23 / 11 / 2024
fuzul

Türkiye'deki binaların yüzde 45'i depreme dayanıksız!

Türkiye'deki binaların yüzde 45'i depreme dayanıksız!

Çukurova Gayrimenkul İcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, Türkiye'de mevcut binalara bakıldığında deprem güvenliği açısından durumun pek de iç açıcı olmadığını dile getirdi. Cafer Kara dayanıksızlık oranının yüzde 45 olduğunu ifade etti...






Yüzölçümünün yüzde 92'si deprem kuşağında bulunan ve nüfusunun yüzde 95'i deprem tehdidi altında yaşayan ülkemizde 18 milyonu aşan yapı stoğunun yüzde 67'si ruhsatsız ve kaçak, yüzde 60'ı 20 yaş üzeri konutlardan oluşuyor. Ayrıca konutların yüzde 45'i oturulamaz durumda, 6,5 milyon konutun acilen yenilenmesi gerekiyor. Yapı Denetim Yasasındaki değişiklik ve kentsel dönüşüm ise bu konudaki sevindirici gelişmelerden... 17 Ağustos Marmara Depremi ve 2011 Van depremindeki acıları tekrar tekrar yaşamamak için tüketicilerin de bilinçli olması ve binalarının deprem güvenliğini sorgulaması şart. 


Yakın geçmişimizdeki en şiddetli deprem olan 17 Ağustos 1999 depreminin 14'üncü yıl dönümünde vatandaşlara, inşaat sektörüne ve kamu otoritelerine seslenen Çukurova Gayrimenkul îcra Kurulu Başkanı Cafer Kara, "Deprem denildiğinde halkımızın gözünde maalesef yıkılmış binalar canlanıyor. Oysa binalarımız depreme dayanıklı, Deprem Yönetmeliğine uygun inşa edilmiş olsa böyle üzücü tablolarla karşılaşmayacağız. Bu konuda Japonya bize en güzel örneklerden biri... 99'da yaşadığımız deprem 7,5 şiddetindeydi ve maalesef yıkılan binalar yüzünden ciddi kayıplar verdik. Geçen yıl Japonya'da yaşanan depremin şiddeti ise 9 ve o depremde binalar sapasağlam ayakta kaldı. İnsanlar binalardan değil, çoğunlukla tsunamiden zarar gördü." dedi. 


Ülkemizde 81 ilin 55'inin Birinci Derece Deprem Bölgesinde bulunmasına karşın Yapı Denetim Yasasının 2011 yılma kadar sadece 19 ili kapsadığını hatırlatan Kara, yakın zamana kadar mühendislik, mimarlık hizmetlerine gereken önemin verilmemesinin deprem önlemlerinin ülkemizdeki yetersizliğini ortaya koyduğunu vurguladı. Kara, depremlerin oluşturacağı hasarları azaltmanın en etkin iki yolunun depreme dayanıklı yapılar inşa etmek ve toplumu depreme karşı eğitmek olduğunu vurguladı Yeni binaları tercih edin, estetikten çok statiği sorgulayın Marmara depreminin hem sektördeki standartları hem de tüketicilerin bilinç düzeyini artırdığını söyleyen Kara, tüketicileri estetik değerlerden çok statik değerleri sorgulamaları gerektiği konusunda uyardı. Ortalama bina ömrünün 50 yıl olduğunu ifade eden Kara, mümkün olduğu kadar yeni binaların tercih edilmesi gerektiğini de vurguladı. 

"Yapı güvenliğini sağlamak yapıların üretim sürecinde doğru bir mühendislik hizmetiyle başlar. Zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatıdır." diyen Kara, yapı denetiminin sağlıklı işlemesinin önemine dikkat çekti. 


Kentsel dönüşüm; kapsamlı, planlı, sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olmalı Kentsel dönüşümün deprem gerçeği ile yaşayan Türkiye'de çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Kara, "Ancak kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı. Yerinde imar artışıyla yapılmaya çalışılan kentsel dönüşüm başarısız olur. Kentleri uzun vadede geri dönüşü mümkün olmayan hatalara sürüklememek için kentsel dönüşüm; yolu, altyapısı, yeşil alanı ile daha kapsamlı, planlı ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüşüm olarak ele alınmalı. Ayrıca devlet ve yerel yönetimler daha etkili ve yönlendirici rol oynamalı." diye konuştu. 


Yeni Ekonomi Gazetesi


Geri Dön