Genel

Yılmazlar İnşaat'ın İsrail'deki işçileri Türkiye'ye gelemiyor!

İsrailde 15 yılı aşkın bir süredir inşaat sektöründe çalışan, son yıllarda sektörün en büyüğü konumuna gelen Yılmazlar İnşaat Şirketinin işçilerinin kaderi, İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liebermanın elinde kaldı

          Türkiyeye karşı sert tutumuyla bilinen Lieberman,
 Türk işçilerinin vizelerinin yenilenmesine de karşı çıkıyor ve Savunma Bakanı
 Ehud Barak ile bu konuda da ters düşüyor.
         İşçiler, "Ramazanda ağustos sıcağının bile, siyasi açıdan çektikleri
 kadar kendilerini bunaltmadığını" belirtiyor.
         Tel Avivin yaklaşık 20 kilometre kadar uzağında, İsrail ile Batı
 Şeriayı ayıran Yeşil Hatın yakınındaki İsrailli Arapların yaşadığı Kfar Kasem
 kasabasında kurulu Yılmazlar İnşaatin iki şantiyesinin büyüğünde 200ü aşkın
 Türk işçisi iftar için bir araya toplandı.

         Normalde 800 dolayında işçisi bulunan Yılmazların 6 ayı aşkın süredir
 çözülmeyen vize sorunu nedeniyle çalışma süresi biten işçilerinin yarıya yakını
 Türkiyeye dönmek durumunda kalmış. Bir şantiye de Kudüsteki Hadassah
 hastanesinin ilave inşaatlarının tamamlanması için faaliyetini sürdürüyor.
         Oruçlarını açanların şantiye odalarındaki sohbetlerinin ortak konusu
 belli. Ya futbol ya da vize sorunu. Buradaki işçilerin de çoğunun vizesi bitmiş
 durumda ve bir daha geri dönemeyecekleri korkusuyla Türkiyeye gidemiyorlar.

         SICAK MI ZOR RAMAZANDA, YOKSA...

         Ordulu usta Erdoğan Düzkayalar, sıcakta oruç tutmakla ilgili görüşü
 sorulunca, "Valla, sıcak da olsa, yine de Ramazanın gereklerini yerine getirmeye
 çalışıyoruz. Ama siyasi açıdan İsrail devleti yetkililerinin bize çektirdikleri,
 Ramazandaki sıcak sıkıntısından daha beter" diyor.
         Erdoğan Usta, Türkiye ile İsrail arasının "bozuk" olmasının sıkıntısının
 kendilerine yansıdığı görüşünde ve "Bizim şirketimize olsun, bize olsun, vize
 vermeyerek sıkıntıyı hissettiriyorlar. Yılbaşından bu yana vize alamıyoruz.
 Vizemiz olsaydı, çoluğumuz çocuğumuzun yanına gider, Türkiyede orucumuzu daha
 rahat tutabilirdik" diye konuştu.

         "İşçiler arasında 2-3 yıldır Türkiyeye gidemeyenler var" diyen Erdoğan
 Usta, "Onların sıkıntısı bizden de fazla. Arkadaşımızın çocuğu olmuş... 2
 yaşında... baba diyemedi daha..."

         "DERDİM ÇOKTUR HANGİSİNE YANAYIM"

         Erdoğan Usta, odanın duvarında asılı sazı indiriyor ve vuruyor
 tellerine:
         "Derdim çoktur hangisine yanayım... Gine tazelendi yürek yarası. Ben bu
 derde nerden derman bulayım...."
         Ve sözü dönüp dolaşıp yine vizeye getiriyor:
         "Bu sıkıntının bir an önce çözülmesini temenni ediyoruz. İnşallah
 çözülecek. Bir sürü insan buradan ekmek yiyor. 800 insanın 8 kişiye baktığını
 düşünün, 8 bin kişiyi etkiler bu..."
         Tolga Serdar (48) ise 3 yıldır İsrailde çalışıyor. Hiç izne çıkmamış ve
 şimdi de vize sorunu nedeniyle gidemiyor:

         "Geldiğimden beri gidemedim. Çocuklarım üniversitede okuyor, onlara
 bakmak zorundayım. Biri tıp, biri hukuk, biri uluslararası ilişkiler okuyor.
 Benim işyerim var. Ama yetmiyor. Çalışmak, onları okutmak zorundayım. Vize
 sorununu aşamazsak, ne olacak, kara kara düşünüyoruz. Mübarek Ramazanda orucumuzu
 zar zor tutuyoruz. Çocuklarımızın özlemini çekiyoruz. İnşallah izne gideceğiz
 diye de vize bekliyoruz.Devlet büyüklerimizden, Başbakanımızdan yardım
 bekliyoruz."
         Çorumdan Avni Asutay da benzer sözleri tekrarladı: "Bizim tek sıkıntımız
 vize.Başka sıkıntımız yok. 11 senedir ben buradayım. Para kazandım, çocuklarım
 okudu, ev aldım. İki tane çocuğum var. Biri 11, diğeri 16 yaşında. Beklemedeyiz,
 inşallah çözülür. O nedenle tek sıkıntımız vize."

         Genç işçilerden Murat, aynı sıkıntıyı paylaşanlardan. "Ramazan manevi
 yönü olarak çok iyi. Türkiyede de, burada da Ramazanı en içten bir şekilde
 yaşıyoruz. Gece sahura kalkıyoruz. Hep beraber arkadaş ortamında iftarımızı
 yapıyoruz. İş, Ramazan, sahur... Böyle İsrailde; gurbet ellerde böyle.
 Herbirimizin Türkiyede bakmakla mükellef olduğu bir aile var. Herkes de onun
 için gurbet hayatını seçmiş, buraya gelmiş. Bunlarla yoğrulup gidiyouz. Bizim bu
 vize sıkıntımızı yetkililerimizin derhal çözmesini istiyoruz" diye konuştu.

         Şantiyenin geniş çardağı altında, işçilerle sohbeti paylaşan Yılmazlar
 İnşaatın İsrail Genel Müdürü Ahmet Arık ise vize sıkıntısını en yoğun
 yaşayanlardan. Bir tarafta İsrail Dışişleri engelini aşamama, diğer yanda endişe
 içindeki işçilerinin "Bugün bir gelişme var mı" sorularına cevap verememenin
 getirdiği sıkıntı.

         "BİZE BİR CEVAP VERSİNLER"

         Ahmet Arık, "Belirsizlik içinde onlara bir şey söyleyemiyoruz. Ne
 olacaksa olsun artık. Bize ya bu iş oluyor ya da olmuyor desinler" diye
 konuştu.
         Arık şöyle devam etti:
         "Ne yazık ki, İsrailde işgücü vizelerimizle ilgili sıkıntımız aynı
 şekilde devam ediyor. Anladığımız kadarıyla bu konu, İsrail ile Türkiye arasında
 politik bir malzeme olarak kullanılıyor. İki hafta önce buradaki Ekonomi
 Komisyonunda konu bir karara bağlanacaktı, onaylanacaktı. O günkü toplantıya
 toplantının başkanı olan Maliye Bakanı katılmadı. Toplantı iptal edildi. Ne zaman
 toplanacağı ve ne gibi bir karar alınacağı belli değil. Hiçbir gelişme yok.
         Bizim muhatabımız Maliye değil, Savunma Bakanlığı. Savunma Bakanlığı
 konuyu takip ediyor. Aldığımız bilgiler, Başbakanın da bu konuda olumlu olduğu
 yönünde. Ne yazık ki Dışişleri Bakanının tavrı, kendi siyasi düşüncelerini,
 Türkiyeye karşı tutumunu sürdürdüğünü gösteriyor. Bizi de bu konunun içine
 soktuğu anlaşılmaktadır. Şu anda sadece Dışişleri Bakanının engeli var. Buna
 takılmış durumdayız ve buna da bir anlam veremiyoruz."

         Ahmet Arıkın anlam veremediği bir diğer konu ise İsrailde orta sınıftan
 binlerce kişinin hükümeti konut sektöründeki darboğaz ve konut fiyatlarındaki
 yükseklik nedeniyle protestolarının sürdüğü bir dönemde, İsrailde binlerce konut
 teslim etmiş Yılmazlar İnşaata İsrailli politikacıların tavrı...

         Arıkın bu konudaki sözleri ise şöyle:
         "15-16 senedir burada faaliyet gösteren bir firmayız. 2003ten bu yana
 offset kapsamında burada işçilerimizi istihdam etmekteyiz ve İsrailde bugüne
 kadar 30 bin adet konut ürettik. Resmi binalar, hastaneler, köprüler, bunları
 dahil etmiyorum. Bugün görüyorsunuz işte İsrail kaynıyor. Niye Konut eksikliği
 var. Bizim gibi, burada söz sahibi olmuş, çok iyi, hızlı iş yapan bir şirket, 800
 işçimizle birlikte iki senede 5 bin adet konut yapmaya hazırız.
         İsrailde bu kadar konut açığı varken, İsrail hükümetinin, İsraildeki
 politikacıların böyle bir tutum almalarına bir anlam veremiyoruz. Ticaret ve
 siyaseti birbirine nasıl karıştırıyorlar. Hiç anlam veremiyor ve gerçekten
 üzülüyoruz. Personele karşı yüzümüz kalmadı. Ne olacaksa olsun artık. Belirsizlik
 içerisinde bir şey söyleyemiyoruz. Ya bize desinler ki bu iş oluyor ya da
 olmuyor.

         LİEBERMANIN ELİNE NE GEÇECEK

         Bu konu tam 6 aydır sürüncemede bekliyor. Bizim dileğimiz bir an önce bu
 mağduriyetin giderilmesi. Üç şantiyeyi kapatmak zorunda kaldık. Bunlarla ilgili
 aleyhimize hukuki süreç başlıyor. Belki milyonlarca dolar tutarında tazminat
 ödemek durumunda kalacağız bu işin sonunda. Burada çalışan insanların onlara ne
 zararı var İsrailde yaptığı işlerle İsrailin en iyi şirketi ödülünü almış bir
 şirketi, bu kadar başarılı faaliyet göstermiş bir şirketi burada mağdur etmek ne
 anlama geliyor. Bunu da anlamıyoruz.

         Aldığımız bilgilere göre, bu işin olmamasının tek nedeni İsrail Dışişleri
 Bakanı (Avigdor) Liebermanın Türkiye karşı menfi tutumu. Bunun böyle devam
 etmesi ne kazandıracak kendilerine bilmiyorum. Bu insanları mağdur ederek,
 ekmeğinden ederek, İsrail Dışişleri Bakanının eline ne geçecek, bunu da
 bilmiyoruz."
AA