23 / 11 / 2024

Yabancılara mülk satışı...

Yabancılara mülk satışı...

Yabancılara mülk satışı ülkemizin cari açığını kapatır mı?




Bu soruya aklı başında her insan evet der..iyi de bizim ülkemizde neden hayır deniliyor.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, yabancılara mülk satışına 1868 yılından itibaren izin verilmiştir.
Cumhuriyet döneminde ise 1934 yılında çıkarılan `Emlak mutasarrıf yasası´ ile günümüze kadar 54 ülke ile yapılan `mütekabiliyet´ -karşılıklılık- esasına göre yabancı ülke vatandaşlarının da ülkemizde mülk edinebilmesi sağlanmıştır.
Türkiye, 2003 yılında çıkardığı 4916 sayılı yasa ile yabancıların mülk edinmesine yönelik yeni bir düzenleme yapmış..AB ile imzalanan üyelik anlaşmasında `sermayenin serbest dolaşımı´ başlığı altında diğer AB ülkelerinde olduğu gibi yabancılara taşınmaz satışının kolaylaştırılacağını taahhüt edilmiş..bu yasa ile de taahhüdünü gerçekleştirmiştir.
2003 yılında getirilen bu yeni sistem sayesinde, yabancıların Türkiye´de mülk edinmeleri çok kolay hale getirilmiş..2004 ve 2005 yıllarında yabancıların Türkiye´de mal edinmelerinde patlamalar yaşandığı..o zaman ki Dünya ekonomisinin de büyüme trendinde olması nedeniyle böyle bir talep patlamasının yaşandığı bilinmektedir.
Tüm bu gelişmelerin ardından Mart.2005 itibariyle Anayasa Mahkemesi, 4916 sayılı Yasayla getirilen yasal güvence ve sınırlamaların Anayasa açısından yeterli olmadığını belirterek yabancılara tanınan serbestiyle ilgili yasayı iptal etti.
Oysa bu yasanın getirdiği değişikliklerle, 442 sayılı Köy Kanunun 87. Maddesinde yer alan köy sınırları içerisinde yabancıların mülk edinmelerini yasaklayan hüküm tamamen yürürlükten kaldırılmış ve tapu Kanunun 36. Maddesinin içerdiği hükümler değiştirilerek 35. Maddeye aktarılmıştı.
Bu davada yabancıların gayrimenkul edinmelerine ilişkin kanunun birinci, ikinci ve üçüncü maddelerinin iptalleri için başvurulmuştu.
Bu kanunun birinci maddesi, yabancıların gayrimenkul edinmelerinin esaslarını düzenlemekte..Anayasa mahkemesi bu maddenin genelinin iptalini reddederken "yabancıların taşınmaz ediniminin, Avrupa Birliği ülkelerinin birçoğunda olduğu gibi dünya genelinde de ülkeden ülkeye farklılık gösteren yasal düzenlemelerle sınırlandırıldığı görülmektedir.
Yabancıların taşınmaz ediniminin önemi ülkemiz açısından da yadsınamaz" ifadesine yer vermiştir.
Ancak Anayasa Mahkemesi bu maddenin iptalini reddederken yalnız maddenin birinci ve yedinci fıkralarında düzenlenen, Bakanlar Kurulu´nun bir kişinin sahip olabileceği toplam taşınmaz miktarını ve yabancıların edinebilecekleri taşınmazların il yüzölçümüne oranını artırma yetkisini, yasama yetkisinin yürütme organına devri niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir.
İptali istenen ikinci madde askeri, stratejik ve özel güvenlik bölgeleriyle ilgili kararlar tapu görevlisine bildirilinceye kadar askeri makamlara sorularak işlem yapılabileceğini öngörmektedir.
Üçüncü madde ise kanunun yürürlüğe girme tarihiyle ilgilidir.
Anayasa Mahkemesi bu maddelerin de iptallerini reddetmiştir.
Anayasa mahkemesi yabancıların Türkiye´de taşınmaz edinmelerini düzenleyen kanunun ilk üç maddesinin iptali istemiyle açılmış olan davaya ilişkin kararın gerekçesi 16.01.2008 tarihinde resmi gazetede yayınlandı.
Akabinde hükümet Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından oluşan yasal boşluk nedeniyle 16 Nisan 2008'de durdurulan satışlar, yeniden başlatmak için yeni bir düzenlemeyle daha önce Türk vatandaşları gibi gayrimenkul edinilebilmesini öngören 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Sermaye Kanunu kapsamındaki şirketler, artık "valilik izni" ile mülk alabilmesinin yolunu açtı.
Tabi bundan sonra ki süreç te 2008 yılı sonlarında patlayan küresel krizin tüm Dünya piyasalarını etkilemesi..özellikle inşaat ve emlak sektörüne olumsuz etkilerinin halen devam ediyor olması gözleri tekrar bu yasanın güncellenmesine getirdi.
Geçtiğimiz hafta içinde sabah gazetesinde yayınlanan bir habere göre yabancılara ülkemizde yıllık 3 milyar $ olan satış hacmi son dönemde 1.8 milyar $ a kadar gerilediği yazıyordu.
Haber de ülkenin önde gelen proje yapımcısı inşaat şirketlerinin sahipleri ile yapılan röportajlar yayınlanmış ve yabancıların mülk edinmesinde yasadan kaynaklanan olumsuzluklara işaret edilerek yasanın tekrar düzenlenmesi yönünde görüş ve düşünceler açıklanmış.
Bu röportajda 2 konu önemli..
1.Yabancılara mülk satışı ülkenin cari açığının kapatılması için gerekli,
2.ABD ve AB ülke vatandaşlarına tanınan mütekabiliyet şartının diğer ülke vatandaşlarına da sağlanabilmesi.

Bu konuda 2008 yılı içinde bende yabancılara mülk satışının politik eyyam ve korkuya dönüştürülmesine kızmış ve bir yazı kaleme almıştım.
Zaten geçici 2.madde ile `sadece yabancı özel kişilerin ve ticari şirketlerin Türkiye'de mülk edinebilmesini, alıcı bazında 2.5 hektarın (Bakanlar Kurulu izniyle 30 hektar) aşılmamasını, çeşitli nedenlerle (sulama, enerji, tarım, maden, sit, inanç ve kültürel özellikler, özel koruma alanları, flora ve fauna özelliği, stratejik ve askeri alanlar) mülk edinilemeyecek alanları belirlenmesinde il yüzölçümünün binde beşini geçmemek kaydıyla Bakanlar Kurulu'nun yetkili kılınması..
gibi sınırlamalar getirdiği bilinmesine rağmen bu konunun tekrar gündeme getirilmesi sektör ve ekonomimiz açısından doğru bir yaklaşım olacaktır.
Yabancıların zaten büyük çoğunluğu güney illerimize gelen ve mülk alan yaşlı Avrupalılar.
İnşaat sektörü ise proje yatırımlarında mali gücü olan ve krizden etkilenmeyen Ortaasya, Rus, Ukrayna ve Arap fonlarına ve yatırımcılara hitap etmek durumunda..tabi ki sermayeyi çekmek için bu yatırımcılarla iş yapmak isteyecektir.
Burada kamuoyuna hep şu intiba veriliyor.
Doğu ve Güneydoğu da topraklar elimizden gidiyor mesajı ile yabancılara mülk satışı engelleniyor ki bu yanlıştır.
Bakınız İspanya son 20 yılda sadece yabancılara mülk satışından 800 milyar $ ın üstünde gelir elde etti.
Bu ülkenin gsmh sı 2.500 $ dan 35.000 $ seviyelerine gelmesinin altında yatan en büyük sebebin bu gelir kaynağı olduğu biliniyor..
İyi de bizim ülkemizde hala yabancı sermaye ve yatırımlara kuşku ile yaklaşılmasının sebebi ülkemizin elde gitmesi midir..böyle bir mantık ve hezeyan olur mu?
Yoksa bizim kendimize güvenimiz mi yok?
İyi haftalar.
[email protected]


Geri Dön