6.5 milyon konutta ‘deprem riski’ var!
Türkiye’de büyük yıkıma neden olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 20 yıl geçti. Ancak hala 6.5 milyon konut riskli, 1.5 milyon konut içinse acil dönüşüm gerekiyor.
Marmara depreminin 20’nci yılında, inşaat sektörü temsilcileri, büyük deprem sonrası getirilen yeni düzenleme ve denetimlerin büyük fayda getirdiğini belirterek ancak hala 6.5 milyon konut için deprem riski bulunduğunu söylediler. 17 Ağustos 1999 depreminin 20. yılı nedeniyle bir açıklama yapan Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Feyzullah Yetgin deprem kuşağında yer alan Türkiye’de, depreme hazırlıklı olmak için kentsel dönüşüm sürecinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Yetgin “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ülkemizdeki toplam 20 milyon konutun risk alanı içindeki 6.5 milyonunun dönüşmesi gerektiğini, acil öncelikli 1.5 milyon konutun ise 2023’e kadar dönüştürüleceğini açıkladı. Dolayısıyla hiç zaman kaybetmeden bu sorunu el birliğiyle çözmemiz gerekiyor” dedi. Yetgin Yeni yasal düzenlemelerle kentsel dönüşümde yeni bir dönem başladı. Son değişikliklerin dönüşümü hızlandıracağına inanıyoruz” diye konuştu.
DÖNÜŞÜM BAŞLIYOR
İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği Başkanı Ferdi Erdoğan ise Türkiye’de riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğunu belirterek “2019’da yürürlüğe giren ‘Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ ile kentsel dönüşüm şimdi başlıyor. Kentsel dönüşüm sürecinde binaları depreme karşı güçlendirme çözümü iyi değerlendirilmeli. Binaları yıkmadan da depreme hazırlıklı olmamız mümkün” dedi.
YOLUN BAŞINDAYIZ
Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkan Yardımcısı Ahmet Erkurtoğlu ise “1999 Marmara Depremi’nden sonra binaları güvenli hale getirirken, toplanma alanlarını ve yeşil alanları kaybettik. İstanbul’un günü kurtarmak için geçici planlar yerine master plana ihtiyacı var. Kentsel dönüşümünde ise yolun başındayız” dedi.
FAY ÜZERİNDEYİZ
Çatı Sanayici ve İş Adamları Derneği (ÇATIDER) Başkanı Yaşar Şenal da 17 Ağustos 1999’da yaşanan acı depremin üzerinden 20 sene geçtiğini belirterek “Büyük bölümü faylar üzerinde yer alan Türkiye’nin depreme her an hazır olması gerekiyor. Yapıların tüm bölümleri gibi çatıların da standartlara uygun yapılması, deprem sırasında hayati önem arz ediyor. Türkiye’de maalesef standartlardan uzak milyonlarca çatı olduğunu tahmin ediyoruz. Bu çatıları depreme karşı dayanıklı hale getirmek için birkaç ay daha sürecek olan tadilat dönemini iyi değerlendirmek gerekiyor” dedi.
HAZIR DEĞİLİZ
İZODER Başkanı Levent Pelesen ise ‘20 yıl geçmesine rağmen, yapıların depreme hala hazır olmadığını, ülkemizde güvenli binaların sayısının hızla artırılması gerektiğini söyledi. Pelesen, “Deprem kuşağında yer alan ülkemizde, yapıyı oluşturan ana elemanlar demir ve betonu ömrü boyunca koruyan su yalıtımı, binalarda hayati önem taşıyor” dedi.
Denizli’de 344 hasarlı bina
Denizli’nin Bozkurt ilçesinde 8 Ağustos’ta meydana gelen 6 büyüklüğündeki depremin ardından ilçede ağır hasarlı olan ve yıkılan yapılarda enkaz kaldırma çalışmaları başladı. Depremin en fazla etkilediği Bozkurt ve Çardak ilçelerinde toplamda 344 yapıda ağır hasar olduğu öğrenildi. İlçede ayrıca 3 yapının ise acil yıkılma talimatı verildiği aktarılırken, yıkılan yapılarda da enkaz kaldırma çalışmaları yapıldı. Depremin hemen ardından ilçeye gelen Bakan Murat Kurum’un yıkılma talimatı verdiği tarihi Tutluca Merkez Cami, minaresi ile birlikte yıkıldı. Caminin enkazı ise dün kaldırıldı.
17 Ağustos 1999’dan bu yana 305 bin deprem daha oldu
Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Başkanı Yavuz Işık, “Nüfusumuzun yüzde 70’ten fazlasının deprem tehlikesi yüksek bölgelerde yaşamakta olduğunu görüyoruz. Bakanlık da 6.5 milyondan fazla konutun depreme dayanıksız olduğunu ve bu konutların yenilenmesi gerektiğini açıklamıştır. Son 58 yıl içerisinde depremlerden, 58.202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122.096 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411.465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. 17 Ağustos 1999’dan bugüne kadar ülkemizde 305.238 deprem gerçekleşmiştir. Bütün bu veriler göstermektedir ki depreme dayanıksız yapıların acil olarak yenilenmesi gerekmektedir. Bununla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığının mevzuatta düzenlemeler yaparak bu süreci kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı adımlar atmaya çalıştığını biliyoruz. Bunun bir an önce gerçekleşmesini her şeyden önce bir vatandaş olarak bekliyorum” dedi.
Sigortalı konut oranı yüzde 52’ye çıktı
Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara Depremi’nin 20. yıldönümünde zorunlu deprem sigortalı konut sayısını 9 milyonun üzerine çıkardı. Türkiye genelinde zorlu deprem sigortasına sahip konut oranı ise yüzde 52 oldu. DASK’ın büyük bir deprem karşısında birikmiş rezervi ve reasürans imkanları sayesinde hasar ödeyebilme kapasitesi ise 20 milyar liraya ulaştı. Marmara Depremi’nin 20. yıldönümünde zorunlu deprem sigortasının performansını değerlendiren DASK Koordinatörü İsmet Güngör, depreme karşı yüzde 100’ü sigortalı Türkiye hedeflediklerini vurgulayarak “DASK olarak, 2000 yılından bu yana sigortalılık oranlarında önemli artış elde ettik. Özellikle 18 Ağustos 2012’de yürürlüğe giren Afet Sigortaları Kanunu ile birlikte konut kredisi ve tapu işlemlerinin yanı sıra su ve elektrik abonelik işlemlerinde de zorunlu deprem sigortası aranmaya başlaması, sigortalılık oranlarına yansıdı. 1999 yılında depreme karşı güvence altına alınmış konut sayısı 500 bin civarında iken, bugün bu rakam 9 milyonun üzerine çıktı. Konut sahiplerinin yarısını kazanmış durumdayız. Şimdi sıra diğer yarıda” diye konuştu.
Her 10 kişiden 7’si ‘evim sağlam’ diyor
DASK’ın anket ve derinlemesine mülakat yöntemlerini kullanarak yaptırdığı son algı araştırmasına göre her 2 kişiden 1’i evinin bulunduğu bölgeyi güvenli olarak tanımlıyor. Her 10 kişiden 7’si bu konuda herhangi bir inceleme ya da işlem yaptırmamış olsa da evinin sağlam olduğunu düşünüyor. Güngör “Son yaptırdığımız araştırmanın sonuçları, zorunlu deprem sigortası yaptırmayan konut sahiplerinin riski yönetmek yerine göz ardı etmeyi tercih ettiğini ortaya koyuyor. Konut sahiplerinin yarısı herhangi bir bilgiye ya da önleme dayanmadan depreme karşı güvende olduğunu düşünüyor. Riskle yüz yüze gelmek istemiyor. Bana bir şey olmaz anlayışı ağır basıyor. Bu kesime deprem riskini anlatmalı ve zorunlu deprem sigortası yaptırmaya ve depreme karşı önlem almaya ikna etmeliyiz.” dedi.