Türkiye Diyanet Vakfı Osmanlı mimarisini ahşapla yaşatıyor!
Camilerin en güzel yanlarından biri de oymalı minberler, kürsüler, mihraplar vs. Türkiye Diyanet Vakfı, Osmanlı'dan kalan bu güzellikleri yaşatmak için Ankara'da özel bir atölye işletiyor
Camilerin en güzel yanlarından biri de oymalı minberler, kürsüler, mihraplar vs. Türkiye Diyanet Vakfı, Osmanlı'dan kalan bu güzellikleri yaşatmak için Ankara'da özel bir atölye işletiyor. Yurt dışındaki camileri bile burada üretilen eserlerle donatıyorlar.-Türkiye Diyanet Vakfı, Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin camilerde yaşatılması için ahşabı sanata dönüştüren bir atölye işletiyor. Ankara'daki Kocatepe Modern Mağazacılık İşletmeleri Sanayi ve Ticaret AŞ (KOMAŞ) bünyesinde 1991 yılında kurulan Siteler Doğrama ve Mobilya Atölyesi, camiler için gerekli olan her türlü eseri inşa ediyor.
Ahşap malzemeden Selçuklu ve Osmanlı döneminde minber, mihrap, vaaz kürsüsü, rahle, kapı ve kepenek gibi yapı elemanları ve eşyalar imal edilen atölyede sanatkârların kündekâri, marküteri ve ahşap oyma sanatının her türlü örneklerini kullanarak ürettikleri eserler, yurtiçinde ve yurtdışındaki birçok camide kullanılıyor. Avustralya'nın Sidney Camii, Ukrayna'nın Donetsk İstanbul Camii, Fransa'nın Migennes ve Vandome camileri, Hollanda'nın Hüizen ve AJ Amersfoot camileri ile Almanya'nın birçok camisinin ahşap doğraması bu atölyeden gönderildi. Atölyede, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan cami ve mescitlerde bulunan ahşaptan imal edilmiş mihrap, minber, vaaz kürsüsü, kapı ve kepenk gibi zaman içinde yıpranan eserlerin onarımı da gerçekleştiriliyor.
Siteler Doğrama ve Mobilya Atölyesi'nin 20 yıldır hizmet verdiğini hatırlatan KOMAŞ Genel Müdürü Yılmaz Aydoğdu, Selçuklu ve Osmanlı ahşap sanatının inceliklerini bilen ve uygulayan ustaları bünyelerinde topladıklarını ifade ediyor ve usta-çırak ilişkisi içinde çalışıldığını vurguluyor.
Türkiye'de bu sahada yetişmiş usta sayısının çok az olduğuna dikkat çeken Aydoğdu, "Atölyemizin bir diğer kuruluş amacı da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalan cami ve mescitlerimizde bulunan ahşaptan imal edilmiş mihrap, minber, vaaz kürsüsü, kapı ve kepenk gibi eserler zaman içerisinde yıpranmakta. Bu eserlerin asıllarına uygun olarak onarılabilmesi için geleneksel ahşap sanatının inceliklerini bilen ve uygulayabilen ustalara ihtiyaç duyulmakta. Ahşap işletmemiz bünyesinde bulunan, alanında uzman olan ustalar vasıtası ile bu eserlerin onarımlarını yapmak sureti ile tarihi mirasımız gelecek nesillere aktarılıyor." diyor.
Aydoğdu, ahşap atölyelerinde her türlü ahşap dekorasyon işleri, ev mobilyası, projelendirme ve mühendislik hizmeti yaptıklarını, tasarımı kendisine ait hava kargo taşımacılığına uygun tabut, gömü tabutu ve yurtiçinde kullanılabilecek kollu tabutlar imâl ettiklerini de söylüyor.
Yirmi personelin çalıştığı atölyede, ağırlıklı olarak el işçiliği ve meşe, limba, armut, ceviz gibi ağaçların kullanıldığını anlatan Aydoğdu, "Proje bazında çalışıyoruz ve çok seri bir üretim imkânı bulamıyoruz. Hava kargo taşımacılığına uygun tabut imalatını ise seri üretim yapabiliyoruz. Yıllık 5 bin adete kadar üretebiliyoruz." diye konuştu.
Amacımız kâr değil
Piyasada kendileri gibi el işçiliği ile imalat yapan firmalarla kıyaslandığında fiyatlarının aşağı yukarı aynı seviyelerde olduğunu açıklayan Yılmaz Aydoğdu, "Ancak herhangi bir sanat kaygısı taşımadan sadece fonksiyonu düşünülerek imalatı yapılan ürünlere göre fiyatımız yüksektir. Atölyemiz kâr amacı gütmeden hizmet amaçlı olarak çalışmakta. Dolayısı ile kârlı bir işletme değildir. Ancak bu sanatın yaşatılması gerektiğinin de bilincindeyiz." diyor.
Mustafa Yüksel/Zaman