Türkiye’de home office konsepti yayılıyor!
Beyaz yakalılar arasında yeni trend, evden çalışmak. Dünyada ve Türkiye’de yayılıyor. 21. yüzyılın en ilginç yanı, bu kez evle iş arasındaki göçebelikten yerleşik hayata geçiş olacak. İşte teoride ve pratikte “home office”ten detaylar...
Beyaz yakalılar arasında yeni trend, evden çalışmak. Dünyada ve Türkiye’de yayılıyor. Ekonomik durgunluk, şehir trafiği gibi sebepleri ve birazdan okuyacağınız bazı sonuçları var. Ama uzmanlar, gelecekte nasıl yaşayacağımızı, çalışacağımızı, hatta yarının siyasetini bu trendin şekillendireceğini söylüyor. Belki de 21. yüzyılın en ilginç yanı, bu kez evle iş arasındaki göçebelikten yerleşik hayata geçiş olacak. İşte teoride ve pratikte “home office”ten detaylar:
Beyaz yakalılar sonunda doğru yolu buluyor! Şehrin bir ucundaki evle diğer ucundaki ofis arası eziyetin; dayanacak güçleri kalmadığındaysa hiç sahip olmadıkları bir Ferrari’yi satarak “Güneyde kafe açalım, huzur bulalım” klişesinin yerini, “Evden çalışayım, kafam rahat olsun” alıyor.
Bu şekilde çalışan biri olarak, biliyorum da söylüyorum... Bu durum Türkiye’ye mahsus değil elbet. Beyaz yakalının harman olduğu, iletişim teknolojilerinin hızla ilerlediği ABD’de ve pek çok Avrupa ülkesinde aynı trend var, hatta daha ileri aşamadalar. Bizde bu konuda da yeterince veri olmadığından, işlerin nereye varacağına dair fikir sahibi olmak için oralara bakmak epey kafa açıcı olabilir.
Chapman Üniversitesi Gelecek Şehirler Programı’ndan Joel Kotkin, bu duruma “Yeni yerelcilik” diyor: “Ekonomik durgunluk, yaşlanan nüfus, banliyöleşme, internet ve aileye bağlılık gibi sebepler bu süreci destekliyor. Bu süreç gelecekte nasıl yaşayacağımızı, çalışacağımızı, hatta yarının siyasetini şekillendirecek.” Evet; belki de 21. yüzyılın en ilginç yanı, bu kez evle iş arasındaki göçebelikten yerleşik hayata geçiş olacak.
AİLE VE TEKNOLOJİ
Peter Kilborn’un son kitabı “Next Stop”ta tarif ettiği gibi, eve ekmek getirenin iş hayatında yükselmesi için 2 yılda bir taşınmak zorunda kalan ailelerin sayısı azalacak. Yöneticiler arasındaki anketler gösteriyor ki artık birçoğu iyi bir terfi için dahi taşınmaya istekli değil. Çünkü işyerinde ya da başka yerlerde göçebeliğe karşı çalışan iki temel etken var: Aile ve teknoloji. Demograf Wendell Cox da gelecek yıllarda evde elektronik ortamda çalışan insan sayısının, toplu taşımı kullananlardan fazla olacağını öngörüyor. Amerikan işgücünün 4’te 1’inden fazlasının bu yeni çalışma modeline katılması bekleniyor. Bir zamanlar IBM’in açılımının “I’ve Been Moved” (Taşındım) olduğu söylenir, gülünürdü. Bugün IBM çalışanlarının yüzde 40’ı artık ya evlerinden çalışıyor ya da müşterilerinin çok uzağındalar... Üstelik evde iş yapanlar, yerel ekonomi için de önemli. Yerel restoranlarda yemek yiyecek, şenlik ve festivallere katılacak, çocuklarını spora götürecekler. Bu durum kentli mahalleler için de güçlü bir kimlik algısı yaratacak. Tabii beyaz yakalıların hayallerini süslemeye başlayan evden çalışma ya da “home office” sisteminin avantajları kadar zorlukları da var...
KONU-KOMŞUYU PÜSKÜRTMEK!
“Nasıl yani, evden mi çalışıyorsun?” sorusunu yanıtlamak, haydi yanıtladın ama soranı ikna etmek kolay değil. “Yaa sen zaten evdesin, sabah erken mi kalkacaksın?” diyerek yoldan çıkarmaya çalışan arkadaşlar durumu daha da zorlaştırıyor. “Siz hâlâ iş bulamadınız mı evladım?” diye üzülen komşulara bir işiniz olduğunu anlatmak için çok da uğraşmayın. Gündüz vakti evde olmanıza zamanla alışacaklar.
AYRICA: Çamaşır makinesi tamiri, evin alışverişi gibi işleri hafta sonuna sıkıştırmaya gerek yok.
PİJAMALARA ÇOK BAĞLANMAYIN!
İşe gider gibi üstünüze başınıza çeki-düzen vermeyi alışkanlık haline getirmezseniz, pijama ve eşofmanın sunduğu konfordan asla kurtulamazsınız. Başlangıçta rahat gelse de işbaşına pijamayla geçip günü öyle bitirmek bir süre sonra yıpratıcı olacak.
AYRICA: İş kıyafetlerine yatırdığınız bütçenin büyük kısmı size kalacak.
CİDDİYETSİZ İMAJ GERGİNLİĞİ
İş yaptığınız insanları ofise davet etmeyince, ciddi çalışmadığınız izlenimi belirebilir. Dert etmeyin, doğru iletişim kurmaya devam edin.
AYRICA: Madem o kadar gayriciddiyiz; “Mail’i okuduğum görüldü, aman ayıp oldu” gibi şeyleri kafaya takmaya da gerek yok!
İŞİMİZ ÇALIŞMA MASASIYLA
Çalışırken evin kalan diğer her yeriyle ilişkinizi minimuma indirmelisiniz. Arka planda uçuşan toz kümesini ya da açık kalmasını umursamadığınız dağınık yatağınızı yan gözle de görmek, zamanla sinirlerinizi bozabilir. Salondan geçerken “Aman iki dakika televizyon arası iyi gelir”, mutfağa kahve almaya gittiğinizde “Sebzelikteki fasulyeler çürümeden bir pişirivereyim” gibi masum görünen niyetlerle günü bölerseniz, verim beklemeyin.
AYRICA: Bu durumun hayatımıza hiçbir katkısı olmadığını kabullenelim...
BİZE HER YER OFİS
Evden çalışıyorsanız işi sıkıcı kılan unsurlardan biri arada dedikodu yapacak iş arkadaşı olmamasıdır. Bunu komşularla telafi etmeye kalkışırsanız yanarsınız. O başka bir dünya, uzak durun! Gün içinde kat edeceğiniz en uzun mesafe, yatakla çalışma masası arasındaki 3-5 adımdır. Evi özlemek düşüncesi de yerle bir olur. En iyisi boş zamanlarda evden çıkıp çarşı pazar işlerini yapmak, arkadaşlarla görüşmektir. Çok sıkılırsanız, yanınıza bilgisayarınızı da alıp haftanın birkaç günü çalışabileceğiniz rahat mekânlar keşfedin.
AYRICA: İşyerlerinin zorunlu sosyalleşmelerine veda ederken arkadaşlarınızın değerini bilin.
TOPLANTI MI? ONDAN KAÇIŞ YOK...
Daha çok iş yapıyormuş gibi görünmenin kısa yolu olduğuna inanılan toplantılardan kaçış, ne yazık ki evde çalışırken de yok. İnsanların bir araya gelip fikir alışverişi yapmaları tamam, ama gün ortasında işlere konsantre olmuşken “Haydi toplantıya” başlıklı mail’lerden kurtulamayacaksınız.
AYRICA: Toplantı alışkanlığını sosyalleşme aracı olarak kullanabilirsiniz.
EVDE ÇALIŞAN PROFESYONELLER ANLATIYOR
Özlem Köyoğlu - Editör
Terlikle ya da yalınayak, bağırarak, söylenerek, gerektiğinde küfredip icabında sevinip dans ederek, etrafı darmadağın edip umursamadan çalışabildiğin; yemeğe, çaya, suya para vermediğin, yol parası, trafik sıkışıklığı çekmediğin en güzel ofis “home-office” tir.
2009’dan beri yaptığım ve her gün “Ne iyi ettim de bıraktım plazaları” dememi sağlayan nefis bir süreç... Yıllar yılı patronlu, saat dayatmalı çalışan insanların ilk zamanlar kendi kendini yönetmeye alışması kolay değil, ama öğreniyorsunuz. Kendinizi idare etmeyi öğrendiğinizde keyiflerin en güzeli oluyor insanın evindeki ofiste çalışması.
Filiz Burhan - İletişim danışmanı
Uzun yıllar medya, sivil toplum ve iletişim sektöründe yönetici olarak çalıştım. Son 2 yıldır stratejik iletişim ve medya ilişkileri danışmanlığını “home-office”imde yürütüyorum. Çok uzun zaman kurumsal yapılarda çalışmanın getirdiği alışkanlıkları kırmak ve zaman yönetimi başta zor olabiliyor. Eskiye göre aynı yoğunlukta, hatta daha fazla çalışmama rağmen ilk aylar kendimi işsiz hissettim. Esnek zaman kavramının sınırlarını belirlemek ve belli bir disiplini oturtmak işin en önemli kısmı. Bana en büyük faydasıysa kızıma ve sivil toplum alanındaki gönüllü çalışmalarıma ayıracak zamanı tanıması oldu.
Aylin San - Reklamcı
Son 6 yıldır dönem dönem evden çalışıyorum. Evden çalışmak rahat, huzurlu ama zaman zaman sıkıldığım oluyor. Öyle zamanlarda evden çıkıyorum, sessiz ve sakin bir kafeye gidip orada çalışıyorum.
Meriç Funda - Dijital yayıncı
Kurumsal dünyanın içine hapsolunca yaratıcı işler üretmek çok zor. Arkası kesilmeyen toplantılarla zamanı verimsiz kullanmak yerine, kendi çalışma sistematiğim, ekip arkadaşlarım, müşteriler ve çalışma ortamıyla profesyonel hayatıma en azından bir nebze de olsa huzur kattığımı düşünüyorum.
Aslı Erdem - Film yapımcısı
Evden çalışmak, insana kendi zamanını planlamak gibi büyük bir avantaj sağlıyor. Ev ve ev dışındaki çalışmaların dengelenmesiyle hayat standardını yükselten bir model. Bununla beraber disiplinli olunamadığında ev hayatının iş hayatıyla iç içe geçmesinin dezavantaj olabileceğini düşünüyorum.
Habertürk