Yıkım kararına itiraz edilebilir mi?
Avukat Serap Evcimen Çiçek kentsel dönüşüm konusu hakkında yazı kaleme aldı. İşte yazının detayları;
Deprem kuşağında bulunan ülkemiz pek çok kez bu afetle karşı karşıya kalmıştır. Deprem hepimiz için maddi ve manevi büyük kayıplara neden olmuştur. Az ya da çok payımıza düşeni yaşamaktayız ve depremle yaşamaya alışmaya çalışmaktayız. Fakat bu süreçte bizi rahatlatan gelişmelerde olmaktadır. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun ile yaşanan sıkıntılar bir nebze olsun hafifleyecektir. Bu kanunun öncelikli amacı afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların tespit edilmesidir. Riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, Avrupa standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini oluşturmak ve riskli yapıları tasfiye ederek bu afetlerden daha az etkilenmek ve can - mal kaybını önlemektir.
Bu tip uygulamalar doğal afetlerin çok yaşandığı ve çarpık kentleşmelerin yoğunlukta olduğu Güney Amerika ve Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Japonya, Kore gibi Uzakdoğu ülkelerinde de mevcuttur. 04.08.2012 tarihinde yürürlüğe giren kanun Yönetmeliği ile birlikte bütün illerimizde riskli alan ve riskli yapı tespitleri başlamıştır. Bu çalışmaları belediyeler yürütmektedir.
Deprem Kuşağında bulunan ve nüfus yoğunluğu ile sanayileşme yoğunluğu olan illerde öncelikli olmak üzere her türlü doğal afet riski altında ki bölgelerimiz öncelikli olarak bu dönüşümden faydalanacaktır.
Tam olarak tespiti yapılmamasına rağmen 6.5 milyon yapının afet riski altında olduğu yetkililerce açıklanmıştır. Bu süreç birden işleyemeyeceği için aşama aşama kentsel dönüşüm başlayacaktır. Yine bu dönemde bu yapıları kullanan vatandaşların açık bir mağduriyeti olacaktır. Kanunda bu dönüşümden etkilenecek vatandaşlara geçici konut yardımı yahut kira yardımı yapılacağı belirtilmiştir.
Kentsel Dönüşüm ülkemiz için önemli bir dönem niteliğindedir. Bu dönemde yıkılan yapılar kadar yeni bina yapılması öngörülmüştür. Bunu fırsat bilerek ülke içinde daha çok yapı stoğu oluşturmak ve bundan haksız kazanç sağlamak engellenmeye çalışılacaktır. Bunun için en önemli tedbirde riski olan binaların yıkımından sonra bu alanlara öncelikli olarak maliklerce uygulama yapılması esas alınmıştır. Anılan kanuna göre vatandaşımıza bir dayatma söz konusu değildir.
Bu dönüşümün ikinci ve en önemli kısmı ise yapıların Yapı Denetim Kanunu’na göre ilme ve sanata uygun sağlıklı bir çevre ve yaşam alanı oluşturulmasıdır. Daha önce yüzleşmek zorunda kaldığımız afet sonrası niteliksiz binaların yerine artık daha sağlıklı yaşam alanları oluşturulmaya çalışılmaktadır. Burada hedeflenen en önemli şey can ve mal kaybının önlenmesidir.
Vatandaşlar da kendi tespitleriyle riskli yapılarını incelenmek amacıyla ilgili Belediyelere bildirebilirler. Ayrıca riskli binanın yıkılmasında sonra hisseli yapılarda ne tür bir işlem yapılacağına 2/3 çoğunlukla karar verilebilir. Karara itirazı olanların hisseleri rayiç değer üzerinden paydaşlarca ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca satın alınacaktır. Böylece pek çok kimsenin mağduriyeti de önlenecektir.
Riskli yapı ve yıkım kararlarına itiraz ve yargı yolu tabiî ki mümkündür. Fakat İdari yargıda yapılacak itirazlar için yürütmeyi durdurma kararı verilmeyecektir. Riskli yapı tespitleri ve yıkım işlerinin masraflarını malikler karşılayacaktır. Riskli yapı tespiti ile yıktırma işlemlerinin Bakanlık veya İdare tarafından yapılması hâlinde, tespit işleminin masrafı ile yıktırmanın masrafları, ilgili tapu müdürlüğüne bildirilecek ve tapu müdürlüğünce, binanın paydaşlarının müteselsil sorumlu olmalarını sağlamak üzere tapu kaydındaki arsa payları üzerine, masraf tutarında müşterek ipotek belirtmesinde bulunulacaktır.
- Riskli yapıların yıktırılması ise Riskli yapı tespitinden sonra maliklere, altmış günden az olmamak üzere süre verilerek riskli yapıların yıktırılması istenilecektir.
- Bu süre içerisinde bina maliklerince yıktırılmamış ise, yapının idarî makamlarca yıktırılacağı belirtilerek, otuz günden az olmak üzere ek süre verilecektir.
- Bu ek süre içinde de riskli yapıların maliklerince yıktırılmaması hâlinde, tahliye ve yıktırma işlemleri, mahallî idarelerin de iştiraki ile mülki amirler tarafından yapılır veya yaptırılır.
- Yıktırma işi mülki amirler tarafından da yapılmaz ise, riskli yapıların yıktırılması, Bakanlıkça yazılı olarak İdareye (belediyelere veya il özel idarelerine) bildirilir. Buna rağmen yıktırılmadığı tespit edilen yapılar, Bakanlıkça yıkılır veya yıktırılır.
Av. Serap EVCİMEN ÇİÇEK