Yakup Ağa Konağı’nın kerestesi Romanya’dan geldi!
Sinop’un ilçeleri gezginler için keşfedilmemiş güzelliklerle dolu. Lakabı Şirin Gerze. 12 bin nüfuslu ilçe sakin ve düzenli haliyle insana huzur veriyor. Simgelerinden biri horozu, diğeri ise şaşırtıcı iklimlerdirme sistemiyle Yakupoğlu Konağı...
Sinop’un ilçeleri gezginler için keşfedilmemiş güzelliklerle dolu. Gerze bunlardan biri… Lakabı Şirin Gerze. 12 bin nüfuslu ilçe sakin ve düzenli haliyle insana huzur veriyor. Simgelerinden biri horozu, diğeri ise şaşırtıcı iklimlerdirme sistemiyle Yakupoğlu Konağı.
Köşkburnu denilen bir yarımadaya kurulmuş Gerze. Her yanı yeşillik, orman ve deniz. 1956’daki büyük yangından sonra devlet yardımıyla yapılmış iki katlı, bahçeli, bakımlı evleri yerleşimi daha bir bakımlı ve düzenli gösteriyor.
Günümüzde turistik olmayı amaçlayan Gerze, tam bir balıkçı kasabası. Yangından sonra, yerel mimari açısından geriye önemli bir kültür değeri kalmamış. Ama yemyeşil doğası, yumuşak iklimi, taze balıkları, horozu ve özellikle ünlü Yakup Ağa Konağı da yeterli.
SİMETRİK MİMARİ
Etkileyici bir görünüşü olan Yakup Ağa Konağı’na girmeden dıştan uzun uzun seyrediyoruz. Dört katlı yapı, zemin kat dışında, tümüyle ahşap ve tuğladan bağdadi yöntemle yapılmış. Çift kapılı konağın ön cephesinde 50 civarında pencere var.
Koca konak devasa bir camekân gibi. Çevresini dolaşıp fotoğraf çekerken diğer pencereleri de sayıyoruz. İnanılır gibi değil, sayıları 100’e ulaşıyor. Bu kadar penceresi olan bir yapının yazın sıcaktan yanıp kışın donmaktan başka seçeneği yokmuş gibi geliyor. Oysa durum farklı.
Çünkü çok sayıda pencerenin nemli ve yağışlı coğrafyada ışık, havalandırma amacıyla yapıldığı aşikar. Yaşamın geçtiği 3 ve 4’üncü kat pencereleri büyük tutulmuş, zemin ve giriştekiler küçük. Simetrik yapısı olan konağın dördüncü katının tam ortasında, ahşap direklerle oluşturulmuş bir çıkmayla çok zarif balkon yerleştirilmiş.
ÜSTÜ YAZLIK ALTI KIŞLIK
Konağın giriş merpenlerinden yukarılara çıktıkça ilginç bir düzenleme fark ediyoruz. Zeminden itibaren yukarıya doğru, her katın tavanı biraz daha yüksek yapılmış. Bir başka deyişle en basık tavan zeminde, en yükseği dördüncü katta.
Bu düzen Anadolu Türk evlerinin önemli bir özelliği. Yaz, kış sıcaklık dengesini ayarlıyor. Yazın üst katlar serin, kışın alt katlar sıcak. Bol ışık alan, ferah üst katın oda duvarlarına, tavanlarında özel süslemeler, yağlı boya manzara resimleri yapılmış. Balkon, Gerze’nin meydanına açılıyor. Meydanın ortasında ünlü Gerze Horozu Anıtı var. İlçenin simgeleri konak ve bu horoz.
Balkondan anıtı ve çevreyi seyredip konağı gezmeyi sürdürüyoruz. 12 oda, 6 salonlu yapının ısınması bacalı ocaklarla sağlanmış. Her katta birer ocaklı oda var. Diğerleri buradan alınan közün mangallara konmasıyla ısıtılıyordu.
Özellikle 3 ve 4’üncü katlar, son derece keyifli düzenlenmiş. Duvarı resimli odalarda gömme dolap, sedir, lambalık ve raflar var. Hepsi duvarlara çok ince ve hesaplı biçimde yerleştirilmiş. Öyle ki, ocaklar bile, yakılmadığında kapakları kapatılıp gözden ırak tutuluyor.
DOLAPLARA SAKLI AYRINTILAR
Odalar, sanki hiçbir eşyaya gerek olmadan, birkaç örtü serip her koşulda kullanmaya hazır olacak biçimde düzenlenmiş. Oturmak ve uzanmak için yapılmış sedirler, pencere altına ve duvar boyunca yerleştirilip odanın ortası tamamen boş bırakılmış. Gerekli her şey dolaplarda duruyor. Kullanılması gerektiğinde, yemek ya da yatak olsun, hemen dolaplardan alınıp ortaya getiriliyor. İşleri bitince de yine hemen dolaplardaki yerlerine kaldırılıyor. Bu yaşam biçimi evde, özel bir özgürlük ve ferahlık duygusu yaratıyor. Çünkü her oda başlı başına bir yaşam birimi gibi tasarlanmış.
Ama hepsinden ilginç olanı, her katta bir dolaba Anadolu’da yunmalık denilen küçük bir yıkanma alanı saklanması. Günümüzde ebeveyn banyosu denilen bu ayrıntının, o çağdaki ahşap konağın her katında düşünülmüş olması, bizim için tam bir keşif oluyor.
Mutfak ve fırının bulunduğu zemin katta genişçe bir mekân, her sabah yoksulların gelip hiç değilse sıcak bir çorba içmesi için ayrılmış. Gelenin kendini rahat hissetmesi için servis küçük bir pencereden yapılıyor.
DOĞAL İKLİMLENDİRME SİSTEMİ HARİKA
Konağın şaşırtıcı özelliklerinden biri de doğal iklimlendirme tasarımı. Pencere sayısından, katlara göre değişen tavan yüksekliklerine pek çok ayrıntı bu tasarımla bağlantılı. Bunlardan en çarpıcı olanı, girişten sonra üst katlara çıkarken, konağın her iki ucunda ve ikinci kattan başlayan merpenler sayesinde tüm mekânda oluşan güçlü iç havalandırma düzeni. Kapılar, avlular ve pencerelerle desteklenen bu sistem sayesinde konakta bugün bile nem ve küf yok.
Bunu vurgulamamızın nedeni, eşsiz ve anıtsal konağın giderek, içten içe çözülmesi. İçinde yaşanmadığı için saydığımız özellikler çalışmıyor. Konak nefes alamıyor. Adeta boğulmaya başlamış. Salt bu nedenle konağın, üniversite gibi, hem değerini bilen, hem de onu koruyacak bilgiye sahip kurumlara verilmesi en uygunu. İl Özel İdaresi’ne ait yapının 2006 sonrası kullanım girişimlerinden olumsuz sonuçlar çıkmış. Örneğin düzenlenen resim sergisinde tablolar duvara çivi çakılarak asılmış...
1864 göçmeni Çerkez aile yaptırdı
Gerze Yakup Ağa Konağı 1911’de inşa edilmiş. Yakup Ağa, Rusların Müslümanları Rusya dışında yerleşmeye zorlamasıyla 1864’te Kafkasya’dan göçüp Osmanlı topraklarına sığınan bir Çerkez ailenin büyük oğlu. Konağı babası Hacı Zekeriya Efendi yaptırmış. Tuapse kentinden sürgün edilen aile önce Acısu köyüne yerleşiyor. Devletin verdiği orman alanında yaşamlarını sürdürürken kerestecilikten para kazanıp tüm ailece yaşayacakları konağı yaptırıyor. Zekeriya Efendi, masraftan kaçınmıyor. Fırınlanmış özel keresteleri Romanya’dan, inşaat usta ve kalfalarıyla, içerdeki duvar resimlerini yapacak ressamları Rusya’dan getirtiyor. Konak, dıştaki iki giriş kapısından da anlaşıldığı gibi, iki, hâttâ dört akraba ailenin birlikte ve mahremiyetlerini koruyacak yaşayacağı şekilde inşa ediliyor.
Hürriyet Seyahat