Sektörel

Ziya Yılmaz İstanbul'a geleceğin konutlarını kuruyor!

DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz doğru alanlarda geleceğin konutlarını kurduklarını ileri sürdü

`İstanbul'da geleceğin mimari konut tarzı hangi firmaların eseridir?' yada `İstanbul'a havadan baktığınızda en geleceğe dönük projeleri kim gerçekleştiriyor?' derseniz biraz İstanbul'un kentsel yapısı ve mimarisiyle ilgilenen herkesin ilk aklına gelen firmalardan birisi `DAP Yapı'  olur. Çünkü DAP Yapı bu anlamda elini taşın altına koyarak geleceğin konut projelerini gerçekleştiren bir firma.

DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz'a göre ev geçici bir olaydır. Evler yapılır ve ömrünü doldurunca yıkılarak yerine yenisi yapılır. Büyük şehirlerde dahi rastladığımız en eski evlerin geçmişi birkaç yüzyıldan geriye gitmez. Özellikle metropolleri istila eden dayanılmaz görüntüler ile saran çarpık yapılaşmış alanlar, tarihi geçerliliği olmayan eski evler, deprem riski taşıyan binalar, kentsel dönüşüm programları dahilinde çağdaş, uygar ve güvenli yaşam alanlarına dönüştürülmelidir. Yılmaz'a göre yüzde 90'ı deprem kuşağında yer alan ve bunun da yarısı 1. derece deprem bölgesi olan Türkiye'nin, 15 milyonu aşan konut stokunun önemli bölümü, yaş, kalite ve deprem riski açısından yenilenmelidir. Aktif fay hatları üzerindeki yerleşim birimlerinin konut stokları deprem riski açısından güvenilir hale getirilmelidir.

DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz'a göre İstanbul farklı bir kent. Bu farklı kentte gecekondulaşma, 1930'lu yıllarda sanayileşmeyle birlikte başladı. 40- 50- 70'li yıllarla beraber İstanbul'a ticari yatırımların artmasıyla İstanbul tamamen göç aldı ve yüzde 70'i kaçak yapılaşmayla oluştu. İstanbul'u bir sanayi, endüstri şehri olmaktan çıkartıp turizm ve ticaret şehri olarak yapılandırmak gerekir. İstanbul'dan sanayi çıkamazsa sağlıklı bir şehirleşme asla kurulamaz.

DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz'ın bir başka tesbiti de Türkiye'de gayrimenkul sektörü yeni bir gelişme dönemine girildiği. İnşaat sektörü giderek uluslararası normlarda bir anlayışı benimserken kurumsallaşma artıyor, ürünlerin kalite ve standartları yükseliyor ve yabancıların ilgisi artıyor. Bu gelişmeler ışığında ise Türkiye gayrimenkul piyasası 2010'da toparlanacak, gerçek dengeler de 2012 sonunda kurulmaya başlayacak.

Bu çerçevede önümüzdeki 10 yıla ilişkin konut politikaları; ruhsatlı konut üretiminin geliştirilmesi, dönüşüm ve iyileştirmeye yönelik projelerin geliştirilmesi gibi konulara eğildiğimizde yapılacak işlerin deprem merkezli yapılması gerekiyor. Yılmaz; gayrimenkul sektörünün istihdam içindeki payının oranını yüzde 5-7 arasında görüyor.

Ruhsat ve imar izni süreci uzayıp gidiyor
Türkiye'deki konutların yarıya yakını inşaat ruhsatı olmadan üretildi. İstanbul için bu oran ise  yüzde 52. Bu nedenle Türkiye ve İstanbul'da ruhsatlı ve standartlar ile uyumlu yüksek sayıda konut açığı var. Kentini insaniliğini belirleyen imar planlarının bir an önce belediyeler tarafından yapılması, mali ve mülkiyet sorunlarını çözecek bir yasa çıkarılması gerekiyor. Ve bununla beraber bir de kentsel dönüşümün gerçekleştirilmesi. DAP Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz, "TOKİ'nin kendi içinde gecekondu önleme yasası bulunuyor. Sadece TOKİ'ye ait olan arazilerde dönüşüm yapılabiliyor. Fakat şahısların da, kurumların da ortak olduğu arazide kentsel dönüşüm mümkün olmuyor. Bunun için de çok süre kaybediyoruz" diyerek kentsel dönüşümün önemine vurgu yapıyor.

Deprem, inşaat sektörü açısından bir milattır
Depremden sonra estetik değerlerin yerini statik değerler aldığında insanlar konut edinirken zeminin sağlamlığını ve müteahhidin kimliğini sorgulamaya başladı. 1999 depremi ve hemen ardından 2001 yılında gelen mali krizle durgun yıllar geçiren inşaat sektörü 2005'te adeta bir patlama yaşadı. Kuzeye hareket eden İstanbul'da Avcılar'dan Kiptaş İkitelli, Bahçeşehir, Esenkent'e oldu. Yıllardır uzaklığı sebebi ile boş kalan Beylikdüzü, Mimaroba, Sinanoba'daki evler doldu. Doluluk ve konut isteği bu bölgelerdeki yeni inşaatlarla karşılandı ve hala devam ediyor. İnsanların tercihi Anadolu yakasında ise Maltepe, Kartal, Pendik sahil kesimi Kurtköy, Ataşehir, Ümraniye, Samandra, Çekmeköy gibi yeni yerleşime açılan bölgelere oldu.

Bu taşınmaların yeni ve güzel projeler üretildikçe devam edeceği bir gerçek. Çünkü uzun yıllar şehir içinde, daracık sokaklarda, yeşil alanları kısıtlı, otopark yerleri olmayan, kısaca sosyal donatı alanlarından mahrum yaşayan halk, yeni ve düzenli yerleşimlere daha iyi sosyal donatı ve sosyal yaşam alanlarına deprem korkusunu da ekleyerek geçiş yapıyor. Bu geçişlerde iş dünyası da düzenli ve yeterli altyapı olanakları dolayısıyla Anadolu yakasını tercih ediyor. Bankaların çoğunun bilgi işlem merkezleri ve genel merkezleri Anadolu yakasına kaydı. Çünkü şehir içi sonradan ekleme, düzeltme ve onarma ile bu imkanları veremiyor.

Ulaşım avantajları cezbediyor
Anadolu yakasının Büyükdere Caddesi ve Levent'i olma yolunda ilerleyen bölge, ulaşım ve konum açısından çok avantajlı bir noktada bulunuyor. E5 ve TEM bağlantısı hem özel araç hem de toplu taşıma için güçlü ulaşım aksları yaratıyor. Kadıköy -Tuzla istikametinde, çift yönlü hafif raylı sistem güzergahı önemli bir ayrıcalık. Kısa sürede tamamlanması beklenen ve Kartal-Kadıköy arasını 15 dakikaya indirecek olan metrobüs hattı ile Marmaray projesi bölgeye değer katacak.

Şehirlerin yaşam kalitesi artırılmalı
Dünyada yaşam kalitesi bakımından yaşanacak en iyi 3 şehri Zürich, Cenevre ve Vancouver. Can güvenliği, çevre, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi hizmetler ve yaşam standardını etkileyen diğer faktörlerin yer aldığı raporda, İstanbul listenin 108. sırasında yer alıyor. Cenevre nasıl, Alplerin manzarasıyla, zenginlik, şıklık ve kalite ile tarif ediliyorsa, İstanbul deyince de aklımıza benzer özellikler gelmeli.


Türkiye genelinde 2009 yılında günde ortalama 1456 adet konut satıldı. Satışların yarıya yakını Ankara ve İstanbul'da yapıldı

Ankara
Ankara'da genel olarak tercihler ise genellikle şehir merkezinden uzak bölgelerde yaygınlaştı. Birlik, Kırkkonaklar, Yıldız gibi semtlerde özellikle yeni inşa edilen siteler ön plana çıktı. Yüksek gelir durumuna sahip olup, şehirden biraz uzaklaşmak isteyenler Eskişehir Yolu üzerinden Çukurambar, Cevizlidere'den başlayarak Yaşamkent'e kadar gittiler. Gelir durumu nispeten düşük olanlar ise şehrin diğer uzak bölgeleri olan Eryaman, Elvankent bölgelerine yöneldi.

İzmir
Pek çok Ege ilinin kalkınmada öncelikli il statüsünde yer almayışı, bu bölgelere her türden yatırımı durdurdu. Yatırımcılar, şehir içi arsalara ve ticari yatırımlara yöneldi. Dolayısıyla konut ve arsa yönetimi üzerinde yoğunlaşılması gerekiyor. Gayrimenkul yatırımından para kazanmak ve doğru yatırım isteniyorsa geleceğin cazibe merkezi olacak yerlere öncelik verilmeli. İzmir,  çevre ilçeleriyle turizmde üretim merkezi yolunda patlamaya hazır bir merkez.

DAP YAPI Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz ise bu şartlar altında dahi Türkiye'de orijinal tasarımları olan, gelecek nesillere kalacak ve değerini uzun yıllar boyunca koruyacak binalar inşa etmek istiyor. Yılmaz, "Ürettiğimiz tüm projeler önce benim zihnimde şekillendi, sonra da işinin ehli mimarlar tarafından çizilerek hayata geçirildi. DAP projelerinin hiç biri standart konut kategorisinde değerlendirilemez. Çünkü projeler özellikli ve niteliklidir. Orjinalliğiyle hemen göze çarpar. İstanbul bir vitrin olarak kabul edildiğinde vitrinin en nadide parçaları seçilir" diyor.

Türkiye'ye kalıcı eserler bırakmak çabasında olduklarını dile getiren Yılmaz, 90'lı yıllardan itibaren ürettikleri projeler için "hani şu dev şelalenin aktığı proje" ya da "yelkene benzeyen kuleler" şeklinde anılmasından çok mutlu oluyor ve bundan haz duyuyor. İnsanların hafızasında böyle yer etmek, statik ve estetik açıdan kabul görmeyi bir inşaatçı olarak zirve olarak niteleyen Yılmaz, bu imajı markalaşma olarak değerlendiriyor. Yılmaz, yurt dışında bu zamana kadar görülen bina ve mimari yapıların artık Türkiye'de de gerçekleştiğini görmekten ve İstanbul'un siluetine katkıda bulunmaktan gurur duyuyor.

DAP Yapı gelecekte nerede duracak?
Yarının teknolojisinin maliyeti var. Bu günden maliyetleri göze alarak binalarının kuran ve en modern şekilde inşa eden DAP Yapı elli yıl sonrasında da zamanını aşan projeler gerçekleştirecek. Bu günkü site hayatı Anadolu'daki köylere veya eski mahallelere benziyor aslında. Sitelerde yaşayan insanlar da köylerdeki gibi komşuluk ediyorlar; çeşme başında ya da köy meydanında değil, sitenin havuzunda veya spor salonunda rastlaşıp konuşuyorlar. Bu anlamda geleneği ve modernizmi harmanlayan projelerle DAP Yapı Türkiye'yi geleceğe taşıyan projelerde hep var olacak. 
Milliyet