Ünlü Mimar Spela Videcnik Kalebodur ile Mimarın Mutfağı’nda!
‘Kalebodur ile Mimarın Mutfağı’nın bu dizesinin konuğu Spela Videcnik oldu. Ünlü Mimar Spela Videcnik “Hep aynı tipolojide bina yaptığımız zaman çok sıkılıyoruz” diye konuştu.
Mimarların deneyimlerini ve projelerin tasarım süreçlerinde neler yaşandığını anlattığı ‘Kalebodur ile Mimarın Mutfağı’ toplantı dizisinin yeni konuğu OFIS Architects’in kurucuları arasında bulunan Spela Videcnik oldu. Uluslararası birçok prestijli projede imzası bulunan ve ünlü Mimar Spela Videcnik, Salt Galata’da yoğun katılımla düzenlenen ‘Kalebodur ile Mimarın Mutfağı’ konferansında mimarlar, mimarlık ve iç mimarlık öğrencileriyle buluştu.
Herhangi bir alanda uzmanlaşmak istemediklerini kaydeden Spela Videcnik, şu açıklamalarda bulundu: “Hep aynı tipolojide bina yaptığımız zaman çok sıkılıyoruz. Bu yüzden kendimize meydan okuduğumuz projeler üzerinde çalışıyoruz. Ofisimizde her tip ve formda mimari iş tarzını deniyoruz’’ dedi. Ülkelere göre iş yapış tarzından, beklentilere kadar birçok farklılık olduğunu söyleyen ünlü Mimar, “Mesela, Belarus çok spesifik bir ülke. Kendi pazarlarına sahip çıkıyorlar. Dışarıdan işçi ve malzeme temin edemiyorsunuz. Sadece, istediğiniz malzemenin kendisinin veya alternatifinin olmaması gerekiyor ki dışarıdan getirebilesiniz. Rusya’da da aynı durum mevcut. Bir başka örnek ise Fransa. Fransa da kamu binaları yeşil sertifika almak durumunda yoksa daha fazla vergi ödemek zorundalar. Bu nedenle banyolara kadar doğal ışık alan projeler hayata geçiriyoruz. Fransa’da mimar olarak çok fazla sorumluluğunuz var. Müteahhitlerin faturasını siz imzalıyorsunuz ve 10 yıl sonra bile herhangi ters giden bir şey olduğunda ilk mektup sorumlu kişi olarak size geliyor.
“Ekonomik krizleri düşünme payı olarak görüyoruz”
İş yoğunluğu nedeniyle neredeyse oturup düşünmeye bile hiç vaktimiz yokken, Slovenya’da ekonomik kriz oldu. Ülkeyi vuran kriz nedeniyle birdenbire talepler azalmaya başladı. Biz de bu noktada bir çıkış yolu aramaya giriştik. Ne yapıyoruz, ne yapmak istiyoruz diye kafa yorduk. Müşteri olmazsa ne yaparız diye düşünürken, kendi kendimize araştırma projeleri geliştirdik. Yapmaya başladığımız şeylerden bir tanesi de ulusal, tarihi değerleri olan yapıları çalışmak oldu. Yerel mimariden ilham aldığımız, geleneksel yöntemlerin de kullanıldığı çalışmalar gerçekleştirdik.”