Türkiye kentsel dönüşüm ile büyük oranda afetlere hazır olur!
Kentsel dönüşümün önemine vurgu yapan AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, "Türkiye kentsel dönüşümü gerçekleştirebilirse büyük oranda afetlere hazır olur." dedi..
Türkiye'de risk yönetimine öncelik verdiklerini söyleyen AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, AFAD olarak yeni teknolojileri yakından takip ettiklerini kaydediyor. Yeni teknoloji geliştiren girişimcilerle işbirliğine açık olduklarını belirten Güllüoğlu, "Çadır ve konteyner konusundaki yeniliklerden bizleri haberdar ederlerse seviniriz. Şirketler kentsel dönüşüme daha çok ilgi göstermeli. Tüm saydığım alanlardaki yeniliklerde üniversitelerle projelere açığız" diyor.
Türkiye'de doğa kaynaklı afetlere ilişkin politikalar ilk olarak 1939 Erzincan depremi sonrası geliştirilmeye başlandı. 1959 ve 1988 yılında devletin tüm imkanlarının afet bölgesine en hızlı şekilde ulaşmasını ve afetzede vatandaşlara en etkin ilk müdahalenin yapılmasını sağlamak amacıyla iki yönetmelik çıkartıldı. Türkiye'de afet yönetimi ve koordinasyonu alanında dönüm noktası ise 17 Ağustos 1999'da yaşanan Marmara depremi oldu.
Büyük can kaybına ve geniş çaplı hasara neden olan bu deprem, Türkiye'de afet yönetimi konusunun tekrar gözden geçirilme zorunluluğunu ortaya koydu.
Afet ve acil durumlarda yetki ve koordinasyonun tek bir elde toplanması hedefiyle yeni bir oluşuma karar verildi.
Bu doğrultuda afetlerle ilgili olarak görev yapan içişleri Bakanlığı'na bağlı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Bayındırlık ve İskan Bakanlığr'na bağlı Afet işleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık'a bağlı Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü kapatılarak 2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı yasa ile Başbakanlık'a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kuruldu.
Ekonomist, AFAD, 15 Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan 4 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile içişleri Bakanlığı'na bağlandı. 2017'nin ağustos ayında AFAD başkanlığına Dr. Mehmet Güllüoğlu atandı.Türkiye'de risk yönetimine öncelik verdiklerini söyleyen Güllüoğlu'ylaTürkiye'nin afet yönetimini ve AFAD'ın yeni dönem planlarını konuştu.
Türkiye'de afetler açısından bakıldığında ne gibi riskler öne çıkıyor?
Türkiye coğrafi olarak depremlere çok yatkın. Son 120 yıla bakıldığında en büyük can ve mal kaybını depremlerde yaşadık. Dünyada da ön sıralardayız. Coğrafi olarak tam deprem bölgesindeyiz. Burada coğrafi risklerin dışında insanın bilinci, eğitimi çok önemli. Deprem afetlerinin yönetiminde genelde jeoloji mühendisleri öne çıkar. Ama iletişim de çok önemli. Mart 2018'de Türkiye deprem haritasını hazırladık.
Afetler açısından tehlike ve risk önemli kelimeler. Tehlikeden riske giden bir yol var. Bizim yer altında görmediğimiz bir bölüm var. Bir de binaların yapı türü, içinde yaşayan insanlar, yollar gibi insan faktörü eklendiğinde risk faktörü öne çıkıyor. Konya'daki Zümrüt Apartmanı vakasında 90'ın üzerinde kişi öldü. Depremden dolayı olmadı. Kötü bir bina kalitesi üstüne kolonun kesilmesi nedeniyle oldu. Yerin altı bir parametre sonra inşaat kalitesi, duygu, bütçe yönetimi devreye girer. Afetler olmadan önce afet riskini azaltmak için harcayacağınız her bir lira afetlerden sonraki her 4 ile 7 liradan tasarruf etmenizi sağlar.
Bu noktada Türkiye'de atılması gereken en önemli adımlardan biri nedir?
Burada da kentsel dönüşüm önemli. Türkiye kentsel dönüşümü gerçekleştirebilirse büyük oranda afetlere hazır olur.
Sizin kentsel dönüşüm süreci çalışmalarında işbirliği şansınız oldu mu?
Afet çok başlığı olan geniş bir konu. Tek başına bir kurumun yönetmesinin imkanı yok. Biz ancak yönetimini yapıyoruz.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na İstanbul'da bina stoklarının kötü olduğunu söylüyoruz. Sonrasında belediyeler devreye gidiyor, inşaat firmaları, mal sahibi vatandaşlar gibi konunun çok farklı muhatapları var. Bu noktada kentsel dönüşümde iletişim oldukça önemli hale geliyor.
Afet yönetiminde dünyadaki trendler nelerdir?
Dünyadaki değişim açısından kriz ve risk var. Dünyada akla ilk olarak kriz geliyor afet denilince. Bir afet olmuştur onu nasıl yönetiriz diye konuşulur. Müdahale bir aylık bir süreçtir. Toparlanma süreci 1-2 yıldır ama öncesinde kültürel dönüşüm, alt yapı projelerinin yapılmasını gerektiren bir süreç var. Biz buna odaklanıyoruz. Afet olmadan önlemek gerekiyor.
Ajandanızda hangi konular var?
Deprem yıkıcı etkisi nedeniyle öne geçiyor. Diğer taraftan son dönemde yağmurun hasarı var. Sadece 300 milyon dolar otomobillere hasar verdi bu yıl. Bunların sıklığı giderek artacak. Dünyada şehirleşme artıyor, insanlar daha konsantre yaşamaya başlıyor. Dolayısıyla afetlerin etkileri dş artacak.
Risk azaltmakta başarılı olursak başarılı kabul edeceğiz kendimizi. Müdahale kısa süreli bir şey. Risk azaltma ise toplumdaki kültürle değişir. Ekonomiyi, şehirleri, bireyleri buna hazırlamak gerekli. Makro politikaların buna hazır olması lazım. Harcamaları risk azaltmaya yöneltmeye çalışıyoruz.
İş dünyasının afetlere yaklaşımı nasıl?
Sadece konutlar değil işyerleri de bu sürece hazır olmalı. Mesela Ordu'daki selden organize sanayi bölgesi etkilendi. Ama şirketler çalışmaya ertesi gün devam etti. Yaptıkları yatırımın nasıl korunması gerektiğini bilmesi şirketler için çok önemli.
Şirketlere özel çalışmalarınız var mı?
Afete Hazır iş Yeri diye bir eğitim programımız var. iş güvenliği uzmanı konusunda uzman kişiler aslında işyerinin fiziki konumu ve afet riski gibi konuları da inceleyebilir. Uzmanların işin afetselliğini ele alarak riskleri ortaya çıkarmasını hedefliyoruz. Tarım alanları doğal afetlerden etkilenmişse sanayiye de bu iş olumsuz yansır. Zaman zaman dolu ve yağmurdan dolayı afete hazır işyeri kapsamında yürüttüğümüz çalışmalar var. insanlar bunun farkında olsunlar ve yapmaları gerekeni yapsınlar. Orada sadece makinelere değil, resmin büyüğüne bakmak gerekli. Burada da risk azaltmak önümüzdeki dönemin temel konusu olacak. Öncesinde binalar hazır değilse müdahalenin yapabilecekleri kısıtlı, iyileştirme süreci ise devletlerin tüm imkanlarını oraya harcayıp toparlanma sürecidir. Afet sigortası da önemli bir konu burada. Makrodan bireye kadar bunun bir kültür olarak oturması gerekli. Emniyet kemeri takmayan birinin afet sigortası yaptırması zordur.
Şirketlere ne gibi mesajlar vermek istersiniz?
işyerlerinde aynı anda yüzlerce insan çalışıyor. Finansal sürdürülebilirlik açısından affet sigortası önemli. Çalışan yerin fiziki özellikleri bilinmeli. Burası heyelan bölgesi mi, yangın olur mu gibi konulara dikkat edilmeli. Bunun için birkaç yüzbinleri harcamak sonrasında daha büyük kayıpları engeller. Ekonominin yürüyen damarları olarak KOBİ ve işyerlerinde kültür ve farkındalık arttığında toplamda güvenli yaşam kültürü artacaktır.
Sizinle iş ortaklığı yapmak isteyen girişimcilere açık mısınız?
Devlet Malzeme Ofisi (DMO) bizim için önemli bir tedarikçi. AR-GE konularında inşaat sektöründe güvenli binalar konusunda yeni teknolojiler var. Biz yeniliklere açığız. Dünyadaki yenilikleri takip ediyoruz. Çadır ve konteyner konusunda yenilikler konusunda bizleri haberdar ederlerse seviniriz. Kentsel dönüşüme firmalar daha çok ilgi göstermeli. Toplamda bu ülkeye çok hizmet edecek bir alan. Direkt AFAD ilgilenmiyor ama belediyelerle bağlantıya geçmek lazım. Bu ülkeye çok büyük katkılar sunacaktır. Tüm saydığım alanlardaki yeniliklerde üniversitelerle projelere açığız. Deprem araştırma projeleri başta olmak üzere tüm projelere açığız.
Gönüllülük konusunda çalışmalarınız var mı?
Hem bireylerdeki afet farkındalığını artırmaya yönelik hem de afet öncesinde ve sonrasında ne yapabilirim diyenler için çalışmalarımız var. Uzaktan eğitim içeren oyunlar ve görevler içeren bir paket üzerinde çalışıyoruz.