23 / 12 / 2024

Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi! 

Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi! 

Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM'ye sunuldu. Kanun teklifi kapsamında basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançlanın gelir vergisinden istisna tutulması amaçlanıyor. 



Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM'ye sunuldu. Komisyonda görüşmeleri süren kanun teklifi çerçevesinde basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançlanın gelir vergisinden istisna tutulması öngörülüyor.

Kanun teklifi, AK Parti Manisa Milletvekili Uğur Aydemir ile AK Partili milletvekillerinin imzasını taşıyor. 

Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve gerekçesi şu şekilde:

 Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi! 

GENEL GEREKÇE 

Mükelleflerin vergiye uyumlarini gözeten, vergi güvenliğini artıran, sosyal adaleti ve rekabet ortamını güçlendiren, yatırımları teşvik edip ihtilaflari sonlandıran ve vergi uygulamalarında öngörülebilirliği sağlayan değişikliklerin hayata geçirilmesi amacıyla çeşitli vergi kanunlarında değişiklikler yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. 
Bu kapsamda Kanun Teklifi ile 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda bazı değişiklikler yapılması öngörülmektedir. İlk olarak basit usuide vergilendirilen mükelleflerin kazançları gelir vergisinden istisna edilmektedir. 850.000 civarında olan bu mükellef grubunun, bir yıl içinde alış, satış ve iş hasılatı belli büyüklüğün ötesine geçememekte, küçük esnaf olarak ifade edilmektedir. Bu mükellef grubunun kazançlarının istisna edilmesiyle, yıllık beyanname vermemeleri sağlanmakta olup, bu hükümle bağlantılı olarak Kanunun diğer maddelerinde yer alan beyan, vergi hesabı ve verginin ödenmesine işaret eden hükümlerde de değişiklik yapılması öngörülmektedir. 
Diğer bir değişiklikle, sosyal medya olarak da bilinen sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden paylaşım yapan sosyal içerik üreticilerinin elde ettikleri kazançlar ile mobil cihazlarda uygulama geliştirenlerin bu uygulamalardan elde ettikleri kazançların belirli bir tutara kadar olan kısmı istisna kapsamına alınmakta ve bunların elde ettikleri hasılatları üzerinden tevkif suretiyle vergilendirilmeleri sağlanmaktadır. Günümüzde internetin yoğun kullanımı ve bu alandaki gelişmeler, daha önce tanımı olmayan faaliyet konuları oluşturmuş, bu faaliyetlerin yaygınlığı, tüm yaş kesimleri itibarıyla yürütülebilir olması bu alanın vergilendirilmesinde başitliğin sağlanması ihtiyacını doğurmuştur. Yapılacak düzenlemeyle tevkifatin nihai vergi olmasının bu alanda vergiye uyumu da oldukça artıracağı değerlendirilmektedir. 

Yapılması öngörülen diğer bir değişiklikle çiftçilerimize yapılan destek ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmekte ve bu ödemelerden herhangi bir vergi kesintisi yapılmaması öngörülmektedir. Tarım ve hayvancılığın desteklenmesi için Tarım Kanunu başta olmak üzere ilgili mevzuata göre çiftçilere çok sayıda destek ödemesi yapılmaktadır. Gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerin vergilendirme usulü tevkifat yoluyla vergilendirme olduğu için, bu ödemeler de ödemenin niteliğine göre farklı oranlarda tevkifat yoluyla vergilendirilmektedir. Yapılacak değişiklikle söz konusu destek ödemeleri istisna edilmekte, tevkifat yoluyla da vergilendirilmemesi sağlanmaktadır. Ayrıca tüm destek türleri istisna edildiğinden, destek unsurlarından doğrudan gelir desteği ile alternatif ürün ödemelerinin farklı oranlarda tevkifata tabi tutulmalarını sağlayan Kanunun 94 üncü maddesindeki hüküm de madde metninden çıkarılmaktadır. 

Diğer bir düzenlemeyle dördüncü geçici vergilendirme dönemi kaldırılmakta ve yıllık beyanname verme ve ödeme dönemleri bir ay öne çekilmektedir. Bu değişiklikle Kasım ayında verilecek üçüncü geçici vergi beyannamesiyle geçici vergi dönemi sona ermekte, şubat ayında dördüncü geçici vergi beyannamesinin verilmemesi sağlanmaktadır. Bu düzenlemeyle birlikte her yılın Mart ayında verilen gelir vergisi beyannamesi ile Nisan ayında verilen kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme tarihi bir ay öne çekilerek gelir vergisi beyannamesinin Şubat ayında, kurumlar vergisi beyannamesinin Mart ayında verilmesi sağlanmaktadır. 
Ayrıca vergiye uyumlu mükelleflere yapılan vergi indirimi uygulamasında, yararlanma şartı olan tarhiyat yapılmama kuralı değiştirilerek kesinleşen tarhiyat olmaması şekline dönüştürülmektedir. Böylece kesinleşmediği sürece tarhiyat yapılmasının uyumlu mükellef indiriminden yararlanmayı etkilememesi amaçlanmaktadır. 

7/6/1949 tarihli ve 5432 sayılı Vergi Usul Kanunu yaklaşık 10 yıllık uygulama süresinin ardından, bu süre zarfında tecrübe edilen hususlar çerçevesinde 4/1/1961 tarihinde kabul edilen 213 sayılı Kanunla yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu tarihten günümüze kadar geçen zaman dilimi içerisinde de gerek Kanunun uygulamasında ortaya çıkan eksiklikler gerekse değişen koşulların gerektirdiği ihtiyaçlar çerçevesinde Kanun metninde değişiklikler yapılmıştır. 
Son yıllarda internet ve elektronik gibi bilişim dünyasında meydana gelen gelişmelere bağlı olarak vergi uygulamalarının elektronikleşmesi konusunda da ciddi gelişmeler yaşanmıştır. Elektronik defter ve belge uygulamaları, Hazır Beyan Sistemi, Defter-Beyan Sistemi, İnternet Vergi Dairesi ve İnteraktif Vergi Dairesi uygulamaları, Elektronik Yoklama Sistemi, Elektronik Tebligat gibi birçok elektronik uygulama hayata geçirilerek mükelleflerin kullanımına sunulmuştur. 
Bilişim dünyasının yanı sıra uluslararası vergi dünyasında yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak kayıt dışılığı azaltıp gönüllü uyumu destekleyecek uygulama ve düzenlemelerin hayata geçirilmesi amacıyla, bu Kanun Teklifi ile Vergi Usul Kanununun vergilendirme, defter tutma, belge düzenleme, beyan ve bildirimde bulunma, değerleme, ceza ve uzlaşma hükümlerinde değişiklikler yapılması öngörülmüştür. 
Vergi Usul Kanununun vergilendirmeyle ilgili düzenlemelerine ilişkin olarak bir yandan işlemlerin tamamlanma sürelerinin kısaltılarak idari süreçlerin etkinleştirilmesi diğer yandan mükelleflerin kendileriyle ilgili olan işlemlerden hızlı bir şekilde haberdar olabilmelerini temin etmek amacıyla vergi dairesi, vergi mahremiyeti, yabancı ülkelerde bulunanlara yapılacak tebligat, ilanen tebligat, düzeltme ve vergi incelemesine yönelik hükümlerde değişiklikler yapılmaktadır. 
Bu kapsamda, Hazine ve Maliye Bakanlığına, gerekli gördüğü hallerde; mükelleflerin işyeri ve adres kayıt sistemine kayıtlı yerleşim yeri adresleri ile il ve i bağli kalmaksızın elektronik ortamda kurulanlar dâhil olmak üzere vergi daireleri kurma, vergi dairelerini diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirleme, mükelleflerin bağlı oldukları vergi dairesi tarafından yapılması gereken bazı işlemlerin diğer vergi daireleri tarafından yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda yetki verilmektedir. 
Vergilendirme sürecinde kullanılan bilgi işlem alt yapısının kurulması, işletilmesi ve geliştirilmesinde kamu personelinin yanı sıra özel sektörde faaliyet gösteren şirketler ve çalışanları da görev alabilmektedir. Bu kapsamda Gelir İdaresi Başkanlığının görev alanına ilişkin işlerde hizmet alımı yoluyla çalıştırılanlar ile hizmet alımı yapılanların ortak ve yöneticileri de Kanunun vergi mahremiyetine ilişkin hükümleri kapsamına alınmaktadır. 
Yurt dışında yaşayanlara yapılan tebligatlara ilişkin sürecin kısaltılarak muhataplarının tebliğ edilen evraktan hızlı bir şekilde haberdar olmalarını sağlayabilmek için, yabancı memleketlerde bulunan Türk vatandaşlarına yapılacak tebligatta takip edilecek usullere ilişkin düzenlemeler ile hâlihazırda Gelir İdaresi Başkanlığı aracılığıyla yapılan tebligatin vergi dairelerinin bağlı olduğu vergi dairesi başkanlığı ya da defterdarlık tarafından doğrudan yurt dışı temsilciliklere gönderilmesine imkân veren düzenlemeler yapılmaktadır. 
İlanen tebligat koşullarının oluştuğu durumda bu tebligattan muhataplarının daha hızlı ve kolay bir şekilde haberdar olabilmelerini temin etmek üzere ilgili vergi dairesinde ilan edilen hususlarin Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının, diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde yayımlanması öngörülmektedir. Böylece mükellefler internet siteleri üzerinden bu bilgilere her zaman ve her yerden ulaşma imkânına sahip olabileceklerdir. 
Vergi dairelerindeki işlem süreçlerinin kısaltılması ve etkinliğin sağlanması için standart ve basit düzeltme işlemlerinde yetki devri yapılabilmesi ile ilgili dönemde bağlı olunan 
vergi dairesi tarafından yapılması gereken düzeltmelerin diğer vergi daireleri tarafından da yapılabilmesine izin verme ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. 
Vergi incelemesine yönelik hükümler bağlamında, ekonomik ve ticari hayatta yaşanan gelişmelere bağlı olarak iş yeri kavramında meydana gelen değişiklikler, elektronik defter kullanan mükellef sayısındaki artış, verilerin dijital ortamda depolanması ve sunulmasına ilişkin imkânların artması ve vergi incelemesine ilişkin süreçlerin dijital ortamlar üzerinden yapılabilmesi gibi hususlar dikkate alınarak incelemenin esas itibarıyla vergi incelemesine yetkili olanların işyeri adreslerinde yapılması, mükellefin talep etmesi ve iş yerinin müsait olması halinde ise incelemenin mükellefin iş yerinde yapılması öngörülmektedir. Diğer taraftan, vergi incelemesine ilişkin işlemlerin elektronik ortamda yürütülmesi, yazı ve 
tanakların elektronik olarak düzenlenmesine yönelik belirlemeleri yapmak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. Öte yandan, denetim süreçlerinin dijital ortama taşınmasının getireceği imkânlar çerçevesinde vergi incelemesine ilişkin süreçlerin etkinleştirilmesi amacıyla, hâlihazırda vergi incelemesine tabi olan mükellefle birlikte imzalanan, içeriği standart olan ve düzenlenmesi çeşitli gerekçelerle belirli bir süre alabilen incelemeye başlama tutanağı ile başlanan vergi incelemesinin, uluslararası uygulamalarla da uyumlu olacak şekilde, incelemeye başlama tutanağında yer alan tüm bilgileri içerecek şekilde düzenlenecek yazılı bildirim ile başlanmasına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. :. 
Mükelleflerin bildirime dayalı yükümlülüklerinin hafifletilmesi amacıyla Vergi Usul Kanununda yeni bir madde ihdas edilerek mükelleflerin bildirmeye mecbur olduğu bilgilerin, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığına yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi durumunda, bu bildirimin mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul edilmesi ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir. 
Vergi Usul Kanununun kayıt, belge ve defter tutma hükümlerinde elektronik defter ve belge uygulamalarında yaşanan gelişmelerin yanı sıra kayıt dışılığı azaltan, mükelleflerin vergiye olan uyumlarını artıran ve vergisel yükümlülüklerini hafifleten düzenlemelerin yapılması amacıyla değişiklikler yapılmaktadır. 
Vergi Usul Kanunu uyarınca veya Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak Hazine ve Maliye Bakanlığınca kullanılma zorunluluğu getirilen belgelerin öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılmaktadır. Elektronik olarak düzenlenen belgelerde mahiyetleri ve kullanıldıkları işlemin özelliği gereği kâğıt olarak düzenlenenlerden farklı bazı bilgilerin kullanılması zorunluluk arz etmektedir. Bu zorunluluğun gereği olarak elektronik belge olarak düzenlenenler açısından da, zorunlu bilgilerin bulunmaması halinde, hiç düzenlenmemiş sayılma sonucunun sağlanmasına yönelik 
olarak ilgili maddede değişiklik yapılması öngörülmektedir. 
Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılması kimi durumlarda yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlanabilmektedir. Ancak ilgili mevzuatın aradığı tüm koşullar yerine getirilmiş olmasına rağmen, yeminli mali müşavir tasdik raporunun belirlenen sürede ibraz edilmemis olması mükelleflerin ilgili hükümlerden faydalanamamalarına sebep olmaktadır. Önerilen düzenleme ile yeminli mali müşavir raporunun belirlenen sürede ibraz edilmemesi halinde mükelleflere tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir mühlet verilmesi, tasdik raporunun bu süre içinde de ibraz edilmemesi halinde mükelleflerin tasdike konu haktan yararlanamaması amaçlanmaktadır. Diğer taraftan yeminli mali müşavir raporunun belirlenen ilk sürede verilmemesi durumunda mükellefler adına özel usulsüzlük cezası kesilmesi amacıyla Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinde de değişiklik yapılmaktadır. Böylece, bahse konu 
raporun belirlenen sürede ibraz edilmemesi halinde mükellef adına özel usulsüzlük cezası kesilecek ancak yazı ile tebliğ edilmek suretiyle raporun ibraz edilmesi için 60 günlük bir süre verilecektir. 
Vergi Usul Kanununun gider pusulasını düzenleyen maddesinde değişiklik yapılarak gider pusulasının düzenleneceği azami sürenin belirlenmesinin yanı sıra gider pusulasının düzenleneceği durumlar ile gider pusulası yerine geçecek belgelerin neler olduğu hüküm altına alınmaktadır. Kayıtlı ekonomiyi teşvik etmek ve nakit kullanımının az vergiden muaf esnaftan yapılan mal veya hizmet alımlarının bedelinin maddede öngörülen sürede ve yine maddede sayılan kurumlar (banka, ödeme kuruluşları, PTT gibi) aracılığıyla yapılması durumunda bu kurumlar tarafından düzenlenen dekont gibi belgelerin gider pusulası yerine geçmesi öngörülmektedir. Ayrıca 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 
samında satın alınan malların gider pusulası düzenlemek zorunda olanlara iade edilmesinde, anılan Kanun uyarınca iade edilecek tutarların, yine bahse konu kurumlar aracılığıyla iade edilmesi halinde bu kurumlarca düzenlenecek belgeler de gider pusulası yerine geçecektir. 
Elektronik defter uygulamasında kullanılan elektronik defter beratı ile elektronik muhasebe fişine ilişkin tanımlar Kanun metnine eklenirken, elektronik ortamda düzenlenen kayıt, defter ve belgelerin elektronik ortamda ibraz edilmesi ile elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, imzalanması, iletilmesi ve saklanması hususlarından herhangi biri için hizmet verme konusunda yetkilendirilen mükelleflerin ortak, yönetici ve çalışanlarının Kanunun vergi mahremiyeti hükümlerine tabi olması sağlanmaktadır. 
Vergi Usul Kanununun iktisadi kiymetlerin değerlemesine yönelik hükümlerinde uygulamada ortaya çıkan tereddüt ve ihtilafların giderilmesinin yanı sıra uluslararası muhasebe uygulamaları ile yakınsamasının sağlanmasına yönelik değişikliklerin yapılması öngörülmektedir. 
Vergi Usul Kanunu uygulamasında menkul kıymetlerin değerlemesinde kullanılan alış bedeli, bir yandan değerleme ölçüleri arasına eklenmekte diğer yandan alış bedelinin tanımı Kanuna dercedilmektedir. Söz konusu Kanun gereğince gayrimenkuller, gayrimenkul gibi değerlenen kıymetler ile emtia gibi iktisadi kıymetlerin değerlemesinde kullanılan maliyet bedelinin tanımı, maliyet bedeline dahil olan unsurların sayılması suretiyle belirginleştirilmektedir. 
1983 ila 2003 yılları arasında uygulanan ve enflasyon düzeltmesi uygulamasına geçilmesi nedeniyle yürürlükten kaldırılan yeniden değerleme uygulamasının, enflasyon düzeltmesi koşullarının oluşmadığı dönemlerde mükelleflerin tercihlerine bağlı olarak uygulanmasını temin etmek üzere Kanunda değişiklik yapılmaktadır. 
Diğer taraftan amortisman uygulamasına ilişkin olarak 213 sayılı Kanunun 320 nci maddesinde iki önemli değişiklik yapılmaktadır. Bunlardan ilki mükelleflerin aktiflerine yeni kaydedecekleri iktisadi kıymetleri için, bu kıymetlerin aktifte kaldığı süre kadar gün esasına göre amortisman hesaplamasına imkan vermektedir. Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobiller için bu yöntem kullanılamayacak olup, bunlar için mevcut uygulama (kist esaslı) devam edecektir. İkinci değişiklik ise, mükelleflerin, Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için tespit ve ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak, bu sürenin iki katını ve her halükarda elli yılı aşmamak üzere, amortisman süresini, her yıl için aynı nispet olmak kaydıyla, serbestçe belirlemelerine izin vermektedir. 
Vergi Usul Kanununun şüpheli alacakları düzenleyen 323 üncü maddesinde yapılması öngörülen değişiklik ile bir yandan yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede olan 3 bin Türk lirasını aşmayan küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı hükme bağlanırken, diğer yandan işletme defteri tutan mükelleflerin de bu uygulamadan yararlanabilmesine imkân sağlanmaktadır. 
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde halihazırda da uygulanmakta olan yenileme fonu uygulamasında, maddeye ilişkin olarak verilen yargı kararları da dikkate alınarak düzenleme yapılmaktadır. Buna göre 3 yıllık sürenin hesaplanmasında bugüne kadar kabul edilen yaklaşımdan, mükellef lehine olacak şekilde, vazgeçilmektedir. Ayrıca söz konusu fonda yer alan tutarın, maddede belirtilen esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymet için ayrılacak amortismanlara mahsup edileceği belirtilmektedir. Söz konusu düzenlemelere uygun olarak amortismana tabi mallara ilişkin olarak alınacak sigorta tazminatına yönelik hükümleri ihtiva eden 329 uncu maddede de değişiklik yapılmaktadır. 
Vergi Usul Kanununun ceza ve uzlaşma müesseselerine yönelik hükümlerinde de önemli değişiklikler yapılmaktadır. 

Bu kapsamda, tekerrür uygulamasına yönelik olarak fiil ile ceza arasında bulunması gereken orantılılık ilkesinin sağlanması amacıyla, vergi ziyai cezasında cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren beşinci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar, usulsüzlükte cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren ikinci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar tekrar ceza kesilmesi durumunda, artırım tutarı kesinleşen cezadan fazla olmamak üzere, vergi ziyai cezasının yüzde elli, usulsüzlük cezasının yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanması sağlanmaktadır. 
Vergi Usul Kanununun usulsüzlükleri düzenleyen 352 nci maddesinde yapılan değişikle, söz konusu Kanunun mükerrer 242 nci maddesi çerçevesinde uygulanmakta olan elektronik kayit ve defter uygulamalarında, kayıt nizamına ilişkin düzenlemelere uyulmaması halinde kesilecek cezanın kâğıt ortamındaki ceza ile aynı olacak şekilde belirlenmesi amaçlanmaktadır. 
Özel usulsüzlükleri düzenleyen maddede ise Vergi Usul Kanununun gerek gider pusulasına ilişkin hükümleri içeren 234 üncü maddesi gerekse mükerrer 227 nci maddesinde yapılan değişikliklere bağlı olarak değişiklik yapılmasının yanı sıra, uygulamada ihtilaflara sebep olan belge basımı ile ilgili bildirim görevini süresinde yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine kesilecek ceza konusunda mükellef lehine düzenleme yapılarak belirlenen sürenin sonundan itibaren 30 gün içinde yapılan bildirimlere indirimli olarak ceza uygulanması imkânı getirilmektedir. 
Vergi Usul Kanununun pişmanlık ve islah hükümlerini düzenleyen 371 inci maddesinde yapılan değişiklikle, mükellef hakkında yapılmakta olan vergi incelemesinin ya da yapılan takdire sevk işleminin ilgili olduğu vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlık taleplii beyanname verilebilmesi mümkün hale getirilmektedir. Değişik neticesinde mükellefler, haklarında yürütülmekte olan vergi incelemesi ile ilgili vergi türlerinden farklı vergi türleri için pişmanlıkla beyanname verebileceklerdir, 
Vergisel ihtilafların azaltılması ve vergiye uyumun artırılmasını temin etmek amacıyla 5.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınmakta, bu değişikliğe bağlı olarak Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde de değişiklik yapılarak, üzerinde uzlaşılan bu cezaların da Kanunun ilgili maddesinde düzenlenen sürede ödenmesi du uzlaşılan cezanın %25'inin indirilmesi sağlanmaktadır. Diğer taraftan 5,000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için ise Kanunun 376 nci maddesindeki indirim oranının %50 artırımlı olarak uygulanabilmesi temin edilmektedir. 

Vergi Usul Kanununa 2018 yılında eklenen geçici 30 uncu maddeye eklenen bir fikra fikranın yürürlüğe girdiği tarih ila 31/12/2023 tarihleri arasında maddede yer alan hükümler kapsamında iktisap edilen yeni makina ve teçhizat için Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilen faydalı ömür sürelerinin yarısı dikkate alınmak suretiyle amortisman hesaplanabilmesi temin edilmektedir. 
Vergi Usul Kanununa yeni eklenen hükümlerle, ülkemizin taraf olduğu çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının "Karşılıklı Anlaşma Usulü" maddesi ile anlaşmaya taraf devletlerce anlaşmanın yorumlanmasından ve uygulanmasından kaynaklanan sorunların çözümlenmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu maddede, anlaşmaya taraf devletlerden birinde mukim olanların, taraf devletlerden biri veya her ikisinde kendilerine yapılan vergisel işlemlerin, ilgili anlaşma hükümlerine uygun olmadığı veya olmayacağı sonucuna varmaları durumunda, bu işlemlerin düzeltilmesine yönelik genel kurallar yer almaktadır. 
Yapılan düzenleme ile karşılıklı anlaşma usulüne başvuru süresi ve karşılıklı anlaşma usulü sürecinin iç mevzuatımızda yer alan zamanaşımı sürelerine ve dava açma sürecine etkisi belirlenmekte, ayrıca mevzuatımızdaki uzlaşma ve tahsilat süreçleri ile karşılıklı anlaşma usulü arasındaki ilişki açıklanmaktadır. Böylece karşılıklı anlaşma usulünün daha etkin hale getirilerek anlaşma kaynaklı sorunlarin hizli, etkili ve bu alandaki uluslararası standartlar ile uygulamalara uygun şekilde çözümlenmesi amaçlanmaktadır. 
25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle, Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişikliklere uygun olarak söz konusu Kanunun mükerrer 20/B maddesi kapsamında vergilendirilen kazançlara konu teslim ve hizmetler katma değer vergisinden istisna edilmektedir. 
1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununda yapılması öngörülen değişikliklerle, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları damga vergisi uygulamasında resmi daire kapsamına alınmakta, ayrıca sermaye piyasası araçlarının ihracına konu teminatlara ilişkin kağıtlar ile genel ve özel bütçeli idarelere, il özel idarelerine, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıklarına, belediyelere ve köylere yapılacak bağışlara ilişkin olarak ilgili idare ile bağışlayanlar arasında düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden istisna edilmektedir. 
6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle bir yandan, sağlığa zararlı tütün mamulleri ile mücadelede etkinliğin artırılması ile otomotiv sektöründe oluşabilecek fiyat dalgalanmalarına uygun vergilemenin sağlanabilmesini temir etmek amaçlanırken, diğer yandan da ATV (All Terrain Vehicle/her türlü arazide kullanılan araç) ve UTV (Utility Task Vehicle/çok amaçlı hizmet aracı) isimli araç tiplerinin söz konusu Kanun karşısındaki durumları netleştirilmekte ve motor silindir hacmine ve özel tüketim vergisi matrahına göre farklı oranlarda vergilendirilen motorlu karavanlarda vergilendirmeye esas tek bir oran belirlenmektedir. 
19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 143 üncü maddesinde yapılan değişiklikle varlik yönetim şirketlerine kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince uygulanan damga vergisi, harç ve KKDF istisnası sürekli hale getirilmekte, söz konusu şirketlere tanınan banka ve sigorta muameleleri vergisine ilişkin istisna ise kaldırılmaktadır. 
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda yapılması öngörülen değişiklikler ile de kurumların sermaye artırımı yaparak sermaye yapılarını güçlendirmeleri teşvik edilmekte, yatırım harcamaları dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı tutarlarının bazı vergi borçlarından mahsup edilmesine imkân tanınmaktadır. 

Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi! 

VERGİ USUL KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ 

MADDE 1- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa mükerrer 20 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Basit usulde tespit olunan kazançlarda gelir vergisi istisnası: 
MÜKERRER MADDE 20/A - Bu Kanuna göre kazançları basit usulde tespit olunan mükelleflerin 46 ncı maddeye göre tespit edilen kazançları gelir vergisinden istisnadır.” 

MADDE 2- 193 sayılı Kanuna mükerrer 20 nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Sosyal içerik üreticiliği ile mobil cihazlar için uygulama geliştiriciliğinde kazanç istisnası: 
MÜKERRER MADDE 20/B- İnternet ortamındaki sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticilerinin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançlar gelir vergisinden müstesnadır. 
Bu istisnadan faydalanılabilmesi için Türkiye'de kurulu bankalarda bir hesap açılması ve bu faaliyetlere ilişkin tüm hasılatın münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil edilmesi şarttır. 
Bankalar, bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan hasılat tutarı üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapmak ve Kanunun 98 ve 119 uncu maddelerindeki esaslar çerçevesinde beyan edip ödemekle yükümlüdür. Bu tutar üzerinden 94 üncü madde kapsamında ayrıca tevkifat yapılmaz. 
Mükelleflerin birinci fikra kapsamı dışında başka faaliyetlerinden kaynaklanan kazanç ya da iratlarının bulunması istisnadan faydalanmalarına engel değildir. 
Birinci fikra kapsamındaki kazançları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşanlar ile faaliyete ilişkin tüm gelirlerini ikinci fikrada belirtilen şartlara göre tahsil etmeyenler bu istisnadan faydalanamazlar. Bu durumda olanların, 94 üncü maddenin birinci fikrası kapsamında tevkifat yapma yükümlülüğü yoktur... 
İstisnaya ilişkin şartların taşınmadığının tespit edilmesi halinde eksik tahakkuk etmiş olan vergi, vergi ziyai cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur. 
Cumhurbaşkanı, bu maddede yer alan tevkifat oranını her bir faaliyet türü için ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye, bir katına kadar artırmak suretiyle yeniden tespit etmeye; Hazine ve Maliye Bakanlığı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” 

MADDE 3- 193 sayılı Kanuna mükerrer 20 nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Tarımsal destekleme ödemelerinde kazanç istisnası: 
MÜKERRER MADDE 20/C- Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan tarımsal destekleme ödemeleri gelir vergisinden müstesnadır." 

MADDE 4- 193 sayılı Kanunun 42 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Mart": ibaresi “Şubat” şeklinde değiştirilmiştir. 

MADDE 5- 193 sayılı Kanunun 46 nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır. 

MADDE 6- 193 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinin birinci fikrasının (3) numaralı bendinde yer alan "veya basit usulde vergilendirilen” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve (15) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır. 

MADDE 7- 193 sayılı Kanunun 92 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Mart” ibaresi “Şubat” şeklinde değiştirilmiş ve “, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticari kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın Şubat ayının başından yirmibeşinci günü akşamına kadar," ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. 

MADDE 8- 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fikrasının (11) numaralı bendinin (d) alt bendi yürürlükten kaldırılmıştır. 

MADDE 9- 193 sayılı Kanunun 117 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Yıllık beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen gelir vergisi, Şubat ve Haziran aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.” 

MADDE 10- 193 sayılı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinin birinci fikrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış ve üçüncü fıkrasında yer alan "altı" ibaresi “üç”, beşinci fıkrasında yer alan “altışar” ibaresi “üçer” şeklinde değiştirilmiştir. 
“Ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin 
uyarınca ilgili hesap döneminin ilk dokuz ayı için belirlenen üçer aylık dönem kazançları üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler. Şu kadar ki; 42 nci madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar geçici vergi matrahına dahil edilmez. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunda düzenlenen indirim ve istisnalar dikkate alınır. Dönem sonundaki mal mevcutları, istenirse sadece kayıtlar üzerinden de tespit edilerek, geçici vergi matrahının hesabında dikkate alınabilir." 

MADDE 11- 193 sayılı Kanunun mükerrer 121 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır. 
"2. (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde kesinleşmiş olması koşuluyla vergi beyannamelerindeki vergi türleri itibarıyla ikmalen, re'sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat 
şen tarhiyatların, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl için geçerli olan, maddenin birinci fıkrasındaki indirim tutar sinirinin %1 ini aşmaması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.)," 

MADDE 12- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "Hazine ve Maliye Bakanlığı, gerekli gördüğü hallerde; mükelleflerin iş yeri ve adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresleri ile il ve ilçelerin idari sınırlarına bağlı kalmaksızın elektronik ortamda kurulanlar dahil olmak üzere vergi daireleri ve bölge bilgi işlem merkezleri kurmaya, vergi dairelerine bağlı şubeler açmaya, vergi dairelerini diğer vergi dairelerinin şubesi olarak belirlemeye, şubelerin yetki, görev ve sorumluluklarını tespit etmeye, vergi dairelerinin yetki alanı ile vergi türleri, meslek ve iş grupları itibarıyla mükelleflerin bağlı olacakları vergi dairesini belirlemeye, bağlı olunan vergi dairesi tarafından yapılan işlemlerin diğer vergi daireleri tarafından yapılabilmesine ve vergi dairesince yapılan işlemlerin elektronik ortamda yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” 

MADDE 13- 213 sayılı Kanunun 5 inci maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fikra eklenmiştir. 
“Gelir İdaresi Başkanlığının görev alanına ilişkin işlerde hizmet alımi yoluyla çalıştırılanlar ile hizmet alımı yapılanların ortak ve yöneticileri de öğrendikleri sırlar ve gizli kalması gereken diğer hususlar açısından bu maddede yazılı yasaklara, bu görevlerinden ayrılsalar dahi, uymak zorundadır.” 

MADDE 14- 213 sayılı Kanunun 97 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fikralarına sırasıyla aşağıdaki cümleler eklenmiştir. "Bu hâlde bildirimi Türkiye elçiliği veya konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir. memur yapar. Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir. Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye elçiliği veya konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap Türkiye elçiliği veya konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir." "Şu kadar ki, vergi dairelerinin yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrakları, vergi dairesi başkanlıkları, vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerde defterdarlıklar tarafından doğrudan Türkiye elçilik veya konsolosluğuna gönderilir.” 

MADDE 15- 213 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin birinci fikrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (3) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmış ve maddeye aşağıdaki fikra eklenmiştir. 
“1. İlan yazısı tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılır ve tebliğin konusu her biri için ayrı ayrı olmak üzere 3.600 Türk lirasından fazla vergi veya vergi cezasına taalluk ettiği takdirde ilan ayrıca Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi daireleri açısından Gelir İdaresi Başkanlığının, diğerleri için ilgili idarenin resmi internet sitesinde de duyurulur. İlan yazısının askıya çıkarıldığı tarihi izleyen onbeşinci gün ilan tarihi olarak kabul edilir." 
“Hazine ve Maliye Bakanlığı, maddede yer alan tutari on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, duyurunun kapsamı, şekli, zamanı ve süresi ile maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” 

MADDE 16-213 sayılı Kanunun 120 nci maddesine aşağıdaki fikra eklenmiştir. 
“Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi ve mükellefiyet türü ile düzeltmeye konu tutarı ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak düzeltme yetkisinin devredilmesi ile düzeltmenin bağlı olunan vergi dairesi dışındaki vergi daireleri tarafından yapılmasına izin vermeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir." 

MADDE 17- 213 sayılı Kanunun 139 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan s'incelemeye tabi olanın iş yerinde” ibaresi "dairede” şeklinde değiştirilmiş, ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, üçüncü fikrasında yer alan “Bu takdirde incelemeye” ibaresi "Incelemeye” şeklinde ve dördüncü fikrasında yer alan “İncelemenin dairede yapılması halinde istenilen” ibaresi “İstenilen” şeklinde, "daireye getirmesi” ibaresi “ibraz etmesi” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fikralar eklenmiştir. 
“İncelemenin dairede yapılması, incelemeye tabi olanın iş yerinde tespit yapılmasına ve çalışmalarda bulunulmasına mani değildir. 
Mükellef ve vergi sorumlusunun talep etmesi ve iş yerinin müsait olması halinde inceleme iş yerinde de yapılabilir. 
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir." 

MADDE 18-213 sayılı Kanunun 140 inci maddesinin birinci fikrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (2) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmış, (3) numaralı bentte yer alan “Nezdinde” ibaresi “İncelemenin iş yerinde yapılması halinde nezdinde" şeklinde değiştirilmiş ve altıncı fikrasına "çerçevesinde," ibaresinden sonra gelmek üzere "vergi incelemesine ilişkin işlemlerin elektronik ortamda yürütülmesi, yazı, bildirim ve tutanakların elektronik ortamda düzenlenmesi ile” ibaresi eklenmiştir. 
“1. İncelemeye tabi olana, vergi incelemesinin konusunu ve incelemeye baş hususunu bir yazıyla bildirirler. Ayrıca, yazının bir örneğini bağlı olduğu birime ve ilgili vergi dairesine gönderirler." 

MADDE 19- 213 sayılı Kanuna 170 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan bildirim: 
MADDE 170/A- Hazine ve Maliye Bakanlığı, bu Kanuna göre mükelleflerin bildirmeye mecbur olduğu bilgilerin, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Bakanlığa yazılı veya elektronik olarak bildirilmesi durumunda, bu bildirimi mükellefler tarafından yapılmış bildirim olarak kabul etmeye, bu şekilde kabul edilecek bildirimleri faaliyet konusu, gelir unsuru ile mükellefiyet, vergi, iş yeri ve şirket türlerini ayrı ayrı veya birlikte dikkate alarak tespit etmeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir." 

MADDE 20- 213 sayılı Kanuna 226 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Elektronik olarak tutulan defterlerde tasdik: 
MADDE 226/A- Türk Ticaret Kanununun 64 üncü maddesinin üçüncü fikrasında yer alan yetki kapsamında Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığınca müştereken belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde elektronik ortamda tutulan defterler için berat alınması, elektronik ortamda tutulan diğer defterlerin ise Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde onaylanması bu Kanun uygulamasında tasdik hükmündedir. 
Berat ve onayın belirlenen usul, esas ve süreler dahilinde alınmaması veya yapılmaması durumunda defterler tasdik ettirilmemiş sayılır.” 

MADDE 21- 213 sayılı Kanunun 227 nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “Bu Kanuna” ibaresi “Elektronik belge olarak düzenlenmesi gerekenler de dâhil olmak üzere, bu Kanuna” şeklinde değiştirilmiştir. 

MADDE 22-213 sayılı Kanunun mükerrer 227 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükellefler tasdike konu hakdan yararlanamazlar." ibaresi "tasdik raporunun zamanında ibrazı şarttır." şeklinde değiştirilmiş, fikraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. 
- "Şu kadar ki, tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi halinde, mükellefe tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir mühlet verilir. Tasdik raporunun bu süre içinde de ibraz edilmemesi halinde mükellefler tasdike konu haktan yararlanamazlar." 

MADDE 23-213 sayılı Kanunun 234 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fikralar eklenmiştir. 
“Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabı ve çiftçiler, bu Kanun kapsamındaki belgeleri düzenleme zorunluluğu bulunmayanlara yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları mallar (gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerden satın aldıkları mallar hariç) için işi yapana veya malı satana imza ettirecekleri gider pusulası düzenlerler. Vergiden muaf esnaf için düzenlenen 
gider pusulası, bu kişiler tarafından verilmiş fatura hükmündedir.” 
"Gider pusulası, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen gider pusulası hiç düzenlenmemiş sayılır. 
İkinci fikrada belirtilen bilgileri ihtiva etmeleri kaydıyla; 
a) Malın veya hizmetin bedelinin, dördüncü fıkrada belirtilen süre dâhilinde satıcıya; 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda tanımlanan banka, 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kiymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun kapsamında yetkilendirilmiş ödeme kuruluşları veya 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa göre kurulan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi aracılığıyla ödenmesi halinde, bu kurumlarca düzenlenen belgeler, 
b) 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında satın alınan malların gider pusulası düzenlemek zorunda olanlara iade edilmesinde, 6502 sayılı Kanun uyarınca iade edilecek tutarların, (a) bendinde yer alan kurumlar aracılığıyla iadesinde bu kurumlarca düzenlenen belgeler, 
c) Bu Kanuna göre belge düzenleme zorunluluğu bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarının, tabi oldukları ilgili mevzuat dâhilinde, yaptıkları işler veya sattıkları mallar için düzenledikleri belgeler, 
gider pusulası yerine geçer. 
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir." 

MADDE 24-213 sayılı Kanunun mükerrer 242 nci maddesinin (2) numaralı fikrasinin birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragraflar eklenmiş, son paragrafında yer alan “tutulması ve düzenlenmesi” ibaresi “tutulması, düzenlenmesi ve ibraz edilmesi” şeklinde ve “tutulmasına ve düzenlenmesine” ibaresi “tutulmasına, düzenlenmesine ve ibraz edilmesine" şeklinde değiştirilmiş, son cümlesine “çalışanları” ibaresinden sonra gelmek üzere "ile elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, imzalanması, iletilmesi ve saklanması hususlarından herhangi biri için hizmet verme konusunda yetkilendirilenlerin ortak, yönetici ve çalışanları” ibaresi eklenmiştir. 
"Elektronik defter berati, elektronik ortamda tutulan defterlere ilişkin olarak, Gelir Idaresi Başkanlıği tarafından belirlenen standartlara uygun bilgileri içeren ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından onaylanmış elektronik dosyayı ifade eder. 
“Elektronik muhasebe fişi, şekil hükümlerinden bağımsız olarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenen standart ve içeriğe uygun olarak elektronik ortamda düzenlenen, imzalanan, muhafaza ve ibraz edilebilen muhasebe fişine ait elektronik kayıtlar bütünüdür.” 

MADDE 25- 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine “ortamlarında saklanması” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya ibraz edilmesi” ibaresi eklenmiştir. 

MADDE 26- 213 sayılı Kanunun 261 inci maddesinin birinci fikrasına aşağıdaki bent eklenmiştir. 
“9. Alış bedeli." MADDE 27- 213 sayılı Kanunun 262 nci maddesine aşağıdaki fikralar eklenmiştir. "Aşağıda sayılan giderler de maliyet bedeline dâhil edilir. 
a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri, 
b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri, 
c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kiymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarıni maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler), i 
$) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri, 
d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler. 
Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir. 
İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan özel tüketim vergisi, indirilemeyecek katma değer vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi ile kaynak kullanımını destekleme fonunu maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler. 
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir." 

MADDE 28- 213 sayılı Kanuna 268 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. 
“Alış bedeli: 
MADDE 268/A- Alış bedeli, bir iktisadi kıymetin satın alma bedelidir. İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi ile ilgili diğer giderler alış bedeline dâhil değildir." 

MADDE 29- 213 sayılı Kanunun 270 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. 

MADDE 30-213 sayılı Kanunun 273 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır. 

MADDE 31- 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin başlığı “Enflasyon düzeltmesi, yeniden değerleme oranı ve yeniden değerleme:" şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fikra eklenmiştir. 
"Ç) Tam mükellefiyete tabi ve bilanço esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri (kollektif, adî komandit ve adî şirketler dâhil, (A) fikrasının (9) numaralı 
Cecil, 
bendi kapsamında söz konusu fikranın (1) numaralı bendinde yer alan şartlara bakılmaksızın enflasyon düzeltmesi yapanlar ile kayıtlarını Türk para birimi dışında başka bir para birimiyle tutmalarına izin verilenler hariç), (A) fikrasında yer alan enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla, bilançolarına dâhil bulunan amortişmana tabi iktisadi kiymetlerini (bu niteliklerini korudukları müddetçe sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilenler hariç) ve bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları aşağıda belirtilen şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebilirler. 
1. İktisadi kıymetlerin maliyet bedellerine eklenmiş bulunan (iktisadi kıymetlerin aktifleştirildiği hesap dönemine ilişkin olanlar hariç) kur farkları ve kredi faizleri (bunlara isabet eden amortismanlar dâhil) yeniden değerleme kapsamına girmez. 
2. Yeniden değerlemede, iktisadi kıymetlerin ve bunlara ait amortismanların, bu Kanunda yer alan değerleme hükümlerine göre tespit edilen ve değerlemenin yapılacağı hesap dönemi sonu itibarıyla yasal defter kayıtlarında yer alan değerleri dikkate alınır. Amortismanın herhangi bir yılda yapılmamış olması durumunda, yeniden değerlemeye esas alınacak tutar bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılarak belirlenir. 
3. İktisadi kiymetlerin (2) numaralı bende göre tespit edilen değerleri ve bunlara ilişkin amortismanların, yeniden değerlemenin yapılacağı yıla ait olan yeniden değerleme oranı ile çarpılması suretiyle yeniden değerleme sonrası değerleri bulunur. 
Yapılacak değerlemede yeniden değerleme oranı olarak (B) fikrasında belirtilen oran dikkate alınır. Kendilerine özel hesap dönemi tayin olunan mükellefler için, özel hesap döneminin başladığı takvim yılına ait oran esas alınır. 
Geçici vergi dönemleri itibarıyla yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı, bir önceki yılın Kasım ayından başlamak üzere; 3, 6 ve 9 uncu aylarda bir önceki 3, 6 ve 9 aylık dönemlere göre Türkiye İstatistik Kurumunun Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı esas alınmak suretiyle belirlenir. 
4. Yeniden değerleme neticesinde iktisadi kıymetlerin değerinde meydana gelen değer artışı, yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin her birine isabet eden değer artışı ayrıntılı olarak görünecek şekilde, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilir. Değer artışı, iktisadi kiymetlerin yeniden değerleme sonrası ve yeniden değerleme öncesi net bilanço aktif değerleri arasındaki farktır. Net bilanço aktif değeri, iktisadi kıymetlerin bilançonun aktifinde yazılı değerlerinden, pasifte yazılı amortismanların tenzili suretiyle bulunan değeri ifade eder. İktisadi kıymetler için amortismanın herhangi bir yılda yapılmamış olması durumunda söz konusu değer, bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılarak belirlenir. 
5. İktisadi kiymetlerini bu fikra kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutan mükellefler bu kıymetlerini, yeniden değerleme sonrasında bulunan değerleri üzerinden amortismana tabi tutmaya devam ederler. Yeniden değerlemeye tabi tutulanların her birine isabet eden değer artışları ile bunların hesap şekilleri amortisman kayıtlarında ayrıntılı olarak gösterilir. 
6. Pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışı tutarının, sermayeye ilave edilme dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmı, bu işlemin yapıldığı dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin bu dönemde gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulur. Sermayeye eklenen değer artışları, ortaklar tarafından işletmeye ilave edilmiş kiymetler olarak kabul edilir. Bu işlemler kâr dağıtımı sayılmaz. 
7. Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması (satış, devir, işletmeden çekiş, tasfiye gibi) halinde, bunlara isabet eden pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışları aynen amortismanlar gibi muameleye tabi tutulur. 
8. Her yılın yeniden değerleme oranı ancak o yıla ait değerlemede nazara alınabilir. Yeniden değerlemenin herhangi bir yıl yapılmamasından veya değerleme oranının düşük uygulanmasından dolayı daha sonraki yıllarda geçmiş dönemlere ilişkin yeniden değerleme yapılamaz. 
9. Hesap dönemi içinde aktife giren iktisadi kiymetler için aktife girdiği hesap döneminde, yeniden değerleme yapılmaz. 
10. Yeniden değerlemeye tabi tutulan iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından önce (A) fikrasında belirtilen enflasyon düzeltmesi yapılmasına ilişkin şartların oluşması halinde, anılan fikranın (7) numaralı bendi uyarınca enflasyon düzeltmesi yapılır. Söz konusu bent gereği öz sermaye kalemlerinin düzeltilmesinde bu madde kapsamındaki yeniden değerleme değer artış fonu öz sermayeden düşülür. Ayrıca mezkûr değer artış fonunun sermayeye ilavesi nedeniyle oluşan sermaye artışları sermaye artışı olarak dikkate alınmaz ve enflasyon düzeltmesine tabi tutulmaz. 
11. (A) fikrası uyarınca enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluştuğu dönemlerde, bu fikra uyarınca yeniden değerleme yapılmaz. Anılan fıkrada belirtilen enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşmadığı ilk hesap döneminden itibaren, bu fikra hükümleri uyarınca yeniden değerleme uygulamasına devam olunabilir. Bu durumda iktisadi kiymetlerin yeniden değerlemesine esas değerler olarak, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş son bilançoda yer alan değerler dikkate alınır. Bu değerin tespitinde, iktisadi kıymetler için amortismanın herhangi bir yılda yapılmamış olması durumunda, bu amortismanlar tam olarak ayrılmış varsayılır. 
12. Bu fikra kapsamında yeniden değerleme yapılan hesap döneminden sonra (A) fikrası uyarınca enflasyon düzeltmesi şartlarının yeniden oluşması durumunda, bu fikra hükümlerine göre yeniden değerlemeye tabi tutulmuş olan iktisadi kıymetler ile bunlara ilişkin amortismanlar düzeltilmiş son değerleri dikkate alınarak enflasyon düzeltmesine tabi tutulur. 
13. Yeniden değerlemenin herhangi bir yılda yapılmaması durumunda, sonraki hesap dönemlerine ilişkin olarak bu fikra kapsamında yeniden değerleme yapılabilir. 14. Bu fikranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.” 


MADDE 32- 213 sayılı Kanunun 315 inci maddesinin birinci cümlesinde yer alan “kıymetlerini” ibaresinden sonra gelmek üzere “, bu Kanunun 320 nci maddesinin dördüncü fikrası saklı kalmak üzere,” ibaresi eklenmiştir. 

MADDE 33- 213 sayılı Kanunun 318 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ayrı ayrı tespit edilen nispetler, Kanunun 320 nci maddesinin üçüncü fıkrası uygulamasında müracaat tarihinden itibaren geçerlidir." 

MADDE 34- 213 sayılı Kanunun 320 nci maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fikralar ve maddeye aşağıdaki fikralar eklenmiştir. 
“Dileyen mükellefler, amortisman işlemine, işletme aktifine yeni kaydedilecek iktisadi 
fikra kapsamındakiler hariç) için bunların kullanıma hazır olduğu tarihte başlayıp ve her bir hesap dönemi için kıymetin aktifte kaldığı süre kadar gün esasına göre amortisman ayırabilir. Sürenin gün olarak hesaplanması için Hazine ve Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilen faydalı ömür süreleri üçyüzaltmışbeş ile çarpılır. 
Mükellefler, Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için tespit ve ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak üzere amortisman süresini, her yıl için aynı nispet olmak kaydıyla, belirlemekte serbesttir. Şu kadar ki, bu süre Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen sürenin iki katını ve elli yılı aşamaz. Mükellefler bu tercihlerini iktisadi kıymetin envantere alındığı geçici vergi dönemi sonu itibarıyla kullanırlar. Bu şekilde belirlenen amortisman süresi ve oranı izleyen dönemlerde değiştirilemez." 
"Bu maddenin birinci ya da üçüncü fıkrasına göre amortisman hesaplanmasına başlandıktan sonra bu hesaplama şeklinden vazgeçilemez. 
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir." ; 

MADDE 35- 213 sayılı Kanunun 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan “dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük” ibaresi “ve 3.000 Türk lirasını aşmayan” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fikra eklenmiştir. 
"İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fikralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler." 

MADDE 36- 213 sayılı Kanunun 328 inci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce; 
a) Satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı, işin niteliğine göre zorunlu bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan doğan kâr, satışın yapıldığı tarihi takip eden üçüncü takvim yılının sonuna kadar pasifte geçici bir hesapta tutulabilir. Bu süre içinde, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi veya benzer mahiyetteki bir iktisadi kıymetin iktisabı gerçekleşmezse, geçici hesapta tutulan kâr, satışın yapıldığı yılı takip eden üçüncü takvim yılının kar ve zarar hesabına eklenir. 
b) Pasifte geçici bir hesapta tutulan kâr, finansal kiralama yoluyla edinilenler de dâhil olmak üzere bu fikranın (a) bendindeki esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymetin bu Kanun hükümlerin


Geri Dön