Yeşil ofislerde çalışanlar daha az mı hastalanıyor?
Yeşil ofislerde çalışanlar daha az hastalanıyor, işlerinden daha fazla tatmin olduklarını dile getiriyorlar
İş değiştirme oranları düşüyor, yaratıcılık ve iş yapma hızı artıyor, ofis içi ilişkiler daha sıcak hale geliyor.
Yeşil binalar son yıllarda çokca kendinden söz ettirir oldu. Zaman zaman bir "moda akımı" olarak algılanma tehlikesine rağmen getirileri hakkında biraz bilgi sahibi olunduğunda işi boş bir kavram olmaktan uzaklaşıyor. Yeşil binaların faydaları incelendiğinde artılarının yaşamın her alanına girdiği görülüyor. İş yaşamı özelinde ise şirketlerin stratejik performanslarına katkılarına ve insan kaynakları gelişimine katkıları ölçülebiliyor.
Şirketlerin genel giderlerine bakıldığında bu giderlerin yaklaşık yüzde 80'i çalışan maliyetlerinden oluşur. Bu anlamda çalışan üretkenliğindeki en ufak bir artış bile şirket için önemli bir avantaj. Öte yanda yeşil ofislerde çalışanlar daha az hastalanıyor, işlerinden daha fazla tatmin olduklarını dile getiriyorlar. İş değiştirme oranları düşüyor, yaratıcılık ve iş yapma hızı artıyor, ofis içi ilişkiler daha sıcak hale geliyor. İşyerine olan aidiyet duygusunda olumlu gelişmeler gözlemleniyor. Ofis içindeki bu iyileşmenin kurum dışına ilk yayılma noktası müşteri ilişkileri. Müşteri ile kurulan olumlu temaslarla artan müşteri memnuniyeti ve kaliteli hizmet algısı şirketlerin kazançlarına kazanç katıyor.
Stratejik Performans, İnsan Kaynakları Gelişimi ve Sürdürülebilir Tasarım
Kurumlar söz konusu olduğunda başarı kavramı farklı ölçeklerden ele alınsa da belli başlı kiterler kullanılarak şirketlerin başarılı olup olmadıkları konusunda fikir sahibi olunuyor.Stratejik performans ve insan kaynakları gelişimi bir kurumun gelecek de var olup olamayacağının sinyallerini veriyor. Bir şirketin genel başarı kriterleri:
-Ürün kalitesi
-Müşteri memnuniyeti
-Yaratıcılık kapasitesi
-İş yaşam kalitesi - çalışanın işe karşı tutumları, iş tatmini
-Şirketin çalışanını uzun vadede elde tutabilmesi
-Operasyonel verimlilik
-Sosyal sorumluluk
-Ürün ve hizmet kalite algısı
Yeşil binaların etkileri yukarıda görülen 4 kategoriyi de olumlu etkilerken şirketlerin başarılarında söz sahibi oluyor.Yeşil ofislerin kurumlara katkısı 2 boyutta kendini gösteriyor. Maliyetlerin düşürülmesi ve yeni katma değerlerin sağlanması. Burada gözden kaçırılmaması gereken bir detay yaratılan değerlerin maliyetlerdeki düşüş trendi kadar ilk etapta net bir şekilde görülmesi pek mümkün olmaması.
Yeşil binalar genel anlamda stratejik performansdan sorumlu iken insan kaynakları gelişimi birebir iç mekan kalitesinden etkileniyor. Burada çalışan üretkenliğini direkt etkileyen 5 faktörden bahsedilebilir. Konfor ve estetik, mahremiyet, mekanın esnekliği ve isteğe göre düzenleme, insanlara ve kaynaklara ulaşabilirlilik.
Hasta Bina Sendromu
"Hasta Bina Sendromu" kişinin çalışma alanı ile ilişkili şikayetlerinin (sendrom) bileşkesi olarak adlandırılıyor. Hasta Bina Sendromları genellikle havalandırma HVAC sistemlerindeki kusurlarla bağlantılı. HBS'nun diğer etmenleri, bazı bina yapı malzemelerinden sızan kirleticiler veya iç mekanda kullanılan hafif endüstriyel kimyasallarının yanlış şekilde dışarıya salınması olarak belirlenmiş. Genelde bu tarz binalarda yaşayanların şikayet ettiği semptomlar:
-Baş ağrısı
-Göz, burun, veya boğazda tahriş
-Kuru öksürük, kuru veya kaşıntılı cilt
-Baş dönmesi ve mide bulantısı
-Konsantrasyonda zorlanma
-Yorgunluk
-Kokulara duyarlılık
-Astım vakalarında artış
-Kişilik değişimleri asabiyet, ağlama, paranoya, depresyon
-Antibiyotik tedavisine cevap vermeyen saklı bronşit ve zatürre
Yeşil ofisler bu noktalarda iç mekan kalitesi ile çalışanlara sağlıklı bir iş yaşamı sunuyor. Daha az hastalanan çalışanlar hem iş günü kayıpları yaşamazken hem de şirketlerin sağlık ödemelerinde önemli düşüşler oluyor.
Halı Deyip Geçme
Danimarka'da ICIEE (International Centre for Indoor Environment and Energy) isimli merkezin yaptığı bir araştırma çok çarpıcı. Araştırmada 20 yıllık eski bir halının iş performansına etkisi incelenmiş. Eski halıdan kaynaklanan toz partiküllerinin kişilere etkisinin mercek altına alındığı çalışmada araştırmacılar halıyı çalışanların göremeyeceği bir yere saklamışlar. Çalışanlara görev verilmiş ve ortamda halı olduğunda ve olmadığında girmeleri gereken metinleri ne hızda yapabilmedikleri ölçümlenmiş. Grubun halı olmadığında görevlerini % 6,5 oranında daha iyi ve hızlı bir şekilde tamamladıkları görülmüş. Hava kalitesini bozan halı, temiz havanın ofis içindeki önemine vurgu yapmış.
Yapılan başka bir araştırma da hasta bina sendromu ve performans arasındaki ilişkiyi sorgulamış. Olumsuz koşullarda çalışanların işlerini %7,2 daha yavaş ve %30 oranında hatalı yaptıkları görülmüş.
Sıcak Ofisler Yaratıcılığı Artırıyor
Yapılan araştırmalar, çalışanların sıcaklık, soğukluk ve havalandırma gibi koşulları kendileri ayarlabildiği durumlarda performans artışına neden olduğunu gösteriyor. Çalışanlara ( artı - eksi 3 derecelik ) ısı ayarlama şansı verildiğinde tipik büro işlerinde % 7'lik bir üretkenlik artışı görülmüş. Mantık yürütülmesi gereken durumlarda % 2,7, el yeteneği gerektiren işlemlerde % 3, elin hızlı işlemesi gereken görevlerde ise ise % 8,6'lik bir performans artışı saptanmış.
Isı kotrolü ile konfor arasında sıkı bir bağ var iken yaratıcılık ve ısı kontrolüarasında aynı ilişki görülemiyebilir. Çünkü çalışanların, konfor içinde çalışmak amacıyla ayarladıkları ortamlar kişiden kişiye farklılık gösterse de genelde kendilerine göre nötr durumda. Nötr durumdan daha sıcak ya da soğuk durumlarda farklı performanslar sergileniyor. Örneğin yaratıcılık gerektiren işlerin daha sıcak ortamlar gerektirdiği görülmüş. " Uykusuz gevşeklik" hali ve rahatlama yaratıcı çözümler bulmayı hızlandırıyor.
Gölge Etme Yeter
Termal ve hava kalitesinin dışında ışık da üretkenlik ve enerji tüketimi açısından önemli. Bazı araştırmalar üretkenliğin direkt olmayan ışıkla arttığını göstermiş.
Veitch ve Newsham tarafında yapılan bir araştırma National Research Council of Canada'da yaratttıkları similasyon ofiste sözlü entelektüel performansın ve büro görevlerinin yansıtmalı ışık sistemlerinde daha güçlü olduğu kaydedilmiş. Aydınlatmanın kalitesinin iş kalitesi ile ilişkiden, yapılacak işin özelliği ve gerektirdiği niteliklere göre aydınlatma sistemleri tasarlama zorunluluğu anlaşılıyor. Florasan lambalar ve bilgisayar ekranlarının verdikleri zarar biliniyor. Bunlar göz önünde bulundurularak ofis içi tasarımlara gidilmesi gerekiyor.
Aydınlatma denildiğinde akla gelen bir başka konu da pencereler. Görülmüş ki insanlar genelde pencere yakınında masalarda daha rahat çalışıyor. Özellikle manzaralı masalar tercih ediliyor. Geniş pencerelerin yanında oturanlarda hasta bina semptomlarını daha az görüldüğü belirlenmiş. Gün ışığının bireylerin işe karşı tutumlarına da olumlu etki yaptığı biliniyor. İnsanlar işe gelirken keyifli oluyorlar. İnsanların öğleden sonra ve akşam saatlerine nazaran sabah saatlerinden gün ortasına kadar daha efektif çalıştıkları da bir başka tespit.
Akustik etkisi - Duymak istemiyorummmmm!
Ofis içinde çalışanların ve telefonlardan yarattığı gürültü motivasyonu olumsuz etkiliyor. Açık ofisler ve takım alanlar mantıklı düşünme, çalışma hafızasına giriş, konsantrasyon gibi zihinsel süreçleri bozuyor.
Bir Yeşil Bina Vakası
500 Collins Street Avustralya'nın ofis dizaynı alanında yeşil yıldız alarak yeşil bina olarak sertifikalandırılmış ilk yüksek binası. Binada yer alan kiracılardan hukuk firması olan Oakley Thompson ve brokerlik ve araştırma şirketi Lonsec'in yer aldığı ufak çaplı bir araştırma yeşil ofislerin çalışan performansına etkisine dair rakamsal veriler sağlıyor. Avusturalya insan kaynakları alanında yapılan araştırmalara göre planlanmamış iş kayıplarından dolayı Avusturalya iş dünyasının kaybı senelik 7 Milyar Dolar. Bu sebeple sağlıklı iş ortamlarının yaratılması uuzn vadede büyük ekonomik getiri sağlayabilir. Ayrıca iş dünyasında hızlı iş değiştirmenin verdiği zararın da farkındalığında ( boşa verilen eğitim, zaman kaybı, sadakat eksikliği...vs) yeşil ofislere doğru eğilim doğru bir seçim.
Organizasyonel ve Kişisel Performans Ölçümler
Çalışmalardan Oakley Thompson hukuk firmasında yapılanında hem organizasyonun hem de kişisel performans artışları ölçülmüş. Organizasyon performansında ölçülen değeri çalışanların hasta olduklarını belirterek gelmedikleri gün sayısındaki değişim olmuş. Kişisel performans ölçüm kıstasları ise sekreter bazında yazı yazma hızı ve avukatların faturalandıkları çalışma saatler olmuş. Sonuçlar:
-Aylık bazda çalışan başına hasta olma gün sayısında yüzde 39'luk düşüş
-Aylık bazda çalışan başına hastalıklardan kaynaklanan ödemelerde yüzde 44'lük düşüş
-Sekreterlerin hızlarında yüzde 9'luk artış
-Avukatlarda ise aylık çalışma saatlerinde ortalama yüzde 12'lik düşüş olmasına rağmen faturalandırma oranlarında yüzde 7'lik artış görülmüş.
Çalışan Anketleri
Araştırmada ölçümlerin yanında çalışanlardan eski ve yeni ofislerindeki performanslarını kıyaslamaları da istenmiş. (Oakley Thompson).
- Oakley Thompson firmasında yeni ofisten alınan tatmin çok daha fazla. İndeks -2 `den +8'e yükselmiş. Lonsec'de ise - 11'den + 16'ya yükselme saptanmış.
- Oakley Thompson' da temiz havadan dolayı memnuniyet -10'dan + 9'a yükselmiş. Lonsec te yine - 11'den + 16'ya yükselme saptanmış.
-Sıcaklık kontrolünden dolayı konfor artışı Oakley Thompson'da % 5 , Lonsec'de ise % 65 seviyeleri görülmüş.
- Lonsec firmasında % 64'ü ofisi yorucu bulurken yeni ofisin yorucu olduğunu söyleyenler sadece % 9 olmuş. % 40'ı ise ofisi zindelik verici olarak yorumlamış.
- Aydınlatma konusunda 2 ofis de olumlu gelişme algılamış.
Türkiye'nin LEED ile Sertifikalandırılmış İlk Yeşil Ofisi
OMO, Sana, Dove, Lipton, Knorr, Algida gibi markalarıyla hızlı tüketim ürünleri sektörünün lideri olan Unilever Türkiye Ümraniye Merkez Ofisi yeşil ofis alanında ülkemizde bir ilk. LEED sertifikasını alma sürecinde Altensis firmasından danışmanlık hizmeti almış.
Türkiye'nin yeşil ofisi, düşük enerji kullanımlı ekipmanlarla donatılmış, tasarım aşamasında yüksek izolasyon değerleri kullanılmış. Kağıtsız bir konsepte sahip ofiste, yıllık ortalama yüzde 30 oranında daha az elektrik harcanacak. Yeşil ofis projesi kapsamında verimli su armatürleri seçilmesi, çatıya düşen yağmur suyunun toplanıp yeniden değerlendirilmesi gibi su tasarrufu sağlayan uygulamalar sayesinde de standart bir ofise oranla yüzde 40 daha az su israfı olacak.
Ofis içerisinde ısı ve ışık konforunu sensörler sayesinde sürekli kontrol altında tutacak olan Unilever Türkiye, yerleşim planını çalışanların dışarıyı görebileceği ve günışığından maksimum seviyede faydalanabileceği şekilde tasarlamış. Şirket küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için marka gündemini sürdürülebilirlik stratejilerine taşımış.
Gazetepark