Sektörel

Türkiye'de gecekondu olgusu nedir?

Tünaydın Gazetesi köşe yazarı İsmet Akkoç bugün köşesinde " Gecekondu olgusu " başlıklı yazısına yer verdi. İşte " Gecekondu olgusu " başlıklı yazının devamı...

Hepimizce bilinen ve çoğumuzca da çeşitli yönlerden mahzurları dile getirilen gecekondu olgusu, büyük kentlerimizi kansere maruz kalmış hücreler gibi tahrip etmekte. Gecekondu yapılaşmasına getirilen kolaylık ve destekler nedeniyle yeşil alanlar, doğal parklar ve ormanlar yok olmak üzere sırasını bekliyor. 

Orman yangınlarının failleri yakalanınca masum mazeretler ileri sürerek kendilerini acındırmaktadır. Asıl niyet, bina yapı mı için tarla yakmak suretiyle yer açmaktır. Bunun için de yoksul insanlar özellikle seçilmektedir. 

Belediyeler bugüne kadar kaçak yapılara izin vermemek, elektrik ve su bağlatmamak, ulaşım sorununu çözmemek gibi çeşitli önlemler almışlar hatta ekipler oluşturarak bizi dış dünyaya rezil eden görüntülerle yıkımlar yapmışlardır; ama bu işin önünü alamamışlardır. 

İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Diyarbakır'da kötüye giden bir gecekondulaşma söz konusudur. Sunduğu çirkin görüntü bir yana deprem riski, yangın ve hastaneye olan uzaklık gibi faktörler gecekondu semtlerinin vahim yanı nı teşkil ediyor. Bu eksikliklere birde ulaşım hizmetlerindeki yetersizlik, işsizlik, alt yapı tesislerinden yararlanma eksikliğiyle eğlence merkezleri, lise, teknik okul ve benzeri eğitim kurumlarına olan uzaklıklar da eklenince ortaya üç bilinmeyenli denklemler çıkıyor. 

Gecekondulara getirilecek affın, bir kesimde memnuniyet, bir kesimde de hoşnutsuzluk yaratacağı aşikârdır. Gecekondu affı bu memleketin eksik olmayan dertlerinden biridir. Belli dönemlerde müracaat edilir. O zaman polis korumasında zabıta evleri niye yıkar? Evleri başlarına yıkılan insanların günahı nedir? Yıkılan evleri neden tazmin edilmez? 

Bugüne kadar gelmiş geçmiş hükümetler kaçak yapılaşmaya göz yummuşlardır. Bu tutum devam ettirildiği takdirde gelecek iktidarların da el atacağı muhakkaktır. Zaten İstanbul'da gecekondu yapımı hiç durmamıştır ki. 

Artık geceleyin çıkılan katları veya temel atmaları gündüzleri de görebiliyoruz. Fakir babalığı ve yoksul edebiyatının hiç eksik olmadığı bu ülkeyi tam anlamıyla "Darülacezeye çevirdik. 

Gecekondu sorunun çözümü ucuz ve kolaycı yöntemlerle değil kalıcı önlem ve girişimlerle sağlanmalıdır. Yıllar öncesinden sahipleri ölmüş ve varisleri bulunamayan arazilerle hazine arazilerine yerleşen bazı sorumsuz insanlar, belli periyotlarla çıkarılan gecekondu affından yararlanarak daha başlangıçta haksız kazanç elde etmekte ve yı Har sonra müteahhitlerle anlaşarak bu kazançlarını üçe-beşe katlamaktadırlar. 

İmar affı ve seçim vaatleri yerine yeni planlamaların yapılması, göçün durdurulması, altyapı hizmetlerine ağırlık verilmesi, kırdan kente insan hareketlerinin önlenmesi ve Anadolu'da yeni iş ve yerleşim alanları üretilerek cazibe merkezleri oluşturulması gecekondu sorununun çözümünde önemli faktörler olarak görülebilir. 

Çoğu gecekondu bölgeleri, baraj, gölet ve içme suyu kaynaklarını kuşatmış durumdadır. 

Yer açma amacıyla kesilen ağaçlar, orman talanına neden olmaktadır. Bizler yeni orman alanları üretmeliyiz. Verimsiz kurak alanları yeşil hale getirerek imar planlı yerleşim alanlarına dönüştürmeliyiz. Hepimizin bildiği gibi, İsrail bunun en somut örneğini vermiştir. 

Bir kesimi ilgilendiren konularda alınan kararlar, halkı sıkıntıya sokabilmekte ve çevreye zarar verebilmektedir. Bu konunun daha ayrıntılı ve koordineli şekilde ele alınarak bir kez daha gözden geçirilmesi ülkemize çok şey kazandıracaktır. 


Tünaydın