Türkiye'deki binalar depremlere hazırlıklı değil!
TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu'nun, Düzce Depremi’nin 22. yıl dönümünde açıklamalarda bulunan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, "Mevcut sistem doğa olaylarının afete dönüşmesini engellemekten uzaktır" diye konuştu.
TMMOB Bursa İl Koordinasyon Kurulu, 12 Kasım 1999 Düzce Depremi’nin 22. yıl dönümü sebebiyle Orhangazi Parkı’nda basın açıklaması yaptı. Evrensel Gazetesi'nde yer alan habere göre; basın açıklamasını, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er okudu.
Düzce depremin 22. senesindeyiz diyerek sözlerine başlayan Engin Er, “Depremde toplam konutların yüzde 81’nin ve işyerlerinin de yüzde 87’sinin hasar görmesiyle Düzce il merkezinin büyük bir kesimi yıkıldı. Düzce depreminden kısa bir süre önce, aynı yılın 17 Ağustos’unda Marmara Bölgesinde meydana gelen depremin yarattığı travma henüz geçmemiş, yaralar sarılmamış, enkazlar kaldırılmamışken meydana gelen 12 Kasım depremi toplumsal travmanın iyice belirginleşmesine neden olup, geleceğe dönük kaygılar, umutsuzluk ve çaresizlik ülkeyi adeta esir aldığını” diye konuştu.
TÜRKİYE DEPREM KONUSUNDA HAZIRLIKSIZ
Bu depremin ardından da pek çok deprem meydana geldiğini vurgulayan Er, "Bu depremler bizlere şu anda deprem konusunda hazırlıksız olduğumuzu ve hazırlanma çalışmalarının bile henüz uygulamaya konulmadığını göstermiştir. Özellikle 26 Eylül’de Silivri açıklarında meydana gelen depremde bile onlarca okul hasar görmüş ve eğitime ara verilmiş, bazı okullar ise tamamen boşaltıldı. Burada en ilginç olanı ise hasar gören birçok okulun 1999 depreminden sonra yapılmış yani demir ve beton standarttı yüksek ve yapı denetim kontrolünde yapılan binalar olmasıdır. Uygun yapılmayan denetimler sonucu böyle orta büyüklükte bir depremde bile binalar güvensiz hale gelmiştir” şeklinde konuştu.
“ODALARIN DEVRE DIŞI BIRAKILMASININ İZAHI MÜMKÜN DEĞİL”
Yürürlüğe alınan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği'nin sorunları sona erdirmek yerine uygulamada şehirden şehire hatta ilçeden ilçeye farklılıkların yapılmasına zemin hazırladığına vurgu yapan Er, “Jeoloji ve Jeofizik mühendisleri odalarının hiç dikkate alınmadığı, ben yaptım oldu mantığıyla hazırlanan bu yönetmelik bazı noktalarda aşırı abartıya kaçmakta bazı noktalarda da eksik kalmaktadır. Bu yeni yönetmelik acilen revizyona ihtiyaç duymaktadır. Bu ülkenin imar yasası, afet yasası, yapı denetim yasası ve bunların ilgili ikincil mevzuatları sorunludur.Mevcut sistem doğa olaylarının afete dönüşmesini engellemekten uzaktır. Akademik odaların hem yönetmelikler hazırlanırken hem de kontrol aşamasında mutlaka devrede olması gerekir. Binlerce mühendisi içinde barındıran, yılların bilgi birikimine sahip olan, kamu kurumu niteliğindeki odaların devre dışı bırakılmasının izahı mümkün değildir” şeklinde konuştu.
Geçtiğimiz günlerde Malatya’da 2 katlı bir binanın yıkılmasının ardından tüm imkanlarla saatlerce enkaz altında canlı arandığını dile getiren Er, “Bölgemizde olabilecek, daha önceki büyük depremler gibi bir depremde yüzlerce, binlerce binanın yıkılabileceğini düşündüğümüzde yaşanabilecek olumsuzlukları hayal bile etmek istemiyoruz” şeklinde konuştu.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, yapılması gerekenleri ise şöyle açıkladı:
-Düşük standartlarda sağlıksız ve yasa dışı yapılaşmanın, ranta dayalı hızlı ve düşük nitelikli kentleşmenin önüne geçilmeli, bilimsel normlara dayalı arazi kullanım ve yer seçimi kararlarının rantsal kaygılara yenik düşmesi engellenmelidir.
-Bilim ve teknolojinin gerekleri yerine getirilmelidir.
-Gerek kentsel, gerekse kırsal alanlarda yer seçimi, planlama ve yapılaşma karar süreçlerinde mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı hizmetleri etkin bir şekilde kullanılmalıdır.
-Ülkemizdeki afet risk azatlımı ve yönetimi sisteminin kurulması ve işletilmesi için gerekli çalışmalar katılımcı ve çevreye duyarlılık temelinde sürdürülmelidir. Tüm yönetim düzeylerinde afet riskinin azaltılması anlayışı ve yönetimi yaygınlaştırılmalı; afet risklerine karşı toplumun her kesiminde bilinç düzeyinin yükseltilmesi hedeflenmelidir.
-Ülkemizde sadece deprem için değil heyelan, çığ düşmesi, su baskını vb. olaylara yönelik tehlike ve risk haritası üretimi hızlandırılmalı; bu haritaların üretimi konusunda ilgili kurumlar ve üniversiteler teşvik edilmeli, ülke insanının kullanımına ücretsiz sunulmalıdır.
-Belediyeler tarafından gelir kaynağı haline dönüştürülen yapı ruhsat harçları, amacına uygun olarak sağlıklı ve afet/depremlere karşı dirençli yapıların yapılmasını sağlayacak, etüt ve projelerin yerinde denetimini etkin şekilde yerine getirecek personel ve kurumsal altyapının geliştirilmesi amacıyla kullanılmalıdır.
İstanbul'da 300 bin konutun yenilenmesi gerekiyor!
Türkiye'de kentsel dönüşüm için adım atılmalı!