Genel

Yakın gelecekte ütopik binalarda yaşam başlayacak!

Günümüzde inşaat sektörünün yıldızı Ağaoğlu'nun projelerini koordine eden Mimar Murad Acar'a yakın gelecekte bizleri bekleyen konutları sorduk;

Günümüzde inşaat sektörünün yıldızı Ağaoğlu'nun projelerini koordine eden Mimar Murad Acar'a yakın gelecekte bizleri bekleyen konutları sorduk; her biri çok büyük nüfusları barındıracak 'kent binalarda', makine gibi programlanacak evlerde yaşamak çok uzak değil...

Türkiye'nin son yıllarda en hızlı çıkış yakalayan markalarından biri Ağaoğlu. Sürekli yeni konut projeleriyle karşımıza gelirken, şu sıralarda sınırlarını Türkiye dışına genişlettiğini görüyoruz. Kriz ortammda bile yatırımlarını artırması ona 'riskleri seven', 'çılgın' bir imaj kazandırmış durumda. Bu yatırımların karşılığını almayı başarması ise pekala öngörü yeteneğiyle açıklanabilir. Biz de bu durumdan yola çıkarak, yakın gelecekte bizleri nasıl bir mimarinin beklediğini ve ne tür konutlarda yaşayacağımızı sormak için Ağaoğlu şžirketler Grubu'nun Projeler Koordinatörü Mimar Murad Acar'ın kapısmı çaldık.

'Mimari projelerin' bir süredir, daha önce olmadığı kadar hayatımıza girdiğini görüyoruz. Tüm dünyada durum böyle sanırım. Sizin için bu yeni dönemin öncekilerden temel farkı nedir

İnsanlık tarihinden beri süregelen bir şey mimarlık; tarih öncesi çağlardan, eski Mısır'dan, Güney Amerika'daki Mayalardan, İnkalardan günümüze kalan yapılar var. Tarihe baktığınızda zamanın teknolojisinin en iyi bu binalardan okunabildiğim görebilirsiniz. Günümüzün yapıları için de böyle ama görkemli yapıların önceki zamanlara oranla çok daha yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Özellikle Ortadoğu'da ve Uzakdoğu'da yatırımcıların parasal güçlerini ortaya koyarak yaptıkları projelerde, bir süre önce ütopya muamelesi gören, yapılamayacağı düşünülen pek çok projenin hayata geçtiğini görüyoruz. Bu trend önümüzdeki zamanlarda da devam edecek.

O ütopik projeler bu kadar kısa zaman içinde nasıl hayata geçirilebildi

Mimarideki gelişimi belirleyen üç durum var. Birincisi genel olarak teknolojideki gelişim, ikincisi bunun yapı kalitesi üzerindeki etkileri, üçüncüsü de insanların sosyal kültürel dünyasındaki değişimler. Sorunuzun cevabı, bu üçlünün kısa zamanlarda büyük değişim göstermesi...

Bu değişimi açıklayacak bir örnek verebilir misiniz

Detaya girmemi istiyorsanız 11 Eylül 2001 'deki İkiz Kule saldınlarını örnek verebilirim. O olaydan sonra yüksek yapıların artık zamanını doldurduğunu, gökdelenlerin gözden düşeceğini düşünüyorduk. Fakat inşaat teknolojisindeki yeni ilerlemeler, betonun kalite sınıfının yukarı çekilmesi, dayanıklılığının artması o düşünceleri çok çabuk değiştirdi. 15 yıl önce üretilebileceğini düşünemeyeceğimiz kaliteden bile daha kaliteli, çelik konstrüksiyonlarla yanşan betonlar yapılıyor şimdi. Bu gelişme daha yüksek ve güvenli yapıların inşa edilmesini sağladı. Tayvan'daki TaipeilOl binası, Burj Al Arab Oteli, Burj Dubai gibi bir kilometre yüksekliğe ulaşan binalar karşımıza çıkıyor artık. Bundan 10 yıl önce biri 'Bir kilometre uzunluğunda bina yapılabilir mi' diye sorsa gülerdik. şžimdi bu iş bazı ülkelerin gövde gösterisine dönüştü.

KENT BİNALAR UZAK DEĞİL

Bunun ucu nereye kadar uzanabilir Yakın gelecekte bizi nasıl binalar bekliyor

Daha yüksek ve büyük binalan öngörmek artık hayalcilik değil. Bina içinde kentsel yaşamın kurgulandığı yeni bir tarza geçilecek. Farklı yaşam alanlannı, alışveriş, eğlence, spor, eğitim gibi her türlü imkanı kapsayan 'kent binalara' kadar yolu var bu işin. 50 bin -100 bin kişinin yaşayabileceği kent binalar düşünülüyor, hatta tasarlanıyor da... Bunlarla ne zaman karşılaşacağımızı bilemem ama fazla uzak bir gelecekte olmayacağını söyleyebilirim. Bugün Dubai'de gördüğümüz denize yapılan adalar, çölün ortasında inşa edilen yeşil kentler, yukarıya doğru yapılan bahçeli gökdelenler gibi yapılan daha sık görmeye başlayacağız. Bir de bu gelişmelerle birlikte eskiden pek dikkat edilmeyen bir durumun önemi ağırlık kazandı.

Nedir o önem kazanan durum

Sürdürülebilirlik kavramı... Eskiden beri var olan bir kavramdı bu ama enerji kaynaklarının azalması, çevre kirliliği, insan sağlığını etkileyen yapı malzemeleri gibi nedenlerle günümüzde daha fazla öne çıkıyor. Bunlar bir zorunluluk değil ama binalann puanını yükselten, kullanıcıya uzun vadelerde daha az yük getiren binalar. Kendi enerjisini kendisi üretme, fosil yakıt kullanmadan ısınma gibi fonksiyonlar doğal yaşam için de önemli. Bu trend Avrupa'da, Amerika'da ve Uzakdoğu'da nitelikli yapıların olmazsa olmazlan arasına girdi.

EVİNİZİ BİR MAKİNE GİBİ KULLANABİLECEKSİNİZ

Akıllı binalardan söz edildiğini de çok duyuyoruz...

Evet, aslında akıllı bina kavramı pek yeni sayılmaz ama daha önce bu alanda, yaşayanlar için bir kullanım kolaylığı yoktu. şžimdi bu sistemler daha basitleştirilip 'kullanıcı dostu' biçiminde sunulmaya başlandı. Bir binaya yaklaşırken bile size binayı tanıtan sistemler var artık.

Aydınlatma, havalandırma, ısıtma gibi tesisatlar programlanabilecek. Siz evinize girdiğinizde otomatik olarak çalışacak ve evden çıktığınızda kapanacak biçimde... Yolda evinize gelirken telefon komutuyla evi ısıtabilecek, mikrodalgadaki yemeği pişirebileceksiniz. Gün içinde düzenli biçimde kullandığınız ekmek, süt gibi gıdalar, internet ağına bağlı beyaz eşyanız tarafından süpermarkete otomatik sipariş verilebilecek. şžu anda bu tür şeyler ütopik gibi bile görünmüyor, önümüzdeki 10 yılda gerçekleşmesi mümkün uygulamalar bunlar.

Bütün bu bahsettikleriniz akla lüks tüketimi getiriyor. Gelecek için de bu geçerli midir

Bu her zaman böyledir çünkü teknolojik kazanımlar maliyetli araştırmalann sonucunda hayata geçirilirler. Ama bu teknolojik yeniliklerin kazanımlan güncel hayatta da etkisini hemen gösterir. Başlangıçta dar bir alanda kullanılan teknoloji ve kalite kısa sürede hayatın diğer alanlarına da girer. Genel olarak lüks tüketimin eskiye göre genişleyeceğini, daha geniş bir kitleye ulaşacağını ve lüks olan bir şeyin eskiye oranla daha çabuk sıradanlaşacağını söyleyebiliriz. Binalar için de bu durum geçerli.

Türkiye'de bu teknolojik imkanlar kullanılabilecek mi yakında

Tabii bu bir yatınm meselesi. Uygun yatınmcı, uygun yer ve uygun proje bir araya geldiğinde neden gerçekleşmesin Bu tür projelerle karşılaşmaya başladık zaten. 10 yıl öncesine göre hızla gelişti bizde de durum. Rekabet ortamı var ve her yeni proje bir öncekine göre daha fazla yenilik içeriyor. Bina ve yaşam kalitesi açısından da, teknolojik yenilik açısından da...

Bodrum'da 10 milyon m2'lik alana 40 bin dünya vatandaşı

İstanbul dışında projeleriniz var mı

Bodrum'da çok büyük bir projemiz var; 10 milyon metrekarelik, 10 bin konutluk bir 'golf resort' projesi. Büyük kısmının yurtdışına pazarlanması düşünülüyor. İki yıl önce başlamıştık, mimari anlamda da planlanması aşağı yukarı tamamlandı ama Avrupa ve dünyadaki krizden dolayı realize edilmesini erteledik. Avrupa ve kuzey ülkelerindeki alıcıların aktif hale geçeceği dönemi bekliyoruz. İki yıl içinde düğmeye basarız sanırım.

Bir tasarımı belirlerken, projeyi hayata geçirirken sizi ne yönlendirir

Sektördeki 30 yıllık tecrübemizden faydalanıyoruz. Güçlü bir mimari ekibimiz var. Ayrıca büyük bir müşteri portföyüne sahibiz ve onlardan gelen geri dönüşleri sürekli değerlendiriyoruz. Sektör içindeki başarımızın büyük nedenlerinden biri de budur.

Yüksek bina yapmak gibi bir hedefiniz var mı yakın dönem için

Yüksek binalar her yatırımcının hayalinde vardır. Bizim de önümüzde durur bu tür projeler. Önemli olan doğru zamanlama, uygun yer ve uygun proje. Yatırımınızın başarısı için bu unsurların buluşması lazım. Biz de yakında böyle bir işle karşınıza çıkacağız. Henüz proje aşamasında olduğu için bir şey diyemiyorum. Yılbaşından sonra yapabiliriz belki bu sürprizi.

Ağaoğlu'nun dünyaya açılması için pek çok teklif geliyor

Ağaoğlu'nun yeni teknolojilerin kullanıldığı, bu tür büyük projeleri var mıdır önümüzdeki dönem için

Birçok yeni projemiz var. 14 bin konutun inşası devam ediyor. Yeni başladığımız 6 bin konutluk ve yakında başlayacak 100 bin metrekarelik ticaret alanını barındıran 6 bin konutluk bir projemiz daha var. Bu rakamlara yakın iki büyük projemiz de planlama aşamasında. Tabii ki bu projelerde imkanların sunduğu en iyi teknolojileri ve kaliteyi hayata geçiriyoruz.

Krizde bile yatırım yapıyorsunuz. Genişleme devam edecek mi

Kriz ortamlarında ağlamayıp daha fazla çalışmayı düşündük hep. Bunu başardığımızı sanıyorum. Genellikle İstanbul'da iş yapan bir firmayız, önümüzdeki dönemde Londra'da bir proje yürüteceğiz. Bu belki bizim yurtdışına açılışımızın bir başlangıcı olur. Ortadoğu'dan, Rusya'dan, Türki Cumhuriyetler'den birçok teklif geliyordu aslında yatırım yapmamız için, biz bunların hepsini değerlendirdik. Londra, dünya üzerindeki en iyi ve prestijli lokasyonlardan biri olduğu için orayı tercih ettik.
Akşam/Eyüp Tatlıpınar