Dış Piyasalar

Türklerin Londra'da ahır sevdası!

Milliyet Gazetesi köşe yazarlarından Güngör Uras,  60 yıl boyunca gezdiği ülkelerle ilgili izlenimleri yazdığı kitabı "O Ülkeden Bu Ülkeye Geze Geze" çıktı. Uras, kitabında Fransa'dan Rusya'ya ABD'den Singapur'a kadar onlarca ülkedeki anılarını paylaştı. 

Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras'ın 60 yıl boyunca gezdiği ülkelerle ilgili izlenimleri yazdığı kitabı "O Ülkeden Bu Ülkeye Geze Geze" Tarihçi Kitabevi'nden çıktı.

 

Fransa'dan Rusya'ya ABD'den Singapur'a kadar onlarca ülke Uras'ın anılarında okurla buluşuyor.

 

Bu ülkelerden biri de İngiltere... 

 

İngiltere'de mülk edinme konusunu merak eden Uras, İngiltere'de bir emlakçıda yaşadığı ilginç hikayeyi anlatıyor.

 

"Türk'üm, İstanbul'dan geliyorum" diyen Uras'a "Madem Türk'sünüz size bir ahır verelim"diyen emlakçıyla olan diyaloğu İngiltere'de mülk edinen Türklerin "ahır merakı"nı açıklıyor.

 

İşte Güngör Uras'ın kitabındaki "Türkler Londra’da Neden Kapış Kapış Ahır Satın Alıyor?" başlıklı o bölüm:

 

"Türkiye’de duyuyoruz. Birçok kimse gidip Londra’da mülk satın alıyor. Londra’da bir mülk kaça alınır? Nasıl alınır? Bunu merak edip dururum.

 

 Londra sokaklarında gezinirken, baktım bir emlak komisyoncusu, hemen daldım içeri: 'Efendim, bir yabancı olarak Londra’da emlak satın almak istiyorum. Bana bu konuda yardımcı olabilir misiniz?' 

 

Hemen 'buyur ettiler', bir odaya aldılar. Karşımda nazik bir komisyoncu... 

 

“Beyefendi, acaba hangi ülkedensiniz?” 

 

'Türk’üm, İstanbul’dan geliyorum.'

 

 'Ooooo... Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz... Madem Türk’sünüz, size bir ahır verelim.' 

 

Birden kan beynime sıçradı. Bayağı bozuldum.

 

'Siz beni ne sanıyorsunuz? Bana hakaret mi ediyorsunuz?'

 

'Aman Beyefendi, ben size yardımcı olmaya çalışıyorum. İyilik yapayım diyorum. Siz Türkler ahıra pek meraklısınız da...'

 

Allah Allah! Neden ahıra meraklı oluyormuşuz? Hadi eskiden bir at sevgimiz vardı. Orta Asya’dan at binip Anadolu’ya gelmiştik. Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şen olmuştuk. Bunun için Türklerin 'atı, avradı ve silahı' çok sevdikleri yedi cihanda duyulmuştu. Adam bizi hâlâ oralarda mı sanıyor, nedir! Hakarete uğramışlığın kızgınlığı ve ezikliği içinde çıkıp gitmeye hazırlanıyordum ki durumu fark eden komisyoncunun açıklamalarıyla gerçeği öğrenebildim. 

 

İngiltere’de gayrimenkul iki türlü satılıyor: Biri mülkiyet satışı (free-hold), öbürü uzun vadeli kira (lease). Ancak müstakil binalar mülkiyet hakkıyla satılıyor. Bir binada müşterek mülkiyet varsa, kat satın alınmıyorsa en fazla 99 yıllık kira mukavelesi yapılabiliyor. Ahırlar mülkiyet hakkı satışı yapılabilen binalar olduğundan Türkler bunları çok tutuyormuş. 

 

Bugün Kensington’da, Queens Gate’te iki katlı, üç yatak odalı, iki banyolu, mutfak, yemek ve oturma odalı, bahçeli, garajı içinde bir ahırın fiyatı 4-5 milyon İngiliz lirasından başlıyor. Bir başka yerde, Totenham Court Road denilen mıntıkada garajı olmayan aynı nitelikteki ahırın fiyatı 3-4 milyon İngiliz lirası. 

 

Londra’da eski tarihlerde zengin ailelerin yaşadıkları bölgelerde zengin evlerine yakın ahırlar bulunurmuş. Zengin ailelerin atları, arabaları bu ahırlarda muhafaza edilir, ahırların üst katlarında da at bakıcıları, arabacılar yaşarmış. Hangi bölge daha zenginse o bölgenin ahır sokağı daha iyi, ahırları daha güzel olurmuş. 

 

Atlar, arabalar ortadan kalkınca, uzun süre bu ahırlar boş kalmış. Sonra akıllı bazı emlakçılar her bir ahırı müstakil ev haline dönüştürmeye başlamışlar. Arkada, atların güneşlendikleri avlular bahçe yapılmış. Böylece Londra’nın en zengin mahallelerinin bitişiğinde adı hâlâ 'Mews' olan, müstakil bahçeli evler ortaya çıkmış. 

 

Komisyoncu, Türklerin ahır merakını şöyle açıklıyor:

 

 Londra’da ahır satmanın ne kadar kârlı olduğunu Türk müşterilerimiz keşfetti. Bu ahırlar, spekülatif açıdan en iyi yatırım. On-onbeş yıl önce 200-300 bin İngiliz lirasına satılan ahırlar bugün 3-5 milyon İngiliz lirasının üzerine çıktı. Ahırlar zengin mıntıkalara yapıldığından, en lüks semtte makul fiyata bahçeli mülk satın almanın yolu bu oluyor. Türk müşteri ahır alıyor, istediği zaman daha yüksek fiyata elden çıkarma imkânı var. İsterse yılın belli sürelerinde kısa dönemli kiraya veriyor. Kendi geldiği sürelerde evinde kalıyor. Türk mevzuatına göre alım-satım çok kolay. Burada mukaveleyi yaparız. Siz İstanbul’da bir bankada döviz hesabı açar, Tahtakale’den bulduğunuz paraları bu hesaba yatırırsınız. Tapu çıktığında da bankaya bir talimat verirsiniz, parayı Londra’da bize öderler. Rahmetli Özal’ın sağladığı imkânlarla bütün bu muamele yasaldır. Çekinecek, gücenecek hiçbir yanı yoktur. Böyle yapanı pek çoktur. 

 

Adam öyle güzel anlattı, öyle güzel anlattı ki bunca derdime bir yenisi eklendi:

 

Şu halime bakın! Londra’da ahır sahibi olmuş bunca Türk vatandaşın arasında adım bile geçmiyor. Ben ele güne karşı hangi yüzle dolaşacağım?

 

 İngiltere’de mal ve hizmetlerin fiyatı genellikle sabit kaldığı halde, fiyatı artan tek şey gayrimenkul. İngilizlerin yaşam düzeyleri arttıkça daha iyi evlerde yaşama arayışı yanında, başka ülkelerden gelip mülk sahibi olma arayışındakilerin sayılarının giderek artması, gayrimenkul fiyatlarını etkiliyor. 

 

İngiltere’de gayrimenkul satışları iki şekilde yapılıyor. Leasehold denilen sistem, 'uzun vadeli kiralama'. Örneğin 80 yıllık, 125 yıllık mülkiyet hakkı satın alınıyor. Süre sonunda mülkiyet hakkı düşüyor. Bağımlı gayrimenkuller, örneğin apartman daireleri mutlaka leasehold ile satılıyor. Freehold denilen sistem, gerçek anlamda mülkiyet devri. Bağımsız binalar, arsa üzerinden satışlar böyle yapılıyor. Freehold satışlar leasehold’a göre pahalı. Binalar genellikle döşeli olarak satılıyor. Londra içinde iyi bölgelerde 150-200 metrekare büyüklükte leasehold apartman daireleri 1 milyon İngiliz lirasının üzerinde. 

 

Enflasyon olmayan İngiltere’de gayrimenkul fiyatları her yıl ortalama %10 ila %20 dolayında artıyor ki, bu artış oranı İngiltere’deki faiz hadlerinin çok üzerinde.