WWF Türkiye doğal mirası korumak için 1001 kişi arıyor!
WWF Türkiyenin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) biyolojik çeşitlilik konusunda farkındalık yaratmak ve doğa koruma çalışmalarını ülke geneline yaymak amacıyla başlattığı "Türkiyenin Canı Kampanyası" kapsamında 1001 kişi arıyor
WWF Türkiyenin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) biyolojik çeşitlilik konusunda farkındalık yaratmak ve doğa koruma çalışmalarını ülke geneline yaymak amacıyla başlattığı "Türkiyenin Canı Kampanyası" kapsamında 1001 kişiden toplanacak bağışlarla bu kapsamdaki projelerin desteklenmesine yönelik bir fon oluşturulacak.
WWF Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, kampanyayla ilgili
yaptığı açıklamada, Türkiyedeki doğa sorunlarına çözüm ararken farkındalık
oluşturmayı ve geniş katılımı sağlamayı hedeflediklerini belirtti.
Baştak, bu kapsamda başlattıkları kampanyanın da Türkiyedeki biyolojik
çeşitliliğin korunması için farkındalık oluşturmayı ve destek sağlanmasını
amaçladığını belirterek, "Kampanya, Anadoluda nesli tehlike altında olan ya da
kaybolmaya yüz tutmuş canlı türlerini ve doğal yaşam ortamlarını korumak için
farkındalık yaratmak ve önlem almak için harekete geçmeyi planlıyor. Hedefi, 1001
kişi veya kurumdan en az 1001 lira bağış alarak bir fon oluşturmak. Bu fonla da
ülkemizin sahip olduğu biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik yerel sivil
toplum kuruluşlarının projeleri desteklenecek" ifadelerini kullandı.
Kampanya çerçevesinde Türkiyedeki nesli tehlike altında olan türler
hakkında bilgilendirme çalışmaları da yapacaklarını vurgulayan Baştak, şöyle
devam etti:
"Kampanya, süreç itibariyle ilk aşama olan fon toplama kısmında. Bugüne
kadar kampanyaya katılan kişi ve kuruluşların sayısının 200ü geçti. İkinci
aşamada ise biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik projeleri olan ve bunlara
finansal destek arayan yerel sivil toplum kuruluşlarına yönelik bir hibe
çağrısında bulunacağız."
Baştak, kampanya kapsamında yürütülen hibe programının ilk çağrısının
Ekim ayında yapılacağını ifade ederek, "Proje başvurularının ardından
değerlendirme süreci gerçekleşecek ve sonbaharda fon sağlanacak projelerin seçimi
yapılacak. Desteklenecek projelerin ilanı ve projelerin başlaması için öngörülen
tarih de 2012 yılının Şubat ayı" diye konuştu.
TÜRKİYEDE YOK OLAN TÜRLER
Tolga Baştak, biyolojik çeşitliliğin bütün yerküredeki hayatın
çeşitliliği anlamına geldiğini anlatarak, şunları kaydetti:
"Dünyada büyük bir hızla türler ve türlerin yaşam alanları kayboluyor.
Son 200 yıllık zaman dilimi içerisinde nesli tükenen türlerin sayısının insan
türü ortaya çıkmadan önceki son 200 milyon yıllık zaman diliminden kat kat fazla
olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca doğamız tehlike altında. Türkiyedeki duruma
gelince, bizler Anadolunun bereket fışkıran topraklarında yaşıyoruz. Müthiş bir
biyolojik çeşitliliğe sahibiz. Birçok endemik türü barındıran Anadolu, nergis,
lale, badem gibi birçok türün de gen merkezi. Ancak türlerimizi hızla
kaybediyoruz. Kelaynakların, Akdeniz foklarının nesli tükendi. Deniz
kaplumbağaları, saz kedileri, kum köpekbalıkları, boz ayılar, çengel boynuzlu dağ
keçileri, yaban koyunu, flamingolar, ağaç kurbağaları, Datça hurması, sığla,
orfoz, peygamber çiçeği ve daha niceleri tehdit altında. Üstün değerlerine ve
yararlarına rağmen bu zengin biyolojik çeşitliliğimiz bozulma, azalma ve yok olma
sürecine girdi. Bu sürecinin başlıca nedenleri arasında hızlı nüfus artışı, doğal
kaynakların sürdürülebilir olmayan kullanım biçimleri ve toprak erozyonu yer
alıyor."
Dünya Doğayı Koruma Birliğinin (IUCN) "2008 Yılı Kırmızı Listesi"nde
Türkiyede küresel ölçekte tehlike altındaki tür ve alt tür sayısının 134
olduğuna işaret eden Baştak, "Aslan, Anadolu parsı ve Hazar kaplanı Türkiyede
yok olan türler arasında. Yakalı toy, İran alageyiği ve yabani eşek gibi bazı
türler yeryüzünde bazı bölgelerde varlıklarını sürdürmeye çalışsalar da artık
Türkiye topraklarında yaşamıyor. Son 30-40 yılda Türkiyedeki pek çok
habitat çeşidi geri dönülemez biçimde tahrip edildi" ifadesini kullandı.
ORMANLARIN DURUMU
Baştak, Türkiyedeki ormanların da hiç olmadığı kadar büyük bir tehdit
altında olduğunu ileri sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin yüz ölçümünün dörtte biri ormanlarla kaplı olsa da
ormanlarımız son 50 yıl içerisinde yarı yarıya azaldı. Doğu Karadeniz
ormanlarının yüzde 88i zarar gördü. Türkiye son 40 yıl içinde sulak alanlarının
yarısını kaybetti. Batı Karadeniz bölümündeki kıyı kumullarının her 8 bitkiden
biri neslinin tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye, çok sayıda bitki
türünün tehlikede olduğu 10 ülke arasında 4üncü sırada. Ülkemizin sularındaki
balık stokları azalıyor. Türkiyede tehdit altında bulunan ve korunması gereken
39 deniz canlısı bulunuyor. Tahribat oluşturacak şekilde yayılan ikinci konutlar,
turistik tesisler, otoyollar, kum çıkarımı gibi faaliyetler kıyılarımızı sonu
gelmez bir bozulma sürecine sokuyor. Deniz kaplumbağaları için yaşamsal olan
yuvalama kumsallarının yüzde 64ü bozuldu. Ülkemizin can damarları olan
akarsular, evsel ve sanayi kaynaklı atıklar, giderek yayılan hidroelektrik
santral (HES) projeleri, kaçak kum alımları ve madencilik nedeniyle alarm verecek
kadar sağlıksız durumda. Bazı türleri kaybettik, ancak bugün hala Anadolunun
eşsiz mozaiğini oluşturan türler ve bitkiler için yapılabilecekler var."
Kampanyanın bu noktada önemli bir adım oluşturduğunu ifade eden Baştak,
yerel sivil toplum kuruluşlarının projelerini hayata geçirmek için fon
arayışlarının devam ettiğini, kampanyayla yerelde saklı kalmış zenginlikleri
ortaya çıkarmanın yanı sıra Türkiyenin mozaiğinin korunmasında yerelde kazanılan
doğa koruma başarılarının hayati bir role sahip olduğunu vurgulayacaklarını
sözlerine ekledi.
Kampanyayla ilgili detaylı bilgiye "www.turkiyenincani.org" adresinden
ulaşılabiliyor.
AA