1 milyon bina her an yıkılabilir!
Mimar-ekonomist Remzi Kozal, Türkiye'de yaklaşık 1 milyon binanın, herhangi bir depreme gerek kalmadan da kendiliğinden yıkılabilecek durumda olduğunu belirtti.
Mimar-ekonomist Remzi Kozal, Türkiye'de yaklaşık 1 milyon binanın, herhangi bir depreme gerek kalmadan da kendiliğinden yıkılabilecek durumda olduğunu belirterek, bu sebeple mevcut yapı stokunun süratle yenilenmesi ve teknik şartnamelere uygun olarak yurdun yeni baştan inşa edilmesi gerektiğini söyledi.
Mimar-Ekonomist Remzi Kozal, www.emlakkulisi.com'a yaptığı açıklamada, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından gerçekleştirilen 2000 yılı bina sayımı sonuçlarına göre, ülkedeki 2 milyon 223 bin 512 bina basit tamir ve tadilat gerektirirken, 129 bin 627'sinin harap ve yıkılması planlananlar, 570 bin 101'inin ise esaslı tamir ve tadilat gerektirenler grubuna girdiğini söyledi.
Tehlike arz eden bina sayısı zaman geçtikçe artıyor
Kozal'ın verdiği bilgiye göre, harap ve yıkılması planlanan binalardan 16 bin 535'i Ankara, 9 bin 932'si İstanbul, 6 bin 485'i İzmir, 4 bin 462'si Hatay, 3 bin 890'ı Konya, 3 bin 578'i Kayseri, 3 bin 343'ü Bursa, 3 bin 229'u Manisa, 3 bin 103'ü Antalya, 3 bin 86'sı Denizli'de, 2 binden fazlası Aydın, Balıkesir, Erzurum, Mersin, Ordu, Samsun, Tokat ve Trabzon'da, binden fazlası da Adana, Amasya, Çanakkale, Çorum, Diyarbakır, Elazığ, Isparta, Kastamonu, Kocaeli, Kütahya, Malatya, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Sakarya, Tekirdağ, Zonguldak ve Karaman'da bulunuyor.
Büyük ölçüde herhangi bir proje ve teknik kontrolü olmadan, diğer bir deyişle kaçak olarak oluşturulan mevcut yapı stokunun, depreme karşı sağlıklı ve güvenli şekilde korunmayı önlediğini vurgulayan Mimar-Ekonomist Remzi Kozal, "1 milyon bina herhangi bir depreme gerek kalmadan da normalde yağmur, kar gibi etkenlerle ya da kendiliğinden başımıza yıkılabilecek binalardır. Her nasıl bakarsak bakalım ve her nasıl düşünürsek düşünelim, sonuçta deprem ve heyelan, yangın ve benzeri afetlerden zarar görmemek için süratle yurdumuzu yeni baştan inşa etmek zorundayız. Her şeyi planlayarak, nüfus, şehirler, sanayi, yatırımlar, ekonomik, sosyal ve stratejik faktörleri de dikkate alıp, teknik şartnamelere uygun olarak yurdumuzu yeni baştan inşa etmek zorundayız" dedi.
Her geçen saniye aleyhimize işliyor
Kozal, ülke ekonomisinin yüzde 50'ye yakın kısmının konuşlandırıldığı İstanbul'un en büyük riski taşıdığına dikkat çekerek, "Ancak, iş yalnızca İstanbul'u kurtarmakla da bitmiyor. Yüzde 90'ın üzerindeki bölümü depreme karşı hassas olan Türkiye'mizi bir bütün olarak ele almalıyız. Depremlerle ölmemek için, geleceğe güvenle bakmak için elimizi çabuk tutmalıyız. Unutmayalım ki her geçen saniye aleyhimize işliyor." diye konuştu.
Adaylar, Çağdaş Şehir İşletmeciliği konusunda yarışmalı
Yerel seçimler öncesi adayların yarışma, tartışma ve fikir beyan etme konuları olarak "Çağdaş Şehir İşletmeciliği" üzerinde yoğunlaşmasının çok daha faydalı bir yaklaşım olacağını vurgulayan Kozal, " Çağdaş bir şehir için üç önemli kriter olan; atıkların(çöplerin) öncelikle geri dönüşüm düşünülerek düzenli bir şekilde toplanıp değerlendirilmesi; İnsanların sağlıklı bir şekilde ve makul sürelerde ulaşımlarının sağlanması, şehrin fiziki görünüm ve sosyal donatılarının düzgün ve yeterli duruma getirilmesi konularının nasıl çözüleceği, adaylarca ortaya konması gerekiyor. Tabiî ki her şeyden öncede şehirlerimizin depreme karşı bir an önce hazır hale getirilmesi konusu tartışılmalı ve çözüm yolları ortaya konmalı. " dedi.
Mimar-Ekonomist Remzi Kozal, www.emlakkulisi.com'a yaptığı açıklamada, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) tarafından gerçekleştirilen 2000 yılı bina sayımı sonuçlarına göre, ülkedeki 2 milyon 223 bin 512 bina basit tamir ve tadilat gerektirirken, 129 bin 627'sinin harap ve yıkılması planlananlar, 570 bin 101'inin ise esaslı tamir ve tadilat gerektirenler grubuna girdiğini söyledi.
Tehlike arz eden bina sayısı zaman geçtikçe artıyor
Kozal'ın verdiği bilgiye göre, harap ve yıkılması planlanan binalardan 16 bin 535'i Ankara, 9 bin 932'si İstanbul, 6 bin 485'i İzmir, 4 bin 462'si Hatay, 3 bin 890'ı Konya, 3 bin 578'i Kayseri, 3 bin 343'ü Bursa, 3 bin 229'u Manisa, 3 bin 103'ü Antalya, 3 bin 86'sı Denizli'de, 2 binden fazlası Aydın, Balıkesir, Erzurum, Mersin, Ordu, Samsun, Tokat ve Trabzon'da, binden fazlası da Adana, Amasya, Çanakkale, Çorum, Diyarbakır, Elazığ, Isparta, Kastamonu, Kocaeli, Kütahya, Malatya, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Sakarya, Tekirdağ, Zonguldak ve Karaman'da bulunuyor.
Büyük ölçüde herhangi bir proje ve teknik kontrolü olmadan, diğer bir deyişle kaçak olarak oluşturulan mevcut yapı stokunun, depreme karşı sağlıklı ve güvenli şekilde korunmayı önlediğini vurgulayan Mimar-Ekonomist Remzi Kozal, "1 milyon bina herhangi bir depreme gerek kalmadan da normalde yağmur, kar gibi etkenlerle ya da kendiliğinden başımıza yıkılabilecek binalardır. Her nasıl bakarsak bakalım ve her nasıl düşünürsek düşünelim, sonuçta deprem ve heyelan, yangın ve benzeri afetlerden zarar görmemek için süratle yurdumuzu yeni baştan inşa etmek zorundayız. Her şeyi planlayarak, nüfus, şehirler, sanayi, yatırımlar, ekonomik, sosyal ve stratejik faktörleri de dikkate alıp, teknik şartnamelere uygun olarak yurdumuzu yeni baştan inşa etmek zorundayız" dedi.
Her geçen saniye aleyhimize işliyor
Kozal, ülke ekonomisinin yüzde 50'ye yakın kısmının konuşlandırıldığı İstanbul'un en büyük riski taşıdığına dikkat çekerek, "Ancak, iş yalnızca İstanbul'u kurtarmakla da bitmiyor. Yüzde 90'ın üzerindeki bölümü depreme karşı hassas olan Türkiye'mizi bir bütün olarak ele almalıyız. Depremlerle ölmemek için, geleceğe güvenle bakmak için elimizi çabuk tutmalıyız. Unutmayalım ki her geçen saniye aleyhimize işliyor." diye konuştu.
Adaylar, Çağdaş Şehir İşletmeciliği konusunda yarışmalı
Yerel seçimler öncesi adayların yarışma, tartışma ve fikir beyan etme konuları olarak "Çağdaş Şehir İşletmeciliği" üzerinde yoğunlaşmasının çok daha faydalı bir yaklaşım olacağını vurgulayan Kozal, " Çağdaş bir şehir için üç önemli kriter olan; atıkların(çöplerin) öncelikle geri dönüşüm düşünülerek düzenli bir şekilde toplanıp değerlendirilmesi; İnsanların sağlıklı bir şekilde ve makul sürelerde ulaşımlarının sağlanması, şehrin fiziki görünüm ve sosyal donatılarının düzgün ve yeterli duruma getirilmesi konularının nasıl çözüleceği, adaylarca ortaya konması gerekiyor. Tabiî ki her şeyden öncede şehirlerimizin depreme karşı bir an önce hazır hale getirilmesi konusu tartışılmalı ve çözüm yolları ortaya konmalı. " dedi.