Yeni teşvik sistemi ile Türkiye'ye yatırım artacak!
Ankara Sohbetleri’nin konuğu olan Kalkınma Bakanı Elvan yeni teşvik sistemi ile yatırım atağı başlatacaklarını söyledi. Elvan, Japon sermayesinin Türkiye’ye büyük ilgi gösterdiğini, Çanakkale köprüsü konusunda bir an önce ihale açılmasını beklediklerini anlattı.
Ankara Sohbetleri’nin konuğu olan Kalkınma Bakanı Elvan yeni teşvik sistemi ile yatırım atağı başlatacaklarını söyledi.
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Türkiye ekonomisinin 15 Temmuz darbe girişimini, birçok gelişmiş ülkenin başaramayacağı şekilde atlattığını belirtirken, bazı bakanların görevlendirildikleri ülkelerde ekonomiyi anlatacağını söyledi. Yeni teşvik sisteminin sadece Doğu değil Türkiye’nin tamamına yerli ve yabancı yatırımı arttıracağını belirten Elvan, Japon sermayesinin Türkiye’ye büyük ilgi gösterdiğini, Çanakkale köprüsü konusunda bir an önce ihale açılmasını beklediklerini anlattı. Mevcut 6 bölgeli teşvik sisteminin korunacağını belirten Elvan, enflasyonda yüzde 7.5’lik hedefi koruduklarını bildirdi. Ankara Sohbetleri’ne konuk olan Elvan, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe’nin soruların cevaplandırdı.
- Ekonominin geneli üzerine değerlendirme yapabilir misiniz?
Türkiye, 15 Temmuz akşamı hain darbe girişimi karşısında, uçurumun kenarından dönmüştür. Başta Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve milletimizin el ele dik duruşu, Türkiye’nin karanlığa itilmesinden kurtulmasına yol açmıştır.
Bir darbe girişiminden sonra; Türkiye dışında gelişmiş ülkeler dahil, herhangi bir ülkede, böyle bir hadise meydana gelseydi, o ülkenin ekonomisi büyük zarar görürdü. Döviz kuru yüzde 3-5 değil, yüzde 20-30 gibi daha yüksek oranlarda yükselirdi, ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalınırdı. Geçmiş dönemlerde, bizim öncemizde, Sezer’in Cumhurbaşkanlığı, Ecevit’in Başbakanlığı döneminde bir kitap atmadan dolayı, bir anda ekonomi allak bullak oldu. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında borsa kapatılmadı. Döviz kuruna baktığımızda, batılıların beklediği, birtakım art niyetli kesimlerin beklediği oranın çok altında bir dalgalanma sözkonusu oldu. Bugün itibarıyla dolar kuru 2.95’TL’ye kadar düştü. Bizim 2016 yılı için Orta Vadeli Program hedefimiz 3,00 TL.
- Makro hedeflerde sapma bekliyor musunuz?
Risk teşkil eden ne var diye baktığımızda, büyüme performansımız ilk yarı için iyi. İkinci yarıda da ilk yarı kadar olmasa bile bir miktar düşüşle iyi bir büyüme performansı bekliyoruz. Sanayi üretiminde ilk 6 ayda yüzde 4.2 büyüme gösterdik. Finansal piyasalarda daralma, uluslararası kuruluşların büyüme rakamlarını aşağı yönlü revize etmeleri göz önüne alındığında bu rakamlar ekonomimizin sağlam temeller üzerine oturduğunu göstermektedir. Bütçe açığına baktığımızda, şu anda bizim hedefimiz yüzde 1’in biraz üzerinde. Maastricht kriteri yüzde 3. Kaldı ki yüzde 2 bile gerçekleşse ekonomi açısından risk olarak görmüyoruz. Cari açıkta, son 2-3 yılda tedrici düşüş olduğunu görüyoruz. 2015 yılında yüzde 4.5’lik açık gerçekleşti. Bu yıl ilk çeyrekte yüzde 4.1-4,2 bandındayız. Cari açıkta da yukarı yönlü trend sözkonusu değil. Kamu dengelerinde problem yok. Yatırımlarda en ufak aksama yok, özellikle mega projelerde 7 gün 24 saat çalışma devam ediyor. Enflasyon konusunda yüzde 7.5 hedefimiz vardı. Özellikle tütün ve alkollü içkiler ile işlenmemiş gıdada temmuz ayındaki artış beklentinin üzerindeydi. Ancak yıla bütün olarak baktığımızda, işlenmemiş gıdada zaman zaman dalgalanma oluşabiliyor. Şu an yüzde 7.5 hedefimizi koruyoruz. Herhangi bir risk görürsek gereken tedbiri alırız.
- Gıda fiyatları bayağı zorluyor. Tarımsal üretimde katkı sağlayacak, bölgesel kalkınma projelerinde hızlanma olacak mı?
Örneğin DAP çerçevesinde hazırladığımız strateji dokümanlarına baktığımızda ortaya koyduğumuz hedefin ötesinde yatırım ödeneği tahsisi yaptık, bunlar yerele çok ciddi katkı sağlıyor. Ancak ilave desteklerimiz de olacak. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da istihdamın artırılması, yatırımların cazibesinin artırılması, genç nüfusun istihdamına yönelik çalışmalarımız var. Önümüzdeki günlerde bunu Sayın Başbakanımız paylaşacak.
-Tarım ve hayvancılık mı ön planda olacak?
Bitkisel ürünlerin, hayvancılığın ön planda olduğu iller var. Tarıma dayalı entegre sanayi tesislerinin inşası gibi bölgeyi rahatlatacak, ayağa kaldıracak, istihdama katkı sağlayacak yeni tedbirlerimiz olacak.
- Özel teşvik mi? Yoksa mevcut mu değişecek?
Yeni bir teşvik mekanizması getiriyoruz. Bu teşvik mekanizması, Türkiye’ye olan ilgiyi daha da artıracaktır. Sadece Doğu-Güneydoğu değil, tüm bölgelere olan ilgiyi artıracaktır. Çalışmayı Ekonomi Bakanlığımız yaptı, bizler de katkı sağladık. Bunlar hem istihdamın artırılması, hem de teşvik enstrümanlarının daha etkin ortaya konulmasına yönelik tedbirlerdir. Şu an Ekonomi Bakanlığımızın uyguladığı standart bir teşvik sistemimiz mevcut. Yeni düzenleme ile proje bazlı ve daha esnek bir teşvik sistemi öngörüyoruz. Stratejik öneme haiz olan projeler, arz güvenliğini sağlamaya yönelik projeler, dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik projeler, teknolojik dönüşümü sağlama, yenilikçi, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek alanlara yönelik yatırımlarda daha cazip bazı imkanları sunacağız. Bunlar açık, şeff af ve hesap verilebilir bir yapıda olacak.
- Yeni dönemde mevcut 6 bölgeli teşvik sistemi değişecek mi?
Proje bazlı teşvik sistemini getiriyoruz ancak 6 bölgeli teşvik sisteminden vazgeçilecek diye bir şey de yok. Şu an böyle bir kararımız yok.
Kısa bir süre içinde hem yatırım hem istihdam açısından da daha iyi bir ortama kavuşacağız. Yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik bir paketimiz zaten çıktı. BES ile ilgili tasarımız TBMM’den geçti. Taşınırların teminat olarak kullanılmasını öngören tasarıyı da Meclis’ten geçireceğiz. Zaten biz özellikle yatırım ortamının iyileştirilmesi çerçevesinde sürekli olarak iş dünyası ile bir araya geliyoruz. Nelerin gerçekleştirilmesini istediklerine dair taleplerini aldık, bunların nasıl ve ne şekilde gerçekleştirileceğini ortaya koyduk.
Bakanlar yurtdışında Türkiye'yi anlatacak
-Kredibilite kaybı yaşayan kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye bakışını objektif buluyor musunuz?
Dünyada dikkate alınan 4 tane kredi derecelendirme kuruluşu var. S&P’nin bu 3 kredi derecelendirme kuruluşundan ayrıldığını görüyoruz. Bu 3 kuruluş ülkemizi halen yatırım yapılabilir olarak görüyor. S&P ile bizim bir sözleşmemiz de yok. Bu kuruluşun açıklama yaptığı tarih 20 Temmuz. Böyle bir ortamda hiçbir veriye dayanmadan, bilimsel verilere dayanmadan ani bir karar aldı. Aldıkları kararın gerekçesinde, Türkiye’de bir ayrışmanın söz konusu olduğunu bu nedenle Türkiye’nin notunu düşürdüklerini ifade ettiler. Oysa tam tersi söz konusu oldu, ayrışma olmadı, 79 milyonda milli birlik ve beraberlik havası oluştu. Tüm siyasi partiler, basın, STK’lar tek yürek oldu. Bakınız Moody’s geldi Bakanlığımızla, Maliye ile, Hazine ile görüştü. Neticede kredi notunda değişiklik yapmadı ve izleyeceğini belirtti. Fitch’in de önümüzdeki günlerde belki bir değerlendirmesi söz konusu olacak.
Elbette zaman zaman arizi durumlar söz konusu olacak ama önlemini alıyoruz. Merkez Bankamız hemen darbe girişimi sonrası son derece kararlı bir şekilde likiditede bir serbestlik sağladı ve piyasada ciddi güven oluştu. Vatandaşlarımız 15-29 Temmuz döneminde yaklaşık 11 milyar dolarını bozdurdu. Ve mevduatımızda 15,1 milyar TL artış söz konusu oldu. Sanayi üretiminde 2. çeyrekte düşüş var, beklentimizin altında bir düşüş oldu. Ama büyüme üzerinde sanayi üretiminin özellikle 3. hatta 4. çeyrekte daha ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Yılın ilk yarısının büyümedeki ağırlığı aşağı yukarı yüzde 45.2. Yarının büyümedeki ağırlığı ise yüzde 55.
Sanayi üretiminin büyümede en fazla ağırlığı olduğu dönem 4. çeyrek. İlk çeyrekteki ağırlığı 21.7,2.çeyrekte 24.9,3. çeyrekte 26.2,4. çeyrekte ağırlığı 27.2.
Bu 16 yılın ortalaması. Bizim özellikle yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik almış olduğumuz ve alacağımız tedbirler ile yine ihracatımızı artırıcı tedbirleri devreye sokmamız 3. ve 4. çeyrekte bir hareketliliği getirecektir diye düşünüyorum. 2016’da net ihracatın büyümeye pozitif bir katkısının olma ihtimali oldukça zayıf. Piyasanın biraz daha canlanacağını düşünüyoruz. Son aylarda dünyada risk iştahı arttı bunun da bize pozitif bir yansıması olacak diye düşünüyorum. Merkez Bankası’nın zorunlu karşılık oranlarını 50 baz puan düşürmesi de önemli. Bu bankaları likidite açısından daha da rahatlatacaktır. Merkez Bankası'nın politikaları gerçekten başarılı. Türkiye ekonomisinin sağlam temeller üzerine oturtulduğunu sadece biz söylemiyoruz. IMF Başkanı'nın ifadesi, “İnanılmaz bir olaydan sonra piyasalar düzgün çalışmıştır” diyor. Darbe girişimi sonrası ülkemizin, Türkiye ekonomisinin uluslararası camiaya anlatılmasına yönelik bazı tedbirler alıyoruz. Başbakan Yardımcımız Nurettin Canikli’nin başkanlığında bir toplantı gerçekleştirdik. Hangi bakanlıklarımız ne yapacak, ne yapabilir, bununla ilgili bir çalışma yapılıyor. Önümüzdeki günlerde Sayın Şimşek, ben, Maliye Bakanımız ve ilgili bakanlarımızla belki farklı ülkelere ziyaretler olacak. Fon yöneticileri ile bankalarla uluslararası birtakım kuruluşlarla bir araya geleceğiz. Hiçbir zaman mali disiplinden uzaklaşma söz konusu olmayacak. Mali disiplinden taviz vermemiz mümkün değil.
'Net fon girişinde artıdayız'
-Yabancı sermaye akımı konusunda neler öngörüyorsunuz?
Yatırım fonların ağırlıklı olarak Uzak Doğu'ya kaydığını biliyoruz. Bu süreçte de özellikle Türkiye bir fırsat penceresi olarak ortaya çıkıyor. AB üyesi olup da gelişmekte olan ülke grubunda olan ülkeler var, buralardan da bir fon çıkışı olduğunu görüyoruz. Şu an itibariyle biz bir darbe girişimi yaşamamıza rağmen net fon girişinde artıdayız. Türkiye hala cazibesini koruyan bir ülke. Elbette dışarıda, yurtdışında darbecilerle aynı zihniyette olan, Türkiye’yi karalamak isteyen bazı kesimler var. Hala makale yazdıranlar var, aleyhimize kampanya oluşturmaya çalışanlar var. Ona rağmen Avrupa’da, dünyanın değişik ülkelerinde aklıselim sahibi, olaylara rasyonel bakan bilim adamları var. Onların açıklamalarına bakınca Türkiye’nin gerçekten yatırımlar açısından cazibesini koruduğu görülüyor.
-Sizin doğrudan görüştüğünüz ya da görüşeceğiniz yabancılar var mı? Bu alanda bakanlıklarla iş paylaşımı planlandı mı?
Geçen günlerde Japonya’nın Ankara Büyükelçisi ve ekibi ziyaretimize geldi. Japonların ülkemize ilgisi var ve onlarda ciddi bir tereddüt görmedim. İşlerimizi nasıl ve ne yönde daha fazla geliştirebiliriz çabasında olduklarını gördüm. Biz de benzer bir arayış içerisindeyiz. Dış dünyayla ilişkilerimizi daha da güçlendireceğiz. Japon temsilcilerle projeler üzerinde konuştuk. İşbirliğini nasıl geliştirebileceğimizi ele aldık. Bizim arzumuz doğrudan yatırım yapılması. Japonların büyük yatırımları var. Marmaray, Osmangazi projesinde yine Japonlar var. Çanakkale Köprüsü'ne çok ilgi gösteriyorlar. Bir an evvel ihaleye çıkılmasını arzu ediyorlar.
Bölgesel kalkınmaya yeni model…
Kalkınma Ajansları Modeli’nin yani Devlet Planlama Teşkilatı’ndaki (DPT) ezberi bozacak modelin mimarlarındandı Lütfi Elvan. Kalkınmada Öncelikli Yöreler Daire Başkanlığı’nın ardından getirildiği DPT Müsteşar Yardımcılığı görevini yürüttüğü o dönemde de sorularımızı yanıtlamıştı Elvan. O’na göre ajanslar bölgelerinin potansiyelini dikkate alacaktı; her kentte, bölgeyi iyi bilenler tarafından potansiyel ve kapasite analizleri yapılacaktı; merkezi yönetim bu bilgiler ışığında örneğin Muş’ta tarımsal, İstanbul’da çevresel, Bitlis’te hayvansal potansiyelini harekete geçirecekti… Hedef tam olarak tutturulamasa da oldukça başarılı projeler çıktı bu modelden… Elvan’ın sohbetimizde, “Yeni teşvik paketleri sadece Doğu değil tüm Türkiye’ye ilgiyi artıracak”, “Bölgesel kalkınma projelerine hedefin ötesinde ödenek tahsis ettik, bunu daha da artıracağız” şeklindeki cümleleri, Doğu ve Karadeniz’de yeni planlamaların olacağının sinyalini veriyor.
Rusya'nın 4 alanda katkısı olacak
-Rusya’ya ihracatın ve turizmin açılması enflasyon baskısı yaratır mı?
Ben ciddi fiyat artışı beklemiyorum. Bu tabii aşamalı bir şey olacak. Hemen bir anda ihracat açılmayacak, hareketlilik yıl onuna doğru artacak. Tabii ki Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi, dört temel alanda ciddi katkı sağlayacak. Turizme olumlu katkısı olacak, yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde çok sayıda işadamımız Rusya’da çalışıyor. Onların tedirginliği gitti, rahatladılar. Önümüzdeki dönemde Rusya’da Türk firmalarının daha etkin çalışmasını göreceğiz. Özellikle gıda başta olmak üzere ihracatımıza da pozitif yansıması olacak. İlişkilerin normalleşmesinin ekonomiye etkisi olumlu olacak.Bir diğer önemli unsur ise enerji projeleri. Akkuyu Santrali Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin ile yaptığı görüşme sonrası daha da hızlanacak. Diğer enerji projelerinin de ilişkilerimize önemli katkısı olacak.
Dünya