Sektörel

Türkiye ekonomisi, 2013 yılı 2. çeyreğinde beklentilerin üzerine çıktı!

Türkiye ekonomisi, 2013 yılı 2. çeyreğinde beklentilerin üzerine çıkarak %4,4'lük bir büyüme kaydetti. İlk 6 ayda ise GSYH reel büyü­mesi %3,7 olarak gerçekleşti...

Türkiye ekonomisi, 2013 yılı 2. çeyreğinde beklentilerin üzerine çıkarak %4,4'lük bir büyüme kaydetti. İlk 6 ayda ise GSYH reel büyü­mesi %3,7 olarak gerçekleşti. İnşaat sektörü1.çeyrekte %5,9 ve 2. çeyrekte %7,6'lık büyümeyle genel ekonominin üzerinde büyüme kaydetti. Yine aynı dönemde bir önceki çeyreğe göre (2013 1. çeyrek) inşaat üretim endeksinde %2,4'lük artış ve bir önceki yıl aynı çeyreğe göre (2012 2. çeyrek) %6,7 artış kaydedildi.



Yatırımlar cephesindeki göstergelere baktığımızda kamunun makroekonomiye müdahalesinde maliye politikalarında hareketlenme gözlemliyoruz. Devletin 2013 yılında hem tüketim harcamalarında (özel sektörün %5,3'lük yurtiçi tüketimine karşın %7,4 olarak gerçekleşen) hem de yatırımlarında hiç de çekimser olmadığını gözlemledik. Yatırımlar cephesinde sadece 2. çeyrekte kamu tarafında %36,7'lik artış kayıtlara geçti. Buna karşın özel sektörde %2'lik bir daralma yaşandı. Özetle, büyümenin devlet eliyle desteklendiği ve çarpan etkisinin hisse­dilmeye devam edileceğini düşündüğümüz bir dönemdeyiz.


Konut yatırımları cephesinde ise 2012 yılındaki temelde inşaat sektörü özelindeki belirsizliklerin doğurduğu frenlemeye rağmen gerek özel, gerekse kamu yatırımlarında 2013 program hedefleri kapsamında 2011, 2012 ve 2013 yılı rakamlarında (cari rakamlarla) yukarı doğru bir gidişatın olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle 2013 yılı verilerinde kamu cephesindeki yukarı yönlü ayrışma dikkat çekici nitelikte.


Oransal olarak kamu yatırımlarının toplam konut yatırımları içerisindeki payı her ne kadar özel sektöre kıyasla düşük seviyede gerçekleşmeye devam etse de 2013 yılındaki %52'lik kamu konut yatırımlarındaki 1 önceki yıla göre artış yine göze çarpan bir veri olarak karşımıza çıkmakta. 2013 yılının ilk 6 ayının 2012 yılına kıyasla sayısal ölçütlerle pozitif yönlü ayrışıyor olmasının yanısıra beklenti bazında da pozitif tandans içerisinde olmamıza se­bep önemli faktörler mevcut. İlk olarak 2013 yılı, kentsel dönüşüm ve ilgili yasal çerçeve konusunda belirsizliklerin ortadan kalktığı ve somut rakamların ve hedeflerin resmi kurumlarca beyan edilmeye başlandığı bir dönemi temsil ediyor.


İNDER - İstanbul İnşaatçılar Derneği'nin Haziran 2013 içerisinde yayınlamış olduğu raporda öne çıkan tespitlere baktığımızda kentsel dönü­şümle ilgili göze çarpan verileri şu şekilde sıralayabiliriz:


Ülkemizde 20 milyon civarında konut bulun­maktadır ve bu konutların 12 milyon (%60) ka­darının 20 yaş ve üstü yapılar olduğu bilinmektedir.

Sadece İstanbul’da 2 milyon yapının 1,3 milyon kadarının deprem sigortası bulunmamaktadır ve 324.000 adetinin yüksek risk altında olduğu tespit edilmiştir.

TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 16.05.2013 tarihi itibariyle 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülme­si Hakkında Kanun uyarınca Kentsel Dönü­şüm Projeleri Hesabı'na aktardığı kaynak 52.1981349,62 TL'dir. Bu bedelin yarıdan fazlası (27.389.000 TL'lik kısmı) kira yardımı olarak ayrılmıştır.

5 Ekim 2012'de 35 ilde start alan dönüşüm, 6 Nisan 2013'te ikinci büyük fazına geçmiş bulun­maktadır. Riskli alan tespit çalışmaları birçok ilde sürerken Haziran 2013'te yayımlanan son veriler ışığında bu süreçte toplam 7.088 binada 13.008 birim yıkılmış olup, halen 11.318 binada 33.841 birimin yıkımı sürmektedir.


Bu gelişmelere ilaveten, konut sektörü özelindeki KDV düzenlemesinin de Ocak 2013 başı itibariyle hayatımıza girmesiyle 2012 yılı ikinci 6 ayındaki belirsiz ortamın yatırımcı cephesinde resmen ortadan kalktığını görüyoruz. Mütekabiliyet düzenlemesiyle birlikte de özellikle körfez ülkelerinde Türk yatırımcıların aktif pazarlama hamlelerini devreye soktuklarına da şahit olmaya başladık. Bu hususta 2013 yılı tamamlandığında yabancılara konut satışı alanında ilk veri setinin de oluşmuş olduğunu görebileceğiz.


Konut Satışları göstergelerinde TÜİK'in 2013 yılı 1. Çeyrek itibariyle hayata geçirdiği hesaplama metodolojisindeki değişiklik ile sadece il ve merkez ilçe bazındaki satış adetleri yerine artık tüm yerleşim birimlerinin hesaba katıldığı bir yönteme geçildiğini de belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla aşağıdaki tabloda yer alan dramatik artışın, ilgili dönemler (2013 yılı 1. ve 2. çeyrek­ler) için yapı ruhsatı izinlerindeki artışı ve mevcut konut stokunun el değiştirme oranındaki büyümeyi karşılamadığını zaten gözlemleyebiliyoruz. Buradan hareketle 2012 yılı toplam ko­nut satışının TÜİK tarafından 431.485 adetten 701.621'le yukarı yönlü revize edildiğine de dikkat çekmek isteriz.



Konut Konferansı 2013