Türkiye, Enver Paşa için Tacikistan'da anıtmezar ve namazgâh inşa ettiriyor!
Kemikleri 1996 da İstanbul'a nakledilen ve devlet töreni ile defnedilen Enver Paşa'rıın Tacikistan'daki ilk mezarının bulunduğu yere Türkiye bir anıt ve bir de namazgâh inşa edecek.
Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemindeki güçlü ismi Enver Paşa'nın Tacikistan'da 1922'de şehid düştüğü Çegan Tepesi'ne bir anıtmezar inşa ettiriyor. Paşa'nın kemiklerinin 1996'da Türkiye'ye nakledilmesi ile boşalan mezarının bulunduğu yere yaptırılacak olan anıtın masrafları Cumhurbaşkanlığı tarafından karşılanacak.
Enver Paşa'nın Abide-i Hürriyet Tepesi'ndeki yeni mezarı.
Enver Paşa bütün bunları yaşayıp öldüğünde sadece 41 yaşındaydı TÜRK tarihinde, hayatı Enver Paşa kadar maceralarla dolu geçen bir başka kişi belki de yoktur. 1881'de İstanbul'da, Divanyolu'nda doğan İsmail Enver, Harbokulu'nu bitirdikten sonra Manastır'a tayin edildi ve Rum ve Arnavut çetelerle çarpıştı. Bu dönemde Terakki ve İttihad Cemiyeti'ne katıldı ve devrin hükümdarı İkinci Abdülhamid'i Meşrutiyet'in yeniden ilânına zorlamak için 1908'in 24 Haziran gecesi arkadaşlarıyla beraber dağa çıktı.
Tam bir ay sonra, 24 " Temmuz günü İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra "Hürriyet Kahramanı" diye isim yapan Enver Bey 1909'da Berlin'e askeri ataşe olarak gitti, buradan Trablus'a geçip Libya'yı işgal eden İtalyanlarla çarpıştı.
Balkan Savaşı'nm patlaması üzerine İstanbul'a döndü ve 23 Ocak 1913'te diğer İttihadçı arkadaşlarıyla beraber Bâbıâli'yi basarak hükümeti devirdi, sadrazamlığı Mahmud Şevket Paşa'ya verdirdi ve Mahmud Şevket Paşa'nın 12 Haziran 1913'te öldürülmesi üzerine yönetime elkoyan İttihad ve Terakki'nin askeri kanadının lideri oldu. 3 Ocak 1914'te "Paşa" ve "Harbiye Nazırı", daha sonra da "Başkumandan Vekili" yapılınca gücünün zirvesine ulaştı. Aynı senenin 5 Mart'mda Sultan Abdülmecid'in torunlarından Naciye Sultan ile evlenerek saray damadı oldu. Artık devletin en güçlü adamıydı, hattâ padişahtan bile güçlüydü ve Türkiye'den Avrupa'da "Enverland", yani "Enveristan" diye bahsediliyordu.
Osmanlı Devleti'nin Almanya ile müttefik olarak Birinci Dünya Savaşı'na girmesinin mimarlarından olan Enver Paşa, savaşı kaybetmemizden sonra, 1918'in 1 Kasım gecesi önde gelen İttihadçılar ile beraber Türkiye'den ayrıldı.
BERLİN'DEN MOSKOVA'YA
Hayatı, artık daha da maceralıydı. Kafkasya'ya, oradan da Berlin'e gitti; Rusya'ya geçmeye çalıştı, sahte kimliklerle Enver Paşa'nın şehadet belgesiyaptığı bu yolculukların birinde tutuklandı, bir defasında da uçağı düştü ama üçüncü yolculuğunda Moskova'ya ulaşmayı başardı. Sovyetler'den beklediği desteği göremeyince Buhara'ya gitti ve Ruslar'a karşı savaşan Özbekler'i teşkilâtlandırmaya çalıştı.
4 Ağustos 1922 sabahı Ruslar'm saldırısına uğradı ve Çegan Tepesi'nde ön safta çarpışırken Rus kurşunlarıyla can verdi. Bugün Tacikistan sınırları içerisinde kalan Abıderya Köyü'ndeki Çegan Tepesi'ne defnedilen Paşa'nın mezarı, zamanla evliya türbesi haline geldi. Kemikleri şehid düşmesinin 74. yıldönümünde Türkiye'ye getirildi, 4 Ağustos 1996'da yapılan devlet töreniyle İstanbul'daki Hürriyet-i Ebediyye Tepesi'ndeki anıtmezara, diğer İttihadçı kader arkadaşlarının yanma defnedildi. CUMHURBAŞKANLIĞI, Pamir Dağları'nm Tacikistan'da kalan kısmındaki Çegan Tepesi'ne bir anıtmezar inşa ettirecek.
Tepe, imparatorluk dönemi Türkiyesi'nin son döneminin en güçlü ve en önemli isimlerinden olan Enver Paşa'nın 4 Ağustos 1922'de Sovyet birlikleri ile çatışırken şehid düştüğü yer...
Enver Paşa o gün Sovyetler'e karşı mücadele eden Basmacı liderlerden Devletmend Bey ve Türkistan'a giden Osmanlı subaylarından Osman Efendi ile beraber burada can vermiş, üç şehid son nefeslerini verdikleri yere defnedilmişlerdi. Paşa'nın kemikleri hayatını noktalamasından 74 sene sonra, 1996'da Türkiye'ye nakledilmiş ve yine o senenin 4 Ağustos'unda İstanbul'da yapılan bir devlet töreni ile Abide-i Hürriyet'e defnedilmişti...
İNŞAAT VAADİ
Cenazenin nakli ile anıtmezarın hazırlıkları 1996'dan önce, zamanın Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahmanov arasında yapılan bir görüşmeye dayanıyor.
İmamali Rahmanov, Demirel'in Çegan Tepesi'ndeki mezarın Türkiye'ye nakledilmesi teklifine "Paşa sizin için olduğu kadar bizim için de önemli bir figürdür" diyerek önce karşı çıkmış ama Türkiye'nin Çegan'da bir anıtmezar inşa ettirileceği vaadi üzerine nakle izin vermişti.
DİŞ RÖNTGENLERİ
Cumhurbaşkanı Demirel mezar nakli konusundan daha sonra Amerika'nın Georgetown Üniversitesi'nde onuruna verilen bir davet sırasında Paşa'nın torunu Osman Mayatepek'e bahsetmiş, "Dedelerinin kemiklerinin Türkiye'ye getirilmesi ile ilgili olarak ailenin düşüncelerini" sormuştu. Demirel, Mayatepek'in "Dedemi sadece biz değil, Tacikler de kendilerinden görüyorlar ve son uykusunu kendi vatanında uyuduğuna inanıyorlar. Enver Paşa'nın doğduğu topraklara defnedilmesi ailemize onur verir ama meselenin Tacikistan tarafı nasıl halledilecek?" demesi üzerine "Rahmanov'a söz verdiğini, Paşa'nın kabrinin bulunduğu yere bir anıtmezar inşa ettireceklerini" söylemiş, Mayatepek de "Böyle bir girişimden ailemiz sadece memnuniyet duyar" cevabını vermişti.
Türkiye sonraki günlerde Tacikistan'a bir ekip göndermiş ve Enver Paşa'nın Çegan Tepesi'ndeki kabri bu ekip tarafından mezarın başında yapılan bir dinî törenin ardından açılmıştı.
Mezardaki kemikler Paşa'nın 1917'de Almanya'da çektirmiş olduğu diş röntgenleri ile karşılaştırılarak kabrin Enver Paşa'ya ait olduğu konusunda kuşku bırakılmamış ve çıkartılan kemikler askerî bir uçakla İstanbul'a getirilerek 4 Ağustos 1996'da Cumhurbaşkanı Demirel'in de katıldığı bir devlet töreni ile Çağlayan'daki Abide-i Hürriyet Tepesi'ne defnedilmiş, bu yeni mezarın üzerine daha sonra mermer bir anıt yapılmıştı.
Türkiye, Tacikler'e 1996'da verdiği sözü 18 sene sonra şimdi yerine getirecek, Çegan Tepesi'ne masrafı Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanacak bir anıtmezar inşa edilecek ve en yakın yerleşim merkezine 90 kilometre mesafede bulunan Çegan'a bir de asfalt yol yapılacak.
AĞUSTOS'A YETİŞECEK
Anıtmezarın projesi Mimar Sinan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Suphi Saatçi'nin başkanlığında Dr. Oğuz Erataç, Selim Gümgör ve Mimar Hayriye İsmailoğlu'ndan meydana gelen ekip tarafından hazırlandı. Projede, 166 metrekarelik çevre düzenlemesinin yanısıra mezarlara çıkış için merpenler ile oturma yerleri yapılması ve 22 metrekarelik bir de namazlık inşa edilmesi öngörülüyor. Üzerinde ayyıldızlı bir desenin yeralacağı kitabeye de Paşa'nın adının birkaç değişik alfabe ile yazılması düşünülüyor. İnşaat birkaç ay içerisinde tamamlanacak ve 2014'ün 4 Ağustos'unda, yani Enver Paşa'nın şehid olduğu günün 92. yıldönümünde törenle açılışı yapılacak.
Proje için hazırlanan özet raporda, çalışmalardan bazıları şöyle anlatılıyor: "Ulaşım güçlüğü sebebi ile, nakliyesi mümkün olduğu kadar kolay ve kırılgan olmayan malzemeler seçilmiştir. Çevre duvarı ile anıtın brüt beton olması uygun görülmüştür. ...Soğuk ihtimaline karşılık namazgâh zeminine kırmızı pişmiş tuğla veya terracotta döşenmesi önerilmiştir. ...Korunan tek ağaç, mezarlıkta namazgâha gölgelik yapan en eski ceviz ağacıdır".
KAPISI KİLİTLENDİ
Devlet Tacikistan'da böyle bir inşaata girişirken, Enver Paşa'nın İstanbul'daki mezarının i vaziyetini de merak edenler için yazayım: Enver Paşa'nın yanısıra iki sadrazamın, Midhat Paşa ile Mahmud Şevket Paşa'nın, 31 Mart isyanında can veren askerlerin ve İttihad Terakki'nin önde gelen isimlerinin son uykularını birarada uyudukları Abide-i Hürriyet, son zamanlara kadar mezbele halinde idi ve malzeme deposu olarak kullanılıyordu. Hemen yanıbaşmda inşa edilen Çağlayan Adliyesi'nin hizmete açılmasından sonra mezarların bulunduğu Hürriyet Tepesi'nin bakımı adliyeye devredildi, alan temizlendi, kapısı kilitlendi ve şimdi kilitli vaziyette duruyor...
Habertürk/Murat Bardakçı