Yaşar Çilkız'dan Dalyan'a yeni otel!
İşadamı Yaşar Çilkız, "Dalyan’da Ali Bostan Plajı’nda yeni bir otel inşaatına başladım. 33 bin metrekarelik alanda 180 yataklı olacak. Termal ağırlıklı hizmet verecek" dedi...
Birçok işkolunda sayısız başarılara imza atan; Çeşme’deki otel inşaatında taşını kendisi taşıyan, havuzunu planlayan Yaşar Çilkız, “Çok çalıştım, şimdi gezmek istiyorum” diyor.
İşadamı Yaşar Çilkız’ın Gaziantep’in Nizip İlçesi’nde kalabalık bir ailede başlayan öyküsü, üniversite döneminde İstanbul’la tanışıp burada kağıt fabrikası kurması, ardından da peş peşe gelen turizm yatırımlarıyla İzmir’e kadar uzanıyor. 20 yaşında staj yaparken atıldığı iş yaşamı ona sayısız deneyimler kazandırdı. “Taşlarını kendim taşıdım, havuzunu, planlarını kendim çizdim. Burası benim çocuğum gibi” dediği Alaçatı’daki oteli Porto Beach Resort Exclusive’da hayat hikayesini, yeni projelerini Milliyet Ege’den Aslı Öktener'e anlattı.
- İş hayatına ne zaman atıldınız?
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde İnşaat Bölümü’nü okurken yaz tatilinde Seka Kağıt Fabrikası’nda staj yaptım. Kağıtçılığa merak sardım. Sonra İstanbul Kazlıçeşme’de, Zeytinburnu’nda küçük kağıt fabrikası kurmak istedim. 20 yaşlarındaydım. Okurken, kendi birikimim ve yaz zamanları çalıştığım parayla Beşiktaş’ta daire almıştım. O daireyi sattım. Amcamın oğlu taksi şoförüydü. O zamanlar mühendislik kıymetli meslekti. Çok okuyan da yoktu. O yüzden benim çalışmamı çok isterdi. Benim için arabasını sattı. O, bacanağı Necdet Bey ve Zeytinburnu’nda atölyesi olan Kemal Usta birleştik, kağıt fabrikasını kurduk.
- Peki, sonra...
Kolay iş değildi. Önce minyatür ve daha az kalitede kağıt üretmek için deneme yaptık. Zaman içinde günde 24 saat çalışıyorduk. Atık kağıtları toplatıp, kağıt üretmeye başladık. 24 saatte 2 ton kağıt çıkarıyorduk. Öyle bir ürün çıktı ki o kalitede kağıt, karton dünyanın hiçbir yerinde yoktu. Ağır gramajlı, sert, metrekaresi 650-700 olan karton çıktı. Onları kestik. 20 günde 35-40 ton kağıt yaptık. Ardından amcamın oğlu kamyonetle kutuculara kağıt dağıtmaya gitti. Afyon’a İzmit’e pişmaniyecilere gitti. 20 gün sonra geri döndü. Kağıtların hiçbirini satamamış, numune olarak bırakıp gelmişti. Tam hayal kırıklığına uğramıştık ki, bir gün bekçi çocuk geldi, “İzzet Bey diye bir kutucu geldi. İzmit’te kağıt bırakmışsınız görüşmek istiyor” dedi. Ardından Afyon’dan Konya’dan müşteriler geldi. Kağıt, alabildiğine satılıyordu. İşi büyütüp daha iyi bir tesis yapmaya karar verdik.
Dalyan’a yeni otel
- İkinci fabrikayı da İstanbul’da mı kurdunuz?
Evet. Kağıthane Belediyesi 1. Levent’te Oto Sanayi Sitesi’nde yer satıyordu. Müracaat ettim. Dönemin Belediye Başkanı, “Sen çocuksun, nasıl kağıt yapıyorsun?” dedi, yer vermek istemedi. 23 yaşındaydım. Israrcı oldum, kapısından ayrılmadım. Sonra bana yer verdi. Yako diye bir Yahudi ortağım vardı, fabrikayı kurduk. İlerleyen yıllarda da Gaziantep Nizip‘te bölgenin ilk kağıt fabrikasını hizmete açtım. 1974’ten beri bütün Türkiye’ye kağıdı ben ve Seka veriyordu. O dönemlerde bazı inşaatlar da yaptım.
- Alaçatı ile tanışmanız nasıl oldu?
34 yıl önce bu araziyi satın aldım. Eşim İzmirliydi. Çeşme’den yazlık aldık. Marmaris’e, Bodrum’a otel yapmak için gittim, uygun yer bulamayınca Çeşme olsun dedim. Sekiz yıl önce de inşaata başladım. Dört yılda tamamladım. Burası benim çocuğum gibi. İnşaatında çok çalıştım. Taşları kendim kestim, havuz projesini kendim çizdim. İstedim ki ferah, kaliteli bir yer olsun. Öyle de oldu. 2014’te ben çalıştırdım sonra Seba İnşaat Turizme kiraya vermiştim. Ancak işletmecilerle sorun yaşayınca bu yıl tekrar ben çalıştırmaya başladım.
- Yeni yatırımlarınız olacak mı?
Dalyan’da Ali Bostan Plajı’nda yeni bir otel inşaatına başladım. 33 bin metrekarelik alanda 180 yataklı olacak. Termal ağırlıklı hizmet verecek. Ayrıca genç yaşlarımda hastaneciliğe hevesim vardı. 34 yıl önce İstanbul’da hala çalışan Yaşar Hastanesi’ni kurduk. Sonra Bulgaristan’da hastane yaptık. 3 vilayette kağıt fabrikalarımız var. Zamanımın çoğunu İzmir’de geçiriyorum.
Dalyan’daki inşaat bittikten sonra İstanbul’da bir projemiz var. Bir Tıp Fakültesi Hastanesi ve Sağlık Yüksekokulu yan yana yapmak istiyoruz. Yurtdışındaki büyük hastaneler Türkiye’ye gelmek istiyor. Franchising alıp büyük hastanelerle anlaşacağız.
TERMAL ÖN PLANA ÇIKMALI
- Çeşme turizmini değerlendirir misiniz?
Alaçatı ve Çeşme rağbet görüyor. Ama yatak yok, uçak inmiyor. Deniz kenarlarına önem verip iyi oteller yapmak gerekiyor. Benim Dalyan’daki projemde termal suyum var. Yaz-kış çalışacak. Çeşme’de sağlık turizmine ya da termal turizmine önem verilirse, turizm mevsimi biraz daha uzatılabilir diye düşünüyorum. Onun için iyi oteller yapıyorum. Termalde doktor olacak, misafirler termal suya girecek, eğlenecek. Spor salonu, bowling salonu da yapıyorum. Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı tek oteli ben yapıyorum. Dalyan’daki otelimiz 180 odalı 400 yataklı olacak. Denize sıfır ve 33 bin metrekare inşaat alanımız var.
- Sizce İzmir hakettiği yerde mi?
Hakettiği yerde değil. İzmirli olmak; akıl olarak, yaşayış olarak, kapasite olarak, bilgi olarak örnek bir şey. Burada yatırımcı yok. İzmir teşvik edilmeli.
- Hangi alanlarda ön plana çıkabilir?
Tarım, sanayi ve turizm alanında öne çıkarılabilir. Medeniyet seviyesi diğer şehirlerden yüksek. Ancak İzmirliler çok çalışmalı. Bakın başarıda tahsil ve ilham yüzde birdir. Tecrübe ise yüzde 99. Tahsili varsa da ilham almışsa da sadece çalışarak yüzde 99’u kurtarabilir. Çok güzel hayal kuran insanlar İzmirliler. Fakat çalışma eksik.
- İzmir’de özel yerleriniz var mı?
İzmir’in sevmediğim hiçbir yeri yok ki. Mesela; Kemeraltı, Kordon, Alsancak, Hatay, her yeri güzel...
ÇOCUK OYUNU TASARLARDIM
- Kaç çocuğunuz var? Size yardım ediyorlar mı?
İki kızım, bir oğlum var. Bir kızım yurtdışında hukuk alanında çalışıyor. Oğlum ve diğer kızım işlerimde yardımcı oluyor. Çocuklarım da çalışıyor ama her çocuk annesini babasını geçsin istiyorum. Ama çocuklarım beni daha geçemedi maalesef.
- Sizce başarının sırrı ne?
Bakın, iş üç şekilde yapılır: Bir gözle yapmak. Ona usta denir.
Ne görüyorsa onu yapar. İki göz ve kalple yapmak. Bir de göz, kalp ve beyinle yapmak vardır. Esas iş bu üçüyle yapılır. İnsanlar beyin yapısı olarak üçe ayrılır: Büyük, orta, küçük.
Büyük insanlar düşüncelerle uğraşır. Benimle Edison bir değiliz. Ben orta insanım icraatlarla uğraşırım. Bir de küçük insanlar var onlar insanlarla uğraşır.
- Gençlere önerileriniz neler olur?
Bu dönemde yazılıma önem verecekler. Teknolojiye önem verecekler. Her şey dijital.
- Şimdi 20 yaşında olsaydınız hangi işle ilgilenirdiniz?
Bu dönemde 20’li yaşlarda olsaydım yazılım alanında buluş yapmak isterdim. En azından bir çocuk oyunu tasarlasaydım bile yeterdi bana. (Gülüyor.)
- Peki, geleceği dönük hayaliniz neler?
Yurtiçinde, yurtdışına tekneler yaptım. İstanbul Tuzla’da tekne işiyle 17 yıl uğraştım. Kendime de tekne yaptım ve tekne yapımına son verdim. Şimdi gezmek istiyorum.