30 / 12 / 2024

Vural Gökçaylı evinin kapılarını açtı!

Vural Gökçaylı evinin kapılarını açtı!

Vural Gökçaylı: Bu topraklarda yaşayan kültürlere ait objeler kullandım. Ancak sadece 'Türk kültürü' değil, Bizans, Roma ve daha eski uygarlıktan da içine alan bir kültürümüz var



Ev dekorasyonunuzu hazırlarken neleri ön plana çıkardınız
Medeniyetleri bir araya getirmeye çalıştım. Modern görünümlü bir tasarım, onun içinde bizim kendi kültürümüzü yansıtan objelerle dekorasyonu yapmayı seviyorum. Ben karıştırmayı seviyorum. Bir dekoratörün yapağı evde; her zaman bir ruh olmuyor. Ben bir sanatçı olduğumu hissettiğim için yaptığım dekorasyonda mutlaka kendi kültürümüzden ve miras aldığımız kültürlerden faydalanarak detaylan kullandım. Ve özellikle bizim ressamları kullandım. çok sade görünüşlü bir ev benim evim. Herkesin evi saray gibi. Ancak ben bu tür bir dekorasyonu çok seviyorum.

Evinizde hangi kültürleri bir araya getirdiniz  
Bu topraklarda yaşayan kültürlere ait objeler kullandım. Ancak sadece 'Türk kültürü' değil, Bizans, Roma ve daha eski uygarlıktan da içine alan bir kültürümüz var. Bu kültürün mirasçısı olduğumuz için hem sanatımda, hem de dekorasyonumda o havayı yakalamaya çalışıyorum. Türkiye'de bazılan 'Osmanlı dekorasyonu yaptım' diye ortaya çok komik şeyler çıkanyor. Bazen de 'çağdaş bir dekorasyon yaptim' diyenler çağdışı bir dekorasyon çizgisine giriyor.

Bir mimar ya da dekoratörle çalışmadan evinizin tasarımım kendiniz mi yaptınız
Evet, hiçbir yardım almadım. Yalnız çok sevdiğim ve inandığım, Türkiye'nin en iyi iç mimarlarından eski Divan Oteli'ni ve NATO binasını da yapan mimar Abdurrahman Hancı çok yakın dostumdu. Salondaki küçük sehpayı ve duvar ünitesindeki raflan Osmanlı detaylan kullanarak bana o çizdi. Gördüğünüz gibi, bütün raflar tek basma duruyor. Ünite duvara monte edilmiş, sanki 'havada duruyor' gibi bir izlenim yaratılmış. 30 yıllık bir tasarım ama hala demode olmadı. Her gelen de 'Onu kim yaptı' diye sorar.

Sizin 'güzel ev'anlayışınız nasıldır
Benim için güzel ev, insanın ruh sağlığına yaşayabileceği, rahat bir ev olması demek... Ev dekorasyonun hem yaşam tarzına uyacak şekilde yapılması gerekir. Gittiğim bazı evler, bana lobisini andınyor. Üzerinize gelen felaket bir dekorasyon bombardımanı okuyor gibi geliyor. Beni yoruyor. yerdeki desen başka, kanepenin duvardaki desen başka... Bir duvara ferforje, öbür duvarda tahta işçiliği,ötekisine başka bir işçilik göze çarpıyor. Bu dekorasyon değil, kakafonidir. Bu modada sürü moda ikonu gibi giyinen kadın var. Giyinmek, süslenmek demek değildir. Soyutluğun içinde bir şıklıktır. Dekorasyonda da aynı şekilde, soyutluğun içindeki şıklığı bulmak lazım. O zaman eviniz şık olur. Ama illa ki 'Ben dekorasyon yapacağım' diye bütün obje ve desenlerini bir araya toplarsanız, ortaya karmakarış bir düzen çıkar.

Hangi renkleri evinizde daha çok bir araya getirdiniz
Siyah-beyaz... Ben siyah-beyazdan hiçbir zaman vazgeçmedim. Ben her zaman siyah-beyaz içine bir renk koyarım. Onun içinde kimi zaman tablolarım renk yapar, kimi zaman da halılarım (Uşak halılan)...

Evinizin en değer verdiğiniz köşe neresi
Evimin her tarafı benim için değerli. Ama siyah koltuğumda eşimle huzur içinde oturup Boğaz'a karşı bir kadeh içki içmek beni dinlendiriyor. çalışma masam, dedemden kalma bir masa. Orada modellerimi çizer, smav kağıtlarımı okurum. (Yeditepe Universitesi'nde Moda ve Kostüm Tarihi dersleri veriyorum.)

Mobilyalarınızı nereden aldınız
Hepsi aileden kalma. Mesela, iki beyaz koltuk 14'üncü Louis'den kalma. Sehpa da aileden kaldı. Benim satın aldığım tek şey, evimdeki siyah kanepeler. Bunların tekini mimar Alxlurrahman Hana çizdi. Sonra diğerini buna benzer olarak yaptırdım. şžezlong da ailemden kaldı.

Böylesine tarihi eşyalarla dolu bir evin bakımı zor oluyor mu
Ne ben, ne de eşim, bu eşyalarımızın tozunu evdeki yardımcımıza aldırmıyoruz. Alınacağı zaman, ben cumartesileri boşsam kendim alıyorum, bazen de eşim alıyor. Ama daha çok tarihi eserlerin tozu alınacağı zaman çoğunlukla ben yanlarında bulunuyorum. çünkü bu eserler için müzelere karşı sorumluyum. Korumak çok zor. Herkesi de çalıştıramıyorsunuz.

Ahşabın evinizdeki ağırlığı ne; ahşaba çok önem veriyor musunuz
Ahşap eve sıcaklık veriyor. Ahşabı çok seviyorum. Plastik nesnelerden nefret ediyorum. Mesela bizim Bodrum'daki evimizde de her şey, sofradaki sahanlarımız bile kalaylı bakırdır. Büyükannemden kalmış bakırlarla servis yapılır. Yabana birileri bizim eve geldiğinde bakır sahanlan getirdiğimizi görünce 'Bu nedir' diye hayrete düşüyorlar.

Kendi portresi ünlü ressam Fahrünnisa Zeid'in hediyesi
Evde şu anda paha biçilmeyen bir tablo da var. Abdülhamit'in sadrazamı Cevat Paşa'nın yeğeni ünlü ressam Fahrünnisa Zeid'in Vural Gökçaylı'ya hediye ettiği bir eser bu... Gökçaylı, 'asla satmam' dediği bu eserin hikayesini şöyle anlatıyor: 'Bu resmi Allah sattırmasın. Kendimi satar mıyım Burada Fahrünissa Hanım'la ben varım. Fahrünnisa Hanım'la Paris'teki bir sergisinde tesadüfen tanıştım. O zaman kendisi Irak sefiresiydi. Yıllar sonra bir akşam yemeğinde bir araya geldik. Bana platonik bir ilgi duyardı. Bana 'Vural de Floranten' (Floransalı Vural) adını takmıştı. Profilimi Leonardo de Vinci'nin asistanına benzetiyordu. Bir gün bana bir sürprizi olduğunu söyledi. Evine gittiğimde kocaman bir tuvale resim yapıyordu. 'Dur, arkanı dön' dedi. Bir baktım beni çizmiş. Bu resimde enteresan olan şey, benim burnumla çenemi ve kendi gözünü yapmış. Dudaklar da' kendi dudakları... Ortada bir platonik aşk vardı. Bana sık sık Fransızca mektuplar yazardı. Bu tabloyu 1978'te yaptı. O zamanlar 85 yaşındaydı ama bir genç kız gibi canlıydı.'
Vatan/Güzel Evim / Tuğrul
 


Geri Dön