Sektörel

Türkiye, Çin ve Hintli mühendis akınına uğrayacak!

OECD’nin son açıkladığı çalışma notuna göre 2030 yılında OECD ve G20 ülkelerindeki STEM yani Fen Bilimleri, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik mezunlarının yüzde 60’ından daha fazlasını Çin ve Hindistan karşılayacak.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), önce bazı devlet üniversitelerinde kontenjanı dolmayan temel bilimler yani fizik, kimya, biyoloji ve matematik bölümlerini kapatacağını duyurdu. Buna göre 2014 yılında 11’den az öğrenci kaydolan devlet üniversitelerindeki temel bilimler programlarına bu yıl kontenjan verilmeyeceği ilan edildi. Bu kapsamda 36 üniversitenin kimya bölümüne, 31 üniversitenin fizik bölümüne, 22 üniversitenin biyoloji bölümüne, 7 üniversitenin de matematik bölümüne öğrenci alımı yapılmayacağı bildirildi. Bu kararlar bilim ve akademi dünyasında tartışma yaratınca YÖK bir toplantı daha yaptı ve yeni bazı kararlar aldı. 


Böylece temel bilim alanlarını tercih edeceklere burs ve yeni istihdam alanları oluşturulması veya mezunlara yeni unvanlar verilmesi gibi destekler üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Eğitim camiasında bu tartışmalar yaşanırken Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) çarpıcı bir çalışma açıkladı. Bu çalışmada yer alan nüfus projeksiyonlarına göre 2030 yılına geldiğimizde OECD ve G20 ülkelerindeki 25-34 yaş arası, yükseköğretim mezunu olacak 300 milyon kişi kişinin yarısı, ikisi de hızlı büyüyen ekonomiler olan, Çin ve Hindistan’dan gelecek. Ancak daha önemli olan istatistik şu: 2030 yılında OECD ve G20 ülkelerindeki STEM yani fen bilimleri, teknoloji, mühendislik ve matematik mezunlarının yüzde 60’ından daha fazlasını Çin ve Hindistan karşılayacak. Eğer BRICS ülkeleri yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika bir bütün olarak ele alırsak bu ülkeler, küresel toplam STEM mezunlarının dörtte 3’ünü üretecek. 


Türkiye temel bilimleri özendirmeli 


Bakın, Avrupa ve Amerika'nın durumu ilginç. Örneğin Amerika’yı ele alalım. Amerika bugün 137 milyon olan 25-34 yaş arası, üniversite mezunlarının yüzde 14’üne sahip. 2030’a gelindiğinde 25-34 yaş araısı Amerikalı üniversite mezunu, 300 milyon üniversite mezunu arasından, yüzde 8’e gerileyecek. Daha ilginç olan ise Amerika, 2030’da toplam STEM mezunlarının sadece yüzde 4.2’sini karşılayacak. Peki Türkiye, Türkiye’nin durumu nasıl? Türkiye, 2013 yılı itibariyle üniversite mezunlarının sadece yüzde 2’sine sahip. OECD’nin nüfus projeksiyonlarına göre 2030’da da bu oran değişmiyor. STEM mezunu üniversiteliler açısından bakalım. Buna göre Türkiye, 2030 yılında STEM mezunlarının sadece yüzde 1.5’ini sağlayabiliyor. OECD’nin nüfus projeksiyonlara göre dünya 2030 yılında Hintli ve Çinli mühendis akınına uğrayacağa benziyor. Bu nedenle Türkiye de STEM mezunlarının sayısını ve elbette niteliğini artırmak için önlemler almalı. Peki, ama ne yapmalı? Bu soruyu ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar ve Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Rifat Sarıcaoğlu’na sordum. İşte yanıtlar.


Daha fazla STEM mezunu yetiştirmek için hangi ülke ne yapıyor?


Bugünlerde, OECD ülkelerinin yetenek havuzunda STEM mezunlarının düşük payı ulusal düzeyde dikkat çekiyor ve OECD ülkelerinin gazetelerinde bu konuda düzenli olarak manşete çıkan haberler yapılıyor. Bu nedenle ülkeler farklı refl eksle STEM mezunlarının sayısını artırmayı hedefl iyor. Eğitim alanları arasında daha iyi bir denge kurmaya çalışıyorlar. Örneğin Amerika, 2022 yılında STEM mezunuiyeti niteliklerine sahip olan nüfusunu 1 milyon kişiye çıkarmayı hedefl ediğini açıkladı. Buna benzer olarak Avrupa Birliği, “Toplum için ve toplumla birlikte bilim” programını açıkladı. Bu program ile bilim ve toplum arasında verimli bir işbirliğinin sağlanması hedefleniyor.


Üniversitelerdeki araştırma bütçelerini artırmalıyız


İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Rifat Sarıcaoğlu: Temel bilimler sadece bilimin değil doğal olarak üniversitelerin de temellerini oluşturur. Bir üniversite eğer öğrencilerine temel bilimlerde iyi bir eğitim sağlayamazsa üzerine inşa edeceği mühendislik, iletişim veya iktisat; hangi bilim olursa olsun sağlıklı olmaz. Geçtiğimiz dönemde bu bölümlere özellikle yeni kurulan devlet üniversitelerinde geniş kontenjanlar açılmasını, bu bilimlere yapılan en büyük kötülük olarak görüyoruz. Sadece lisans programlarında geniş kontenjanlar açıp on binlerce gencimizi bu bölümlerde okumaya sevk edip, devamını planlamamış olmak bugün bizi bu tür sorunlarla karşı karşıya getirdi. Batıda temel bilimler okuyan öğrencilerin önemli bir kısmı için lisans eğitiminin devamında üniversitede araştırma faaliyetlerinde yer almak en önemli kariyer ve gelir kaynağıdır. Ülkemizde ise bu bölümleri bitirenlerin en büyük istihdam alanı formasyon alarak ilkorta öğretimde öğretmen olmaktır ki burada da süreç ciddi bir soruna yol açmıştır... Bunu aşabilmek bugünden yarına çözümlerle pek mümkün değil. Uzun vadeli çalışmalarla aşılabilir. Bunun için de zaman kaybetmeden üniversitelerimizdeki araştırma bütçelerini artırmalıyız. Bu bütçelerin nasıl temel bilimlerdeki çalışmalarda istihdam sağlayıcı şekilde kullanılabileceğini düşünmeliyiz.


Sadece burs yetmez asıl sanayimiz temel bilimlere ihtiyaç göstermeli


ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar: Şimdiye kadar temel bilimlerde öğretmen olmak cazibe kaynağıydı. Öğretmenlik bağlantısı koptu ya da en azından doğrudan böyle bir kanal kalmadı. Artı 300 küsur bin tane de atama bekleyen öğretmen var. Bir taraftan da üniversitelerde çok sayıda program açıldı. Şimdiye kadar çok istemeden gelse bile seçenek olmadığı için temel bilimlere gelenler, yani özellikle mühendislik alanlarındaki arz da arttığı için biraz o tarafa kaymaya başladı. Bunun önünü kesmek için kalıcı çözümü için sektörde temel bilimciye mezuniyet sonrası talep olması gerekiyor. Şu anda arzda artma var talepte düşme var. Kaçınılmaz olarak o boşluk bütün temel bilimlerin imajını etkiliyor. Her boş kalan program bir sene sonra taban puanı oluşmadığı için temel bilimleri düşünen öğrencilerin bile önünü kesiyor. Sadece burs vermek ile de bu iş olmayacak. Mezuniyet sonrasında temel bilimlerin desteklenmesi için tutarlı bir dizi politika geliştirilmesi gerekiyor. Uzun vadede olması gereken sanayimizin temel bilimler alanında ihtiyaç göstermesi. Bunun hemen arkasından temel araştırmaya da talep olacaktır. TÜBİTAK’ın, hükümetin yapması gerekenler var. Temel bilimlerdeki istihdamı ve temel araştırmayı destekleyen devlet politikalarına ihtiyaç var.




Dünya