. Zamanında harekete geçti, diğer dünya ülkeleri ile birlikte bu kalkınma yarışında yerini aldı” dedi.

Afrika’nın gelişmişlik ve kalkınmada diğer kıtaları yakalayabilmesi için yaklaşık 100 yıla ve diğer kıtaların tamamından fazla yatırıma ihtiyacı olduğunu kaydeden Şahin, o nedenle kara kıtanın kalkınma hamlesini iyi görüp, orada pozisyon alınması halinde, Türkiye’nin ticari açıdan gelişmesine çok ciddi katkılar sağlanabileceğini dile getirdi. 15 yıldır yürütülen Afrika açılımı sürecinde Türkiye’nin zamanında hareket ettiğini, doğru pozisyon aldığını düşünüyorum” diye konuştu.

1 TRİLYON DOLAR YATIRIM AÇIĞI

Afrika’nın gelişmişlik seviyesini orta düzeye çıkarmak için bile 1 trilyon dolarlık bir bütçe gerekeceğini söyleyen Şahin, şu anda o pastadan pay almak isteyen, o projelerin içinde yer almak isteyen ülkelerin orada olduğunu söyledi. Türkiye’nin kültürel ve tarihsel bir birlikteliğinin de olduğu Afrika pazarının Türk yatırımcılar için cazip olduğunu ifade eden Şahin, “Afrika yıllarca sömürülmüş, tarihinde kara ve kötü günler yaşamış bir kıta. Bu kara ve kötü günlerle Türkiye’nin bir alakası yok. Bugün orada pozisyon alan birçok ülkenin geçmişte Afrika’ya yapmış olduğu iş ve işlemlerle ilgili olarak yüzleşmesi gereken çok kötü hatıraları var. Türkiye’nin ise orada yüzleşmesi gereken bir tarihi yok. Osmanlı sultanları döneminde Afrika’ya yapılması gereken yatırımlar yapılmış. Dolayısıyla medeniyetler arasındaki farklılık bizden yana. Aynı zamanda ticari açıdan bakıldığında, Türk tüccarları ve müteahhitleri kendi emsallerine göre daha kabiliyetli, daha pratik ve çevik hareket edebiliyor. Daha hızlı ve cesurlar. Afrika kıtasında risk almayı ve cesareti ön plana çıkarmak lazım. Eğer cesur ve çalışkan olursanız Afrika kıtasında büyük işler yapabilirsiniz. O da bizim insanımızda var. Dolayısıyla ben Türkiye’nin bu kıtada diğer emsallerine göre çok daha başarılı olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

 

Tamer TAŞKIN / DEİK Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı

"Ticari ataşeler atanmalı"


Türkiye'nin bugün Afrika'da 40’ın üzerinde ülkede büyükelçiliği bulunuyor. Ancak bu ülkelerde ticaret ataşeliklerinin çoğu boş durumda, ticari ataşeler bir an önce atanmalı. Türkiye’nin rakipleri 100-200 kişiyle çalışıyor. Biz de ise bir kişi atanıyor, dört senede bir değişiyor. Şu anda boşalan birçok ticari ataşeliğe atama yapılmadı. Halbuki Türkiye Afrika'nın 54 ülkesinden binlerce öğrenciye burs veriyor. Biz neden burs verdiğimizin farkında değiliz. O burslarla, yetiştirdiğimiz gençler yarın ülkelerine döndüğü zaman önce bizim ihracat elemanımız, müdürümüz, temsilcimiz olarak çalışsın, yarın öbür gün ortağımız olsun istiyoruz. Ancak sistem işlemiyor. Bu burslar karşılığında Afrika'dan gelen gençlere Türk firmalarında staj yaptırmalıyız.

Türk firmalarının bu gençlerden, bu gençlerin ise Türk sanayisinden haberi yok. Ben Afrika'ya yapacağım bir yatırımda, Türkiye'de okumuş, Türkçesi olan, 50 sene o ülkede yaşayacak olan bir kişiyi tercih ederim. Benim satış elemanım dört senede bir değişse batarım. Yabancı ülkeler, o ülkenin insanını ticari ateşe olarak atıyor. Biz de bu fırsatı değerlendirmeliyiz. Vize konusunda da adım atılması gerekiyor. Türk yatırımcıların Afrika'yı ziyaretinde vize sorunu yaşanmasa da, Afrika’daki yatırımcıların Türkiye’yi ziyaretinde sıkıntı yaşanabiliyor. İş yapacağımız kişi Türkiye'ye gelemiyorsa, oturup düşünmemiz lazım. Bu sorunu çözmemiz gerekiyor.


İhsan ŞAHİN / DEİK Türkiye-Senegal İş Konseyi Başkanı


“Türkiye, bütün Afrika da"


için birçok kapıyı açıyor. Afrika'nın tamamında Türkiye var. Öze likle Etiyopya, Senegal, Somali, Sudan, Cezayir ve Kenya'da. Bütün Afrika da Türkiye var. Altyapı hizmetleri, karayolları, demiryolları, madencilik sektörüne kadar, aynı zamanda tekstilden mobilyaya, sağlık sektörüne kadar Türkiye birçok alanda var.

Ali SEZEN / DEİK Türkiye Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkan Yardımcısı (Batı Afrika]

"Afrika cazibe merkezi durumunda"

 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat katıldığı geziler iş insanlarının önünü açıyor. Afrika kıtası ile eşit ortaklığa dayalı ve kazan-kazan politikası çerçevesinde, Türkiye'nin Afrika’daki ekonomik varlığı giderek artıyor. Ayrıca firmaların yoğun olarak yaşadıkları finansman sorunu çözmek için Türk Eximbank, birçok yeni finans modeli üretmiş ve hem ihracat firmalarının hem de müteahhit firmalarının finans ihtiyaçlarını uluslararası düzeyde, rekabet edebilecekleri şekilde çözebiliyor. Şu anda Afrika cazibe merkezi durumunda. Enerji, tarım, altyapı ve üst yapı inşaatları, turizm, madencilik, üretim en güncel sektörler olarak öne çıkıyor.