Yeni İstanbul..
Geçen hafta ki yazımızda İstanbul Büyükşehir belediyesi tarafından açıklanan yeni 1/100 binlik imar planları ile şehrin yeni büyüme alanı olarak Silivri bölgesi ve yatırımları üzerine değinmiştik.
Geleceğin şekilleneceği bölgeler olarak şehrin doğu ve batı yönünde bakir alanlar olduğunu zamanla ticari ve sınai yatırımları ile beraber konut projelerinin de maliyetleri düşük alanlara yöneleceklerini uzun zamandır hem bu sütunlarda hem de diğer platformlarda beyan ettik.
Bu meyanda yatırımcılar açısından yeni İstanbul'un şekilleneceği bölgeler olarak ta Batıda Silivri, Doğuda Kurtköy olarak şehrin yeni silüetinin oluşacağını ve özellikle de yatırımcılara çağrıda bulunarak bu iki bölgeyi mercek altına almaları gerektiğini iddia ettik.
Dikkat edilirse Kurtköy bölgesinde şu anda Sabiha Gökçen Havaalanı var. Gene bölgede Sabancı ve Okan Üniversiteleri ile Koç Lisesi gibi eğitim kurumları ve farklı sektörlerden bir çok kuruluşun yatırımları..bölgenin tanınmasına büyük fayda sağlayan F1 yarışlarının düzenlendiği pist var.
Aynı zamanda sanayileşmenin yoğun olduğu İzmit bölgesine yakın olmasının da proje yapımcıları ve yatırımcılar açısından büyük bir avantaj olduğu zaten bilinmekte.
Aynı şekilde Silivri bölgesi de açıklanan plana göre havaalanı, liman,
üniversite, hipodrom, sağlık, lojistik, teknoloji ve fuar vb.gibi çok amaçlı yatırımların yanı sıra şu anda İstanbul un ilçeleri içinde en geniş toprağa sahip 2.ilçe olması, kıyı şeridi olarak 40 km ile en uzun sahile sahip olması, şehrin en ucuz arsa fiyatlarına sahip olması gibi en lerinin de olması nedeniyle yatırımcıların gözdesi durumundadır.
Bölgenin Çorlu ve Çerkezköy gibi sanayi ve ticari yoğunlaşması olan bölgelere de yakın olması büyük avantajdır.
Bunu ayrı bir yazıda irdeleyeceğiz.
Bugün eski İstanbul diye adlandırılan mahalle, semt ve bölgelerin tarihi dokuları barındırmasından mütevellit şehrin sülietinin korunması adına yeni yapılaşmaya izin verilmemesi..aksi halde bu dokunun da kaybolacağı anlamına geliyor.
Tabiatıyla 1960 lı yıllardan sonra başlayan imar ve inşa hareketleri bu eski şehrin boş alanlarında sürmüş, artan göçler ve kentleşme sürecinde de devam etmiş..gelişen ve büyüyen İstanbul bugün artık kabına sığmaz hale gelmiştir.
Sağlıksız büyümenin getirdiği sorunlar aslında plansız ve proğramsız olduğu kadar ulaşım ve altyapının baştan inşa edilememesi ile mimari ve estetik açısından da garabet görüntüsü şehrin yeni silüeti olarak kabul edilmedi.
Bugün eski İstanbul tarih kitaplarında ve kartpostallarda kaldı.
Garabet İstanbul ise halen duruyor..imar ve iskan problemleri ile tabi ya mahkeme dosyalarında ya da çözümsüz olarak halen meclis gündeminde!
Geçtiğimiz sene basında Sayın Başkan Kadir TOPBAŞ beyin beyanatları çıktı ve İstanbul yeniden kurulmalıdır dedi..bu düşünce artık yeni bölgelerde şekillenmek ve hayat bulmak zorundadır.
Hele AB yolunda ilerleyen bir Türkiye için önce siyaset kurumu toplumsal yaşam başta olmak üzere yeni yaşam alanlarını da parti farkı gözetmeden yeniden kurmalıdır.
Yapılması gereken tüm çalışmalar, kesinlikle günümüze uyarlanarak değil, önümüzdeki yılların getireceği yük hesaplanarak ve doğru bir vizyon ve mantalite ile yapılmalıdır.
Bugün gelişmiş ülkelerde yapılan doğru planlamalarla şehirler modern ve çağdaş hüviyete bürünüyor..spor ve yeşil alanlar, ulaşım, çevre, altyapı, yol, kaldırım, çöp, kanalizasyon, metro vs. gibi insanların yaşamsal tüm gereklerini karşılayacak şekilde kurulup, inşa edilebiliyor.
Geçen ay yazdığım yazıda Dünya üzerinde yaşanabilir şehirler sıralamasında ilk 5'e girebilen şehirleri incelediğinizde tarihi bile olmayan ve yeni planlanmış yerleşkelerin veya kentlerin bu sıralamaya girebilmesi güzel bir örnek olarak bizlere bir fikir vermiyor mu?
Bakınız AB ülkelerinde ki inşaat sektöründe belirli normlara haiz 5000 firma faaliyet gösteriyor..ülkemizde ise bu sayı 200 bin civarında.
İnşaat sektöründe standart ve kalite normları hem hukuksal hem de yapısal bir düzene konulmadan ve disipline edilmeden eski hamam eski tas misali olmamalıdır.
Burada önemli olan geleceği düşünen ve her şeyi insanların ve toplumun huzuru ve mutluluğu üzerine kuran..gelecek nesillerin daha sağlıklı yetişmesine imkan sağlayacak işler yapmak olmalıdır.
Bakınız şehirleşme oranı Türkiye'de yüzde 66 iken, AB'ye aday ülkeler arasında şehirleşme oranının en düşük olduğu ülkeler yüzde 49 ile Slovenya, yüzde 55 ile Romanya ve yüzde 58 ile Slovakya.
Bu ülkeler daha düne kadar Osmanlının vilayeti değil miydi?
Halbuki bugün modern ve çağdaş toplum olma yolunda son 20 senede geldikleri mesafeyi takdir etmek lazım.
Aslında Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Lütfen Google/Earth den yaşanabilir şehirler sıralamasında ki kentleri gezin ve bakın..geniş bahçeler içinde villalar, geniş ve büyük bulvarlar, bisiklet ve koşu yolları, parklar ve spor alanları göreceksiniz.
Bu işleri başarmak vizyon, mantalite ve ileri görüşlülük kadar icranın başında ki insanların da bu işi misyon edinmesini gerektirir.
Eğer hedefler doğru yolda yürünürse başarılır..aksi halde kaderin makus talihi gene ağlarını örecektir!
İyi haftalar.
[email protected]