Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu Çevre Düzeni Planı’ndaki değişikliğe itiraz etti!
Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Çevre Düzeni Planı’nda yaptığı değişikliğe itiraz etti. Bir araya gelen yurttaşlar "Kanala değil, depreme bütçe" pankartı açarak "Rant ve talan projesi", "Kanal İstanbul'a hayır" yazılı pankartlar taşıdı...
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Kanal İstanbul'un alt yapısını hazırlamak için İstanbul ili Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda yaptığı değişikliğine Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu itiraz etti.
Evrensel Gazetesi'nde yer alan habere göre; İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde bir araya gelen yurttaşlar "Kanala değil, depreme bütçe" pankartı açarak "Rant ve talan projesi", "Kanal İstanbul'a hayır" dövizleri ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Çevre Düzeni Planına itiraz etti.
Ya Kanal Ya İstanbul adına basın açıklamasını Kemal Doksanyedi okudu
Doksanyedi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Kanal İstanbul'un altlığını hazırlamak için İstanbul ili Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda yaptığı değişikliğe itiraz etmek için toplandıklarını dile getirdi.
“YENİ ŞEHİR PROJESİ KATLİAMA DAVETİYEDİR”
Bilim insanları İstanbul’da 1 milyon konutun güvenli olmadığını, 100 bini aşkın konutun ise olası depremde yıkılabileceğini öngördüğünü ifade eden Doksanyedi, “Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu olarak bir kez daha yineliyoruz: İnsanlar deprem olduğu için değil, kötü yapılaşmadan dolayı can verirken, evsiz kalırken, bir avuç zengine kâr sağlayacak Kanal Projesi’ne değil depreme bütçe ayrılmalıdır. Çevre Düzeni Planı'nda yapılan değişikliğe itirazımızın önemli nedenlerinden birisini de bu nedenle deprem başlığı oluşturuyor. Deprem bilimciler kanalın Marmara ağzının İstanbul depreminden şiddetli bir biçimde etkileneceğini açıkça söylüyor. Plan değişikliği, 3 canlı fay hattının yer aldığı bölgede nüfusu 1 milyona varan bir yeni şehir kurulmasını öngörüyor. Bu yerleşim deprem ve tsunami riskinin etkilerini büyütecektir. Yeni Şehir Projesi katliama davetiyedir” dedi.
“ÇED SÜREÇLERİ HUKUKSUZDUR”
İstanbul’da büyük bir ekolojik yıkıma neden olacak plan değişikliğine itirazlarını belirten Doksanyedi, "Planlama süreçleri ve ÇED süreçleri hukuksuzdur ve bu nedenle söz konusu plan değişikliği yok hükmündedir. Plan değişikliği, 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı ana kararlarıyla çelişmektedir. Bu anlamda hukuksuz ve yok hükmündedir. ÇED süreci tamamlanmadan 1/100 000 plan değişikliğinin acilen askıya çıkarılması, planın hukuki zemininin aksaklığına işaret etmektedir. ÇED Raporunun, plan askıya çıktıktan sonra onaylanmış olması, bu raporun askıdaki planın ÇED Raporu olmaması anlamına gelmektedir. İtirazlar değerlendirilmeden, hatta itiraz süresinin son günü bile beklenmeden planın askıya çıkması, iktidardan yükselen “Her ne olursa olsun bu kanal yapılacak” sesleri, hukuksuz bir sürecin halka dayatılması anlamı taşımaktadır. Nihai ÇED raporu ile plan değişikliği karşılaştırıldığında proje sınırları açısından farklılıklar dikkat çekmektedir. Buradan da ÇED raporunun söz konusu plan değişikliğinin ÇED raporu olamayacağını açıkça söylemek mümkündür” diye konuştu.
“KÖYLER ORTADAN KALKACAK, MEZARLIKLAR YOK OLACAK”
Üst ölçekli planlama ilkeleri, plan değişikliğinde dikkate alınmadığını kaydeden Doksanyedi, "Plan değişikliğinin kendi plan notları ile plan arasında da tutarsızlık söz konusudur: İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda İstanbul’un sürdürülebilir gelişmesi açısından vazgeçilmez öneme sahip ekolojik kuşak ve koridorların ana bileşenlerinin içme suyu havzaları ve orman alanları olduğu belirtilmektedir. İstanbul’un sürdürülebilir gelişmesi açısından vazgeçilmez öneme sahip ekolojik kuşak ve koridorların ana bileşenlerinin içme suyu havzaları ve orman alanları olduğunu açıkça belirtilmesine rağmen, 1/100 000 plan değişikliği, bu kabulle hazırlanmamıştır. Plan notları ve plan arasında tutarsızlıklar bulunmaktadır. Katılım gözetilmemiştir: Planın hazırlanmasında katılımı sağlamak üzere toplantı, çalıştay, duyuru gibi yöntemlerle bilgilendirme yapılmamış, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınmamıştır. ÇED raporuna göre Küçükçekmece Gölü kıyısındaki Bathonea Antik Kenti, İstanbul’daki ilk yerleşmelerden biri olan Yarımburgaz Mağaraları gibi kültürel varlıklar proje tarafından yutulacaktır. Köyler ortadan kalkacak, mezarlıklar yok olacaktır. Kamu yararını esas almamaktadır. Yenişehir planlama yaklaşımı, bugüne kadar İstanbul için yapılmış bütüncül yaklaşımlı üç ana plana da aykırı olarak; ‘bütüncül’ değil, ‘parçacı/projeci’, koruma-kullanım dengesini gözeten değil, yalnızca kullanan, katılımcı değil, siyasi üst kararlarla, emredici bir yaklaşımdır. Kamu yararını esas almaktan ise çok uzaktır. Bu türden plan bütünlüğünü bozucu otonom kararlarla yapılan projeler çevresinde başka yeni yatırım ve yasa dışı yapılaşmaları da tetikleyecek ve kentin kuzeyindeki hassas bölgelerini tahrip edici bir kısır döngüye neden olacaktır. Proje kentsel ölçekteki tüm alt yapıyı ve ulaşım akslarını parçalayarak, kamuya çok yüksek ve önceliği olmayan sosyal ve ekonomik maliyetler yükleyecektir ve bu anlamda da kamu yararına değil zararınadır" dedi.
“ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI”
Kanal/Yeni Şehir Projesi, Türkiye’nin taraf olduğu, başta Montrö, Ramsar ve Paris Antlaşması olmak üzere birçok uluslararası sözleşmeye aykırı olduğunu söyleyen Doksanyedi, "Doğanın yok edilmesi maliyetlendirilemez. Karadeniz’in kıyı coğrafyası bozulacaktır. Su fakiri İstanbul’un su kaynakları yok olacaktır. Temel haklardan olan yaşam hakkı, su hakkı halkın ve gelecek kuşakların elinden alınmaktadır. Doğanın bu ölçekteki tahribinin maliyetini kim, nasıl, neye göre hesaplayabilir? Kentli hakkını yok sayan, toplumun, gelecek kuşakların ve tüm canlıların yaşam hakkını gasbeden bir projedir" şeklinde konuştu.
Basın açıklamasının ardından yurttaşlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Çevre Düzeni Planı’nda yaptığı değişikliğe itiraz ettikleri dilekçeleri bakanlığa iletti.
Kanal İstanbul'un ÇED raporu eksik mi?