Yeni ekonomi modelinin ayrıntıları belli oldu!
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Danışmanı Cemil Ertem tarafından hazırlanan raporda "Yeni Ekonomik Modelin" temel amaçları sıralandı. Sunumda "Kur avantajı ve yatırımların artmasıyla ihracatın arttırılması ve cari fazla ile dış borca bağımlılığın sonlandırılması amaçlanmaktadır" denildi.
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Danışmanı Cemil Ertem tarafından Kasım ayı sonunda hazırlanan sunumda, “Yeni Ekonomik Modelin” temel amacı, “Yeni ekonomik modelde düşük faiz ortamı ile yatırımların desteklenmesi, büyümenin ve istihdamın sürdürülebilir hale getirilmesi, rekabetçi kur avantajı ve yatırımların artmasıyla ihracatın artırılması ithalatın düşürülmesi ve nihayetinde cari açığın cari fazlaya evrilerek dış borca bağımlılığın ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır” olarak tanımlandı.
Maliye politikasına yönelik olarak ise bir hedef konularak, “Dolaylı vergilerin azaldığı, doğrudan vergilerin arttığı çağdaş bir bütçe anlayışına geçmeyi hedefliyoruz” ifadeleri kullanıldı.
Reel sektörde türbülans
Sunumda, ihracattaki istikrarlı artışın ekonomik katkısının Merkez Bankası'nın kullanılabilir rezervlerini artıracağına dikkat çekildi.
Dünya gazetesinden Mehmet Kaya'nın haberine göre, “Yeni Ekonomik Model Gerekçeleri –Getirileri” başlıklı sunumda, "AK Parti hükümetleri döneminde de uygulanan temel politika bileşeninin sonuç vermediği vurgulanarak, yüksek faiz, düşük kura dayalı ekonomik model bir yandan yüksek faiz maliyetleri nedeniyle yatırım ortamını zayıflatırken, diğer yandan ihracatta rekabet gücümüzü azaltmaktadır” eleştirisine yer verildi. Bu politika bileşeninin düşük büyüme, düşük istihdama yol açtığı, düşük kur nedeniyle ithalatın ihracattan daha hızlı arttığı ve oluşan cari açığın sıcak para ile finanse edilmesiyle de dış ataklara zemin oluştuğu belirtildi. Sunumda, “İhracatı artırıp, ithalatı azaltarak, temel döviz arz talebini dengelerken, diğer yandan doğrudan yabancı sermaye girişlerini özendirip portföy, yani sıcak para girişlerini azaltarak kurda ve dış finansmanda istikrar sağlayacağız. Böylece dış finansal şoklara karşı korunaklı, kırılgan olmayan bir ülke haline geleceğiz” denildi.
Tipik bir IMF reçetesi olarak nitelendirilen yüksek faiz-düşük kur uygulamasının bütçede sıkılaşmaya, yatırımları durdurmaya ve ücret artışlarını kısmaya neden olarak vergi artışları ve düşen ücretler nedeniyle yoksullaşmalara neden olduğu öne sürüldü. Sunumda, Türkiye'nin kronik bir cari açık sorunu yaşadığı, düşük döviz kuru-yüksek faiz dönemlerinde cari açığın arttığı, ilave döviz talebi nedeniyle döviz kurunun tekrar yükseldiği belirtildi.
Sunumda cari açığa yönelik şu yorum yapıldı: “Cari açığın finansmanında uzun yıllar büyük rol oynayan portföy yatırımlarının (sıcak paranın) yüksek seviyelerde oluşu, TL üzerinde baskı yaratan unsurların başında gelmiştir. Yeni model ile birlikte azalan cari açık, finansman ihtiyacı üzerindeki yükü azaltacağından, bu durumda hem net döviz açığı kapanmış hem de yabancıların hisse senedi ve borç senetleri piyasasında yarattığı kırılganlık azalmış olacaktır."
Modelin temel politika ve reformları
Sunumda “Dış borca, sıcak paraya dayalı bir dış ticaret rejimi ile yüksek faizin sonucu olan yüksek borç, sıcak para ve ithalata dayalı büyüme modeli” uygulanmayacağı vurgulanarak, temel politikalar şöyle sıralandı:
- Net döviz girişine, küresel rekabete dayalı bir dış ticaret rejimi.
- Düşük faizle yatırımları önceleyen, ihracatın ithalatı karşılama oranının çok üzerinde olduğu, cari fazla veren, küresel rekabette ve teknoloji ihracında öncü yeni bir büyüme modeli.
- Toplam faktör verimliliğini esas alan, nitelikli işgücü ile hakkaniyetli bir ücret politikasına önem veren, refah düzeyi giderek artan bir üretim ve teknoloji üssü olmaya öncelik vermek.
Yeni modelin reform alanları ise şöyle sıralandı:
- Sağlıklı işleyen, mali derinliği ve çeşitliliği esas alan bir finansal yapı.
- Banka sistemimizin sermaye ve aktif kalitesini yukarı çekmek.
- Reel sektörü banka sistemi dışında da finanse edecek çağdaş finansal yapıları hızla oluşturmak.
- Tarımda kendine yeterli, tarladan sofraya arz zincirini ve fiyatlamasını en sağlıklı şekilde sağlayarak gıda enflasyonunu gündemden kaldırmak.
'Yüzde 5 büyümeye yüzde 15 kredi genişlemesi gerek'
Sunumda, Türkiye'nin yaşadığı enflasyon genel olarak küresel gelişmelere bağlı olarak enerji ve emtia fiyatları ile navlun fiyatlarındaki artışla açıklanırken, bu gelişmelere bağlı olarak sadece Türkiye'nin değil dünyanın da enflasyon sorunları yaşadığı ifade edildi. Finans sektörü için yapılan değerlendirmede, Türk bankalarının güçlü bir sermaye yeterlilik rasyosuna sahip olduğu, kredi getirilerinin sorun teşkil etmediği, bankacılığın ticari kredilerle büyüdüğü, konut kredilerinin kontrol altında tutularak risk teşkil etmedikleri belirtildi. sistem tehdidi. Sunumda, yüzde 5'lik büyüme için yüzde 15'lik bir kredi genişlemesine ihtiyaç duyulduğu, bu senaryoda dahi bankaların sermaye yeterliliklerini koruduğu belirtildi.
Ekonomi için 'Esham' modeli önerisi!
Merakla beklenen ekonomi paketi devrede! Milyonları ilgilendiriyor!