5 maddede barınma krizinin ana nedenleri! Türkiye'de konutta amorti süresi çok uzun!
Bir konut yatırımının kendini kira geliri ile amorti edebilmesi için 240 aylık yani 20 senelik kira gelirinin yetmesi gerekiyor ancak Türkiye'de bu süre çok daha uzun. İşte 5 maddede gündemden düşmeyen barınma krizinin ana nedenleri...
Dünya genelini etkileyen ve Türkiye'de de 2020'de görülen koronavirüs sebebiyle, ekonomi olumsuz etkilendi. Olumsuz etkilenen sektörlerin başında da konut yer alıyor. Pandeminin ardından hem kiralık hem satılık konutlarda yaşanan fiyat artışları resmen dudak uçuklattı. 2024 yılına gelinmesine rağmen konutta fahiş fiyat tartışmaları bitmedi.
Bunların yanı sıra konut kiraları için 2022 tarihinde uygulamaya alınan ve 1 Temmuz 2024 itibarıyla sona eren yüzde 25 zam sınırlaması da barınma krizine neden oldu.
Sonsöz Gazetesi köşe yazarı Murat Özbülbül, bugünkü köşesinde kira sorununu kaleme aldı. Özbülbül, şu anda memlekette çok ama çok büyük bir barınma krizi yaşandığına dikkat çekti.
Murat Özbülbül, söz konusu yazısında Türkiye’de yaşanan barınma krizinin ana nedenlerini şu şekilde sıraladı:
1-) Hatalı ekonomi politikaları neticesinde çöküş yaşanan gelirler.
2-) Hatalı kentleşme politikaları sonucunda depreme dayanıksız şekilde yapılan ve yanlış planlanan kentler.
3-) Hatalı göç politikaları sonucunda oluşan kontrolsüz konut talebi.
4-) Hatalı çözüm yolları ve sözleşme özgürlüğüne müdahale ile kiralık evlerde ortaya çıkan arz problemleri.
5-) Hatalı hukuk politikaları sonucunda ortaya çıkan yargısal sorunlar.
6-) Hatalı vergi politikaları sebebiyle konut yatırımcısının yatırım yapmaktan vazgeçmesi.
Konut yatırımcısı yani konut sahipleri halinden memnun değil. Çünkü, hem yeteri kadar kazanamıyor ve hem de kiracı ile ortaya çıkan sorunları yargı yolu ile ya çok uzun bir süre zarfında çözüme kavuşturabiliyor ya da çözemiyor.
Murat Özbülbül, söz konusu yazısında "Yeteri kadar kazanamıyor dediğimde sakın hemen kiralar arşı alaya yükselmiş daha ne kazanacak falan demeyin" dedi.
Bir konut yatırımının kendini kira geliri ile amorti edebilmesi için 240 aylık yani 20 senelik kira gelirinin yetmesi gerektiğinin altını çizen Özbülbül, Türkiye’de bu sürenin genellikle daha uzun olduğunun, bu nedenle de konut yatırımının makul ve karlı olmadığının altını çizdi.
Duruma kiracı açısından da bakan Özbülbül, "Kiralar bir çalışanın gelirinin üçte birinden fazlası olursa kişinin refahı azalır. Türkiye’de kiralar gelirlerin çok daha fazla bir yüzdesini alıyor ve çalışanlar neredeyse kiralar için çalışıyor. Ancal bu durumun nedeni kiraların yüksekliği değil gelirlerin aşırı düşüklüğüdür" ifadelerine yer verdi.
Enflasyonun kontrol edilmesi için gelirlerin baskılandığını dile getiren Özbülbül, ücretlilerden sermayedarlara kaynak aktarıldığına, gelir dağılımının bozulduğuna ve sonuç olarak bir ücret karşılığı çalışanların gelirleri insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamalarına yetmediğine dikkat çekti.
Geçtiğimiz yıllarda kira zamlarına getirilen sınırlamanın da ev sahipleri ile kiracıları karşı karşıya getirdiğini aktaran Özbülbül, "Bu politikalar ile iktidar taammüden yarattığı enflasyonun bedelini konut yatırımcısının sırtına yıkmaya çalışıyor" dedi.
Kira zamlarının TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileri baz alınarak yapıldığını anımsatan Özbülbül, "Kiralar zaman içinde erimekte kiracı lehine, kiraya veren aleyhine bir durum oluşuyor ve bu durumda en nihayetinde kiracı ev sahibi çatışmasını oluşturuyor" dedi.
Sonsöz Gazetesi köşe yazarı Murat Özbülbül, kira sözleşmesinin, işin en başında tarafların rızası ile pazarlık yapılarak, piyasa koşullarına uygun olarak serbestçe imzalandığını dile getirdi.
Kira tutarı ile ilgili sorunların sonradan ortaya çıktığının altını çizen Özbülbül, enflasyonun doğru açıklanmasının kira güncellemelerindeki sorunları ortayadan kaldıracağını aktardı.
"Bakın sureti haktan görünüp efendim kiracılar geçinemiyor ev sahipleri zaten zengin der konut yatırımcısını yatırım yaptığına pişman derseniz olacak olan şudur: Parası imkânı olan konuta yatırım yapmaz, kimse konuta yatırım yapmazsa önce inşaat sektörü çöker ve daha sonra ise ortada satılık ya da kiralık konut falan kalmaz" diye konuşan Özbülbül, kiralıke eve ihtiyacı olanların da bulamayacağını söyledi.
Özbülbül, "Parası olan konut yatırımcısı yurt içi yatırım yapmak yerine gider yurt dışına yatırım yapar ve bu da ülkeden büyük bir servet ve döviz çıkışına neden olur, sorun öngörülemeyecek yan etkiler oluşturur. Sonuçta bu büyük barınma krizini adil ve akıllıca bir yolla çözemezsek başımız çok büyük bir belada anlamına gelir" diyerek yazısını tamamladı.
İstanbul’daki 330 bin bina güçlendirmeyle kurtarılabilir!
Uzmanı, ‘Konut almak istiyorum, nereden almalıyım’ diyenler için lokasyon verdi!
TOKİ’den İstanbul’a 27 bin 563 yeni konut! İşte TOKİ İstanbul projelerinde son durum!