Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastanesi restore ediliyor!
Zeynep Hanım ve eşi Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa tarafından 1862'de yaptırılan ve İstanbul'un ilk özel hayır kurumu olan Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi restore ediliyor
Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın kızı Prenses Zeynep Hanım ve eşi Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa tarafından 1862'de yaptırılan ve İstanbul'un ilk özel hayır kurumu olan Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi restore ediliyor. 5 yıl sürmesi planlanan restorasyon sonunda adı İstanbul'da doğumla özdeşleşen hastane adeta yeniden doğacak.
Hastane girişinde bulunan kitabede 'fihi şifaun li'n nas' yani 'Onda insanlar için sağlık vardır' (Nahl Suresi 69. ayet) sözleri yazar. Gerçekten yaklaşık 1.5 asırdır İstanbullular orada sağlık bulurlar. Doğum dendiğinde bu kentte yaşayan insanların aklına ilk olarak Zeynep Kâmil gelir. Son yıllarda artık fiziksel olarak İstanbulluların ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan hastane, başlatılan restorasyon çalışmalarıyla 5 yıl içinde yepyeni ve modern bir görünme kavuşacak.
Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Ayşenur Cerrah Celayir ile Zeynep Kamil'in köklü geçmişini, İstanbul için önemini ve hastanenin yeniden doğmasını sağlayacak restorasyon çalışmalarını konuştuk. Doç. Dr. Ayşenur Celayir, Zeynep Kâmil'in köklü geçmişini anlatarak başladı söze. Hastanenin Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın kızı Prenses Zeynep Hanım ve eşi Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa tarafından 1860-1862 yılları arasında, kendi özel mülklerinde hastalara ücretsiz hizmet vermek amacıyla yaptırıldığını anlatan Celayir şöyle devam etti: "Zeynep Kâmil İstanbul'un ilk özel hayır kurumudur.
Ayrıca Üsküdar'da sağlık hizmetini günümüze kadar sürdürebilmiş en eski sağlık kuruluşudur. Kurulduğu günden bu yana değişik isimler ve kurumlar altında sağlık ve eğitim hizmetleri vermiştir. Zeynep Hanım Vakfı tarafından senede 200 altınla yıllık hastane giderleri karşılanarak hizmetine devam ederken 1905'ten sonra Haydarpaşa'daki Tıbbiye-i Şahane'ye bağlı olarak akıl hastanesi olarak kullanıldı. Çanakkale Savaşı sırasında bir süre askeri hastane olarak da hizmet veren hastane, Tıbbiye'i Şahane'nin Beyazıt'taki merkeze taşınmasıyla 1933 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devredilerek doğumevi olarak kullanılmaya başlandı.
1950-1973 yılları arasında hastane başhekimi Dr. Fahri Atabey'in kurmuş olduğu Zeynep Kâmil Anne ve Çocuk Sağlığını Koruma Derneği önderliğinde hayırsever vatandaşların bağışlarıyla hastane bahçesi içerisinde 11 adet bina daha yaptırıldı. Daha sonra da iki bina daha eklendi. Zeynep Kâmil Hastanesi'nin yönetimi ve işletimi 1982'de yapılan bir anlaşmayla İstanbul Belediyesi tarafından Sağlık Bakanlığı'na devredildi. Hastane günümüzde özel dal eğitim hastanesi statüsünde hizmete devam ediyor. Branşlarında verilen tıbbi hizmetin yanı sıra kadın doğum, çocuk ve çocuk cerrahisi dallarında uzmanlık eğitimi ve pek çok sertifikalı meslek sonrası eğitimleri de başarıyla yürütülüyor."
GEÇTİĞİMİZ YIL 11 BİN DOĞUM GERÇEKLEŞTİ
Ayşenur Celayir Zeynep Kâmil Hastanesi'nin köklü geçmişi, yenilikçi bilimsel anlayışı ve eğitim programlarıyla sağlık eğitimi ve hizmetleri konusunda öncü hastanelerden biri olduğunu vurgulayarak, "Hastanemizde bugüne kadar gerçekleştirilen doğum sayısını taramadan vermek zor. Ancak 1980-1990'larda yılda 25-30 bin, 1990-2000'li yıllarda ortalama 22 bin, 2000-2005'li yıllarda ortalama 15 bin yıllık doğum, 2005'ten günümüze kadar ortalama 12 bin yıllık doğum gerçekleşmekte. 2000'li yıllarda İstanbul'da gerek özel hastanelerin gerekse eğitim araştırma hastanelerinin sayısının hızla artması nedeniyle doğum sayımız giderek azalmaktadır.
Geçtiğimiz yıl hastanemizde doğum sayısı 11 bin civarında olmuştur" dedi. Amaçlarını, "Kaliteli hizmet ve eğitim vermek, nitelikli hekimler yetiştirmek, markalaşmak ve amacına uygun modern donanım ve altyapıyı oluşturmak" şeklinde sıralayan Celayir, restorasyon çalışmalarına da bu amaç doğrultusunda karar verildiğini söyledi. Celayir, "Yaklaşık 22 bin metrekarelik alanda konuşlanmış toplam 13 binanın (ve 1 türbe) her biri 1862 yılından itibaren yaklaşık 30-40 sene arayla yapılmış. Dolayısıyla binaların eski olmalarından kaynaklanan altyapı sorunları var. Günümüz şartlarına uygun değil ve artan İstanbul nüfusuna hitap edecek kapasitede gelişemiyor. 2009 yılında Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'ın hastanemizi ziyareti sırasında yapılan tespitler sonucunda hastanemizin bina yapım ve onarım durumuna ilişkin önemli kararlar alındı. Bunlardan biri de hastanenin 3-5 senelik süreç içerisinde güçlendirmeyle beraber yenilenmesi ve kalite standartlarına uygun modernize edilmesiydi. Çalışmalar böylece başladı" diye konuştu.
1.DERECEDEN TARİHİ ESER
Restorasyon kapsamında neler yapılacağını da şöyle anlattı Ayşenur Celayir: "Tarihi binamız 150 yıllık olduğu için 1. dereceden tarihi eser ve restorasyon, röleve, restitüsyon çalışmaları ayrıca başlatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Anıtlar Yüksek Kurulu onaylarıyla proje ve inşaat ihalesi İl Özel İdaresi tarafından yürütülmekte. Hastanemizin diğer tüm binalarının güçlendirilmesi ve renovasyonu çalışmaları İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Özel İdaresi tarafından yürütülmekte. Proje ve inşaat ihaleleri en az 6'şar ay süreceği ve inşaatın tamamlanması da yaklaşık en az 2-3 yıl süreceği düşünülürse tamamlanması muhtemelen 5 senelik bir süreci bulacaktır. Tarihi bina aslına uygun olarak onarılacak ve burası idari birimler olarak değerlendirilecek. Diğer binalar kalite standartlarına uygun modern görünüme kavuşacak. Tüm çalışanlarımızı ve hastalarımızın bunu hak ettiğini düşünüyorum."
Arzu Akyol/Yeni Şafak