Genel

Türkiye 3 yeşil enerji sektöründe dünya ikincisi oldu!

Türkiye, alternatif enerjiye yatırımlarını hız kesmeden sürdürüyor. 2013 yılında gerçekleştirilen ek kapasite yatırımlarının milli gelire oranında, hidro güç, jeotermal güç ve solar su ısıtma sektörlerinde dünyada ikinci sırada yer aldık.

Türkiye, alternatif enerjiye yatırımlarını hız kesmeden sürdürüyor. 2013 yılında gerçekleştirilen ek kapasite yatırımlarının milli gelire oranında, hidro güç, jeotermal güç ve solar su ısıtma sektörlerinde dünyada ikinci sırada yer aldık. Kaynak potansiyeli bakımından ise Avrupa'da kurulu güç olarak lider olan pek çok ülkeden daha iyi durumdayız.


Dün cari açığı incelediğimiz dosyamızda, enerji ve teknoloji açıklarımızın altını çizmiş ve geleceğimizi teminat altına almak için bu alanlara yoğunlaşmamız gerektiği sonucuna varmıştık. Bugün bu noktadan hareketle, enerji meselesiyle devam ediyoruz. Malum, bağımlılığımızı azaltmamız ve arz güvenliğimizi sağlamamızın yolu, alternatif enerji kaynakları yaratmaktan geçiyor. Burada da, yenilenebilir ve nükleerli çözümlere ihtiyacımız var.

Daha önce her iki konuya da ara ara değindim. Nükleere dair hassasiyetler olduğuna da… Bir de şunu iyi kavramamız gerekiyor. Yeşil enerji yürekten istediğimiz bir alternatif olmakla birlikte, gerek ülkemizin ana yükünü gerekse doğanın sürpriz koşullarını göz önüne aldığımızda, nükleere de ihtiyaç var. Dünyadaki trendin de, buna aykırı olmadığı ortada. Dolayısıyla, yenilenebilir ile nükleeri savaştırmanın bir anlamı olmadığı kanaatindeyim. Enerji bağımlısı büyüyen Türkiye için, bu iki kategori rakip değil, birbirini tamamlayıcı niteliktedir.


FIRSAT ELİMİZİN ALTINDA

Bugün yenilenebilire odaklanacağız. Türkiye, özellikle 2005 yılında çıkarılan Yenilenebilir Enerji Kanunu'nun (YEK) verdiği ivmeyle sektörde hız kazandı. Bugün geldiğimiz noktada hidroelektrik en büyük paya sahip olsa da, diğer sektörlerde de yol alındı. Bununla beraber; rüzgârdan güneşe, jeotermalden tarıma, zengin yenilenebilir kaynaklara sahip Türkiye'nin, çok daha yüksek miktarlarda bir “yerli" enerji üretimine ulaşması şart. Hem enerji arzı güvenliği hem de cari denge açısından önemli.


ŞİMDİ YEŞİL İSTİHDAM MODA

Dikkat çekmek istediğim bir diğer nokta da şu: Yenilenebilir enerjinin ekonomik getirisi, faturayı hafifletip cari açığa ilaç olmakla kalmıyor. Söz konusu sektörlerin, bir de “yatırımları ve istihdamı artırıcı" etkisi var. Bugün dünyada yaklaşık 6,5 milyon kişinin yenilenebilir enerji sektöründen ekmek yediği tahmin ediliyor. Zaten son dönemlerde belli başlı ülkelerde, yeşil istihdamın öncelikli politikalar arasında giderek daha büyük bir yer aldığına şahit oluyoruz.

Sektörler anlamında en büyük küresel istihdamı ise, güneş gerçekleştiriyor. Bunu, biyoyakıt takip ediyor. Biyoyakıt rakamlarının yüksek olmasında, hammadde yetiştirme ve mahsul işlerinin de katkısı büyük. Bir diğer deyişle, tarımsal işgücünün değerlendirilmesinde biyoyakıt etkin bir rol oynuyor.


3 SEKTÖRDE İLK 5'TEYİZ

Bugün yenilenebilirde geldiğimiz noktada, önemli bir yol kat ettiğimize ve heyecanlı olduğumuza şüphe yok. Bakın; son açıklanan global verilere göre, 2013 yılında gerçekleştirilen ek kapasite yatırımlarının milli gelire oranında, 3 sektörde dünyada ilk 5 arasında geldik: Hidro güç, jeotermal güç ve solar su ısıtma…


Tüm bu gelişmeleri memnuniyetle karşılıyoruz ancak hem hızlanmak hem de heyecanı kaybetmemek adına, mevcut engellerin de seri bir şekilde kaldırılmasını arzu ediyoruz. Yeşil enerji yatırımlarıyla ilgili atılacak adımlar, yurtdışından doğrudan yatırımları çekmek açısından da önem taşıyor. Sonuç olarak, büyümenin kaçınılmaz ihtiyacı enerjiye ilişkin ithalat dezavantajımızı lehimize çevirmenin kritik bir yolu, ulusal enerji kaynakları yaratmaktan geçiyor. Bir de, ilgili teknolojilere hâkim olabilmek var. Onu da unutmamak gerek…


Yeni Şafak / Hatice Karahan