Yeşim ve Nami Hatırlı: Mimarlar altın dönemini yaşıyor!
Yeşim ve Nami Hatırlı, 10 yıl öncesine kadar projelerde mimar isminin yer almadığını söyleyerek, konseptli özgün projenin önem kazandığı günümüzde mimarların "altın" dönemini yaşadığını vurguladı...
Mahalle kültürünün geleceğe aktarılması için geliştirilen Elit Royal'de imzaları bulunan Başkentin önde gelen mimarları Yeşim ve Nami Hatırlı, 10 yıl öncesine kadar projelerde mimar isminin yer almadığını söyleyerek, konseptli özgün projenin önem kazandığı günümüzde mimarların "altın" dönemini yaşadığını vurguladı.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Yeşim Hatırlı: 1990 yılında ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nden mezun oldum. 1991 yılından bu yana Nami Bey'le birlikte ofisimizi yürütüyoruz. Aynı zamanda ODTÜ Mimarlık Fakültesi 4. Sınıf Stiidyosu'nda part-time öğretim görevlisi olarak görev yapıyorum ve Türk Serbest Mimarlar Demeği'nin ikinci dönem başkanlığını yürütüyorum.
Nami Hatırlı: 1984 ODTÜ Mimarlık mezunuyum. 30 yıldan bu yana mimarlık yapıyorum. Çeşitli kurumlarda görev yaptıktan sonra 3 yıl boyunca 2 ortağımla beraber serbest çalışmaya başladım. 1991 yılından bu yana da Yeşim Hanım ile birlikteyiz.
Çalışmalarınızı hep Ankara'da mı yürüttünüz?
Y.H: Ofisimiz hep Ankara'da oldu ama Türkiye'nin pek çok kentinde de projeler geliştirdik.
N.H: Farklı coğrafyalarda yaptığımız projelerimizle 5 milyon metrekarenin üzerinde yapı projelendirdik. Çalışmaya başladığımız dönemde ağırlıklı olarak kamu yapıları tasarlarken, uzun yıllardan beri özel sektöre proje ve danışmanlık hizmeti veriyoruz.
Ankara'ya kazandırdığınız projeler var mı?
N.H: Ankara'da birçok projenin altında imzamız var. Sonuncusu ise Beytepe'de Elit Yapı tarafından inşa edilen Elit Royal Residence. 10 yıl öncesine kadar projeler mimanyla anılmıyordu. Artık bütün projelerde mimari, yatırımcının adı, mimarm-iç mimarın adı da ön plana çıkmaya başladı. Yapı sektöründe mimarinin ve konseptli özgün projenin önemi arttı.
Her mimarm kendine özgü bir tarzı vardır. Siz tarzmızı nasıl tanımlarsmız?
Y.H: Hatırlı Mimarlık olarak biz hiçbir zaman stiller, üsluplar, "izmler" peşinde koşmadık. Yani mimarlık anlayışımız genellikle kullanıcının taleplerine cevap veren, yerine, bağlama ait projeler üretmek oldu. Mimari yaklaşımımız, kendini tekrarlamayan, çağdaş yapı mimari tasarım özellikleri ve özgün kimliği olan güncel yapı teknolojileri kullanmayı hedefleyen, bulunduğu bağlama ait projeler üretmektir. Elbette son dönemde üzerinde sıkça durulan sürdürülebilirlik, enerji verimliliği projelerimizde önemli bir tasarım girdisi olarak yer alıyor.
Tarz meselesine gelince, yapılarımıza bakıldığında bir dil bütünlüğümüz olduğunu düşünüyoruz. İmza denilecek kadar belirli midir bilemeyiz ama genellikle 'Bu sizin binanız' şeklinde yorumlar alıyoruz.
Ankara baştan sona yenileniyor.
Siz bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
N.H: Kentsel dönüşümün neyi amaçladığından çok, doğru bir planlamayla gereken altyapıyı da oluşturarak arsaların üretilip üretilmediği önemli. Kanun gereği 50 bin metrekare üzerindeki arsalarda kentsel dönüşüm yapılabiliyor. Bu da çok büyük ölçekli alanlarda kentsel dönüşümü öngörüyor. İstanbul ve Ankara ölçeğinde baktığımızda bizim de kentsel dönüşüm kapsamında yaptığımız birkaç proje var. Kentsel dönüşüm tabi ki yapılaşma anlamında güzel ama mesela büyük ölçekli dönüşümlerde kentin ya da bölgenin trafik çözümleri o dönüşümü kaldırabiliyor mu ona da bakmak lazım. Kentsel dönüşümle eski yapıları mı dönüştürüyoruz ya da herhangi bir semte yeni bir yapılanma mı tasarlıyoruz; bunun cevabı tam olarak verilirse mesele çok boyutlu olarak ele alınırsa, kentsel dönüşüm olumlu olabilir. Öncelikli olarak üst yapılardan ziyade altyapıların dönüştürülmesi doğru olur.
Ankara'nın ilk "butik residence" projesi Elit Royal, Türkler'e uygun mu?
M N.H: Biz Ankara'nın eski bölgelerinde de proje çalışmaları yaptık ve bunlara "butik konutlar" adını veriyorduk. O bölgelerde ev yatırımı yapan kişiler az daireli, insanların birbirini tanıdığı küçük ölçekli konut blokları istiyordu. Az sayıda konut birimi barındırırken, çağdaş, konforlu ve ihtiyaçları karşılayan daire büyüklükleri içeren konut yerleşkeleri için, 'butik residence' tanımının uygun olacağını düşünüyorum.
Marka olarak kalmak nasıl başarılır?
Y.H: Marka sözcüğü aslında biraz rahatsız edici.
Marka olmak gibi bir hedefimiz hiç olmadı. Ama işler, projeler mimarın ismiyle anılmaya başlayınca kendi kendine bir marka değeri oluşuyor. Her şeyden önce kullanıcı ihtiyaçlarına cevap vermek zorundasınız.
Bensu Çiftçi/Sabah Ankara