25 / 12 / 2024

Türkiye'nin en çılgın projesi; Haliç'teki metro köprüsü!

Türkiye'nin en çılgın projesi; Haliç'teki metro köprüsü!

Bütün projeler içinde "en çılgın proje hangisi" diye bana sorsanız, cevabım hiç tereddütsüz Haliç'te on senedir bir türlü bitirilemeyen metro köprüsü olurdu



İstanbul'a birkaç milyar liraya mal olan ve aşağı yukarı on yıl geciken bir metro yatırımından söz ediyoruz;

Bugüne kadar projenin altından çok sular aktı. Projenin önce göğe doğru 165 metre yükselen altın renkli kıvrık boynuzlan olduğu söyleniyordu. Bugün de 50 metre civarlarına indirildiği... Nereden baksanız, büyük bir ilerleme. Demek ki son 5 senelik süre içinde boynuzlar ortalama 100 metre kısalmış. Haklarını yemeyelim, önce Koruma Kurulu, sonra UNESCO Dünya Miras Komitesi'nin görevlendirdiği uzmanlar projeye önemli katkılarda bulunmuş. Komite "dünyanın eşsiz bir kültür mirası olan Süleymaniye Camisi'nin minareleri ile yarışan bu projeyi uyguladığınızda sizi Dünya Mirası Listesi'nden atarım" demeseymiş, köprü bugün çoktan tamamlanmış olacakmış. Üstelik mimarın söylediğine göre, çevreye olan "zararlı etkilerini azaltmak için" boynuzların parlak altın renginden de vazgeçilmiş, gri tonları benimsenmiş. Elden gelse köprü "görünmez" yapılacakmış!... (İşte buna gülmekten bayıldım.) Hazır el değmişken, diyeceksiniz ki, "birkaç sene daha uğraşılsa, şu boynuzlardan tamamen vazgeçilse. Galata Köprüsü'nde olduğu gibi alttan ayaklarla taşınsa" Hatta, Galata ve Unkapanı köprüleri arasında çapraz (ve onların iki katı yüksekte) olan platformu da bir gözden geçirilse, hafif bir "S" biçiminde kıvrılarak ve çok daha ince ve yuvarlak kesitli ayaklar üzerinde taşınsa Örneğin ben böyle bir köprünün daha zarif olacağından eminim. Hatta istasyon yapısı önden çıkışlı olarak yamaca da gömülebilir, hatta bugünkü otomasyon sistemleri ile köprünün platformu tek hatlı yapılabilir, v.s., v.s... Sorsalar kim bilir daha ne fikirler çıkar Yalnızca şunu öğrenmek istiyorum: Boynuzları kısaltmak için bu kadar mesai yapıldığına göre, acaba bunun için ne kadar beklememiz gerekir

Güler misiniz, kaybedilen zamana, kaynaklara bakıp ağlar mısınız
Altın renkli boynuzları olan proje kamuoyuna şöyle tanıtılmıştı: "Haliç'e yapılacak bu köprü kente damgasını vuracak, turistler akın akın İstanbul'a, onu görmeye gelecek..." Halic'e "Altınboynuz" diyen kimse bulunmadığına göre, "konsept" daha çok Avrupalı turistlere hitap ediyor olmalıydı.

Adı üstünde, "altın boynuz" konsepti bir eğretileme (mecaz). Başka bir mimar da çevresiyle ilişkileri sorgulayarak, yukarıda dile getirmeye çalıştığım gibi zarif ayaklan olan, yay gibi kıvrılan ama altın veya gri değil, "cart kırmızı" bir köprü
tasarlayabilir, örneğin. Üstelik de bu fikirin daha çekici olduğunu da iddia edebilir. Bu durumda ne yapacağız Mimara "aman kırmızı renkli yapma, çok dikkat çekiyor. En iyisi mi sen bunu biraz daha kamufle et, gri falan yap" mı diyeceğiz Korkarım proje yönetiminden anladığımız bu.

On yıllık gecikme ve boşa harcanan kaynaklar bir tarafa, yaklaşık altı yıldır da köprünün boynuzlarını tartışıyoruz. Bugüne kadar neden bunca zaman kaybedildiği, işin nasıl bu noktaya geldiğini sorarsanız, acaba "bilim" adı altında kendi doğrularını uygulatmaya çalışan çevrelerin de bunda payı yok mu dersiniz Tasarım fikirleri bilimsel tezler gibi doğrulama veya yanlışlama yöntemi ile ele alınabilir mi Bir projenin bu şekilde yönetilmesi mümkün mü

Zannedersiniz ki bu konuda taraflar arasında gizli bir anlaşma var. Elbette ki projeyi beğenmeyebiliriz. Yapılmasına karşı olabiliriz. Ama öznel bir ifade biçimi olan bir tasarıma böyle müdahale edilmesinin yarattığı sonuçların farkında mıyız Hiçbir yaratıcı fikir içermeyen, ama reçeteye uygun olacağı varsayılan "korumacı" projeler yüzünden kentin tarihi bölgeleri kişiliksiz yapılarla doldu. Bu nedenle sormak istiyorum: Hiçbir sorgulayıcı enerji üretmeyen bu basmakalıp tavrı "kültür mirasına sahip çıkmak" olarak adlandırabilir miyiz Basit bir tercih gibi göstererek bu sorunu örtbas etmek yerine artık bir ders çıkarmalıyız. Ancak o zaman belki kamu yönetiminden de yarışmacı bir ortamda profesyonellerin ifade özgürlüğünü desteklemesini ve geliştirmesini talep edebiliriz.
Taraf/Korhan Gümüş


Geri Dön