Türkiye'de 2 bin 500 kamu binası güçlendirilmedi
17 Ağustos depreminin üzerinden geçen 10 yılın muhasebesini yapan uzmanların vardığı tek ortak sonuç, yapılması gerekenlerin büyük bölümünün yapılamadığı...
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Beton Araştırma Laboratuvarı'nın şehirdeki binalardan alınan numunelerle ilgili analizleri, İstanbul'un nasıl bir felaketle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. 2 binden fazla binayla ilgili inceleme yapan uzmanların tespitlerine göre, incelenen binaların yarısından fazlası, kabul edilebilir kalitenin çok altında... Laboratuvarın 1998-2005 yılları arasında kontrol ettiği 1178 binanın yüzde 16'sı, deprem olmadan yıkılan Konya'daki Zümrüt Apartmanı'yla aynı kalitede. 2005-2009 yılları arasında incelenen 310 binanın ise, yüzde 21'i Zümrüt Apartmanı kadar dayanıksız.
Güçlendirme yapamadık
İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, hastane, okul gibi yaklaşık 2 bin 500 kamu binasının güçlendirilmesi gerektiğini, güçlendirilen ya da güçlendirilecek olan bina sayısının ise 850 olduğunu vurguladı.
İstanbul'da herhangi bir mühendislik görmeden kaçak olarak üretilen yapıların oranının yüzde 70 seviyesinde olduğunu vurgulayan Gökçe, şöyle konuştu: "125 bin bina üzerinden yapılan bir araştırmaya göre, binaların yüzde 90'ında kullanılan malzeme standartlara uygun değil. Yüzde 64'ünde korozyon var. Yüzde 16'sında yaşlanmaya bağlı yıpranma, yüzde 25'inde de zeminden kaynaklı sorun var. Köprüler ve viyadükler ise güçlendirildi, önemli bir sorun yaşanması beklenmiyor. Deprem güvenliği olmayan okulların, hastanelerin, diğer kamu binalarının, insanların toplu olarak çalıştıkları işyerlerinin, endüstri tesislerimizin, konutların ve benzeri yapıların güçlendirilmeleri veya yıkılıp yeniden yapılmaları gerekmektedir."
Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Yer Fiziği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ise, resmi deprem senaryolarına göre bile İstanbul'daki binaların yüzde 1'inde çökme, yüzde 6'sında ağır hasar meydana geleceğini, bunun planlanamayan kentten kaynaklandığını söyledi. Eyidoğan, şunları söyledi:
Dere yatağına 109 bin yapı
"Böyle bir bölgeye, son 10 yılda 20 milyon kişiyi göç eder hale getirdiniz. 15 milyona varan nüfusuyla bu kentte 25 bin yapının zemini heyelan, 15 bin yapının zemini ise sıvılaşma riski taşıyor. 109 bin yapı dere ve vadi yataklarına inşa edilmiştir."
Havaalanlarının yüzde 40'ı 1. derece deprem bölgesinde
İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Yer Fiziği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan danışmanlığında jeofizik mühendisi Caner Uysal tarafından "Türkiye'de nüfus ve çeşitli sektörlerin deprem riskinin incelenmesi" konulu bir rapor hazırlandı. Rapor, Türkiye'nin 71 milyon 517 bin 100 olan nüfusunun yüzde 45'inin birinci, yüzde 26,6'sının ikinci, yüzde 14.6'sının üçüncü, yüzde 12.3'ünün dördüncü ve yüzde 1.5'inin beşinci derece deprem bölgesinde yaşadığını ortaya koydu.
Ayrıca 66 havaalanının 27'si birinci, 23'ü ikinci, 9'u üçüncü ve 7'si de dördüncü derece deprem bölgesinde bulunuyor. Yandaki harita birinci derece deprem bölgesinde olan havaalanlarını ve havalimanlarını gösteriyor. İkinci derece deprem bölgesinde yer alan havaalanları arasında da İncirlik Hava Üssü, Antalya Havalimanı en dikkat çeken noktalar arasında... Raporun sonuç bölümünde, "Yatırımlar, göç ve endüstriyel sektörler deprem tehlikesi düşük, nüfusun az ve iş imkânının olmadığı yerlere kaydırılmalı" deniliyor.
Serhat Oğuz/Milliyet