Sektörel

Y kuşağı özgür ofis istiyor!

İş yapma biçimimiz sebebiyle yakın zamana kadar bir masaya ve belli saatlere bağımlıydık. Ancak teknolojinin gelişmesiyle çalışanlar daha mobil hale gelirken "hareket temelli" iş yapmaya olanak sağlayan ofisler doğuyor.

İş yapma biçimi, yakın zamana kadar bir masaya ve belli saatlere bağımlı olduğunuz bir nitelikteydi. Makinelerin, aletlerin, kabloların ve hepsinin ortasında bir kâğıt kalabalığının arasında iş yapmak zorundaydık ve bunları bir yerden bir yere götürmek neredeyse imkânsızdı; dolayısıyla masaya bağımlı durumdaydık. Ama şimdi teknolojinin gelişmesi, masaüstü bilgisayarların dizüstü bilgisayarlara, hatta akıllı cihazlara çok hızlı bir biçimde dönüşmesi ve kablosuz sistemlerin yaygınlaşması ile mobilite imkânına sahibiz; bu da bize "hareket temelli çalışma"ya olanak sağlayan ofisler yaratma imkânı sunuyor. İş yapma biçimi işte burada değişiyor. Masalara ve kablolara bağlı olmadığımızdan çok çeşitli mekânlar ve buralarda çok farklı çalışma biçimleri yaratabiliyoruz. İnsan doğasında sekiz saat boyunca aynı koltukta oturup çalışmak yok. Bu ne ergonomi açısından, ne de psikoloji açısından doğru... Dolayısıyla gün içinde çeşitli biçimlerde çalışmak, ara ara mekân değiştirmek, bir kahve molası vermek aslında doğru olan davranış biçimleri ve hareket temelli çalışmanın temelinde bu anlayış var. Ayrıca bu mekân değişiklikleri verimli de... Bakırküre Mimarlık ve Bigg'in kurucusu mimar Gürhan Bakırküre'ye göre yeni ofis trendlerinde bu durum gözetiliyor ve tasarlanan ofislerde bu çalışmalara olanak sunan yerleşimlere büyük önem veriliyor: "Spontane karşılaşmaların yeni fikir oluşumunu ve verimliliği yüzde 40 gibi çok ciddi oranlarda arttırdığı, Gensler gibi araştırma şirketleri tarafından ortaya konuldu. Yeni ofislerin temelinde de bu fikir var; ofisler hep vardı, bugün de var, ve gelecekte de var olacak; ofisleri çalışmak kadar karşılaşmaların, paylaşımın ve etkileşimin de gerçekleştiği yerler olarak düşünmeliyiz. İşverenler de kendileri için "yeni" diyebileceğimiz bu çalışma biçimine büyük bir heyecanla yaklaşıyorlar." 


SOSYAL VE BAĞIMSIZ 


;Bakırküre'ye göre bugün ofislere 1980-1999 yılları arasında doğan bireyleri kapsayan Y kuşağı hakim: "Kendisinden önceki kuşaklardan tamamıyla farklı davranışlara sahip Y kuşağı, bugün çokuluslu şirketlerin yönetim kademelerinde aktif olan bireyler. Türkiye nüfusunun yüzde 35'ini oluşturuyorlar. Bu kuşaktaki bireyler bağımsız olmayı severler, özgürlüklerine düşkündürler. Kendisinden farklı düşünenleri eleştiri yağmuruna tutsalar da önceki kuşağın tersine, bir arada olma fikrine yatkınlardır. Sosyalliğe önem verirler, internet teknolojilerini aktif kullanırlar. Bilgisayar ve internet ile büyüdüğünden zekidir, aynı anda birden çok iş yapmaya yatkındır. Y kuşağının bireyciliği ve özgürlüğüne düşkünlüğü, işe bakışlarına da yansır. Mesai saatinden ya da kurallardan ziyade, yapılan işi önemserler. Benimsedikleri bir işi yapmak için diğer her şeyi arka plana atabilirler." Bakırküre yeni neslin esnek ve özgür ofisler istediğini düşünüyor: "Get together" dediğimiz bir araya gelme mekânları iletişim çağında iletişimi en üst seviyeye çıkarıyor. İş arkadaşları ve farklı departmanlar arasında fikir alışverişinde bulunduracak ve bilgi alışverişini arttıracak kafeteryalar, küçük mutfaklar, rahat oturulan mekânlar, yüksek konsantrasyonlu çalışma mekânları yaratma imkânına bugün sahibiz ve bunlar da çalışan motivasyonunu arttırıyor. Özellikle Y kuşağı gibi yerinde durmak istemeyen, aidiyet duygusu fazla olmayan ve ilgisi çok çabuk dağılan bir kuşağa bu çalışma ortamları büyük bir verim sağlıyor ve aidiyet hissini geliştiriyor."


OFİSLER "EV GİBİ" YAPMASIN


Mimar Gökhan Bakırküre ev ve ofislerin mekansal olarak farklı kurgulanması gerektiğini düşünüyor. "Bir noktadan sonra ev rahatlığı verim sağlamaktan öte konsantrasyon kaybına sebep oluyor" diyen Bakırküre'ye göre hedef rahat ama ev gibi olmayan ofisler tasarlamak: "Bugünlerde çok kullanılan "ev gibi ofis"ler söyleminin ardına bakmakta fayda var. Ofisiniz sizin eviniz değildir, çalıştığınız, insanlarla etkileşime girdiğiniz ve ürettiğiniz yerdir; dolayısıyla "ev" ve "ofis" mekânları farklı işlevlerde ve kurgularda olmalıdır. Fakat kendinizi evinizdeki kadar rahat ve samimi hissettiğiniz bir mekânda, seçim özgürlüğüne sahip olarak istediğiniz biçimde çalışabildiğinizde mutluluğunuz, motivasyonunuz ve veriminiz artar. Bugünün ofislerinde geçerli olan anlayış da bu."


Sabah