2011'de en fazla talebi konut kredileri oluşturacak!
Eurobank Tekfen Genel Müdürü Mehmet Sönmez, yaptığı açıklamada 2011 yılında sektörün toplam kredilerinin yüzde 25-26 civarında büyüyeceğini ön gördüğünü, bireysel kredilerde en fazla konut kredilerinin oluşturacağı beklentisi içerisinde olduğunu belirtti
Sönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ABD, AB ve dünyada gelişmiş ve
gelişmekte olan bir çok ülkede 2011 yılında gerek bankacılık sektöründe gerekse
de ekonomilerindeki büyüme konusunda ciddi sıkıntılar yaşanacağını belirtti.
Türkiye 'nin özellikle son 4-5 yıldır gayrisafi milli hasılası
ortalamasının yüzde 5-6 'lar seviyesinde büyümesinin dünyanın dikkatini çektiğini
belirten Sönmez, Türkiye 'de geçen yıl, yüzde 8,5 'a yakın bir büyüme sağlandığını,
ülke ekonomisi yanında bankacılık sektörünün de büyüdüğünü ifade etti.
Bankacılık sektörünün daha fazla kredi vermesiyle Türk ekonomisinin de
aynı paralelde büyüdüğünü belirten Sönmez, 'Biz hep birlikte aynı geminin
içerisindeyiz. bankacılık sektörü deyince akla krediler gelir. Bugün itibarıyla
sektörün verdiği kredilerin yüzde 70 'i firmalara verilen krediler, yüzde 30 'u da
bireylere verilen kredilerden oluşuyor. bireylere verilen kredilere baktığımız
zaman, ağırlıklı konut kredilerinin oluşturduğunu görüyoruz. Hemen arkasından da
kredi kartları ve diğer tüketici kredileri geliyor' diye söyledi.
2011 yılında sektörün toplam kredilerinin yüzde 25-26 civarında
büyüyeceğini ön gördüğünü, bireysel kredilerde en fazla konut kredilerinin
oluşturacağı beklentisi içerisinde olduklarını ifade eden Sönmez, inşaat
sektörünün son 1,5 yıldır tekrar hızlandığını, hem Gaziantep hem de Türkiye 'de
yeni konut projelerinin devreye girdiğini ve dolayısıyla bu yıl Mortgage
kredilerinde büyümenin yüzde 27-28 'leri bulacağını beklediklerini konuşmasında ifade etti.
Kobilerin diğer yıllara göre bu yıl daha hızlı gelişeceği ve dolayısıyla
bu yılı küçük ve orta ölçekli firmaların büyüme yılı ve bireysel kredilerde de
Mortgage yılı olacağını dile getiren Sönmez, bankacılık sektöründe bu yıl
kredilerde yüzde 25-26 bir büyüme beklediklerini bunun da son derece sağlıklı bir
gelişme olduğuna değindi.
Sönmez, şunları konuştu:
'Konut kredilerindeki büyümeyi sağlıklı bir gelişme olarak görüyorum
çünkü, vatandaşlar konut kredisini ödemek için evlerindeki bazı harcamalarda
kısıntıya gidiyor. Vatandaş ne yapar eder konut kredisini öder. Bankacılık
sektöründeki konut kredilerinin batak oranı yüzde 1 'in altında. Bu oran son
yılların en düşük seviyesidir. İnsanlar oturdukları evlerini kaybetmek istemediği
için konut kredilerini çok düzgün öderler. Konut kredilerini ödemek içinde diğer
birtakım harcamalarında kısıntı yapınca da hızla ısınma dediğimiz ekonominin çok
fazla ısınmasını da doğal olarak engeller, yani son derece sağlıklıdır.
Dolayısıyla 2011 yılı konut kredileri ve orta ve küçük firmaların yoğun kredi
kullanacağı bir yıl olacağı görülüyor.' dedi.
Banka olarak ağırlıklı olarak reel sektöre kredi veren ve birikimi olan
bireylerin paralarını değerlendirebileceği bir banka olduklarını vurgulayan
Sönmez, şunları belirtti:
'Biz reel sektör ve birikimi olan bireylere hizmet veren bir bankayız.
Biz sokağa çıkıp tüketici kredisi veya kredi kartı vermek isteyen bir banka
değiliz. Bankamız reel sektör odaklı bir banka olduğu önümüzdeki bir kaç yıl
içerisinde reel sektörle birlikte hızla büyüyen bankalardan birisi olacağız.
Türkiye 'de şu anda 49 banka var. Bu bankalar içerisinde 2010 yılını aktif
büyüklüğü açısından 18. sırada bitirdi. Dolayısıyla aktif büyüklüğü açısından
bakıldığında Türkiye 'de 18. bankayız.' dedi.
İlk hedeflerinin önümüzdeki 4 yıl sonunda orta ölçekli bankalar
içerisinde müşterilerin en çok tercih ettiği bir banka olabilmek olduğunu ifade
eden Sönmez, 'Bizim farkımız öncelikle çok hızlı çözüm üretmemiz ve reel
sektörün danışabileceği bir banka olmamız' söyledi.
2010 yılında kredilerde yüzde 27 oranında büyüme gösterdiklerini, 2011
yılında ise kredilerde yüzde 25 'lik bir büyüme hedeflediklerini vurgulayan
Sönmez, geçen yıla oranla bu yıl bankacılık sektöründeki büyümenin 2 puan düşük
olacağını çünkü, Merkez Bankası 'nın son aldığı önlemlerle, bankacılık sektörünün
çok hızlı büyümesinin istenmediğini ifade etti.
Bu yılın ilk çeyreğinde sektör olarak Ocak-şubat aylarının çok hareketli
geçtiğini, kredilere çok talep geldiğini, ancak, ekonomi yönetiminin Merkez
Bankası 'nın özellikle bu zam karşılıklarını süratle artırmasından dolayı
bankaların maliyetlerinin birden arttırdığına dikkati çeken Sönmez, konuşmasını
sürdürdü söyle sürdürdü:
'Biz de faiz oranlarını artırmak durumunda kaldık. Dolayısıyla Mart ve
Nisan ayında talepte Ocak-şubat aylarına göre düşüş olduğunu görüyoruz. O yüzden
Ocak-şubat ayları ile Mart-Nisan aylarını ayrı değerlendiriyorum. Ocak-şubat
aylarında yoğun bir kredi talepleri oldu. Kredilerde aylık yüzde 2 oranında
sektör genelinde bir büyüme oldu. Ancak Mart ve özellikle Nisan ayında kredi
talebinde oldukça düşüş oldu.
çünkü, maliyetlerimiz artınca faizleri artırmak zorunda kaldık, arzu
edilen de buydu zaten. Ocak-şubat aylarına göre hem talepte düşüş var, hemde
karlılıkta da büyük düşüş var. Bankacılık sektörünün ilk çeyrek karlılığı geçen
yılın ilk çeyreğinin çok altında gerçekleşiyor. Bu yıl bankacılık sektörü geçen
yıldan en az 5 milyar lira daha az kar edecek. Geçen yıl bankacılık sektörü 22
milyar lira kar etmişti. Bu sene 17 milyar lirayı görür ise iyi. Karlılık
düşüyor, özellikle Mayıs ayından sonra kredi talebinde bir düşüş olacağını tahmin
ediyoruz.' dedi.
Bankacılık sektörünün elini taşın altına koymadığı yönündeki eleştirilere
katılmadığını ifade eden Sönmez, 'bankacılık sektörü elini taşın altına koymamış
olsaydı, Türkiye yüzde 8,5 büyümezdi. Bir ülkenin büyüyebilmesi için firmaların
büyümesi şart. Türkiye yüzde 8.5 büyüyorsa, bunun bir nedeni de bankaların
ellerini bileklerine kadar taşın altına koymasından kaynaklandığının bilinmesini
istiyorum' diye bildirdi.
Problemli kredilerde çok büyük düşüşler yaşandığını, bunun nedeninin da
bankaların iyi niyetle, sorunlu olan kredileri yeniden yapılandırmasından
kaynaklandığına işaret eden Sönmez, sözlerini şöyle devam etti:
'Bankalar sorunlu firmaları iyi niyetlerini de göz önünde bulundurarak
borçlarını yeniden yapılandırdı. 2009 yılı sonunda toplam krediler içerisinde
sorunlu kredilerin oranı yüzde 5,5 idi, şu anda ise yüzde 3,5 'larda. Bir yandan
krediler büyürken, bir taraftan da sorunlu firma sayısı azalıyor. Bunun nedeni
bankaların sıkıntılı olan firmalara sıcak yaklaşmaları ve ülke ekonomisinin
büyümesine katkıda bulunma istekleridir. Bankalar kredi vermeseydi Türkiye yüzde
8,5 büyüyemezdi. Bunun ispatı olarak iki rakam veriyorum, biri Türkiye 'nin
büyümesi, diğeri de geçen yıl Türkiye 'nin kredilerdeki büyüme oranları yüzde 30
civarında oldu.
2008-2009 yılları arasındaki global kriz sırasında Türkiye 'de 49 bankadan
bir ikisi belki elini taşın altına koymamış olabilir, ama bunu da genellememek
lazım. Sektör olarak herkes elimizi bileklerimize kadar taşın altına koyduğumuza
inanıyorum. çünkü, biz 2001 krizinden şerbetliyiz. Biz şunu öğrendik, kriz olduğu
zaman müşterinin yanında olursan, kriz geçtikten sonra müşteri de senin yanında
olur. Türk bankacıları olarak bunu çok iyi öğrendik.'
ELİMİZİ TAşIN ALTINA KOYACAÄIZ
2001 krizinde, Türkiye 'de bir gecede 85 bankadan 45 bankaya indiğine
dikkati çeken Sönmez, şunları ifade etti:
'Bankaların yarısı bir gecede kapandı. Bu yüzden biz elimizi taşın
altına koyduğumuz zaman, bunun bize yol, su, elektrik hizmeti olarak geri
döneceğini çok iyi biliyoruz. Son global krizde de bu politikayı çok iyi
uyguladık, kazandık ve şimdi de büyüyoruz. Ülke kazandı, bankacılık sektörü
kazandı, firmalar kazandı. şunu çok iyi biliyoruz, hepimiz aynı geminin
içerisindeyiz. Ekonomi yönetimi, firmalar, bireyler ticaret yapanlar, üretenler
bankalar, hepimiz o çarkın dönmesi için elimizi taşın altın koyunca o çark
dönüyor, birimiz çekince o çark duruyor. Bütün bunları 2001 krizinde öğrendik.
Türkiye, bankacılık açısında da dünyada 180 ülke içerinde de IMF tarafından örnek
gösterilen ikinci ülkedir. Bunlardan biri Kanada bankacıları, diğeri ise Türk
bankacılarıdır.'
Sönmez, bankacılık sektöründeki bu başarının arkasında, 2001 krizinden
sonra BDDK 'nın da bankaları risklere karşı koruyan ve çok sıkı takip eden yasal
düzenlemeleri uygulamaya sokmasının büyük payı olduğuna inandıklarını ifade
ederek, 'Bankacılık sektörünün ve ülke ekonomisinin hızla büyümesindeki payı
büyüktür. BDDK gibi kurumları şemsiye olarak değerlendiriyorum, böyle bir
şemsiyenin yanınızda bulanması, sizleri yağmurdan korur. şemsiyeniz yok ise
ıslanırsınız. Biz 2001 'de ıslandık, şimdi şemsiyemiz yanımızda' diye belirtti.
AA