04 / 11 / 2024

Yeni pazarlar ve hedefler..

Yeni pazarlar ve hedefler..

2004 yılından itibaren İnşaat ve Emlak sektöründe yaşanan gelişmeler ve büyük çıkış aslında tek parti iktidarı ile gelen siyasi ve ekonomik istikrarın toplumda sağlanan geleceğe güvenle bakabilme duygusunun en azından bir iktidar süreci kadar devam edece




1997-2003 yılları arasında yaşanan durgunluk ve istikrarsız yıllar, bu kesat dönemde olgunlaşan alıcı kitleye büyük fırsatlar sunmuştur.

Türkiye'nin lokomotifi olan İnşaat sektörü tarafından özellikle büyükşehirler de inşa edilen projelerin hedef kitlesi hem yurtiçine hem de yurtdışında ki  yatırımcıları ve alıcıları cezbetmiş ve çok ciddi anlamda para akışı sağlanmıştır.

Tabi bu süreçte sunulan projelerin konseptleri, yapı sistemleri ve planları (ülke içinde büyüyen nüfusun ihtiyaçları göz önüne alınmadığı halde) inşa edilen tüm projelere/mülklere ciddi olarak talep gelmiş ve fiyatlar bu süreç içerisinde yıl be yıl artış göstererek Mayıs.2006 ya kadar gelinmiştir.

Bunun sonucunda insanlar, uzun vadeli mortgage kredileri ile son 5 yılda 250 milyar YTL lik mülk satın alarak bu istikrarlı ortama güvenlerini göstermişlerdir.

Bu süreç eski duayenler tarafından dile getirilen geçmiş dönemlerde yaşanan 10' ar yıllık periyotlarda 3' er yıllık satış dönemi iddiasını düşündüm.

Evet ülkemizde her 10 yılda bir, sürekli bir 3 yıl gayrimenkul piyasaları ciddi anlamda hızlanıyor ve akabinde gene durağan bir döneme giriyordu.

Bu 3' er yıllık süreçlerde fiyatlar tavana vuruyor ve çok ciddi satışlar yaşanıyordu.

1984-87, 1993-1996, 2004-2007 arası yıllarda ki dönemlerde emlak ve gayrimenkul fiyatları USD bazında çok ciddi prim yapmıştır.

Hem eski duayenler haklı çıktı, hem de istikrarlı yılların inşaat sektörü üzerinde ki olumlu etkisi tescillendi.

Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da ülkemizde ki nüfus artışı ve göçleri de -özellikle sanayi ve tarım alanlarının yoğun olduğu bölgeler açısından- incelersek büyük şehirlerimiz bu artışın 1.öncelikli bölgeleri olarak göze çarpmaktadır.

Sonuç olarak önümüzde ki dönem maalesef geçmişte yaşanan bu süreci aratacak gibi gözüküyor.

Bu durum Dünya genelinde yaşanacak olan politikalara ve piyasalarına bağlıda diyebiliriz.

Ancak böyle bir dönem için geçmiş yazılarımda da bahsettiğim gibi önümüzde ki dönemin atlatılmasına ve zamana da ihtiyaç var.

Sektörde faaliyet gösteren şirketler böyle bir süreci yeni projeler, yeni sistemler ve yeni konseptlerle ve tabi yeni pazarlarla çözmek zorundadır.

Bu yeni süreçte sektörde faaliyet gösteren şirketler, yeni pazarlar ve hedef kitleler üzerine doğru kararlar ve projeler üretmediği veya inşa etmediği takdirde bir tasfiye dönemine girilecektir.

Eğer bu dönem de yeni pazarlar, projeler ve yeni inşaat sistemlerinde bölgesel uygulamalara geçilmezse işler daha da zorlaşacaktır.

Bugün Dünya piyasaları özellikle Avrupa ve Amerika da emlak/inşaat sektörleri bu bağlamda mortgage şirketleri ve fonlar zor durumdadır.

Haliyle bu durum iç piyasa açısından ciddi bir handikaptır.

Ancak nüfus artışı, pazar yüzdeleri ve dinamizm her dönemden daha farklı olarak bu yeni dönemde yabancı sermayenin ve fonların Türkiye de inşaat ve emlak sektörüne ciddi olarak yatırım yapacaklarını düşünüyorum.

Zaten finans ve bankaların büyük bir kısmı bu grup ve fonlarda olduğu için bu yeni süreçte mutlak surette rol alacaklardır.

Benim şahsi düşüncem sektörde faaliyet gösteren büyük şirketler yabancılara mülk satışı konusunda çalışma yapmak, elinde ki mülkleri iç piyasaya değil dış pazarlara açmak zorundadır.

Son 5 yılda kredi kartları, mortgage, otomobil ve ihtiyaç kredileri için kullanılan para neredeyse 500 milyar ytl nin üzerindedir.

Bu da önümüzde ki en az 5 yılın ipotek altında olduğunu gösterir.

Sonuç olarak inşaat ve emlak pazarında ki şirketler inşa ettikleri projelerin  pazarlama ve satışlarında ciddi sıkıntı yaşamak istemiyorsa hedef kitleyi iyi okumak, proje planlarını ihtiyaçlara göre düşünmek ve üretmek zorundadır.

Bölgesel proje üretmek o bölgenin toprak fiyatından başlar, sosyo-ekonomik durumu ve ulaşımla ilintilidir.

Herkes inşa edeceği projeyi iyi okuyarak, hedef kitleyi tesbit ederek ve o bölgede yaşayan veya çalışan insanlara pazarlamak düşüncesi ile yola çıkmalıdır, aksi halde rüzgar her zaman esmez.

İyi haftalar.


Geri Dön