Sektörel

Yat limanlarının işletme süresi 49 yıla çıkarılamayacak!

Anayasa Mahkemesi, taşınmazların üzerinde kıyı yapısı inşa edebilmek için yapılan irtifak hakkı ile kullanma izni sözleşmelerinin süresinin 49 yıla çıkarılmasına ilişkin Kanun hükmünü iptal etti...

Bodrum Turgutreis'te yat limanı inşa eden şirket, sözleşmeyel belirlenen 25 yıllık işletme süresinin, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna 2008 yılında eklenen geçici madde uyarınca, hakkın başlangıç tarihinden itibaren 49 yıla kadar uzatılması istemiyle başvuru yaptı.


Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı istemi reddetti. Bu işlemin iptali istemiyle açılan davaya bakan Danıştay 10. Dairesi, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 29. maddesiyle 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenen Geçici 8. maddenin Anayasaya aykırı olduğu kanısına vararak, Anayasa Mahkemesine başvurdu. 


Anayasa Mahkemesi, Kanunun, "devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ile Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerindeki kıyı yapısı inşa edebilmek için, ilgili idare ile 49 yıldan az süreyle yapılan irtifak hakkı ile kullanma izni sözleşmelerinin süresinin, özel düzenlemeler hariç olmak üzere maddede öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesi şartıyla hakkın başlangıç tarihinden itibaren 49 yıl olarak değiştirilmesine olanak tanıyan" geçici 8. maddesini iptal etti.


Yüksek Mahkemenin Resmi Gazete'de yayımlanan gerekçesinde, lehlerine 49 yıldan az süreli olarak irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvuruda bulunulması ve sözleşmeden doğan mali yükümlülükleri ve belirli koşulları yerine getirmesi şartıyla irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresinin hakkın başlangıç tarihinden itibaren 49 yıl olarak değiştirileceğinin öngörüldüğü belirtildi.


Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel ilkelerinden birinin "belirlilik ilkesi" olduğu kaydedilen gerekçede, bu ilkenin, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade ettiği vurgulandı.


-"Hariç tutulan özel düzenlmeler net değil"


Hazine taşınmazlarının satışı, kiraya verilmesi, trampası ve mülkiyetin gayri ayni hak tesisinin, ilgili kanuni düzenlemelerle yürütüldüğü belirtilen gerekçede, buna göre hazine taşınmazları üzerinde kullanma izni verilmesi ile irtifak hakkı tesis edilmesi görev ve yetkisinin Maliye Bakanlığına ait olduğu kaydedildi. 


Gerekçede, Maliye Bakanlığının bu yetkisini, yatırım yapılacak Hazine taşınmazı üzerinde en fazla kırk dokuz yıla kadar irtifak hakkı tesis ederek veya kullanma izni vererek kullandığı ifade edildi.


İtiraz konusu maddede, kıyı yapıları yapılması amacıyla, hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde, "özel düzenlemeler hariç" tesis edilen irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresinin uzatılmasının öngörüldüğü hatırlatılan gerekçede, madde metninde "özel düzenlemelerin" nelerden ibaret olduğu, neden özel düzenleme olarak kabul edildikleri ya da hariç tutuldukları konusunda herhangi bir açıklamanın yer almadığına işaret edildi:


Gerekçede, şu değerlendirmeler yapıldı:


"Bu durumda idarenin, özel düzenlemeler kapsamına nelerin dahil olabileceğinin belirlenmesi hususunda geniş bir takdir yetkisine sahip olacağı açıktır. Bu haliyle sözleşmelerden hangilerinin sürelerinin uzatılacağının ilgili kişilerce önceden bilinebilir olduğu söylenemeyecektir.


Hazine taşınmazları üzerinde kıyı yapıları yapılması amacıyla tesis edilen irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresinin uzatılmasında özel düzenlemelerin tespiti konusunda idareye geniş takdir yetkisi tanıyan itiraz konusu kural, yatırımcılar açısından anlaşılabilir, bilinebilir ve öngörülebilir değildir. Bu durum kuralın uygulanmasında tereddüt ve belirsizliklere yol açacağından kural, hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır."


Çoğunluğun görüşüne, üye Emin Kuz katılmadı. 


AA