Kent Haberleri

300 yıllık hamam kazara yıkıldı!

İstanbul’daki tarihi eserlerin önemli bir kısmı 19. yüzyıldaki modernleşme hareketiyle yok oldu. Örneğin, 17. yüzyıldan kalma Abbas Ağa Hamamı, yol geçecek diye yanlışlıkla yıkıldı. İşte günümüze kadar ulaşamayan eserlerin ilginç hikâyeleri...


İstanbul’daki tarihi eserlerin önemli bir kısmı 19. yüzyıldaki modernleşme hareketiyle yok oldu. Örneğin, 17. yüzyıldan kalma Abbas Ağa Hamamı, yol geçecek diye yanlışlıkla yıkıldı. İşte günümüze kadar ulaşamayan eserlerin ilginç hikâyeleri...


İstanbul’daki eserlerin çoğu gerek savaş dönemleri, gerekse şehirde yaşanan depremler yüzünden büyük zarar gördü. Hatta Osmanlı’da 19. yüzyılda meydana gelen modernleşme hareketi sebebiyle de şehrin mimari dokusuna zarar verildi. Osmanlı sonrası dönemde de özellikle 1950’li yıllarda geniş caddeler ve büyük bulvarlar açma merakı başta Mimar Sinan eserleri olmak üzere birçok tarihi yapıyı ortadan kaldırdı. Fatih Güldal, yazdığı ‘İstanbul’un Kaybolan 100 Eseri’ adlı kitapta İstanbul’da kaybolmuş ya da halen harap olarak yıkılacağı günü bekleyen 100 tarihi eserin fotoğraflarını paylaşarak tarihçesini anlattı. Biz de aralarından hikâyesi en ilginç olan eserleri derledik.


TAKSİM TOPÇU KIŞLASI


İşgal döneminde avlusunda çeşitli spor müsabakaları yapılmaya başlandı. 1921 yılında Çelebizâde Tevfik Bey adındaki müteşebbis bu avluyu büyük bir stadyuma çevirdi. Taksim Kışlası’nın bulunduğu alan eski bir mezarlık bölgesi olup bugünkü Gezi Parkı’nın olduğu yerde idi. 31 Mart ayaklanması sırasında top atışlarından nasibini alan kışla ciddi zarar gördü ve 1939 yılında dönemin vali ve belediye başkanı Lütfi Kırdar zamanında yıktırılarak yerine İnönü Gezisi adıyla bir meydan yapıldı.


DOLMABAHÇE SARAYI TİYATROSU


1859’da padişah, şehzadeler, devlet adamları ve yabancı elçilerin katılımıyla Gümüşsuyu’na çıkan yolun başında açıldı. Üç sıra halinde, bir tanesi sultan için ay yıldız armalı ve yaldızlı olmak üzere, 30’dan fazla locaya sahipti. Tiyatronun iç tezyinatında bol miktarda altın kullanılmıştı. 300 kişilik seyirci kapasitesine sahip olup diplomatik yemeklerin de verilebileceği büyükçe bir salonu da bünyesinde barındırıyordu. Binanın aydınlatma işi kesme kristalden 11 büyük avize ile Çin vazolarının üzerine konulan şamdanlar ve hava gazıyla sağlanıyordu. 1939 yılında Ayaspaşa-Dolmabahçe yolu düzenlenirken yıktırıldı. 


BABA HASAN ÂLEMİ MESCİDİ


Fatih’teki Horhor Caddesi’nde İskenderpaşa Mahallesi’nde bulunuyordu. Yarı kâgir, dört duvar üstünde kiremit örtülü bir mescit idi. Şerefesi taş korkuluklu, minaresi tuğla, minare külahı da kurşun ile örtülüydü. 1956 yılında bulvarın açılması sebebiyle, cami çukurda kalmasına ve yola tesadüf etmemesine rağmen dönemin valisi Fahrettin Kerim Gökay tarafından yıktırıldı.


MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA (KARAKÖY) CAMİİ


İstanbul’da Çarşıkapı semtinde bulunan külliye Osmnalı Devleti’nin önemli sadrazamlarından biri olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın adını taşımaktadır. İlk restorasyonu Sultan II. Abdülhamid tarafından İtalyan mimar Raimond D’Aronco’ya yaptırılmıştır. 20.yüzyılın başlarında Karaköy’deki ulaşım ve yoğunluktan dolayı yaşanan yol genişletme çalışmalarından dolayı yıkılmıştır.


AYASOFYA MEDRESESİ


Ayasofya Kilisesi’nin yanında bulunan medresedir. Medrese Fatih Sultan Mehmed döneminde önemini kaybetse de ondan sonra gelen padişahlar döneminde birçok restorasyona uğradı ve 1924’e kadar eğitim veren bir kurum olmaya devam etti. Sonrasında öksüzler yurdu olarak kullanılmaya başlandı. 1934’te ise görünümü bozduğu gerekçesiyle yıkıldı. 


SALİHA SULTAN SIBYAN MEKTEBİ


Azapkapı’daki bu mektep Sokullu Mehmed Paşa’nın yaptırdığı cami ve Saliha Sultan Sebili ile bir arada bulunuyordu. Mektebin içerisinde güzel bir sülüs hat ile yazılmış kitabe yer alıyord. Mektep, tek sıra kesme taş, üç sıra tuğla örülerek yapılmış iki cephede, üçer camla aydınlatılan kare planlı bir salondan ibaretti. Bir süre ilkokul olarak kullanıldıktan sonra yıkıldı. 


SADABAD SARAYI (ÇAĞLAYAN KASRI)


Kağıthane’de Eyüp Sultan Caddesi’nde bugün belediye binası olarak kullanılan arsanın üzerinde bulunuyordu. 16. yüzyılda av ve eğlence merkezi iken 18. yüzyılda bir saraya dönüştürüldü. Önündeki dere yatağı temizlenerek buraya çeşitli kanallar açıldı ve şelaleler oluşturuldu. 19. yüzyılın ortalarındaysa harap bir durumdaydı. Sonrasındaysa yıktırılıp yerine yenisi yaptırıldı. 


İPLİKHANE-İ ÂMİRE FABRİKASI 


Eyüp’te Haliç kıyısında Asakir-i Mansure-i Muhammediye askerlerine elbise ve iç çamaşırı temin etmek için kurulan bir yapıdır. 39 pafta, 45 ada üzerinde 350 metre uzunluğunda kurulan bu fabrikanın orta kısmında Haliç’e bakan bir avlusu da vardı. Kışlanın içerisinde bir hastane de mevcuttu. 1970’li yıllardan itibaren yıkılıp arazinin bir bölümüne Eyüp Lisesi bir bölümüne de park yapıldı. 


KIZLAR AĞASI (ABBAS AĞA) HAMAMI 


17. yüzyılın en meşhur haremağalarından Abbas Ağa’nın en önemli eserlerinden biri olan hamam, Laleli’den Aksaray’a inen caddenin sol tarafında yer alıyordu. Mimar Sinan eseri olan Haseki Hürrem Sultan Hamamı gibi sanatsal değeri yüksek bir yapıydı. 1916 yılında yol yapımı gerekçesiyle yıkılmaya başlanan hamamın aslında yolu işgal etmediği anlaşılmışsa da iş işten geçmişti.



HaberTürk