Eğitim

Türkiye'deki değerleme uzmanlığı

Türkiye'de değerleme uzmanlığı nedir ve değerlemecilerin sorunlarıyla ilgili bir analiz yapmak, daha önceki bir makalelerime ek olarak sektörün bazı sorunlarına tekrar dikkat çekmek istiyorum

Değerleme uzmanlığı son on yıl içinde telaffuz edilmeye başlandı. En önemli müşteriler bankalar olduğu için okuyucularımız tarafından da rahat anlaşılması için, banka kredi işlemleri içindeki görevimizi anlatmak istiyorum. Bankadan kredi isteyen kişinin fiyat talebini değerlendirmek için bankalar sözleşme yaptıkları değerleme şirketlerine başvurup, kişinin gayrimenkul ile ilgili talebi doğrultusunda, değerleme uzmanından profesyonel bir analizle taşınmazın piyasadaki rayiç değerini öğrenmek istemektedir. İşte bu noktada bankalar değerleme uzmanına ihtiyaç duymaktadır. 

Peki değerleme uzmanlarının bu işi yaparken hangi vasıfları olmalı ve neye göre değer tespiti yapmalıdır? Değerleme uzmanı her şeyden önce objektif olmalı, baskı altında kalmadan karar vermeli, etik olmalı, kendini sürekli geliştirmeli, ayrıntılı ve profesyonel bir rapor hazırlamalı, güvenilir olmalı, belli standartlara göre hareket etmelidir. SPK'nın 01 Mayıs 2006 tarihinde yayınlanan seri VIII, no: 45 sayılı tebliğin 2.maddesinde, SPK mevzuatı uyarınca yapılan değerleme raporlarında Uluslararası Değerleme Standartları'na (UDES) uyulması şartı getirilmiştir. SPK mevzuatı dışındaki değerleme işlemlerinde de aynı standartlara uyulması gereklidir. UDES, Uluslararası Değerleme Standartları Komitesi(UDSK-IVSC) tarafından yayınlanmaktadır. 

Peki değerleme uzmanlığındaki sorunlar nelerdir? Ülkemizde Değerleme uzmanları genellikle bankaların talepleri doğrultusunda rapor hazırlamaktadırlar. Ancak banka kredi işlemlerinin bir an önce gerçekleşmesi ve kredi talep eden müşterinin memnuniyetini maksimuma çıkarmak için bu raporları günlük veya çok kısa sürede istemektedir. Ancak değerleme uzmanlarının en küçük gayrimenkul için sağlıklı ve ayrıntılı bir rapor çıkarması için en az üç dört güne ihtiyacı vardır. Kısa vadede hazırlanan raporlar bir takım yanlışlıkları da beraberinde getirmektedir. Değerleme uzmanının gayrimenkulü incelemesi, belediye ve tapudaki işlemleri bir gün içinde halletmesi çok zordur. Alelade hazırlanan bu raporlarda müşterinin maddi kaybına neden olan hatalı değer tespitleri yapılma olasılığı yüksektir. Bunun için değerleme uzmanlarının bu raporları hazırlamasında zaman tanınmalı ve 3-4 günlük bir süreye ihtiyaç duyulduğu unutulmamalıdır. 

Bunun yanı  sıra değerleme uzmanlarının belediyede ve tapuda harç parası vererek zamanlarını boşa harcamaları değerleme tespit işlemini yavaşlatmaktadır. Bunun için çözüm bulunmalı ve değerleme uzmanlarının işlerini yaparken sıradan bir insanla eşdeğer tutulmamalıdır. 

Ayrıca diğer bir sorun da değerleme uzmanlığındaki rekabetten dolayı fiyatların çok düşük meblağlara inmiş olmasıdır. Bir değerleme raporunun hak ettiği değer maalesef verilmemektedir. Burada müşterileri suçlamak yersizdir. Hata sektör içindedir. Rakip firmaların fiyatları aşağı çekmesiyle ücret standardı olmayan, sağlıksız raporlar çıkmasıyla neticelenen bir sektör konumuna gelmiştir. Bunun için birliğin kurulup bir an önce standardizasyona gidilmesi gerekmektedir. 

Unutmayalım ki hızla gelişmekte olan değerleme uzmanlığı ileride daha da büyüyecektir. Artan nüfus ve bununla birlikte artacak olan talep fonksiyonu, değerlemecilerin ileriye pozitif bakmasına neden olacaktır. Ancak değerleme uzmanlığının standartlarının olması ve sağlıklı büyümesi koşuluyla...