Sektörel

Yüksek faiz yatırımı engelliyor!

Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, Uludağ Üniversitesi İktisat Topluluğu’nun düzenlediği ‘Youth Economic Forum 17’ye katıldı. Konuşma yapan Özdemir, yüksek faizlerin yatırımın önünde engel olduğunu belirtti.

Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde, Uludağ Üniversitesi İktisat Topluluğu’nun düzenlediği ‘Youth Economic Forum 17’ye katılan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, deneyimlerini gençlerle paylaştı. Türkiye’deki döviz kurlarındaki yükseklik kadar, yatırım faizlerinin yüksekliğinin de yatırımcıyı rahatsız ettiğini kaydeden Özdemir, “Yatırım yapacak yatırımcının yatırım yapmamak üzere kararlar almasını sağlıyor.


Bu da bugün çift rakamlı işsizlik oranlarını beraberinde getiriyor. Gençler arasında işsizlik yüzde 20’lere dayanmakta. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne gittiğimizde bu rakam yüzde 25’lere dayanmakta. Türkiye’nin başının en büyük belası olanlardan bir tanesi olan istihdama, bizim mutlak suretle yatırımla cevap vermemiz gerekiyor. Devlet artık yatırım yapmıyor. Bu yatırımları yapacak tek yer var o da özel sektör. Bu, Türkiye Varlık Fonu düzgün yönetilirse, Türkiye’ye çok önemli finans kaynakları sağlayacağına inanıyorum. Dünyada büyük miktarda finans merkezleri var. Bunları buraya kanalize edebiliriz. Bunlarla önemli altyapı yatırımlarını, stratejik yatırımları, özel sektörle devletin beraber müşterek yapabileceği yatırımlara fon, kredi veya finans sağlayabiliriz” dedi.


“MERKEZ BANKASININ ELİNDE ÇOK ÖNEMLİ SİLAHLAR VAR”


Bir ülkenin büyümesinde 3 önemli faktör olduğunu dile getiren Özdemir, şöyle devam etti: “Bunlardan biri ülkede uygulanan faiz, ikincisi ülkenin yaşadığı enflasyon, üçüncüsü de dolar ve Euro’nun beraber değerlendirildiği yabancı paranın değeri. Bu üçü birbirine dengeliyse o ekonomide güven vardır. Bunlardan biri aksadığında daima o ekonomi, ne olursa olsun sıkıntılarla karşı karşıya kalmak mecburiyetindedir. Bugünlerde 2016’nın sonundan itibaren dövizde bir hareketlenme oldu. Neredeyse dolarda 4 lirayı Euro’da 4,30 lirayı gördük. Ben Merkez Bankası’nın elinde birçok silahı olduğuna inanıyorum. Henüz daha kullanmadığı çok önemli silahları var. Bunlardan birkaç tanesini kullanarak doları 3,50 – 3,60 lira seviyelerine düşürdü. Bugün 3,70’lerde falan seyrediyor. Biz 2017 yılındaki doların değerini 3,50-3,60 gibi yürüyeceğini kabul ederek hesabımızı yaptık.”


“UZUN VADELİ BİR FİNANSMANI TÜRK LİRASI OLARAK BULMAMIZ ÇOK ZOR”


Limak Grubu olarak bazı yatırım gelirlerinin dövizle dayalı olduğu hatırlatan Özdemir, “Bazı sektörlerde, ihracatımızın fazla olduğu sektörlerde, dövizin hareketliliği bizi çok fazla etkilemiyor. Ama gelirimiz Türk Lirası ve finansmanı yabancı parayla yapmışsak, burada çok zorlanıyoruz. Çünkü Türkiye’de uzun vadeli bir finansmanı Türk Lirası olarak bulmamız çok zor. Ancak yabancı parayla borçlanabilirsek bulabiliyorsunuz finansmanı. Türk Lirası olarak uzun dönem 3 yıl ödemesiz, 12 yıl vadeli, toplam 15 yıllık bir finansman modelini Türk Lirası olarak bulmanız mümkün değil” ifadelerini kullandı.


“TERÖRLE MÜCADELE SADECE SİLAHLA OLMAZ”


Doğu Anadolu Bölgesi’nde 23 ili kapsayan bir cazibe merkezleri projeleri olduğunu dile getiren Özdemir, “Terörle mücadele ediyoruz ama terörle mücadele, yalnız silahla olmaz. Ekonomik olarak da mücadele etmek, yatırımlar yapmak lazım. Türkiye’nin cari açığını azaltacak yatırımlar ki biz buna stratejik yatırımlar diyoruz. Savunma sanayinde önemli eksikliklerimiz var. Bu yatırımların devam etmesi gerekli” diye konuştu.


Sözcü


Haber Star'da şu şekilde yer aldı


İşsizliğe çözümün özel sektörün yatırım yapmasından geçtiğini belirten Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, 2017’deki bütün hesaplarını ise doların 3,50-3,60 değerindeki yürüyeceğini kabul ederek yaptıklarını söyledi.  

 

Uludağ Üniversitesi İktisat Topluluğu tarafından her yıl düzenlenen Youth Economic Forum’17 bu yıl da alanında öncü iş adamlarını ağırladı. Öğrencilerler bir araya gelen Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, deneyim ve tecrübelerini aktardı. Özel şirketlerin yatırım gerçekleştirirken, belli bir miktarda öz sermaye kullandığını ifade eden Özdemir, “Gerisini finans bularak gerçekleştiriyoruz. Ama maalesef Türkiye’deki döviz kurlarındaki yükseklik kadar, yatırım kredilerindeki faiz oranının da yüksekliği, yatırımcıyı rahatsız ediyor. Yatırım yapacak firmayı, yatırım yapmamak üzere kararlar almasını sağlıyor. Bu da işsizlik oranlarının yükselmesine sebep oluyor. İstihdama bizim yatırımla cevap vermemiz gerekiyor. Çünkü devlet artık yatırım yapmıyor. Bu yatırımları yapacak tek yer var o da özel sektördür” dedi.

 

Bir ülkenin büyümesinde hedeflerine ulaşmasında 3 önemli faktör olduğuna dikkat çeken Özdemir, “Bunlardan biri o ülkede uygulanan faiz, ikincisi ülkenin yaşadığı enflasyon, üçüncüsü de ortalama sepet dediğimiz dolar ve euronun beraber değerlendirildiği yabancı sepetin değeri. Bu üçü birbirine dengeliyse o ekonomide özgürlük güven vardır. Bunlardan biri aksadığında daima o ekonomi, ne olursa olsun sıkıntılarla karşı karşıya kalmak mecburiyetindedir. Bugünlerde 2016'nın sonundan itibaren dövizde bir hareketlenme oldu. Neredeyse dolarda 4'ü, euroda 4,30'u gördük. Ben Merkez Bankası'nın elinde birçok silahı olduğuna inanıyorum. Henüz daha kullanmadığı çok önemli silahları var. Bunlardan birkaç tanesini kullanarak doları 3,50-3,60 seviyelerine düşürdü. Bugün 3,70'lerde falan seyrediyor. Bizde bütün hesaplarımızı 3,50-3,60 gibi 2017 yılındaki doların değerini bu bantta yürüyeceğini kabul ederek yaptık” diye konuştu

 

Varlık Fonu’nun yıllardır konuşulan bir fon olduğunu belirten Özdemir, “Ama bir türlü realize edilemedi. Şimdi bunu realize ediyorlar. Bu Türkiye varlık fonu düzgün yönetilirse, Türkiye’ye çok önemli finans kaynakları sağlayacağına inanıyorum. Dünyada çok önemli finanslar var. Büyük finans merkezlerini buraya kaydırabiliriz. Bunlarla önemli alt yapı ve stratejik yatırımlara fon veya kredi sağlayabiliriz. Bunun için faydalı görüyorum. Türkiye yüzde 8’lerde büyüme sağlarken, inşaat sektörü yüzde 12 büyümekteydi. Bu hem üst yapıda, hem de büyük alt yapı projeleri olduğu için böyle bir büyümeyi gördük. İstihdama çok önemli katkısı oldu. İnşaattaki büyüme kadar, sanayideki büyümenin de olması gerektiğine inanıyorum. İhracatımız büyüme gerçekleştirdi. Ama gerekli büyümeyi sürdüremiyoruz. 2013 yılına kadar birçok ihaleye yabancı yatırımcılarla girdik. Ama daha sonra Türkiye ve dünyada yaşanan olumsuzluklardan dolayı yabancı sermayenin gelişinde bir yavaşlama oldu. Ne zaman güvenli ve huzurlu bir ortam oluşursa yabancı sermaye ancak o zaman gelir” dedi.

 

Üniversitede okuyan 3. ve 4. sınıftan öğrencilerini gözlemlediklerini belirten Özdemir, “Bunları alıp eğiteceğiz. Mezun oldukları gün ise, bizim şirketimizde ertesi gün çalışacak beyinler yetiştireceğiz. Bizim ihracatta katma değeri yüksek ürünlere yönelmemiz gerekiyor. Elimizden geldikçe, nerede iş yapıyorsak orada Türk malları kullanmaya önem veriyoruz. Buda Türkiye’nin büyümesinde ihracatına çok önemli bir katkı olmuş oluyor. İnşallah 2023 yılında da Türk müteahhitlik sektörü belki Çin kadar olamasa da 2. sıradaki yerimizi koruyacağız. Belki 40 değil, 60’a yakın firmanın Türkiye’yi temsil edeceğine de biz inanıyoruz” şeklinde konuştu.


Star