Genel

Türkiye'deki kriz senaryoları konutu etkiliyor mu

Türkiye iki haftadır, kriz gündemi ile yaşıyor. AKP'nin üst düzey yöneticileri ve ekonomi kurmaylarının ortak açıklamaları ile oluşan kriz gündemi para piyasalarını sallarken reel ekonomide neler olduğunu özellikle ihracat ağırlıklı sektörlerde ne yaşandı

Türkiye iki haftadır, kriz gündemi ile yaşıyor. AKP'nin üst düzey yöneticileri ve ekonomi kurmaylarının ortak açıklamaları ile oluşan kriz gündemi para piyasalarını sallarken reel ekonomide neler olduğunu özellikle ihracat ağırlıklı sektörlerde ne yaşandığını, araştırdık. İşte sonuç; otomotiv gibi kriz sürecini yönetebilecek sektörler olduğu gibi tedirgin ve oldukça kırılgan sektörler de bulunuyor.

Aslında her şey AKP üst düzey isimleri ve ekonomi yönetiminin kurmaylarının art arda yaptıkları açıklamalar ile başladı. Cari açık ile ilgili, Başbakan Erdoğan'ın da katıldığı en ciddi tartışmalarının yapıldığı günlerdi. Önce AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli 'nın krize dönük açıklamaları etkiledi piyasaları. Ardından Ekonomi Bakanı Çağlayan'ın Avrupa'da yaşanan durgunluğun ihracatçıyı olumsuz etkileyeceğine dair sözleri okundu gazetelerde. Son darbeyi ise Ali Babacan'ın tamamlayıcı ifadeleri vurdu. Babacan'ın, daha yumuşak üslup kullansa da krizin kapımıza geldiği vurgusu tetikte olan piyasalarda tansiyonu bir anda yükseltti.

Derken, önceki haftadan itibaren kriz odaklı bir gündemimiz oluştu. Görüşler çok çeşitli. Kimi kesimler cari açığın azaltılmasına dönük bilinçli ortaya atılan, bir nevi, psikolojik yönü kuvvetli ekonomiyi soğutma önlemlerinden biri olarak yorumladı bu açıklamaları. Kimi kesimler, ekonomi yönetimindeki çok başlılığa işaret ediyor.
Tansiyon düştü, ama...

Bütün bu söylemlerin sokakta nasıl yankı bulduğuna gelince... Birincisi önceki geçen hafta ve geçen haftanın ilk günlerine kadar döviz fiyatlarında ciddi yükselme görülürken, borsa iniş grafiğini sürdürdü. Başbakan'ın geçen hafta Çarşamba günü yaptığı, yine tarihi bir tarif olarak yorumlanabilecek, "Kriz bu kez teğet bile geçmeyecek" şeklindeki değerlendirilmesi ile döviz hız kesti ve bir miktar gerileme içine girdi.

Fakat bir taraftan da gözler reel piyasalarda. Gerek sanayicinin, gerek iç pazar dinamiklerini tutan perakendecinin ve gerekse ihracatçının gündeminde neler var. İhracatçı açısından dış pazarlar ve özellikle Avrupa'dan gelen talepler ne yönde, iç pazarda gerçekten bir soğuma söz konusu mu

Tüm bunları değerlendiren bir haber hazırladık. Deyim yerinde ise ürer çevrelerinde nabız nasıl arıyor, bu konuya açıklık getirmeye çalıştık.

Otomotivde ne oluyor

Otomotiv, cari açığın önündeki en önemli engellerden biri olarak kabul ediliyor. Önlemler paketinde gündemin ilk sırasında yer alıyor. 2010'da rekor kıran ve 2011'in ilk altı ayında yüzde 54 büyüme yaşayan otomotiv pazarı altın çağını yaşarken, Avrupa'da işler pek de iyi gitmiyor. İhracatımızın yüzde 74'ünü gerçekleştirdiğimiz Avrupa pazarında işlerin iyi gitmemesi en çok ihracatımıza ve doğal olarak da üretimimize etki ediyor.

Otomotiv Sanayicileri Derneği'nin verilerine göre, 2011 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yıla göre toplam otomotiv sanayi ihracatı yüzde beş oranında artarken, otomobil ihracatı ise yüzde iki oranında azaldı. Otomobil ihracatındaki düşüşte kuşkusuz AB pazarında devam eden durgunluğun büyük etkisi var.

Otomotiv sektörünün, yılın ilk yarısında Almanya'dan sonra en fazla ihracat gerçekleştirdiği Fransa'ya yüzde 15'lik düşüşle 1 milyar 196 milyon dolar, üçüncü sırada bulunan İtalya'ya ise yüzde 3'lük gerilemeyle 1 milyar 170 milyon dolar ihracat vapıldı. Bu dönemde, Portekiz'de vüzde 26, Yunanistan'da yüzde 44. Firdandha'da yüzde 54, Estonya'da yüzde 45'lik ihracat düşüşü yaşandı.

Oyak Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu "Esnek üretim sistemimiz sayesinde pazarlardaki iniş ve çıkışlara kolaylıkla uyum gösterebiliyoruz. Avantajlarımız Avrupa'da yaşanan olumsuzlukları dengelememizi ve 2011 yılını öngörülerimiz doğrultusunda geçen yılla aynı seviyede hatta biraz üzerinde kapamamızı sağlayacak" diyor. Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Sabuncu ise, bu durumu "Krizin tüm Avrupa'ya yayılması durumunda önümüzdeki dönemde AB ülkelerine yönelik otomotiv ihracatımızda daha olumsuz tablolarla da karşılaşabiliriz. Fakat yılın ilk yarısında Rusya Federasyonu, ABD, Brezilya, Arjantin, Ukrayna gibi AB dışı pazarlara yönelik otomotiv ihracatımızda da ciddi artışlar yaşandı. Yeni pazarlar durumu dengeleyecektir" diyerek yorumluyor.

Makineciler tedirgin

Küresel krizin ardından Avrupa pazarı ekonomik dengeye oturmuş bir görüntü çizmiyor. Bu açıdan ağırlıklı Avrupa'ya ürün satan makine sektörü is¬tim üstünde. Makine sektörü Avrupa'da yaşanan durgunluk ve kriz beklentilerinden oldukça tedirgin. Sektörde henüz gözle görülür bir yavaşlama olmamış ama sektör küresel kriz öncesi rakamlarını ancak geçtiğimiz yıl yakalayabilmiş. 2008 yılında 10 milyar dolarlık ihracatı olan sektör geçtiğimiz yıl bu rakamı yakalarken bu yıl da 12 milyar dolar hedefine kilitlenmiş. Sektörde şu ana kadar yapılan ihracatın seyrine bakıldığında bu rakamın yakalanmasının güç olmadığına dikkat çekiliyor.

Orta Anadolu Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran, çıkabilecek olası bir krizin küresel krizden daha fazla etkili olmasını beklemediklerini söylüyor.

ABD'nin de tek başına dinamik bir pazar olduğuna işaret eden Dalgakıran, "ABD ve Uzakdoğu pazarlarında nasıl var olacağımızı araştırmalıyız. Bu ülkelerle serbest ticaret yapmanın yollarını aramalıyız" diyor.

ABD'yi kazanma stratejisi

Makine sektörü için en önemli pazarlardan biri olan ABD pazarını kazanmak ve bu pazardan daha fazla döviz elde etmek üzere yeni stratejiler geliştiriliyor. Amaç, bu pazara dönük ihracatı artırmak.

ABD'nin Türkiye'ye 1.5 milyar dolarlık makine satmasına karşın Türkiye'nin ABD'ye 400 milyon dolarlık makine sattığına işaret eden Dalgakıran, şöyle devam ediyor:

"ABD Uzakdoğu'ya 11 milyar dolarlık makine satmasına karşın Uzakdoğu'dan 85 milyar dolarlık makine alıyor. ABD'nin 85 milyar dolarlık alımının 15 milyar dolarını Türkiye'ye çevirebilirsek büyük kazanç sağlarız. Bu durum ABD'nin de işine gelir çünkü Çin'in üretim modellerini değiştirmeye ihtiyacı var. Bu alımları Türkiye'ye kaydırmak için strateji geliştiriyoruz. Bu çalışmayı çok yakında açıklayacağız."

Makine sektörünün temsilcileri de Avrupa pazarının ekonomik sorununun geçici değil aksine kronik bir soru¬nu olduğu görüşünde. Nüfusu yaşlı, üretim maliyetleri yüksek olan bu pazara Türkiye'nin, Türk üreticilerin yoğunlaşmasının sıkıntı yaratacağı görüşünü savunan makineciler, Uzakdoğu, Iran, Ortadoğu ve Rusya pazarlarına odaklanılması gerektiği görüşünü savunuyorlar. Dalgakıran, dünya üretiminin yüzde 51'i Uzakdoğu'da olduğunu bu rakamın yüzde 60'lara gideceğini ve Türklerin hala bu pazarlarda olmadığını, mutlaka oralarda var olmaları gerektiğini söylüyor.

Tekstil-hazır giyim durgun

Tekstil ve hazır giyim sektörü, son üç aydır bir durgunluk yaşıyor genel olarak. Ancak bu durum şirketlere göre de değişkenlik gösteriyor. Bir önceki yılın aynı dönemine göre cirosunu yüzde 10-15 oranında artıran şirketler de var. Ancak genel tablo şu:

Örmede yüzde 15 oranında bir ihracat düşüşü var. Denimde ise düşüş yok. Bazı kalenderdeki düşüşün ise iki sebebi var. Birincisi Avrupa'daki durgunluk, ikincisi ise Türkiye'de tekstil ürünlerine uygulanacak olan anti dampingin etkisiyle Avrupalı alıcıların bekle-gör stratejisi izlemeye başlaması.

Türkiye, her zaman söylediğimiz gibi Avrupa'nın tekstil ve hazır giyimde arka bahçesi. En ufak bir krizde Avrupa, kısa terminli siparişlerini Türkiye'ye kaydırıyor. Bu kez yine buna benzer bir durum yaşanıyor.

Kriz beklentisi nedeniyle Avrupalı tüketiciler harcamalarını kısmış durumda. Yabancı şirketler de son dakikada siparişlerini değiştirmek istiyor. Ya adetleri azaltıyor, ya kıyafetlerin modelleriyle ya da rengiyle oynuyor. Tüketiciler tedirgin, şirketler de tedirgin.

Bu durum Türk üreticilerin işine yarıyor. APS Tekstil'in patronu Osman Benzeş, şirket olarak siparişlerde geçen yılın bu dönemine göre yüzde 50-60 artış beklediklerini ancak bunun yüzde 10-15 oranında kaldıklarını söylüyor. Benzeş, "Her ay 100 bin parça alacağını söyledi bir İspanyol şirket. Ama 30, 40 bini geçemiyor maalesef. Biz ona göre atölye sistemlerimizi revize etmiştik" diyor.

Hikmet Tanrıverdi de pazarda bir durgunluk yaşandığını, ancak bunun kriz beklentisinden mi yoksa Türkiye'de tekstil ürünlerine uygulanacak olan anti-damping'den mi kaynaklandığını henüz bilmediklerini söylüyor. İthal tekstil ürünlerine getirilecek olan ek vergi, Avrupa'da büyük bir huzursuzluk yaratmış durumda.

Tanrıverdi, "Son bir aydır Türkiye'de uygulanacak anti damping'ten dolayı Avrupalı şirketlerin tedirginlik yaşadığı, bekle gör politikası yaptığı görülüyor. Siparişlerde biraz azalma var. Türkiye daha pahalı olacak gibi bir hava yaratıldığı için Avrupa'da bir durgunluk var" diyor.

Konutta kriz beklenmiyor

Kurlardaki durum da tabii tekstilcileri sevindirecek düzeye geldi. Bu durumun da ihracatı artırması hedefleniyor. TGSD Başkanı Cem Negrin, kurlardaki sevindirici durumun yanı sıra, Türkiye'nin bir türlü ihracatta sevinemediğini söylüyor. Çünkü ithal tekstil ürünlerine getirilen vergi ihracatçıları sıkıntıya sokacak gibi gözüküyor.
Kriz söylentileri gayrimenkul sektörünün özellikle de markalı konut üreticilerinin hızını kesmeye yetmedi. Konut

faizlerinin yüzde 1'in ürerinde seyretmesine rağmen birinci el konut satışlarında her hangi bir durgunluk yaşanmadığı ifade ediliyor. Bununla birlikte ödenmeyen konut kredisi oranının yüzde 1,20 seviyelerine indiğine işaret eden bankacılık çevreleri, bunun geçtiğimiz döneme oranla riskin yüzde 60'ının bertaraf edilmesi anlamına geldiğini, konut kredisi hacminin gelecek dönemde artacağını öngörüyor.

İnşaat maliyetlerini etkileyen malzemelerin fiyatlarının Euro'ya endeksli olduğu için Euro'daki değer artışının konut fiyatlarındaki artışını beraberinde getireceğine dikkat çeken konut üreticileri, Euro'daki bu hızlı ve ciddi yükselişlerle maliyet artışının tetiklenmesinden dolayı fiyat artışlarının bahardan itibaren kaçınılmaz hale geleceğini ifadede ediyor. Ağaoğlu Grubu Başkanı Ali Ağaoğlu "Kriz laflarını hükümetin uyguladığı bir taktik olarak görüyorum. Kriz söylentilerinin çıktığı dönemde Maslak'ta yer alan 786 konuttan oluşan My Home projemizi ilansız satışa çıkardık. Şu anda 250 dairenin satışını gerçekleştirdik. 15 gün içinde projenin tamamını satmayı planlıyoruz. "

Kale Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Bodur ise iç pazar konusunda biraz tedirgin ve "İç pazarda sıkıntı yaşanabilir" diyerek şu konulara dikkat çekiyor:

"İç pazardaki tüketiciye yönelik birtakım beyanatlar neticesinde oluşabilecek sıkıntı riski var, ama tek başına iktidar olan bir parti var. Güçlü bir hükümet olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bunun üstesinden gelmesi yönünde beklentimi yineliyorum."
Ekonomist/