Uluslararası Hukuk açısından Kanal İstanbul!
İBB'nin düzenlediği Kanal İstanbul Çalıştayı’nda konuşan Hukukçu ve Büyükelçi Av. Rıza Türmen ile Emekli Tuğamiral Türker Ertürk, kurulacak kanalın uluslararası düzeyde yeni sorunlara yol açacağını dile getirdi...
Kanal İstanbul Çalıştayı'nda gerçekleşen “Hukuki Çerçeve ve Güvenlik” adlı oturumu İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1. Hukuk Müşaviri Eren Sönmez’in yönettiği.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde yer alan habere göre; “Hukuki Çerçeve ve Güvenlik” adlı oturumuna; Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Ceren Zeynep Pirim, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, hukukçu ve büyükelçi Dr. Rıza Türmen, Emekli Kılavuz Kaptan Saim Oğuzülgen ve Emekli Tuğramiral Türker Ertürk konuşmacı olarak katıldı.
ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN KANAL İSTANBUL
Oturumda ilk olarak söz alan, Doç. Dr. Ceren Zeynep Pirim, ekonomik ve bilimsel yollarından farklı olarak uluslararası hukuk açısından da incelenmesi gerektiğini dile getirerek şunları söyledi:
"1936 yılında imzaladığımız Montrö Boğazlar Sözleşmesi sonucunda Boğazlar'da hakimiyetimiz artıyor. Anlaşma, Boğaz’dan geçecek gemiler için 6 farklı unsur koyuyor. Montrö’nün asıl önemi, savaş gemilerinin Türkiye’ye barış zamanında, önceden ihbar ederek belirtmesi gerektiğini şart koşuyor. Bu durum Karadeniz'e kıyısı olan çevre ülkelerin güvenliğini de artırıyor. Anlaşmaya göre, Karadeniz’e kıyısı olmayan ülkelerin gemileri, 21 günden fazla Karadeniz’de kalamıyor.
Montrö, savaş zamanında Boğazları kapatma yetkisi veriyor. Boğazlar, ülkenin içerisinde kalsa dahi uluslararası hukukun kapsamı dahilindedir ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türkiye lehine bir sözleşmedir. Sözleşmenin iptalinde yeni bir adok düzenlemesi kabul edilecektir ve sonucu takdirlerinize sunmaktayım. Montrö Boğazlar Sözleşmesi, sona ermesi halinde Boğazlar iki ayrı su yolu olarak incelenerek, transit geçiş kapsamından çıkarılacaktır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin iptali, savaş uçaklarının Boğazlar’dan geçememe kuralının yok olmasına sonuç açacaktır. Sözleşmenin, riske atılması bir yana yararımıza olduğu açıktır. Türkiye’nin sözleşmeyi bozmadan statükoyu devam ettirmesi gerekiyor." dedi
”RUSYA’NIN TERCİH DEĞİŞİKLİĞİ
Doç. Dr. Ceren Zeynep Pirim’den sonra konuşmasına başlayan hukukçu ve büyükelçi Dr. Rıza Türmen, boğazın yanına paralel bir kanal açma girişiminin dünyada eşi benzeri olmadığını ve ilgili kanal açma girişiminin mutlaka insanlara anlatılması gerektiğini ifade etti.
Montrö ve Lozan Anlaşmaları Türkiye’nin kurucu anlaşmalarıdır.
Türmen, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Türk Boğazları, tıpkı Danimarka Boğazları gibi istisna özelliklere sahiptir. Sözleşmenin iptali bu istisnayı ortadan kaldıracaktır. Geçmişe baktığımızda, Rusya’nın Boğazlar konusunda istikrarlı bir tutumunu görüyoruz. Rusya, Karadeniz’i kapalı bir deniz olarak görmektedir. Montrö’nun ortadan kalkması, Rusya’nın Karadeniz anlayışının değişmesine yol açacaktır.
Boğazdan geçen gemilerden ton başına 0.90 Amerikan Doları servis ücreti alırken kanalın ücreti ton başına 5 Amerikan Doları olarak tanımlanıyor. Daha ucuzu varken gemiler neden daha pahalı ve daha yavaş bir sistemi tercih etsin. Kanal, Rusya’ya bu maliyetlerden ötürü faaliyetlerini Karadeniz’den Baltık Denizi’ne kaydırmasına neden olacaktır. Bütün bu durumlardan sonra Kanal İstanbul’un neden yapılması gerektiğini ben bulamadım."
KANALIN AMERİKA VE İNGİLTERE’YE ETKİSİ
Hukukçu ve büyükelçi Dr. Rıza Türmen’inden sonra konuşan Emekli Tuğamiral Türker Ertürk, Kanal İstanbul’un bir ucube olduğunu söyledi. Kanal İstanbul’un sorunlar yumağı olduğunu kaydeden Emekli Tuğamiral Ertürk, 2011’den beri bu projeyle mücadele ettiğini söyledi. Ertürk, açılamasına devam etti:
"Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin tartışılması, değiştirilmesi ve hatta iptali, Amerika ve İngiltere gibi 1982 yılında kabul edilen transit geçişe olanak sağlayan anlaşmayı uygulamak isteyen ülkelerin lehine durumda. Kanal, Amerika’nın tüm dünyada rahatça giremediği tek deniz olan Karadeniz’de, hakimiyetini artırma sonucunu doğuruyor. Kanalı ne kadar geniş olursa olsun,kanal ne kadar geniş olsa da olsun İstanbul Boğazı’nın kadar çok imkan sağlayamaz. Kanalın yapılması veya yapılmamasına yönelik kararlar, Genelkurmay gibi ülkenin sahip olduğu kurumların görüşü alınarak yapılmalı."
KENTE KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇ
İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, tartışmaların en iyi yayının tüm ulusa Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni öğretmek olduğunu söyledi. Durakoğlu, kanalın kente karşı işlenmiş bir suça teşebbüs aşamasında olduğunu belirterek, “Kenti yönetenler, iktidarın siyasal faaliyetlerine karşı çıkıyor. Bu durum, çokça görülmemesi ile birlikte çok değerli bir önem taşıyor. Avrupa Kentler Şartları’nda yer alan kentli kavramı açısından bakmak istiyorum. Kanal İstanbul projesi, daha önceden imzalanmış olan uluslararası sözleşmelerin karşısında yer alıyor. İnsanların gece yarısına kadar ÇED Raporu’na itiraz için sıralarda beklemesini kentliler unutmamalı. Büyük bir hukuksuzluk hüküm sürüyor. Kanalın yerleşim alanlarını da dahil etmesinin davaları artıracağını öngörüyorum. Baromuz bu konunun takipçisi olacaktır” diye konuştu.
BOĞAZLARDAKİ GEMİLERİN EMNİYETİ
Oturumun son konuşmacı emekli kılavuz kaptan Saim Oğuzülgen, Lozan’dan önce bize dayatılan boğazlarla ilgili sözleşmenin 13 yıl ülkemizde hüküm sürdüğünü belirtti. Denizlerdeki bağımsızlığın Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile geldiği söyleyen Oğuzülgen, Boğazlar’ın bazı ülkelerce uluslararası görülmek istendiğini dile getirdi.
Kanal İstanbul'un öncelikler arasındaki yeri nedir?
Kanal İstanbul için ilginç tespit!