Genel

Türkiye'ye doğrudan yatırımlar ekonomide canlılığı artıracak!

Türkiye’de ekonominin çarkı dönmeye devam ediyor. Ekonomi yüzde 4’e yakın büyüyor ama, iç politikada ve dışarıda ülkenin ciddi sorunları var. Terör ve komşu ülkelerde sıcak çatışmalar devam ederken, bir de 15 Temmuz belası atlatıldı.

Türkiye’de ekonominin çarkı dönmeye devam ediyor. Ekonomi yüzde 4’e yakın büyüyor ama, iç politikada ve dışarıda ülkenin ciddi sorunları var. Terör ve komşu ülkelerde sıcak çatışmalar devam ederken, bir de 15 Temmuz belası atlatıldı.


Biz her şeye rağmen ülkenin geleceğine güven duyuyoruz. İç ve dış sorunların kısa sürede sona ereceğine inanıyoruz ama, bunu yabancılara da anlatmaya mecburuz.


Türkiye küresel ekonominin bir parçası. İthalat ve ihracat ilişkileri dışında dış ülkelerden finansman ve yatırım desteği bekleyişimiz var.


İşte bütün bu nedenle dün Başbakan Binali Yıldırım’ın, Dolmabahçe Ofisi’nde düzenlenen Türkiye Yatırım Danışma Konseyinin Dokuzuncu Toplantısı’nda ABD, Kanada, İngiltere, Hollanda, Fransa, Japonya, Rusya ve Çin, Kuveyt, Katar, Malezya ve Suudi Arabistan merkezli, otomotiv, enerji, bilişim, havacılık sektörlerinde ve yatırım fonu yönetiminde öne çıkmış uluslararası sermaye gruplarının temsilcileri ile bir araya gelmesi ve onlara verdiği mesajlar önemli.


”Bizim yönetim olarak görevimiz, sizlerin işini kolaylaştırmak iş yapma kararlılığınızı artırmak. İşi üretimi yatırımı siz yapacaksınız. Türkiye’ye yatırım yapan hiç kimse yabancı gözüyle bakmayız. Bu ülkeye yatırım yapanlar hiçbir ayrım yapmadan imkanlardan yararlanacaksınız” dedi.


Uluslararası yatırım (eski anlatımıyla “Yabancı Sermaye”, döviz- sermaye hareketlerini izleyenlerin anlatımıyla “Doğrudan Yatırım”) her ekonomi için ve özellikle bizim için çok önemli.


Doğrudan yatırım deyimi ülkeye kalıcı olarak gelen dövizler için kullanılıyor.


Doğrudan yatırım için gelen dövizler; (1) Fabrika kurmak için, (2) Kurulu şirketleri, bankaları, sigorta şirketlerini, enerji şirketlerini, satın almak için, (3) Temsilcilik açmak, ticaret yapmak için, (4) Gayrimenkul satın almak için geliyor.


Bizim arayışımız, ‘Doğrudan Yatırım’ların fabrika kurmak için, hem de sadece iç pazar için değil, özellikle dış pazar için üretim yapacak fabrikalar kurmak için gelmesi.


Hükümet; (1) Bir yanda daha önce ülkeye gelen uluslararası sermayenin mutluluğunu sağlamak, (2) Öte yanda ülkeye yeni uluslararası sermaye girişlerini artırmak için çaba gösteriyor.


Daha önce ülkeye gelen uluslararası sermaye gruplarının “mutlu” olması önemli. Yeni gelebileceklere ülkeyi tanıtmak, uzun vadeli güven vermek önemli.


2010 yılından 2015 yılına 6 yılda ülkeye 63 milyar dolar doğrudan yatırım girişi oldu. Son 6 yılda imalat sanayiine 18 milyar dolar, elektrik ve gaz sektörüne 11 milyar dolar, finans ve sigorta sektörüne 28 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye girdi. Gayrimenkul satın almak için ülkeye 6 yılda giren döviz ise 18 milyar doları aştı.


Son 6 yılda ülkeye doğrudan yabancı sermaye girişine Avrupa ülkeleri kaynaklı uluslararası sermaye gruplarının katkısı 45.8 milyar dolar. ABD kaynaklı doğrudan sermaye girişi 4.5 milyar dolar. Körfez ülkelerinden 3.5 milyar dolar, Azerbaycan gibi Doğu komşularımızdan 3.5 milyar dolar, Asya ülkelerinden 2.8 milyar dolar doğrudan sermaye girişi oldu. 


Türkiye’ye son 6 yılda giriş yapan doğrudan sermayenin yüzde 70’i aşan bölümü Avrupa ülkelerinden geldi.


Bugüne kadarki gerçekleşmeler, doğrudan yatırımlarda Avrupa ülkelerindeki yatırımcıların önemini ortaya koyuyor.


Biz din kardeşliğine önem vererek Arap ülkelerinden, özellikle Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ile Suudi Arabistan’dan ve de Azerbaycan’dan daha fazla fon girişi bekleyişindeyiz ama, yıllardır beklenen gelişme olamadı.


Sadece finansman desteği bakımından değil, teknolojiye dayalı yatırım, üretim ve pazarlama becerisi bakımından Batı dünyasından, Avrupa ülkelerinden gelecek doğrudan yatırımlar önümüzdeki yıllarda ekonomide canlılığın artmasına imkan verecek.


Doğulu dostlarımızı küçümsemeden, ihmal etmeden, Avrupa ülkelerine, Türkiye’nin imkanlarını daha iyi anlatmak ve onların ilgisini canlı tutmak, ekonominin geleceği bakımından önemli.


Tevfik Güngör/Dünya