İmar

Yabancılardan niye korkuyoruz?

Geçen gün bir haberde yabancılara mülk satışının yasaklandığını ancak "Türk vatandaşı olan 190.000 kişinin de yabancı ülkelerde mülk satın aldığını, sadece Avrupa'da 2000 cami olduğunu, sanayi ve ticari yatırımların bedelinin ise yüzlerce milyar dolarla a

Yabancı düşmanlığı sadece bizde yok ama ticari zihniyetin bu işe karıştırılması cidden komik bir durum.
Ülkemizde 1868 yılından itibaren yabancılara mülk satışını devlet olarak başlatmışız, İstiklal Harbi sonrasın da ise 1934 yılından itibaren Emlak Mutasarrıf yasası uyarınca ve o zamandan günümüze kadar 54 ülke ile yapılan mütekabiliyet esasına göre yaklaşık olarak 60.000 civarında da yabancı ülke vatandaşını ülkemizde mülk edindirmişiz.
Bu mülklerin evsafı ise arsa, villa, daire ve ticari gayrimenkuller olarak sıralanıyor.
Sonuçta yabancıların büyük kısmıda ülkenin güneyinde bulunan tatil yörelerinden ve devamlı ikamet etmek isteyen ve çoğunluğu da emekliliğini yaşamak isteyen yaşlı Avrupalı çiftlerden oluşuyor.
Bu insanların ülkemizde yaşamak istemesine sevinmemiz gerekirken bu gerginlik ve korku niye?
Peki bizler ise yabancılara mülk satışı yasaklayarak ne yapmak istiyoruz?
Bizim güzide vatandaşlarımız kendi kültürlerini yaşadıkları ülkeye taşırken ve oranın sosyal imkanlarından faydalanırken iyi de bu yasak niye?
190.000 vatandaşımız bulundukları ülkelerden mülk edindikleri için o ülkeleri fetih yapmış mı oluyoruz?
Orada kimse öyle düşünmüyor ama iş bizim ülkemize gelince işin rengi değişiyor.
Peki bu korku niye?
1930' lı yıllarda sanayi yatırımı yapılmadan önce rahmetli Fevzi Paşa ya sorulur ve yatırım ondan sonra yapılırmış.
Belki o zaman ki şartlarda bu doğru idi, bilinmez.
Çünkü düşman istilası olmaması için nerede denize veya limana uzak ketempere bir bölge veya ulaşımı zor bir saha var orası seçilirmiş ki yurdumuz ve yatırım güvence altına alınsın!
Bugünde yabancılara ev satışını düşman istilası olarak algılayıp  konuşabiliyoruz pes doğrusu.
İnsanlar nasıl bir ülkede yaşadıklarını bile bilmeden 1930 model siyaset ve mantalite ile esip gürlüyorlar.
Bu anlayış artık modern ve bilgi dünyasında yer bulmayan sığ bir düşüncedir.
Doğru olan ve Dünya'nın kabul ettiği bir uygulamaya ahkam kesip ülkenin önünü tıkamaya kimsenin hakkının olmadığını düşünüyorum.

* * * * * 

Globalizm ve her gün gelişen teknoloji Dünya'mızı neredeyse büyük ölçekli bir megakente çevirdi.
Hızlı iletişim ve ulaşım insanları 80 günde devri alemden Sabah İstanbul'da kahvaltı, Öğlen Londra'da yemek, Akşam ise New York'ta eğlenmeye kadar götürebilecek duruma geldi.
Hatta bundan 20 sene evvel hatıra gelmeyen tatil ve yaşam imkanları bugün sadece mali durumunuza kalmış şekilde organize edilebiliyor.

Halbuki 1980'li yıllarda İspanya daha Avrupa Birliğine üye olmamış, GSMH/fert başına 2.500 $ US larda olan bir ülke idi.
Bugün geldiği nokta ise GSMH/fert başına 35.000 $ US ları bulmasının altında son 20 yılda 600 milyar USD lık yabancılara mülk satışının da etkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Hem istihdam yaratıldı hem de ülke ekonomisi canlandı.
Ne oldu yani yabancılar İspanya'dan mülk satın alınca Tarık bin Ziyad gibi İspanya'yı mı fethettiler?
Çağdaş Dünya'nın uyguladığı ve başarı getiren işleri bizimde uygulamamız da bir beis görülmemelidir.
Bu konuda vizyoner düşüncelere sahip olmaya bile gerek yok.

Dikkat ediyorum, özellikle yabancılar ve yabancı ülkelerde yaşamış Türk vatandaşları ülkemize dönüş yaptıklarında veya geldiklerinde betonarme evlerden daha çok ahşap veya çelik sistemle inşa edilen evleri tercih ediyorlar.
Son 4 senedir özellikle ülkenin güneyine yatırımı tercih eden yabancılardan ahşap sistem ve teknoloji ile inşa edilen evlerle ilgili çok ciddi talepler geliyor.

İcra makamında oturan insanlar kararlarını zamana matuf bırakmadan hızlı ve aciliyet gerektirecek şekilde almak zorunda olduklarını bilmelidirler.
Aklın yolu bir, yeterli bu işe inanalım, samimi söylüyorum gerisi gelecektir.
Büyük ülke olmaktan korkanların vizyonu zaten yoktur.

İyi haftalar..